"Teninden Tenime"
Hayat hiç bir zaman istediğiniz gibi gitmeyebilir.
Mutlu ve daim olmak için büyük bir savaş verilmesi gerekiyormuş da ben farkına varamıyormuşum sanırım.
Onu kaybedince,her şeyimi yitirmiş gibiydim.Dilim,kulaklarım,gözlerim bütün her şeyim görevini bitirmiş gibi olmuştu.Sanki o an benim ölüm fermanım olmuştu da kendimi o meşhur beyaz ışıklarından birini görmüş bulundum.
Bacakları bacaklarıma dolanmış,kolları zayıf bedenimi kavramış olan cennetime baktım hemen sonra.Sabaha kadar uyumamıştık. Koltukta sabaha kadar öylece ilişki anında olup,sonrasında amele gibi yorulup işimizi bırakmış edasıyla sarmaş dolaş boş bir yere bakarken bulduk kendimizi.
Onu öyle özlemişim ki,
Kelimelerim her seferinde kifayetsiz kalıyordu.
Henüz daha sabah ezanı okunurken Baran'nın üstünde ağzımı bir karış açarak esnedim.Pürüzsüz göğsüne bir öpücük bırakırken burnumu boynuna sürttüm hafiften. Bütün sıkıntılarımı dertlerimi, yaşadıklarımı unutturan tek eş.
''Neden değişik hissediyorum?''
''Bilmem.'' diye yanıtladı beni. Bacaklarını ve kollarını sanki bir yere kaçacakmışım da bırakmayacak gibi sıkılaştırdı.
"Sanırım,daha çok yorulmuş gibi.."
Lafımın hemen ardından göğsü kabarana kadar derin bir nefes aldı."Bayağı bir yorulmuş.."
Sersemlikten ne diyeceğimizi bilmiyor gibiydik.Üzerinde kıpırdamaya bile takadim olmayan bu adam,bana başka bir şey yaşatmıştı her seferinde.
Karnımda hala daha varlığına alıştığım çocuğumun mutluluğu kadar..
"Yürüyüşe çıkalım mı?" başımı kaldırıp hala daha yeni doğmak üzere olan güneşin ortamı aydınlattığı kadar gözlerine baktım.
Saate baktı.Sonrasında tekrar bana.
Ne zamandan beri kestirmediğim uzun sarı saçlarımı yüzümden çekip alnımı öptü.
"Ama sana bir kez daha sahip olmadan bu soğuk ayazda dışarıya çıkmam."
Küçük bir çığlık atmama sebep olan geniş kanepede,beni tek seferde altına almasıyla bacaklarımı bu sefer ben açıp onu arama aldım.
Bileklerime yapışıp başımın üstüne koyduğunda,bana tek seferde yüklenmesiyle bacaklarım havalandı.
İsmi dudaklarımdan haykırırcasına defalarca dökülürken parmaklarım kollarından zorla kayıp sırtına gitti.
O anda,tıpkı taze doğmuş bir güneş perdelerinin arasından arsızca ortaya çıkıp çıplak bedenlerimizi ortaya çıkarmak istercesine aydınlattı.
Gözüme alan güneşten kaçınmak için başımı omzuna yaslarken dudaklarımdan bir inleme daha çıktı.
Sanırım ölümün tatlı zevkini onun kollarında tattım..
*****
"Hey! Beni beklemiyorsun ama!"
Beni çoktan geçen Baran'a yetişmek için, adımlarımı hızlandırarak koşmaya devam ettim.
hiç bir zaman durmamış,beni beklememişti.
En son nefes nefese ona yetiştiğimde arkasından boynuna doğru atlayıp bacaklarımı beline doladım. Adımları güçlüydü.
Koşu yolunda yanımızdan geçip gidenler bize anormal bakışlar atana kadar her şey normaldi aslında.Baran'ın kulağına doğru kıkırdarken o beni sırtında taşımaya ayrı zamanda hiç durmadan koşmaya devam etti.
''Seni başımın üstünde bile taşırım kadın.'' dedi nefes nefese.Kasları gergindi.
''Tüy kadar bir şeysin zaten.'' beni sonunda yere indirirken kenarda sırayla dizilmiş ağaçların arasına çekti ve sırtımı bir ağacın gövdesine dayayıp dudaklarını benimkilerle buluşturdu.
Kolunun birini kaçmamam için hemen başımın yanında sabitlerken pişkince gülerek ayrıldım ve kolunun altından sıyrılıp ''Biri görür olmaz!'' dedim. Saat her ne kadar erken olursa olsun,bizim gibi sabah sporuna çıkanlar,henüz az ötede duran spor aletlerinde değişik bacak hareketleri yapan teyzeler,doluydu.
Baran'nın durduk yere bu cinsellik uvzuvları beni bitiriyordu resmen.
Üstüme doğru gelmeye başlayınca yola çıkıp arkamdan geliyor mu diye baktım.
Tam tahmin ettiğim gibi.
Küçük bir çığlık attıktan sonra eskisi gibi koşmaya başladım.
Bir süre sonra karnımdaki dikişin birden acısını hissettiğimde yere kapaklanmam uzun sürmedi.
Acı bir çığlık atarken elimi karnıma götürdüm.O sırada Baran telaşlı bir şekilde önümde diz çöktü.
''Maral? Güzelim iyi misin? bir şeyin yok ya?'' karnımın acısından sorularını duyamazken ona baktım.
Neydi şimdi bu?
''Elini çek!'' dedi bileğimi iterken.Bakışları bir anda donup kalırken üstümdeki t-shirt'ü sıyırdı.''Ah be Maral! Dikişin patlamış işte! ne vardı da o kadar çok koşturuyorsun!''
Dikiş mi?
Allahım! Ne yaptım ben.
Beni kucağına alırken acı dolu bir çığlık daha atmam sonucu kollarım Baran'nın boynuna dolandı. Avucumun içi kan olmuştu ki bu yeteri kadar kanıtlayıcıydı zaten.
''Hastaneye gitmemiz lazım hemen.Ah be asıl bende suç.Doktorun dikişleri atana kadar fazla hareket etmeyeceksin dedi.Hadi beni geçtim sende mı dikkat etmiyorsun be güzelim?''
Göz yaşlarımın ardından gözlerine bakamazken suçluluk duygusuyla başımı omzuna koydum.
**************
Korkunç bir hikayede baş karakterim. Ölmeye yüz tutmuş bir çiçek gibi soluk alıp verdikçe soluyordum.Bu neydi? ya neyin içindeydim?
Karnıma atılan ipler kumaş bir bez parçasıymışım gibi yırtık yerimi dikerlerken hastane odasında çığlık atmamak için dişlerimi,aynı zamanda da Baran'nın yanı başımdaki elini var gücümle sıkıyordum.
Bu onun suçu değildi.
O her defasında,her geçen gün daha fazla bağlandığım sırılsıklam aşık olduğum adam olarak kalacaktı.Beni üzse bile..
O teninden tenime ve ruhundan ruhuma işleyen tek ip,Başka kimsenin teniyle kirlenmemiş,ilk kez birbirimize açılan gönül gözleriydi bizimkisi..
''Baran ne zaman bitecek bu?'' sorumu sanki doktor, Baranmış gibi yanıtlarken ''Bitti bile.'' demesiyle derin bir nefes aldım.
İşim gücüm yok bir de bu yeni acıyı çek.
''Biraz dinlen istersen sonra çıkabilirsiniz.Geçmiş olsun.'' doktor ellerinden çıkardığı eldivenleriyle odadan çıkarken gözlerim ruhsuzca tavanda gezindi.
Sabahki sorduğum soruyu bir daha sordum ona.
''Neden değişik hissediyorum Baran?''
''Kötü şeyler atlattın çünkü.''
Sabahki cevabını verecek zannetmiştim ama umduğum gibi olmamıştı tabii ki.
''Ve sen her ne olursa olsun,dizlerin bile yaralıyken ayakta durmayı başarabildin. Sen,her kadın gibi değilsin.Sen sıradan değilsin.Her kadın özeldir fakat sen,benim gözümde,ne bileyim komiğine gidebilir ama doğal güçlere sahip olan biri gibi davranıyorsun her seferinde''
''Belki de sadece bu güçlerimi kullanmayı bilmiyorum''
Başımı yana çevirip yaşlı gözlerimi onunkilerle buluşturdum.
Dediğimi onaylamadan başını iki yana salladı.''Her kadının kendisine ait kullandığı,savunduğu bir gücü vardır Maral.Emin ol..Sen mükemmelsin.''
Hastaneden çıktığımızda mideme sabah 5'ten beri bir şey girmemişti.Karnım aç olduğunu bildirdiği değişik sesler çıkarmaya başlamış, bir yandan da göbeğimden aşağıya doğru inen dikişim de varlığını hissettirir olmuştu.
Baran arabayı yolun kenarında durdurup pastahane gibi bir yere girdi. Elinde büyük bir poşetle dönerken arabaya biner binmez elindeki kağıt poşeti bacaklarımın üstüne bıraktı.
O anda,içinden burnuma dolan o simit,susam kokusu açlığımı biraz daha tazelemiş bulunmaktaydı.
Eve vardığımızda Baran'ın kendi elleriyle kahvaltı hazırlaması yüzümü güldürmüştü.Bu eve ilk geldiğimde bana yemek hazırlattırması,hatta ilk günden pizza söylemesi,hala daha hafızama kazınmış görüntülerdi.
Kahvaltı da çay içmediğimi bilerek bardağıma portakal suyu doldururken sıcak simitten bir parça koparıp peynirle birlikte ağzıma tıktım.
O da eline aldığı tabletiyle birlikte,hazırladığı filtre kahvesini yudumlarken bana eşlik ediyordu.
Sanırım birazdan hayvan gibi önündekilere girişeceğine benziyordu.
'' Yarın Sude ve Borayla birlikte yola çıkıyoruz'' dediği an bana bakmadan umursamazca önündekileri yemeye başladı.
Ben ise ağzımda duran lokmayı çiğnemeyi unutmuş gibi ona baktım.''Nereye gidiyoruz?''
''Sıcak bir ülkeye.,'' diye yanıtladı yine bana bakmadan. Daha da sıkılarak ''İşte neresi orası?'' diye sordum.
O da ağzındakini yuttuktan bir süre sonra cevap verdi. ''LasVegas'a.''
''Oha siktir!'' şaşkınlıktan bu kötü kelimenin ağzımdan çıkmasına engel olamazken elimi ağzımla kapattım.Kızmasını umarken o adeta gülümsedi.
''Sadece 2 gün sürecek bir toplantı için.Bora ve Sude'de geliyor belki yurt dışında kafan dağılır.''
''İçki,kumarın, eğlencenin olduğu bir yerde kafam ne kadar dağılacaksa artık.''
''Poker veya kumar oynarız iyi işte. '' diye dalga geçerken tatlı bir sinirle tabağımda duran zeytinlerden bir kaç tanesini suratına fırlattım.
Düşünüyorum da,hiç bir şekilde vegas'a gitmemiş cahil bir insan için bu iyi bir fırsattı.Hele ki yanımda sarı binadan kaçmaya yüz tutmuş bir adet Sude çatlağı varsa..
********
Bölüm sonu...
Eskisi kadar heyecanlı bir şekilde yazamıyorum maalesef.Bi kaza geçirdim.O kadar cenabet bir kızım herhalde başıma her şey geliyor çok şükür.
Finale doğru gidiyoruz bakalım.Önümüzdeki kurgulara bakacağız..
Psikolojik dram içinde bu kadar bölüm çıktı ortaya.
Yorum ve desteklerinizi bekliyorum 😭
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro