"Vücut belirtileri (!)"
Nereden geldiğini veya nereden çıktığını anlamamıştım.Bura da ne işi olduğunu da.
Kurtulamayacak mıydım ben bunlardan? hepsi bir sürü gibi peşime takılmış gibilerdi.Tam her şey yoluna girdi,Sonsuza kadar Baranla birlikteyim derken bir de bu herif çıkmıştı.
Tanrım!
Derin bir nefes alıp elini belime sarmış olan çatık kaşlı Baran'a baktım.Sinirliydi.
Fazla sinirli hemde.
Sinirlenmekte haklıydı.Sonuna kadar.
Şaşkınlığımı üzerimden atar atmaz "Jiyan!?" diye tekrar ettim ismini.
İri cüssesi karşımızda dururken sırtımı Baran'nın göğsüne dayadım iyice.
Korkuyor muyum?
Sanırım.
Sinirden yumruğunu sıkıyordu ve gözleri dolmuştu aynı zamanda.
"Baban öldü Maral.."
Dudaklarından çıkan o cümle başımı bi anlığına olsa da döndürürken ne diyeceğimi şaşmış durumdaydım.
"S-sen ne diyorsun ya.? Ne ölmesi!"
"Senin yüzünden!!" diye bağırdı apartmanı yankılatarak.O kadar güçlü çıkmıştı ki sesi yerimden olmuştum."Kızım yoksa bende yokum diyerek gözlerimin önünde vurdu kendini! Maral ne yaptın sen!!? Hiç mi sevmedin ya hiç mi!? Baban o baban!"
"Benim öyle bir babam yok Jiyan!" boğazım düğümlendi.Bunu söylemek bile benim için çok zor olmuştu.Kendimi böyle söylerek acımasız bir hale getirmiştim ama içimde şu an ne yangınların ne alevlerin olduğunu kimse bilemezdi.
"Öyle mi? Keşke bunu gözlerinle gördükten sonra diyebilseydin.Yazıklar olsun gerçekten. Adam senin için kızım diye diye kendisini vurdu! Bu mu senin tavrın! Hiç bir şey yapmayacak kocanla mutlu mesut yaşamaya deva-"
"Yeter lan Kapa o sikik çeneni!"göz yaşlarım yanaklarımdan süzülürken Baran'nın bağırmasıyla sözü yarım kalan Jiyan başını iki yana salladı."Haşmet kimsenin yüzünden ölmedi. Şu suçlamayı bırak artık.Biz mi dedik kendini vur diye! Her şeyi o senin Üvey baban başlattı Jiyan! Ben hiç bir kısıtlama koymadım.Maral elbet konuşacak görüşecek.Babası çünkü o! Ama onun derdi başkaydı.Maral'ı sonsuza kadar yanına almayı planlıyordu.Beni düşünmeden. Kocasıyım ben onun! Arada sırada dışarıda görüşmesine izin veririm sadece dedim dinlemedi! Kendi yaptığını kendisi ödedi işte bu kadar."
Hıçkırmamak için elimi dudaklarıma götürdüm.Hepsi bu kadardı işte.Hepsi Baran'nın anlattığı şekildeydi.
Beynimde yanan lambalar bir umut ışığıyla sönerken,gözlerimin de feri kalmamış gibi üzüntüyle yere baktı.
Hayat buydu işte!
Hayatınızın bir anlam ifade etmesini sağlayın.Ne olursa olsun,sizin için önemli olan şey uğruna savaşın.Beklentiyi karşılayamasak bile,daha iyi nasıl yaşanırdı ki..
"Şimdi eğer bir şey demeyeceksen git lütfen."
Kapıyı suratına kapattığı an Baran bana dönüp sıkıca sarıldı. İhtiyacım var gibi başımı boynuna gömüp sırtına sarılabildiğim kadar sıkıca sarıldım.
Kapının zili yeniden duyulduğunda Baran "Sikicem ama haa!" diyerek bir küfür savurdu ve kapıyı yeniden hızlı bir şekilde açtı.
İçeriye oynayarak giren Doruk parmaklarını şaklatarak "Ayva çiçek açmış summer mı geleceek.." diye ritim tuttururken benim suratıma bakar bakmaz sustu.
"Yenge noldu sana ya?"
"Öf yok bir şey geç.."
Arkasından gelen Boraya dönen Doruk elinden aldı saklama kabını ve Baran'a dönüp "Helva yaptım sever misin aşkım?"
Oha!
Bora bitti Baran başladı herhalde.
"Doruk helvayı sevmem ama sen ölürsen bi tencere yerim kardeşim."
Aniden gelen miğde kalkmasıyla kusma isteğim artarken elimle ağzımı refleks olarak kapatıp mutfağa koştum.
Mutfağın lavabosuna ne yediysem bulamaç halinde çıkarırken kendimi iğrenç derece de kötü hissediyordum.
Neydi şimdi bu kusma!?
Önümden alınan saçlarımla Baran olduğunu anlayıp ellerimi mermere dayayarak "Bakma bana!" diyerek söylendim.
Bu iğrençliği görmemesi benim için daha uygundu.
"Tamam güzelim.. Geçti dur." orta tezgahta duran rulo peçeteden kopartıp ağzıma götürürken elinden alıp dudaklarımın üstünde tutmaya devam ettim.
"Burayı ben hallederim.Geçin içeriye siz." dedim.
Mutfağın kapı ağzında da Doruk ve Bora beklemiş,bize bakıyorlardı.
"Maral bak kendini kötü hissediyorsan bırak kalsın sonra hallederiz."
"Hayır ya yok bir şeyim. Hallederim geçin siz." kararsız bakışlarla başını sallarken mutfaktan çıkmasıyla lavaboda birikmiş kusmuklarıma baktım.
Bir türlü iğrenç diyemiyorum çünkü benim yediklerimdi.
Bileğimdeki tokayla saçlarımı hızlı bir şekilde topuz yapıp bir bardak su içtim.
Başım dönüyor, sanki yeniden kusacakmış gibi hissediyordum.
Böyle olmamın başka bir sebebi var mıydı bilmiyorum.Galiba yaşadıklarım bana fazla gelmişti..
Ağzımdaki peçeteyi çöpe atarak lavaboyu nasıl temizleyeceğimi düşündüm.
İki tane poşet çıkarıp birisini elime geçirerek çıkardıklarımı alarak diğer poşete koydum. Biraz da olsa temizlediğim de en son da musluğu açarak bir güzel bulaşık deterjanı ile yıkadım.
Çirkinleşmek istemiyorum ama kokusu berbattı.
İşim bittiğinde poşetleri çöpe atıp içeriye geçtim.Daha oturmadan "Az önceki iğrençliğimden dolayı kusura bakmayın beyler."
"Önemli değil dikkat et kendine." diyen Bora olunca gülümsedim."Bir şey içer misiniz?"
Bu halimle bile onların ne içtiklerini soruyorum ya.Ama misafir gelmiş sonuçta."Yok ya biz bir şey almayalım.Baran'la iş hakkında bir şey konuşup gideceğiz zaten.Fazla kalmayız."
İlk defa mantıklı konuşan Doruğa karşı başımı sallayarak telefonumu elime aldım.
Sudeden iki mesaj vardı.
"Buluşalım mı?"
"Seni özledim."
Bende onu özlemiştim.
"Geliyorum." diye cevap vererek yukarıya yatak odasına çıktım.Sudeyle günlerdir ne telefonda ne yüz yüze konuşabilmiştik.Bana olanların hiç birisini de bilmiyordu tabi.
Onunla buluşmak bana iyi gelecekti.
Üstümdekileri çıkararak dolabın kapaklarını açtım.
Ama sonradan aynaya vücuduma bakarken bir şey keşfetmiştim.Göbeğimden kasık kemiğime uzanan koyu bir çizgi..
Allahım neler oluyor bana böyle!?
Bu vücudumdaki değişiklikler de neyin nesiydi?
Korkmaya başlarken en kısa zamanda bir doktora görüneceğimi kafama kazıyıp dolaptan endişeyle bir kaç kıyafet çıkardım.
(Giydikleri ☝👆😏)
Kabanımı üzerime geçirirken gümüş rengindeki çantamı da omzuma atıp güneş gözlüklerimi gözlerime yerleştirdim.
Hava eskisi kadar sıcak değildi.Artık yakıcı özelliğini yitirmiş durumdaydı.E haliyle her türlü üşüyordum.
Baran gözleriyle beni bir süre süzdükten sonra "Nereye gidiyorsun?" diye sorunca evin anahtarını elime alıp "Sudeyle buluşacağım.Özledim anlatacakları varmış hem."
Başını sallarken ayağa kalktı."Bir kaç adam takacağım peşine ne olur ne olmaz.Bu seni rahatsız etmez dimi?"
Güvenliğim için elinden geleni yaparken rahatsız olmam mümkün değildi.
"Hayır aksine güvende hissederim."
"Sen yine de fazla geç kalmamaya bak.Evdeyim.." sonrasında yavaşça kulağıma eğilip "Ve seni bekliyor olacağım.."
Derin bir nefes alıp yanağını öperek "Görüşürüz." dedim."Geç kalmam.."
*******
"Oha ya! Bütün bu olanlardan niye benim haberim yok!" Sude gözlerini bir karış açarak anlattıklarımı sindirmeye çalışırken filtre kahvemden bir yudum daha aldım.
"Şu arabanın arkasındaki adamları görüyor musun?" işaret parmağımla dışarıyı gösterirken,benim işaret ettiğim yere bakar bakmaz başını salladı "Evet görüyorum."
"Beni buraya kadar uzakta olsa peşime takan adamlar."
"E biz zahmet.Yeni kurtulmuşsun.Tabi güvenliğini sıkı tutacak."
"En kötüsü de ne biliyor musun?" kahvemi dikkatlice masaya bırakırken masaya biraz daha eğildim."Babam kendini vurmuş."
"Ne!!?"
Sonuna kadar aralanan ağzını eliyle kapatmaya çalışınca gözlerimi umursamazca dışarıya çevirdim."Neden böyle bir şey yaptığını anlamadım Sude.Üvey çocuğu geldi evimize kadar o söyledi.Aklım almıyor ya cidden artık.Cinnet geçireceğim.Herşey üst üste geldi.Bunları yaşayacağımı bilmiyordum aklımın ucundan geçmezdi yemin ederim.Bu zamana kadar resmen evlatlıkmışım ya.Öyle yaşamışım.Bilmeliydim zaten.Diğer ailenin bana olan tavrından,beni işleri dolayından evlendirme çabaları falan.Yazık gerçekten yazık.."
Masanın üzerinde duran elimi tutunca başımı çaresizce iki yana sallamak zorunda kaldım.Düşünsenize neredeyse 20 yaşınızı geçtiniz ve daha yeni ailenizin olup olmadığını öğreniyorsunuz.
İçler acısı bi durumdu bu.
"Bak inan bana Maral.Sen çok güçlü bir kadınsın.Bunların hepsinin üstesinden geleceğine inanıyorum. Duydun mu beni? Bunların hepsi geçicek.."
Sahiden geçer miydi?
Bir günüm dahi olaysız olmuyordu ki artık..
Gülümsemeye çalıştık birbirimize bakarak.Sude,öyle güzel bi kızdı ki benden bile daha iyi bir fiziği olduğunun kanaatini getirebilirim.Siyah kısa saçları dalgalı bir şekilde omuzlarına dökülmüş, adeta masum yüzüyle bana en güzel gülüşlerinden birini bahşetmişti.
Eş cinsel olsam Sude ilk sevgilim olurdu ciddiyim.
"Bora ve Doruk evdeler.." dediğim an heyecanla gözleri parladı."İşte Jiyan gittikten sonra onlar geldi. O an ben de kustum lavaboya.Sude bi başım döndü ama anlatamam.Bi de şey var.Sana geleceğim sırada hazırlanıyordum işte soyunuktum.Aynaya baktığım ne göreğim! Böyle göbeğimden kasık kemiğime kadar sanki kalemle çizmişler gibi koyu bir iz var.Anlamadım.." omuzlarımı silkip yeniden kahvemi yudumlamaya başlayınca bir süre bir şey demeden suratıma baktı.
Sonradan yavaştan gülmeye hatta kahkahalar atmaya başlayınca "Ne var ne gülüyorsun?" diye sordum.
Durduk yere neden birden kahkaha atmaya baslamıştı bu kız? Harbi normal değildi.
Arkasına yaslanıp dudaklarını birbirine bastırdı.
Ve hala daha bana bakıyordu.
O an yeniden kahvemi içeceğim sırada bir sözüyle geri püskürtmem bir oldu.
"Unutturma da buradan çıkarken eczaneden bi hamilelik testi çubuklarından alalım..."
************
Yanımda olan bana destek çıkan yorumlarını düşüncelerini belirten herkese teşekkürler. Sizleri seviyorum.
Bölümlerin kısa olduğuna dair bir kaç yorum daha aldım.Arkadaşlar bir roman kitabının sayfasında ortalama 150 kelime var.Örneğin bu yazdığım bölümde 1296 kelime varmış.Bu rakamı 150'ye bölerseniz ortalama 9 sayfa ettiğini göreceksiniz...
Anlatabildim mi?
Okul başlamadan önce erken bir bölüm yayinlayayim dedim ama saat epey geç oldu.
Okuyan herkese teşekkürler.
:))
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro