''Çünkü onlar Benim.''
Diğer multimedyadaki Baran'nın köpek sevgisi..Snapchatten aldım çaktırmayın sbsnmjskssm
Ha bu arada beklenmedik bir olayla karşılaşabilirsiniz ;)
İyi okumalar..
Geldiğimiz restaurantta duran araba ben inmeden Baran kapımı açınca,şaşırıp ayağımı dışarıya çıkararak destek aldım ve uzattığı elini tuttum."Ne kadar da naziksiniz Bayım?"
"Her zaman yapmam iyi günümdeyim."deyip göz kırptı.
"Normalde yine öküzsün yani.." diye mırıldanınca duymamış olacak ki "Efendim sevgilim bir şey mi dedin?"diye sordu.
Allahtan anlamadı ki rahattım.Öküz lafımı duysaydı varya,elinden çekeceğim vardı emin olun.
Kendimi toparladım hemen ve diğer boşta olan elimi de koluna sardım."Bir şey dediğim yok hayatım.Topuklularla fazla duramıyorum ya ben ayakta.Hamileyim hani.Karnımda aç girelim bir an önce diyorum."
Sonunda dediklerimi toparlayıp hiç bir şey olmamış gibi gülümsedim ve önüme döndüm.Sonrasında zaten mekanın içerisine girdiğimizde bizi hoş bir ortam karşılamıştı. Her yer aydınlatmalarla doluydu ve üzerimdeki kabanımı alan garson bize hoşgeldiniz diyerek isimlerimizi söylemiş ve bizi en iyi yere,yani manzara gören bir masaya yönlendirmişti. Duyduğuma göre Baran buraya ilk defa değil, çoğu kez burada iş yemekleri ayarlamış,hatta dükkanı kapattırıp yemekli bir toplantı da düzenlemişti.
Sanırım yanında bir bayan olarak ilk defa buraya gelmişti. Sonuçta karısıydım öyle değil mi? beni istediği yere götürebilirdi. Derin bir nefes alırken bakışlarını üzerimde yakaladım. Bir ara onun karizmatik bakışlarına karşın kalbim hızlansa da alt dudağımı kemirip bacak bacak üstüne attım.
Masanın altında bile öyle dip dibeymişiz ki,sol bacağımı sağ bacağımın üstüne atarken Baran'nın dizine çarpmıştım. Ve şu an dizinden kendi dizime geçen sıcaklıkla ona karşı bakıp gülümsedim. Tek kelime bile etmiyor,konuşmuyorduk.
Garsona sipariş verirken,çok fazla yağlı olmayan Rokfor soslu peynirli bir bonfile söyledim. Etrafıma şöyle bir göz gezdirirken tam çaprazımda tanıdık suratları görür görmez yüzüm düşmüştü.
Baran'ın bile bana sorduğu soruyu duymamış yanıtsız kalmıştım.Ama Garson gidince bu halimi anlayıp masadaki elimi tutup ''Ne oldu birden suratın astı?'' diye sordu.Başımı yeniden beni evlatlık olarak alan aileme bakınca Baran ağzından ''Hassiktir.. '' diye bir küfür koyuverdi. ''Valla Maral yemin ederim bunların burada olduğunu bilmiyordum sana yemin ederim ki..'' deyince gözlerimi sakince kapatıp açtım.
Beni görmüşlerdi..
Sakin Maral..Sakin.
Her şey yolunda ve en önemlisi de karnında taşıdığın minik bir canın var.Onu da kendini de üzme..
Ama burada var olduklarını hissetmek bile beni geriyordu o yüzden hiç oralı olmayacaktım.Ki sofradan kalkana denk.
Ben gidiyorlar herhalde diye sevinirken,bize doğru yürümeleriyle Baran'dan elimi çektim ve ona uyarırcasına bir bakış attım.''Gelmeseler eksik kalırlardı hayatım boşver'' dedi o da gergince gülümseyip.Haklıydı.Bunca senedir onlarla yaşamışım bilmez miyim birilerine laf atmadan duramadıklarını. Nereden çıkmışlardı ki hem bunlar?illa güzel bir anımızı zehir edecek bir olay olurdu illaki.
Derya,yani bir nevi bana bu zamana kadar annelik yapmış kadın,eşiyle beraber masamıza kadar yaklaşıp,sanki olanları hiç bilmiyorlarmış gibi ''İyi akşamlar..'' dilediler. Ben şaşkınca Baran'a bakmakla yetinirken,o parmaklarını masaya doğru silkeleyip ''Size de..'' diye soğuk bir sesle karşılık verdi. Derya ''Maral,kızım hamileymişsin, ay haberlerde duyunca bi şok olduk sevindik. Allah artık sağlıkla doğmayı nasip etsin..''dediğinde,saçımı okşamaya yeltenmişti ki hafifçe boynumu geriye çekip elinin havada kalmasına sebep oldum.
Bana kızım deyişi bile öyle acıtmıştı ki canımı,nasıl yalandan nasıl da soğuk kanlılıkla söylediği bir kez daha anlaşılır olmuştu.
''Saçlarını da okşatmıyorsun artık.Demek bu kadar soğudun bizden..'' dedi eşi.
''Siz kimsiniz ki ben sizden soğuyacakmışım? hayır yani ben sizi tanımıyorum ki Baran kim bunlar söyler misin?'' Baran'a kısa bir bakış atıp yeniden ikisine bakınca ''Ha dur tamam hatırladım.'' dedim yalandan.''bu zamana kadar gerçek ailem diye bana yutturup bakan kişiler öyle değil mi? sonrasında beni başlarından sağmak için evlendiren kişiler,Normalde hala daha zengin ama şirketi normalde batmayan o züppe ,burnu beş karış havada olanlar.'' yutkunup ''Hatırladım'' diye mırıldandım.
''Ah ama merak etmeyin..'' diye devam ettim sözlerime.''Ben mutluyum ve size de aslında teşekkür etmem gerek.Beni Baran'a verdiğiniz için,iyi ki de onunla beraberim ve ne şanslıyız ki bir bebeğimiz olucak.'' deyip salakça ellerimi çırptım.
Sanırım delirmiş olmalıyım..
Ama sanırım daha fazla dayanamayacaktım çünkü konuştukça ağlama isteğim artmış durumdaydı. Beni bu kadar yıkık bir şekilde görsünler istemiyordum.Tamam kolay şeyler atlatmadım ama yine de onların olanlardan haberleri oldukları halde beni bu şekilde mutlu görmeleri biraz da onlara koysun istiyordum.
Başımı manzaraya doğru çevirince göğüs geçirdim.Suratlarına dahi bakasım yoktu artık.Hangi yüzle hangi cesaretle gelip burada ahkâm kesiyorlardı acaba.Tabiki de kendimi onlara karşın fiziksel anlamda koruyacaktım.
Benim saçlarımı anca Baran okşayabilirdi.
Yalnızca o..
''Bu zamana kadar ne kötülüğümüz dokundu sana bizim! hiç mi vicdan yok sizde,sende.'' Derya bir eliyle beni ve Baran'ı gösterip çemkirmeye başlayınca kollarımı sinirle göğsümde kavuşturup arkama yaslandım. Onların seviyesine inmek istemiyorsam eğer susup oturacaktım ve paşa paşa yiyecektim yemeğimi.Zaten bir de araya ben girersem etraftakilerin dikkatini iyice çekerdik.Zaten masalar neredeyse dip dibeydi.
''Biz seni evlatlık almasaydık sen biraz zor zengin olurdun da bulurdun parayı böyle villa'larda büyürdün Maral hanım.Yemedin yedirdik içmedin içirdik seni.En güzel okullarda büyüyüp geliştin.Şimdi elin oğluna verdik diye suratımıza bakmaz oldun.''
Söyledikleri birden kalbime bir hançer gibi saplanınca bir damla yaş akıp gitti yanağımdan. Çalışıp kendimi okutamaz mıydım ben normalde.Kendime bakıp da yine de lüks evlerde yaşamayıp herkesin yaşadığı apartman dairelerinde durmasını da bilirdim ben.Resmen aşağılıyordu beni burada.
''Yanımıza keyfimizi bozmak için geldiniz herhalde..'' diye araya daldı Baran.Daha fazla dayanamayıp ellerimle yüzümü kapattım ve sözü tamamen ona bıraktım.
''Siz bana kendi rızanızla Maral'ı vermeseydiniz ben onunla yine evlenirdim siz hiç merak etmeyin. Ayrıca sizin paranıza da ihtiyacı yok bu saatten sonra çünkü ben varım. Ben var oldukça da bir daha karımı üzmeye veya ağlatmaya kalkarsanız bu size son uyarım,pişman olursunuz.Asıl sizde hiç mi vicdan yok.Maral burada doğacak olan çocuğumu karnında taşıyor.Özellikle de doktor demiş onu üzüntüden stresten uzak tutun diye. Gerçi size bunları niye anlatıyorsam.Ha bu arada bir şey daha demek istiyorum.Anne ve babalık sadece büyütmek,yedirmek içirmek,okutmak değildir. Şimdi gidiyor musunuz yoksa ben yardım edeyim mi? aksi takdirde daha fazla konuşmaya devam ederseniz,ve karıma çocuğuma bir şey olursa sizden bilmek zorunda kalırım.Çünkü onlar benim.''
İçime serin sular serpen sözlerini böylelikle tamamladığında,ellerimi yavaşça yüzümden çekip onlara baktım.Hiç bir şey demeden sinirli ve agresif halleriyle tafralanıp yanımızdan ayrıldılar.
Tam gittikleri sırada garson söylediğimiz yemekleri önümüze bırakırken masadan bir peçete alıp göz altlarıma doğru götürüp yaşlarımı sildim. Ellerim zangır zangır titriyordu ve şimdi ne yesem olmayacaktı.
Mutlu bir şeyin sonu illa ki boka dönüyordu bunu anlamıştım bu saatten sonra.
Tabağımı ileriye itip başımı iki yana salladım.Bunu anlayan Baran masadaki terlemiş ve soğuk elimi elleri arasına alınca ''Bana bak!'' diye uyardı.''Sırf bunlar geldi diye keyfimizi bir de sen kaçırmayacaksın herhalde? bir de sen azarlattırma bana kendini de önündekileri ye çabuk.'' gözleri bir matkap görevi gibi benimkileri oyarcasına sıyırıp geçti ve çatalını eline alıp yemeğe başladı.
Bende bir süre konuşmadan öylece derin düşüncelere dalıp çıktım her seferinde. Sonra elimi yavaşça çatal ve bıçağa götürüp etten bir parça keserek uyuşuk bir hareketle ağzıma götürdüm. Onu yavaşça çiğnerken yanı başımda duran telefonumun ekran ışığı yanıp söndü.Çatalımı tabağımın kenarına bırakıp telefonumu açtım ve mesaj gönderen kişiye baktım.
Sude yollamıştı.
''Yarın bize geliyorsun dimi Baran'ın sarı kafası?'' mesajını okuduktan sonra yüzümde burukça bir gülümseme oluşuverdi.Baran'ın bana taktığ sarı kafa ve benli Necla lakaplarını ona söylediğimde katıla katıla gülmüş ve bana arada sırada bu şekilde hitap eder olmuştu.
Allahtan Benli Necla demiyordu da..
''Tabiki de geliyorum.Elif'i şöyle bir adam etmemiz gerek.Baranla yemekteyim şu an sonra konuşalım.'' diye yazıp mesajı ona gönderdikten sonra,öpücük gönderen emojiyi de atmayı unutmadım.
''Hayırdır.Burada seni ben güldürmeyi başaramamışken kim bu hale soktu seni?.'' deyip gözleriyle dudaklarımı işaret etti Baran.Masada duran şarap kadehinden bir yudum alınca boğazımı tazeleyip ''Bir şey olmadı.Sude mesaj attı da.''
Başını sallayıp yine bıçağını kılçığı alınmış bütün soslu balığına götürüp kesti ve ardından çatalına batırıp ağzına attı.''Bu arada Elif'İn babasını hallettim ben..''
Benimde çiğnediğim lokma ağzımda öylece kalırken doğru duyduğuma emin olup şaşkınlıkla ''Elifin babasını halletin?'' diye yineledim. Kafasıyla onaylayınca yeniden ''Senin nasıl haberin oldu peki?'' diye sordum.Aslında tahmin yürütmüş olursak,Sude Boraya bu durumdan bahsetmiş olabilir,Bora da haliyle Baran'a yetiştirmiştir.
Aklımdan geçenleri sanki okurcasına ağzındaki büyük lokmayı yuttu ve ''Bora söyledi.'' dedi bir çırpıda. Şu an ne kadar de zeki olduğumu hatırlayıp sırıtsam da kendimi çok geçmeden toparlayıp yeni bir sordu daha sordum.
''Halletim derken ne yaptın peki?''
''Allah'a havale ettim.''
''Baran dalga geçme istersen.Zarar vermedin dimi adama?''
''Güzelim sakin.Yani kızına şiddet uygulayan bir adamı elbet ki dövdüm. Hemde kendi elcağazlarımla..'' deyip parmaklarını gösterince gözlerimi sonuna kadar araladım.
Baran resmen insani ruhu taşımayan 47 kromozomlu mutant örneğiydi. Ne bekliyorum ki..
Bir de şu 'elcağazlarımla' derken kadın gibi ağzını yayması yok mu..
Sanırım tam öpmelik..
''Ama şu an durumu iyi.Hastanede.'' dediğinde yine dehşete kapılıp yeniden konuştum. ''Hastanelik ettin yani adamı!'' gözlerini kısıp ''Öyle oldu biraz.'' dedi.
Allahım inanamıyorum. Ben böyle adam görmedim. Adamı dövdüğünden bile benim haberim yoktu.Konu açılmasa ben bile sormasam kim bilir bundan ne zaman bahsedecekti bana.
Yemeğimi yemeye devam ederken topuklu ayakkabımın sivri ucunu bacağına geçirdim alttan.Anında kıpkırmızı olurken ''Katil ruhlu sapık!'' diye söylendim huzursuzca.Adamı hastanelik ettiğine göre neredeyse öldürecek kıvama getirtmişti demekki. Daha da ileri giderdi belki ama onu durduracak birileri olmuştur muhakkak.
''Kadın ben senin kocanım doğacak çocuğumun da babası .İnsan hiç kocasına böyle der mi?''
''Yeri geldiğinde der be adam der! ben senin için endişeleniyorum senin de neredeyse adamın alnına bir silah dayamadığın kalmış!''
Sinirlerimi alt üst edip masaya doğru yaklaşınca gülümseyip dudaklarıma baktı. Ama böyle olmazdı ki şimdi. Hem beni agresifleştiriyor sonra beni yumuşatmaya çalışıyor.Ne yazık ki bu çalışmasından da başarılı olabiliyordu.
Bende masaya yani yüzüne doğru yaklaştığım da kalbimi titretecek o sözleri söyledi.
''Biliyorum gereksizce bir cümle olacak belki ama, o silahı sen benim alnıma dayasaydın eğer, yüzünün güzelliğinden çok,ellerinin o mükkemmelliğine bakardım bilmiş ol."
bu üç resmi paylaşmadan edemedim arkadaslar,photoshoplara laf edecek olursaniz hakkinizda yasal işlemler baslatilacaktir djwjwjwmsk.Şaka la şaka.Abi o nusret nedir yahu 😂😂😂
Son fotografi wp grubundan attilar o ayri valla teşekkür ederim ben hic bulamıyorum böyle şeyler..
Neyse bölüm geldi umarim sizin için erken olmuştur. Yorum ve oylarinizi bekliyorum..Sizi seviyorum😘😘
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro