Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

"Sözlü"

Bölüm şarkısı; Duke Dumont Ocean Drive,bölümü okurken dinleyin derim ;)) siz bilirsiniz.

iyi okumalar..

••Bölüm22••

Kalbimin durduğunu hissediyorum.Elleri vücudumun her yerinde gezinirken dokunduğu yerlerimin karımcalanıp seyremesi hiç adil değildi.

Dudaklarımı bıraktığı an titrek bir nefes koyuveriyorum yüzüne.

Parmaklarını içimin en derinlerinde hissederken kulaklarına boğuk bir inleme koyuveriyorum.

Bacaklarımı biraz daha aralayıp her defasında ona devam etmesini bir kez daha yüksek sesle söylediğim an;

Nefes nefese hızlı bir şekilde yataktan doğrulurken alnımda oluşan boncuk boncuk terlerimin üzerine elimi koydum.

Allahım neler gördüm ben!!?

Derin bir nefes aldım ve kurumuş dudaklarımı birbirine bastırdım.

Yaşadığımız şeyler bilinç altıma öyle bir yerleşmişti ki,böyle haram olan görüntülerin saçma rüyalarıma yansıması iyi değildi kendi açımdan.

Yanaklarımın alev alev yandığı sırada Baran'nın yanımda olmaması işime gelse de bir yandan nereye kaybolduğunu düşünmek için kafamda fazla yerin olmadığını anladım.Onca şeyi bir arada düşünürken birde bunu düşünemezdim.

Üzerimdeki siyah saten geceliğimin her iki askısı da omuzlarımda düşmüş bir vaziyette duruyorken kollarımı kaldırmaya bile üşeniyordum.Gece içmeye fırsat bulamadığım bardak suyu komidinin üzerinden alırken dudaklarıma dayamamla birlikte soluk anlamadan bitirdim hemen.

Yataktan ayaklarımı yavaşça sarkıttığım da ellerimi yatağın kenarlarına dayayıp karşımda duran boy aynasından kendime bakmadan edemedim. Gördüğüm rüyamın hala daha etkisinden çıkabilmiş değildim.

Sanki gerçekti.

Bacaklarımı ister istemez birbirine sıkıca bastırışımın farkına varınca daha fazla dayanamadım ve ayağa kalkarak banyoya girdim.Tuvaletimi yapıp elimi yüzümü yıkadıktan sonra dişlerimi fırçalayıp altıma beyaz kot bir şort üzerime bol gri bir

bluz geçirip saçlarımı tepeye hızlı bir şekilde toplamaya başladım.

Aynanın yansımasından arkamda dikilen Baran'ı görür görmez olduğum yerde sıçradım ve arkama dönüp baş parmağımı damağıma bastırdım.

Onu birden arkamda görünce korkmuştum.

''Nerdeydin sen ya? beni korkuttun.Öyle sessizce girilir mi?''

''Sakin ol güzelim.Uyuyorsundur hala daha diye ses yapmadım fazla.'' yanıma doğru gelince derin bir nefes verdim ve ellerimi saçlarımdan çektim.

''Peki ya nerdeydin? uyandığımda yanımda yoktun.'' gerçi benim için sorun değildi ama yine de merak ediyordum.

Ellerini belime sarmasıyla birlikte bende kollarımı boynuna doladım ve cevap vermesini beklerken dudaklarını araladı.''Çıkış işlemlerini halletim.''

İster istemez rahatladığımı hissedince gözlerimi bir süre kapayıp açtım ve ''Pekala'' diyerek yanıt verdim.Buradan gitmek istemiyordum hiç.Benim bu durum için durgun ve keyifsiz olduğumu biliyordu ama yine de belli etmemeye çalışıyordu farkındaydım.Bazen kendimi onun yerine koymaya çalışıyorum. Bazen kendi kendime diyorum ki onun da belli bir işi var (!) ve sadece çalışması gerek.Olabilirdi.Ya da doğaldır demeliyim.

Saçmaladığımı hissedince salakça sırıttığımı fark ettim ve Baran bunu gördü.Utançtan yüzümü saklayabilmek için başımı eğip omzuna dayarken kendime sesli bir kahkaha atmaktan alakoyamamıştım.Bu sefer ki kahkaham gördüğüm saçma rüyam için gelsin.

''Noldu ya niye gülüyorsun?'' dedi şaşırmış bir hal takınarak.Başımı omzundan kaldırırken gözlerinin içine baktım. Ulan normalde kahverengini hiç sevmezdim ama bir insan evladına bu kadar mı yakışırdı.

''Öyle bakma öperim bak!'

''Aman ejderya bey.Alevimiz kaçmasın.'' diyip kıkırdadığım da onu kendime yaklaştırıp dudaklarımı dudaklarına bastırdım.Büyük bir iştahla bana karşılık verince kalbimin üzerine elini koyup bastırdı.Bunu niye yaptı bilmiyorum ama kalbimin her an göğsümü delip de geçecek gibi olduğunu umarım hissetmiştir.Ve amacı da galiba buydu.

Dudaklarımız birbirinden istemeyerek de olsa ayrılınca alnımı alnına dayayıp gözlerimi kapatmış bulundum.Sadece heyecanımı dindirmeye çalışıyordum.

''Karnın açsa kahvaltı yapıp öyle gidebiliriz.'' dediğinde başımı iki yana sallamış ''Hayır çıkalım yola..'' deyip ondan ayrılmıştım. Ayaklarıma giydiğim beyaz converslerimin bağcıklarını bağladıktan sonra bavullarımızı hazırlayıp odadan çıktık.

Parmaklarını parmaklarımın arasından geçirip ellerimizi birbirine kenetlerken yere bakıp gülümsedim. Elleri en çok ellerime yakışıyordu belkide.

Asansöre binip dakikalar sonra çıkış kapısına varırken otomatik büyük kapının her iki yandan açılmasıyla birlikte elimizdeki yükleri bir kaç görevli almış ve arabanın bagajına yerleştirmişlerdi.

Ön koltuğa oturup kemerimi hemen takarken telefonumu açıp saate baktım. 11'in çoktan geçtiğini görünce 'o' şeklini almış ağzımı elimle kapattım.

10 buçukta uyandım diyelim.Hazırlan giyin Baranla oynaş derken e tabi olacak artık bu kadar.

Arkama yaslanıp yanıma oturmuş olan Baran'a baktım.Arabayı çalıştırır çalıştırmaz bizi otelden uzaklaştırırken öğlen saatlerin bile ne kadar sıcak olduğunu anlayıp yanımdaki camı açıp güneş gözlüklerimi gözlerime taktım.

İstanbulda hayatım yine boktan geçecekti biliyorum.En azından okulum başlayana kadar günlük yaptığım rutinlerim devam edecekti. Baranla sevişmem ayrı bir aksiyon,ayrı bir heyecan,ayrı bir güllük gülistanlıktı tabi.

Ona laf yok!

Karnımın her ne kadar aç olduğunu hissetsem de miğdemin bir şey kaldırmayacağından emindim.En azından İstanbul'a varana kadar bir şey yemeden durabileceğime inanıyordum. Sadece iş sabretmekte bitiyordu.

Derin bir nefes aldım ve gerilmiş bedenimi deri koltukta rahatlatmaya çalışarak başımı arkaya doğru attım.Düz yola öylece sersem bakışlarımı atarken utanmadan Baran'nın vitesi tutan sağ eline bakıyordum.Yüzüğü parmağındaydı ve bunu görmek ister istemez sırıtmama yol açmıştı.


İçimde bi huzursukluk vardı böyle anlam veremediğim..

Bence yanlış düşünüyorum.Huzursuzluk gerektirecek ne gibi kötü bi durum olabilirdi ki?

Derin bir nefes aldım ve bu sefer tamamıyla Baran'a döndüm.Hiç konuşmuyordu şerefsizin oğlu!

''Çok sıkıcısın!'' huysuzca ayağımı vurdum ve kollarımı göğsümde kavuşturdum.Sıkılıyordum.Bunun sebebi ise Baran'dı.

''Söyle güzelim ne diyeyim.Ne konuşayım?'' gülerek bana kısa bir bakış attığında bana karşı her zaman kullandığı güzelim sözcüğüne takılı kalmış ve içten bir şekilde gülümsemiştim.Hiç bir zaman negatif düşünen bir insan değildi.Tamam huysuz verici yanları oluyor ama sayılı.

''Biz kaç gibi varırız İstanbul'a sence?"

"Valla uzun bir yolculuk olacağına benziyor ama hava kararmadan İstanbul'da oluruz merak etme." dediğinde daha da keyifsizleşmiştim.

Şeytan diyor ki Bırak herşeyi git Flaş TV'ye bal sat.

Ama nerde...

''Neden buraya ilk geldiğimizde altındaki kotu giymeyi tercih etmedin de beyaz uyduruktan bir şort giydin?'' dedi ve göz ucuyla bacaklarıma doğru baktı.Ne yani kıskanmanın sırası mıydı şimdi? Ayrıca otele ilk geldiğimizde altımda bir kot pantolon yoktu ve yazlık çiçekli bir elbise vardı.Bu kadar unutkan bi adam olduğunu tahmin etmemiştim.

''Canım ne isterse onu giyerim Baran.'' alaycı bir ifadeyle suratına bakınca bilerek bacak bacak üstüne atmıştım.

''Evli bi kadınsın sen.Azıcık edepli giyinir insan.''

Edep?

''Sen benim şortumu bırak da,aramızda yaşananların edebi kaldı mı peki onu söyle? Zoraki olarak evlendiğim adamla sevişmek? hiç düşündün mü?'' yine son noktayı onun koyacağı belliydi ama yine de güzel laf koymuştum. Aramızda yaşananların edebi kaldı mı diyorum ama ben bu adama sırılsıklam aşıktım onu ne yapıcaz?

Bana bakmamakta ısrarcı olunca çarpık bir şekilde sırıttı ve bir süre ensesini kaşıyıp omuzlarını silkti.

''Bana kendini teslim eden sensin.Beni tahrik eden de sensin.Beni deli edende.''

''Hah ne yani? bütün kabahat bende mi Baran?! Allah aşkına bi git ya.''

''Nereye gitmemi istiyosun?'' daha da sinirimi bozmaya başlayınca dişlerimi birbirine bastırdım.

''Ne bileyim ben! cehennemin dibine kadar yolun vardır herhalde. '' az önce herhalde mi dedim ben? geri alıyorum.Kesinlikle cehennemin dibine kadar yolu var!

''Sen benimken hiç bir yere gitmem..''


Donup kalmamı sağlayan cümlesine bir şey diyemeyince bacaklarımın üzerinde parmaklarımla oynamaya başladım.

Ben dedim abi.Adam bana sen benimsin dedi resmen.

Ne denir şimdi?

Battıkça batıyorum.

''Hayırdır sustun.'' dedi ileri gitmek istercesine.Şu an beni kışkırtmaya çalışıyordu.

''Seninle bir daha konuşursam hayvan olayım Baran!''

''Bence benim olmayı denemelisin.''

Yanaklarım artık daha da kızarırken dirseğimle koluna vurdum.Bunu sürekli yapmasından nefret ediyordum.Beni ilk kızdırıp,sonrasında da beni bir pamuk gibi yumuşatması yok mu..

Hele ona daha çok bağlanmamı sağlaması..

''Senin değil miyim ki zaten?'' pes edip kendimce mırıldandım hemen.Hala daha yüzüne bakmamakta ısrarcı olup sesli bir şekilde yutkunup başımı yanımdaki cama çevirdim.

Sanırım duymuştu...


***********


''Sanırım eve varır varmaz ilk işim yemek yemek olucak'' dedim ve indim arabadan.Sonunda İstanbuldaydık.Baran'nın dediği gibi hava çok kararmadan bizim siteye varmıştık bile.

Ama benim tek bir sorunum vardı.

Açtım.

Hani yani tamam biraz da olsa alıştığım şehre gelmek beni mutlu etmişti.Bizim kızları annemi babamı falan özledim.Şu an beni en iyi mutlu eden şey yemek olucaktı.Yakınlarım ikinci plandaydı.

Eşyalarımızı bagajdan alırken Baran'nın elini tutmuştum. Gülümsedim ve tepeden ona bakarak ''Bu gün gidecek misin işe?'' diye sordum.Aceleci bir tavrı vardı ve bi an önce buraya gelmek için arabayı da hızlı kullandığı hız sınırını da çoktan aştığını biliyordum.

''Seninle yemek yedikten sonra anca.Biliyorsun bende bir şey yemedim.''

Evet şu an ikimizde açtık.

İkimizde birbirimize bakıp sırıtınca çoktan evin bahçesine gelmiştik bile.Ama karşıdan bi anda gördüğüm bize el sallayan Egemen'ni fark ettiğimde bütün keyfim kaçmıştı.

Baran bunu fark edip kıstığı gözleriyle benim baktığım yöne doğru bakınca gerilmişti.

Egemen koşturarak yanımıza gelip yorulmuş bir ifadeyle Baran'a döndüğünde ''Dostum keyfini kaçırmak istemem ama şu bayan seni bana sorup durdu'' dedi ve arkasındaki genç yabancı görünümlü bayan'ı gösterdi.

Kim lan bu!!

Baran'nı neden soruyor! Onane!

Kadın Baran'ı görür görmez çantasını yere fırlatarak bize doğru koşturunca yanımıza varır varmaz Baran'a sarılması bir olmuştu.

Ben buz kesilmiş bedenimle ikisine bakarken Baran'nın dehşetle bana bakan gözlerine maruz kalmıştım..

Kadın bir kahkaha atıp ''Darling!!'' diye bağırınca kendime bir rüyanın içinde miyim diye sormadan edememiştim.

Kadın Baran'a aşkım demişti!

Ayaklarımın beni taşımadığını hissettim bi an.Taki yine Baran'dan ayrılıp ''I miss you so much!'' diyene kadar.

Yabancı bi kadın ve Baran.Ve üstelik seni çok özledim ve aşkım demesi.

Kulaklarım acaba bazı şeyleri yanlış mı işitiyor diye düşünmeden edemedim.Ama kadının söylediklerini doğru işitmiştim.

Sonrasında zaten kadın ismini söylemesiyle bende kayışlar kopmuştu.

Hiç durmadan elimi sıkmış sanki ben Baran'nın eşi değilmişim gibi içtenlikle gülümsemiş ve o iğrenç aksanıyla ''Grace Williams ben.Imm nasıl derler.Baran'nın sözlüsüyüm..''

Duyduğum sözcüklerle kendimi inanılmaz derece de iğrenç hissederken içimden bir şeylerin koptuğunu daha yeni fark ettim.Duyduklarıma inanamazken Baran'a boş bakışlarımı yolladım.

Ben Normalde sözlü bir adamla mı evliydim?


*************

Yorumlarınızı ve düşüncelerinizi bekliyorum canlar ;))

Bir sonraki bölümde Egemen'in ve bu yabancı kızımızın fotoğrafını paylaşırım ;)

Bölüm hakkında düşüncelerinizi belirtmeniz yeterli olucaktır.

Şimdilik görüşmek üzere ^_^







Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro