"İlk Öpücük."
(Yukarıda canım güzel meteorlarımız var sjsj)
İyi okumalar...
Bilmiyorum şu an ne haldeyim.Bulunduğum durum iyi ya da kötü mü yoksa,iyi mi yanlış mı yapıyorum.Ayna da kendi yansımama bakarken ağlamaya hazır bulunan gözlerim,'ağlarsan güzelim makyajın çöp olur' diyen iç sesime ihanet ediyordu.
Ciğerlerime sebepsizce derin bir hava doldurdum.Nefesimi titrekçe ağzımdan verdikten sonra boy aynamın karşısında bedenimi beyazlarla çeviren gelinliğime baktım.Uzun boyuma oldukça güzel durmuştu.Kollarımı saran dantel işlemeleri göz alıcı duruyordu.Makyajım ise hem gösterişli hemde bir o kadar da sade görünüyordu.
Yarı mutlu bir şekilde güldüm aynada kendime bakarak.Ben gerçekten ciddi ciddi evleniyordum.Garip bi duygu tabi.İlk önce karmaşık duygular hissediyorsunuz.Bir yandan canınız deli gibi kaçıp gitmek,bi yandan da günlerdir alışa gelmiş adamı bırakıp gidememek.
En kötüsü de buydu ya.Onun evinde onun kokusuna alışmışsın ve yanından hemen çekip gitmek düşüncesi,aptal kafamın sikik düşüncelerinden birisiydi işte.
Bırakır mıydım?
Asla.
Zamanla aşık olur muydum?
Hadi diyelim beelki..Ya da hiç.
Odamın kapısı tıklatıldı birden ve ''Gir!'' diye seslenmemle içeriye Sude girdi.O kadar güzel olmuştu ki,biçimli bacaklarına o siyah elbise..Onu bi an ben bile kıskanmıştım.
Elindeki çantayı yatağıma fırlatıp hızla bana sarıldı.Buna karşın gülerek kollarımı sırtına dolarken benden ayrılmadan ''Allahım.Maral bi gelinliğin sana bu kadar yakışacağını hiç düşünmemiştim.Gerçekten muhteşem görünüyorsun ve,Gerçekten Baran'nın çok şanslı bir adam olduğunu söylemek isterim.'' benden son anda kopup beni baştan aşağı süzdü ve kollarımı sıktı.Sonrasında da zaten suratına hüzünlü bir ifade takındırdı.
''Biliyorum.Belki hayalindeki gibi bir düğün olamayacak senin için ama,en azından gelinlik giyme hayallerin suya düşmedi.Her ne olursa olsun unutma,Gül.'' Sude kolumu bir kez daha sıvazlayıp güldü.Ardından bende.Aramızda sürekli kötü ya da iyi günlerimizde söylediğimiz bazı sözler vardı.Her zaman ne olursa olsun gülmek gibi.Mutlu görünmek gibi.İnsanlar senin içini tam olarak da bilmese bari dışından anlayabilsinler mutlu olduğunu.Her daim özgürce gülümseyebildiğini.
Cevap vermeyeceğimi anladığında yatağımdan fırlattığı çantasını alıp ''Baran enişte geldi ne yazık ki.Düğün yerinde görüşürüz çiçeğim'' dedi ve bana uzaktan bir öpücük atıp odamdan çıktı ve kapımı da yarıya kadar örttü.
Ellerimi göbeğimin hizasında birleştirdim tedirgince.Geliyordu öyle mi?!
Arkama dönüp saçımı,makyajımı ve gelinliğimi tekrar kontrol ettim.Ne yapacağımı şaşırmıştım.Önüme dönüp olduğum yerde bi oyana bi buyana gidip gelmeye başladım.Kalbim her an duracak gibi oldu.Sanki odama doğru yönelen ayak seslerini duyar gibi oldum.
Ne yani vakit gelmiş miydi?
Ne çabuk?
Gözlerim yavaşça aralanan kapıya kaydı.O an tüm mükemmeliğiyle bana doğru yaklaştığını anımsadım.Sanki gökten zemzemle inmiş gibiydi.'Allahım bu adam benim kalbimi mi durdurmak istiyor!' diye içimden geçirmeden edemedim.
Kravatını düzeltip siyah takım elbisesinin içinde belirli bir pozisyon aldı karşımda.Beni baştan aşağı süzdüğünde gülümsedi.Ah şimdi gülüşünün altında o sakalları olsaydı...Ama olsun böyle de iyi.
Elime hemen masamda duran beyaz ve pembe güllerden oluşmuş çiçek demetimi alıp omuzlarımı dikleştirerek karşısında durdum.
''Biliyo musun Baran bu üzerindeki damatlıkla çok çirkin olmuşsun.Annen seni resmen doğurmamış kusmuş yani.''
Bunu söyler söylemez boynunu geriye atarak bir kahkaha attı.O anda 'Allahım sana geliyorum!' diye haykırmak istedim.İçimdeki ses de birden 'Bende senin yanında promosyon olarak geliyorum!' diye bağırınca gözlerimi devirmeden edemedim.
Haklıyım ama.
''Çok yalan söyleyen birisisin Maral.'' başımı salladım.Yani en azından bunu doğru söylemeliydim.''Evet öyleyim.Ama şunu bil ki ne zaman sana böyle tersten bir cümle kullandıysam sen onu düz olarak algıla.Sana tipsiz dediysem sen yakışıklıyım anlamında gibi'' dudağımı umursamazca büzdüm.Baran'nın sıcak elini yanağımda diğer elini de belimde hissettiğimde aramızdaki mesafeyi kapatır kapatmaz elimdeki çiçek,adrenalinden yere düşmüştü.
''Bu gün..'' dedi dudaklarından bir nefes alıp.Aynı zaman da gözleri benimkilerdeydi.''Nikah memuru gelini öpebilirsiniz dediğinde inan ki hep öpmek istediğim şey dudakların olucak Maral.Sonrasında ise namusum diye bellediğim o güzel alnın..'' cümlesini bitirdiğinde gözlerini kapatıp alnını alnıma yasladı.Şu an içimde renkli renkli konfetilerin patladığı sırada kalbimin atış hızı renkli pullarımı bütün organlarıma yaymıştı.
Sanki şu an Zoraki bir evlenme değildi.Ama bambaşka bir şeydi.İnsanın üzüleceği sırada mutlu olabilmesi ilginçti.
Ellerini üzerimden ittiğimde gözlerini açmıştı.
Ayıp ama.
''Bence bu dokunma elleme gibi işlerini sonraya sakla kocacağım.Çünkü düğün yerine geç kalıyoruz.'' yerden aldım çiçeğimi ve doğrularak sahte bir gülüşle yavaşça koluna girdim.Yani tabiki de saçmalıyorum.Asla sonra ya da bir güne bana dokunmasına izin vermezdim.
Ama belki birazcık ellerinin saçlarımı okşamasından bana dokunmasından hoşlanıyor olabilirim.Ama birazcık yani..
Öf bu adam bana neler düşündürüyor ya böyle.
Hayvan!!
Geber inşallah.
Ama çok geberme...
Kendime gelip silkelendim.Baran'nın kolunu bıraktığımda Annem,babam ve arkada bulanan bizimkilerin huzurunda gelin arabasına bindim.Yani gelin arabası dediğime bakmayın.Bu Baran'nın BMW ×6'sıydı yani.Sadece biraz süslemiş o kadar.
Kapıyı açıp eteklerimi toplayarak zorda olsa binmiştim.Ve ayrı zamanda da sinirlenmiştim.Ya insan bi kapımı açar da yardım eder ama ya.
''Umarım bu görgüsüzlüğü düğüne varınca da yapmazsın Baran.!'' sesim olduğun da daha gür çıkmıştı.Haklıydım.Kollarımı göğsümde birleştirip yola baktım tripli bir şekilde.O anlamıştı neden ona bu kadar çok kızdığımı.Hatta şaşırmıştı bile.
Düğün yerine her defasında yaklaştıkça heyecanım yavaştan artmaya başlamıştı bile.Parmağımdaki alyansla oynaya oynaya en sonunda parçalara ayıracaktım tabi orası başka.Gergindim.Denizdeki suyun yavaşça çekilmesi gibi benim de vücut kaslarımın yavaştan çekildiğini ve gerildiğini hissetmem zamanımı çok almamıştı.
''Geldiğimizde de böyle suratın bir karış sirke mi saçacak Maral?''
''Bilmiyorum davranışlarına bağlı..'' dedim Baran'a karşılık.Omuzlarımı silktim.
''İyi anlasınlar o zaman bizim zoraki yoldan birleştiğimizi.Şu surat ifadenden çok rahat anlaşılır yani.İyi tamam sen bilirsin.'' beni illa köşeye sıkıştırmaya başaran Baran yine galibiyetini eline almıştı.Pes edip kollarımı bacaklarımın üzerine düşürdüm.
''Bak Maral.Benimle her ne olursa olsun birlikte olmak istemediğini biliyorum.Ya da ne bileyim.Aslında sana teşekkür etmem gerekiyor.Benim evimde bana yoldaş olduğun için,yalnız olduğum zamanlarda içmeyi de bildiğim gibi seninle de aynı duyguyu paylaştığım için.Kısa bir zaman diliminde bile senle çok şey yaşadık gibi geldi bana.Ama bundan sonra sen benim karımsın.Her kız ister hayalindeki gibi bir düğün ama hiç kimsenin hayatı çok da iyi olmuyor bazen.Senin için alışılması çok güç olucak ama inan ki sana zarar verecek hiç bir şey yapmam.Sadece mutlu görün.Koluma gir.Mutlu bir şekilde görsünler bizi.Şüphelenmelerini istemezsin öyle değil mi?'' dediklerini uzunca bir süre düşündüm.Yüzüm hiç olmadığı kadar normale dönmüştü.Haklıydı.Dediklerinde sonuna kadar haklıydı.Evet isterdim gerçekten sevdiğim bi adamla hayalimdeki düğünü yapmayı ya da ne bileyim zoraki yoldan olmadan hayatımı ittire kaktıra devam ettirmeyi hiç bir şekilde istemezdim.Ama Baran'nın da dediği gibi herkesin de hayatı iyi olacak diye bir şey de yoktu.
Derin bir nefes aldım ve Baran'a baktım.O da gözlerini yoldan çekmiş bana bakıyordu.Dudaklarımı yavaşça aralayıp ''Tamam'' dedim.''Haklısın böyle somurtarak bir yere varamam.Seni çok seviyorum ve sana aşığım..'' sonrasında da Baran'nın şaşkın yüz ifadesiyle karşılaşınca elimle ağzıma vurdum ''Yani sana öyle davranacağım.Bu gecelik.Misafirlere dua et.'' bir kez daha rezil oluşumun highlarını yaşarken başımı arkaya atmak istedim her zamanki gibi ama yapamadım.Saçım bozulurdu.Elimi yanağıma dayasam da bu sefer yanaklarımdaki hafif pembemsi tonlardaki allığım silinirdi.Allahım şu durumlarda bile neler düşünüyorum..
**
Annem ve bizimkilerin önden indiği sırada Baranla hemen gelin odasına kaçmıştık.En azından nikah memuru gelene kadar burada beklerdik.Bahçe çok güzel hazırlanmıştı.Perdeyi yavaşça araladığımda boğaza karşı müthiş bir manzara yakalamıştı burayı.Gerçekten gelen davetliler ortamı tüm gücüyle doldurmuştu.
Göğüs geçirerek perdeyi kapattım ve arkamı döndüm.Koltuğa oturmuş Baran,ceketini çıkararak rahat bir pozisyona bürünerek ayak bileğini dizine dayadı ve kollarını açarak koltuğun üzerlerine koydu.
Canımın sıkıldığına dair bir kaç mırıltı çıkardım.Hakikaten burası fazla can sıkıcıydı.
''Of ne zaman gelicek bu nikah memuru ya valla en sonunda yatıp uyucam şu yatakta o olucak.'' sorunda buydu zaten.Oda sanki kral dairesi.
Yavaş adımlarla ona yaklaşınca birden hiç beklemediğim bir hareketle bileğimden kavradığı gibi beni yanına oturttu.''Seninle şu an..Bütün herkesi bırakıp da sakin bir yere giderek deli gibi sarhoş olmak isterdim..'' yüzünü yüzüme yaklaştırınca gözlerim otomatikman dudaklarına kaydı.Kalbim zaten evleneceğim için gümbür gümbür atarken şimdi oraya bir şeyle vuruyorlarmış gibi oluyordu.
''Gidelim o zaman.Azıcık salak olalım..''
''Belki akşama...'' dedi masum bir şekilde gülümseyerek.Elini yavaşça yanağımda gezdirince gözlerim kendiliğinden kapandı.''Belki sarhoşken yine sevişiriz...''
********
''Siz sayın Maral Yılmaz yanınızda bulunan Baran beyi hiçkimsenin etkisi ve baskısı olmaksızın özgür hak ve iradenizle eş olarak kabul ediyor musunuz?'' ellerimin terlediği sırada küçük dilimi yutmuş gibi hissettim.Sanki dilimi yutmuşum da aynı zaman da bir daha konuşmayacakmışım gibi.Tutulup kaldım o an 1 çift gözlere.Ben ona baktım o bana.Benden bir cevap bekliyorlardı illaki.O yüzden suratımı herkese çevirip mikrofona doğru ''Evet!'' diye bağırdım.Demek ki o küçük dilimi yutmamıştım.
Davetliler alkışlamaya başlayınca üzerimden büyük bir yükün kalktığını hissetmem normaldi.Ama hala daha sırtımda ağır bir çuval vardı.
Nikah memuru aynı soruyu Baran'a da sorunca bu sefer ona bakmadan gözlerimi etrafta gezindirdim.Daha sonra ondan yükselen kocaman bir evet söyleyişi artık tamamen onun olduğumu kesinlikle kanıtlamıştı bana.Şahitlerin de evet dediği anda deftere bir kaç imza atıp ayağa kalktık.Memur bana evlendiğimizi artık tamamen bir bütün olduğumuzu belirten borda renkte bir evlilik cüzdanı verdi elime.
İşte gerçek kanıt buydu.
Nikah memuru gelini öpebilirsiniz dediği anda bütün hormonlarım birbirine karıştı.Kalbim bir kaç kere atmayı unuttu ve sekti.Yavaşça Baran'a döndüğümde bana bir adım yaklaştı ve gözlerimin en derinliklerine baktı.Sanki bu koca kır düğününde sadece ikimiz vardık.
Sıcak avuçları yanaklarımla buluştu.Göz altlarımı baş parmaklarıyla ovmaya başladı.Ben ne yaptım.?
Hiç bir şey...
Tutuldum.Sanki orada heykel oldum.
Sonra yavaşça dudaklarımdaki baskısını hissettim.Evet gerçekten öpüyordu.Beni kırmak istemezcesine derin ve bir o kadar da yavaş bir kiss..
Kollarını belime dolayarak bedenini bedenime yasladı ve dudaklarını ayırarak alnıma bastırdı.Yüzümde hafiften bir gülümseme oluşmuştu.İlk öpücüğüm beklediğim kadar kötü olmamıştı en azından.Bir elimde evlilik cüzdanıyla birlikte kollarımı Baran'nın boynuna doladım.
Bunların hepsini rol olarak mı yapıyoruz yoksa gerçekten mi severek mi...
Dudaklarını sürterek kulağıma doğru getirdi.Sanırım bir şeyler söyleyecekti.
İlk önce nefesinin kulağıma değmesine öldüm.Sonrasında cümlelerine ''İçinde uçuşan o meşhur kelebeklerine biraz da vodka ver olur mu Maral.Ve bu sayede içinde sürekli uçmaya devam etmezler..Çünkü seni uçuracak başka yöntemler arıyorum..''
Benim kelebeklerimi nerden biliyordu bu?
Benden ayrıldığı gibi elimi tuttu ve nikah masasından beni de ardından sürüklercesine çıkardı.Yanaklarım acaip derece de kızarmıştı.Ya da yüzüm demeliydim belkide.
İlk önce sevgili o cok sevdigim kayın validemi ve babamın (!) ellerini öptüm.Sonra kendi ailemin...
Babam sarılırken kulağıma "Onu sevdiğini biliyordum.Ve kanıtlamış oldunuz.." diye söylenmeden geçmemişti.Bir şey diyemedim.Sadece bizi tebrik edenlere gülümsedim geçtim.
Sonrasında Hande,Sude ve Elif geldiler yanımıza.Onlarla la sarıldıktan sonra Sude beni bir kenara çekip masalarda oturan Borayı gösterdi bana."Maral şu adamı tanıyor musun?" başımı salladım."Evet.Baran'nın arkadaşı." keyfi yerine gelmişçesine gülümsedi.Vardı bu kızda bir bokluk ama hadi bakalım.
İkisinin aralarını yapsam mı?
"Çok yakışıklı cocuk." dedim hemen."Kız arkadaşı falan da yok.Mavi gözlü hem.Gideri var yani." Sude erkek seçmeye bayılırdı.Bu yakisikli bu tipsiz gibi.Lisedeyken bile 12.sınıfların erkeklerini değerlendirirdi.
Tabi bu zamana kadar hic bir hatasını görmedik ama çoğu kişiyle çıkmışlığı var.
"Ben onun yanına gidiyorum."
"Oha Sude!"
"Ne lan ne? Sen burada Baranla öpüşürken iyi ben onun yanına gidince mi kötü. Hadi sen kocacığının yanına hadi" beni şaşkın bir vaziyette arkasında bırakarak Bora'ya doğru ilerledi.Kaşlarım havada kaldı bir süre.Onun arkadan gidişini izledim.
Pis yavşak!
Kolumdaki acı baskısını arttırınca irkilerek yanımdakine baktım.
Baran..
''Ne cimcikliyon kolumu ya!!'' hafiften acıttığı yeri elimle ovcaladım.
''Dans edicez yürü!'' dedi tersler bir şekilde.
''Dans mı o ne ya?!''
''Allahım bu kız benden öküz çıktı.Bak anlatayım. Benim kolumun biri beline sarılı diğer elim de elini tutuyor.Sonra sende elini omzuma koyuyorsun ve yerimizde sallanıyoruz.Oldu mu şimdi?''
Gözlerimi devirdim ve koluna girdim.''Ama daha pasta yemedik.'' açtım ve sabah kahvaltısıyla duruyordum.''Sabretmesini öğren sarı kafa.'' bu sırada bize ayrılan büyük bir piste doğru geldiğimizde aynı şekilde elimi omzuna diğer elimi de elinin üzerine koydum.O da belime sıkıca yapışıp bana bakmaya başladı.
''mutlu musun?'' diye sorunca müzik eşliğinde dansa başlamıştık.
''Sanırım evet.'' kaşlarını havalandırdı ve dudakları alayla havalandı.Gülümsedim.''Yani ne bileyim.İnsan böyle çirkin bir erkeğin yanında kalmaya alışınca..artık zorla evleneceği halde mutlu oluyor.Tabi ki yani bi yönden de üzülüyorum ben daha üniversite 3.sınıf öğrencisiyim.Allahtan ben lisedeyken tanışmadık seninle.O bok gibi halimi görmek bile istemezdin.'' hayır anlamında bir mırıltı çıkardı ve kafasını iki yana salladı ''Kendine bok ya da çirkin anlamında hitamlar kullanma.Sana bakacağım son kız değilde ilk kız olurdun bilmiş ol.''
''Altındaki sürtükleri biliyorum ama! O Buse mi Banu mu ne her gelişim de nasıl bakıyo ama sana!'' kafiye yapma sanatıma hayran kalmayı sonraya erteleyince sinirle Baran'a baktım.Az kalsın dans ederken ayağına basıyordum.''Sen kendini o fahişelerle bir tutuyorsan ne diyeyim ben sana!''
Yani bir de düşünüyorum adam haklı.Onun da bazı ihtiyaçlarının karşılanması gerek.Bir konuda da haklı.Kendimi o sürtüklerle bir tutmamalıyım!
Elini bırakıp bu sefer de kollarımı beline doladım.''Bundan sonra o pis işlere bulaşmayacağına dair bana söz ver!'' pis işler derken anladınız siz onu.
Boynunu geriye atıp güldü ve kollarını bana doladı.Şu an sarılmış bir vaziyetteydik.Ne kadar da anormaliz dimi..
''Kıskandın mı sen?''
''Evet kıskandım.Oldu mu rahatladın mı? ama bir bak benim gibi bir kadına kıskanmak çok yakışıyor.'' yani şimdi hava yapmak gibi olmasın ama beni daha da çekici yapıyorr be..
''Sana bir şey söyliyeyim mi Maral?'' bu sırada yüzüme iyice yaklaştı.İlk baş dudaklarımı öpecek sandım bu yüzden aralamıştım hafiften.Ne meraklıyım ya beni öpmesine.Ama yumuşaktı.Ama çok güzeldi.Ama çok zevkliydi..
Hele alnımı öpmesi..
Elini yanağıma yerleştirince burnunu burnuma sürtüp ''Sen likör gibi tatlı,tekila gibi çarpıcı,viski gibi asil,konyak gibi sıcak,şampanya gibi özel,şarap gibi tutkulu,mali gibi egzotik,kokteyl gibi muhteşemsin...Ey kadın hayatıma girdiğin andan beri sen benim için özelsin..''
*********
Okuyan herkese teşekkürler..
Burada bitirmek zorunda kaldım çünkü 2046 kelime baya bi çok oldu gibime geldi.
Bu arada bölüm sonundaki gif Marala ait.
Oy ve yorumlarınızı bekliyorum.
Yeni bölümde görüşmek üzere..
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro