Titreyen telefonumla birlikte, ağrıyan başımı kitabımın arasına sıkıştırıp kısık bir çığlık attım. Delirmek üzereydim. Hatta çoktan delirmiştim. Sonuçta aklı selim birisi neden çözdüğü kitabın sayfalarını çiğnesindi ki? 

Baek sonunda beni de kendisine benzetmişti.

Ağlamaklı bir sesle saatime bakarken çoktan Abdullah Papur'dan bir iki dize söylemeye başlamıştım. Elim yüreğimde, gözlerim odamın kapısına kaymış, boynum bükük...

Bugün görüşme günüdür of of of 

Çift camlardan ses gelmiyor of 

Mahkumların umududur 

Çift camlardan ses gelmiyor

yavrum yüzün görünmüyor 

Abullah Papur mezarından fırlamış, halime acıyordu yemin ederim. Durumum vahimdi. Durumum sıfır görülmeydi. Durumum yaralıydı. 

Hislerim Suavi'den Hasret Türküsü parçasına kayarken duygularımı dizginledim ve mesajı oflaya oflaya açtım.

B: Aden...

B: Yarın pazartesi değil mi?

Allah'ım. Günaha giriyorum biliyorum ama mal bu çocuk. Vallahi de mal, billahi de mal. Boylu boyunca mal. Mal yani.

Aden: Buçukluk.

Aden: Gün içerisindeki 2000. mesaj ve yeter bence. 

B: O kadar oldu mu ya

Gözlerimi devirip tısladım.

B: Neyse.

B: Bak ne diyeceğim

B: Yarın işi sağlama almak için seni evinin önünden alacağım

Telefonu bir dakika boyunca aval aval baktım. Ne diyordu bu böyle?

Aden: Sen bi' taraflarını sağlama al tabii.

Aden: Seni yanımda gördükleri vakit, bak bakayım, Aden'den geriye ne kalıyor.

B: O kadar da şey değillerdir be

Aden: O kadar da şeyler Baek.

B: Peki şey olsunlar.

Aden: Şeyler zaten.

B: Tamam. Şey olmaya devam etsinler.

Aden: Sanırım kusacağım.

Güldüm. Nokta koyması sinirlerimi bozmuştu. İnsanı hem çıldırtıp hem de güldürmeyi nasıl başarıyordu bilmiyordum. Akıl bırakmamıştı bende.

Aden: Bu arada nokta koymaya başladın.

Aden: Bu güzel bir durum.

Aden: Sevindim.

B: Bir noktada gülümsüyorsan, üç noktada kahkaha atarsın sen

B: O halde artık...

B: Üç nokta Baek'im

Ofladım.

Aden: Üç noktadan nefret ederim.

Aden: Bir şeylerin devamı olmaz.

Aden: Net değilsen, benimle değilsindir.

B: O zaman noktasız Baek olayım

B: Sen de kahkaha at

Gözlerim birazdan yuvalarından çıkıp hemen evin karşısındaki parka kaymaya gidecekti. 

Aden: Konuşma sıkmaya başladı.

Aden: Ne yapıyorsun?

B: Şarkı sözlerindeki üç noktaları karalıyorum

Tısladım. Az sonra "Yılaaan, korktun mu?" gibi değişik tepkiler de verecektim. Kendimden korkmaya başlamıştım.

Aden: Ciddiyim.

B: Ben de

Aden: En az barbie bebekler kadar sıkıcısın.

B: Tamam tamam

B: Kai sana Sehun'un fotoğrafını atmam için üstüme çıkıyor

Aden: Ne alaka ki?

B: Hastalıklı bebe

Gerçekten sinirlerim bozulmuştu. Öyle olmasa az önce öfkeden kudururken şimdi deli gibi gülüyor olmazdım. Ayarlarım bozulmuştu.

Aden: Gözlerim doldu, şu an.

Aden: Annesinin kuzusu nasıl da ders çalışırmış.

Aden: Hanimiş benim oğluşum?

B: Gözlerim kanıyor Aden

B: Bu ne yapmacıklık

B:Hani Sehun arkadaşım olmasa, arkamdan kayınço baldız ilişkisi götürdüğünüzü düşüneceğim

B: Kınıyorum

Gözlerimi devirdim. Zeki olduğunu sanan küçük veled.

Aden: Kes hobbit.

B: İstesem ben de çalışırım

B: Ama hiç istek yok

B: Beni de böyle birileri teşvik etse

B: Bağırsa falan kendime gerilim yani

Namım her yerde konuşuluyordu anlaşılan.

Aden: Sehun'a bağırmadım.

Aden: Eşyalarım kıymetlidir.

Aden: Özellikle de test kitaplarım.

B: Benden de kıymetli?

Aden: Herkesten.

B: :(

B: Sen ne yapıyorsun

Aden: Böyle hop oturup hop kalkıyorum. Bu salağın sabahtan beri derdi ne diye. Beynimin içine ettin.

B: Nasıl bir ilgi alanına sahipsin Tanrı aşkına?

B: İçim ürperdi.

Aden: Ödlek.

B: Dedeme göstersem o da korkar, ne biçim bir şey bu

Aden: Tanıştırayım canım.

Aden: Anime bu.

Aden: Anime.

Aden: Seni cahil ucube.

B: Yine hunharca kırıyorsun

Aden: Teşekkür ederim.

B: Ben gidip anime midir nedir

B: Onu izleyeceğim

B: Sen de telefonu azarlarsın artık

Hah. Trip mi atıyordu bu şimdi? Yarım akıllıydı.

Aden: Lütuf edersiniz.