"Son Cümle"
Merhabalar efenim nasılsınız?..
Snsjsn
Ben iyiyim 😁😁 ya şey,
Bu bölümü benden okuyacak yani 3.kişinin ağzından,sonraki bölüm normale dönüp Maral'ın dilinden okuyacaksınız
Hadi iyi okumalar 😂 sizi seviyorum ❤
*********
Baran,içinde bir hayli sıkıldığı ceketini çıkarıp herhangi bir sandalyenin üzerine attı.
Üzerinde her zaman giydiği beyaz gömleğinin üstten bir iki düğmesini açarken,çok geçmeden bütün vücut kaslarını belli eden bu gömleğinin kol düğmelerini açıp dirseklerine kadar önemsizce kıvırdıktan sonra hazırdı.
Karşısında bu önemsizce ağzı burnu yer değiştirmiş herife yeniden baktığında aklına eşi geldi.
Bu gece bu iş bitecekti.
Hareket ettikçe gömleğinin sardığı kasları gömleğini tel gibi geriyordu.
Uzun bacaklarını saran pantolonunun paçaları,parıldayan rugan ayakkabılarının üzerine dökülüyordu.Bir doksana yakın boyuyla Jiyan'nın üzerine doğru yürümeye başladı.
Jiyan yerde diz çökmüş yanında sopa gibi duran iki iri yarı adamla bekliyordu.Jiyan hiç birini önemsemiyordu.Onun tek korktuğu Barandı.
Baran kara bir gölge gibi tam önünde durdu ve Jiyan gürültülü bir şekilde yutkundu.
Baran,bir dizinin üzerine doğru çökerken Jiyan gözleriyle onu izliyordu.Adam öne doğru eğilince,boynunda asılı altın anahtar zinciri açık yakasından kıvrılıp öne doğru sallandı.
Baran yine bir elini yukarıda kalan dizinin üzerine koydu,diğer eliyle saçlarını tutan adama bırakması için işaret etti.
Jiyan bu karşısındaki heybetli adama baktıkça içi titrerken derin bir nefes çekti içine.Ve ağzından o anda yanlış bir kelime çıktı.
"M-Maral..."
Baran kaşlarını çattı ve Jiyan'nın yüzüne biraz daha yaklaşıp "Sen onu anmadan önce ancak besmele çekebilirsin." dedi.
Bu tamamen boşaltılmış mekana gelirken ona vurmayacağını,defalarca kendisine söylediği sakin kalma sözcükleri ona sökmemiş olacak mi,Bir yumruk atmadan edemedi karşısındaki adama...
Jiyan yere kan tükürürken gülümsedi.Ağzında diş kalmazcasına şiddet gördüğü aşikardı.
"Pardon ya senin adını hep karıştırıyorum ben.Neydi?" Baran sorusunu sorduktan sonra sandalye çekerek Jiyan'nın karşısına yeniden oturdu.
Jiyan'nın dudaklarında olan gülümsemesi bir an olsun eksilmezken çatallı çıkan sesiyle Baran'a cevap verdi.
"İsmim Jiyan..Ha bu arada bende senin ismini karıştırıyorum.Tam olarak neydi?"
"Sana gerçek ismimi söyleyeyim mi?" Jiyan başına geleceklerden habersiz bir şekilde başını salladı.
Genç adam derin bir nefes alıp verdi ve iyice eğildi.
"Uvuvwevwevwe Onyetenyevwe Ugwemuhwem Osas."
Bora bunun karşısında daha fazla kendini tutamayarak bir kahkaha attı.Baran bu kelimeleri nasıl sıralı bir şekilde hiç takılmadan söylediğine inanamasa da kendisiyle gurur duyma işlemini sonraya bırakıp Boraya baktı.
O saf,garibim,hiç bir şekilde elini hiç bir şeye sürmüyor,ayaklarını adeta masaya uzatmış ellerini de karnında birleştirmiş bir sekilde ikisini büyük bir keyifle izliyordu.
"Çok uzunmuş dimi İsmim Jiyan? her neyse sanırım karımın izinsiz ifşalarından dolayı seni bu gece öldüreceğim.Belki dövüp de öldüreceğim.." omuzlarını silkip umursamazca ayağa kalktığında "Belki de seni başkasına öldürteceğim."
Bir ara belindeki silahını yokladı.O anda karar verdi ki kendisi yapacaktı.
Kendisini iğrenç hissediyordu. Sanki miğdesi yıllardır hiç yiyemediği patlıcanı görmüş ve kusmak için yer arıyordu.
Silkelenip kendisine geldi.
Parmak eklemleri morarmış ve kızarmıştı.
"Bazen insanlar hayatlarına burnunu sokmayı,sürekli peşinde olanlar ve daima kötülük yapanlara zarar verebilirler Jiyan normal karşıla.Sende bu bahsettiklerimden birisisin işte.Ve ben artık hayatımda hiç bir olumsuzluk görmek istemiyorum. Öyle değil mi? Bence artık iyi şeyler olmalı.Zira ben fazlasıyla yoruldum.Hepimiz yorulduk.Bize çok fazla şey yaşattın.Maral oğlumu düşürdü hastanelik oldu psikolojik baskı altında hala. Ben ailemin doğacak olan çocuğumun ölümüne bile üzülemiyorum,bağıra bağıra yerleri inlete inlete ağlayamıyorum,Jiyan...Bana bu hayatta üzülmek ağlamak yasak.Şimdi anladın mı?"
Baran sözlerini tamamladığında belindeki silahı çıkardı.Ağlamak üzereydi ki göz altları belli olacak şekilde kızarmıştı.
Ama ona ağlamak,üzülmek yasaktı.
Gülümsedi.
Herkese acıyordu.
Ailesine,arkadaşlarına bütün tanıdıklarına..
Bu bedenler basit bir leşti işte.Topraktan gelip topraktan geçecekti.
"Ama sorun yok.." dedi silahı alnına sonunda dayarken."Nasıl olsa o benim karım.Maral güçlü bir kadın.İstese bir ayda dördüz doğrur.Bende bir hamile kalsam oradan bir beşiz gelse etti sana dokuz çocuk. Karar verdim bende çocuk doğuracağım şerefsizim..Bora sende bi üçüz doğur oradan."
"Grup yapmamız lazım o zaman abi.."Bora bir kahkaha atarken Baran son derece hem alaylı hem de ciddi bir görünümdeydi.
Bir an söylediklerinin saçmalığına vararak boğazını tazeleyip Jiyan'a döndü.
"koçum var mı bi son söyleyeceğin cümle?" onu vurmak için sabırsızlanan eli hafiften titremeye başlamıştı.
Onu evde bekleyen eşinin yanına gitmek ona doya doya sarılmak ve ilgilenmek istiyordu.
Artık ona defalarca katil ettirecek durumlar olmaması gerekti.Bir can almak kolay kolay yapılması gereken bir şey değildi.
"Sadece hayatta kalmak istemiyorum daha fazla.Bir zararlı madde bağımlısı olarak sonum zaten ölüm. Vursan da vurmasan da ömrümün fazla olacağını söyleyemem..."
"O zaman kendini hepten yakmışsın genç.Keşke daha güzel şeyler olabilseydi.."
Tetiğe bastığı gibi Gözlerini kısarken bir bedenin yere serilmesini boş gözlerle izledi.
Bu kadar kolaydı,kendi rızasıyla ölecekmiş gibi..
Baran eğilip Jiyan'nın bileğini kavrayarak üzerine iki parmağını yerleştirdi.Artık hiç bir yaşam belirtisi olmayan bu adamla işi bitmişti.
Ne üzülüyor ne seviniyordu.Sırf Maral için bunu yapması, bir kadın için bir adamı öldürmek,
Normalde Baran'nın yapacağı son şey olurdu.
Baran'nın hayatında hiç bir kadın onun için bu kadar özel olmamıştı.
Ayağa kalkıp adamlarına "Gerisi sizde" deyip gözleriyle Jiyan'ı işaret etti.Onun için çalışan herkese güvenirdi.
Bora ayağa kalkarken son derece sessizdi.Bu genellikle böyle durumlarda olurdu.
Baran alışkın bir şekilde ceketini omuzlarına attı.Masada her zaman onu stresten kurtaran tesbihini de aldıktan sonra Boraya çıkmaları için işaret verdi.
Mekanın bodrum katından çıktıklarında ilk işleri otoparka gitmek oldu.Önde Baran,yanında Bora arabalarına geçmek için hazırlanırken karşılarından gelen bir karış etekli tanıdık esmer kadına,Baran ve Bora yüzlerini ekşiterek baktılar..
"Ayol neredesiniz siz kaçaklar!" o kırmızı estetikli her an patlayacakmış gibi duran dudaklarıyla Baran ve Bora'nın yanaklarını öptüğünde Baran hızlıca öptüğü yeri sertçe sildi.
Tanrım!
Bu kadından nefret ediyordu.
Kadın cevap vermeyeceklerini anladığında Baran'nın kulağına eğilip "Seni çok özledim.." diye mırıldandı.Niyeti belli olan bu kadını anlayan Baran aniden aklına Maral'ı getirince burada yanında olsaydı kızı yaşatmazdı diye düşündü.
Piç bir sırıtışla Baran yüzük olan parmağını kaldırıp genç kadına doğrulttu."Evliyim Begüm. Şimdi kaybol." yüzü aniden asan kadın sertçe topuğunu yere geçirip rüzgarı hissedilecek derecede omzuna çarparak geçip gitti.Begüm gözden kaybolana denk Borayla birbirlerine bakıp sırıttılar.
Eskiden öyle miydi?
Baran eve vardığında mutfaktan süzülen ışığı yeni fark etmişti.Telefonunun kilit ekranını açıp saati kontrol ettiğinde henüz 11'e geldiğini daha yeni görmüştü.
Mutfağa doğru ilerleyip eşinin ismini zikrederek ''Maral?!'' diye seslendi.Arabadaki karanlığa alışmış gözleri ışıklı ortama geçince kısılsa da orta tezgahta sandviçini yiyen karısını sonunda görmüştü.
Ağzındaki lokmadan dolayı bir hayli şişmiş yanağı elinde tuttuğu meyve suyu bardağıyla kocasına şirince gülümserken,Baran bu haline ölmek istedi.O kadar sevecen ve tatlı görünüyordu ki onu bekleyen eşinin o tatlı dudaklarını öpmemek için kendini zor tuttu bir an.
Gülerek yanına yaklaştı Baran.Maral'ın karşısına oturdu ve tabağa dilimlediği salatalıklardan bir dilim alıp ağzına attı.''Fazla acıkmış olmalısın.'' Maral ağzında tuttuğu lokmayı çiğnemeden başını salladı.O anda dudağındaki kırıntıyı elinin tersiyle silip ''Sana da bir tane yapabilirim istersen.'' dedi.
Bir anda otopark'ta gördüğü Begüm ile Maral'ı yan yana koyunca başını iki yana salladı.Onunla aynı kefeye koyması bile yanlıştı. Maral gibi bir kadını asla bir başkasıyla kıyaslayamazdı.
O hayatında gördüğü,en temiz,en çılgın, en asi kadınlardan bir tanesiydi.
''Yok sevgilim aç değilim.'' diye cevaplayınca,Maral 'ın sırf o 'sevgilim' kelimesi geçtiği için bir an kalbi tekledi.
Ağzında kalan son lokmayı bitirip meyve suyunu tek dikişte bitirdi ve boş tabağını da alarak bulaşık makinesine yerleştirdi.
Tekrardan Baran'nın karşısına oturduğunda ''Bu saate kadar neredeydin?'' diye bir soru yöneltti hemen ardından.
Baran gerildi.Ona Jiyan'nın tek kurşunla kafasına sıkıp öldürüğünü söyleyemezdi ki şimdiden basit pembe bir yalan uydurmalıydı.
''Ya şey,dün bilgisayarda bir kaç dosya kontrol ediyordum ya,işte onunla ilgili bir aksaklık çıktı silindi falan.Şirkette onlarla uğraştık.Öyle...''
Maral eşinin bu umursamaz tavrına gülümseyerek baktıktan sonra başını salladı. Baran sırf Maral'a inat gömleğinin düğmelerini teker teker yavaş bir şekilde açmaya başlayınca karısının üstüne bakıp yavaştan yutkunduğunu görebiliyordu.
Maral ayağa kalkarak durumu anlamışçasına raflarda duran bardaklara yöneldi.Baran o sırada altındaki kısacık şortundan görünen uzun ve biçimli kalçalarına,bacaklarına baktıkça gömleğini üzerinden tamamen çıkartıp omzuna atmıştı.
Maral aldığı bardağa suyu doldururken kafasına dikti. Yanıyordu,yine farklı duygular içerisinde kalbine atılmış yanan bir kibrit çöpüyle birlikte cayır cayır hemde.
''Dayanamıyorsun biliyorum..'' kulağına ulaşan sessiz sözcüklerle irkildi. Beline dolanan kollarla yavaşça eşine doğru çekildi ve kalçasındaki o sıcak sertliği hissettiği an nefes alış verişleri düzensizleşti.
Baran vücudundaki tek soğuklaşan, buz kesen ellerini eşinin t-shirt'üne doğru götürdü. Eteklerini kavrayıp tek seferde vücudundan sıyırıp atınca çıplak sırtını yeniden Baran'nın göğsüne dayadı.
Hiç bir zaman birbirlerine olan arzuları,zevkleri eksilmemişti. Sanki eskiye yeniden geri dönmüşler her şeye baştan başlıyor gibiydiler.
Baran bunu düşündükçe gülümseyip,burnunu kadının en güzel saç tellerinde gezdirdi.Elleri durmak bilmezken,yeniden ve tekrar vücudunun her yerinde dolaşıp ezberledi.
Aralarındaki tek engellerden kurtulduklarında yeri boylayınca Maral daha fazla dayanamayarak bedenini kocasının kucağına bıraktı.İki çıplak bedenler her bir sürtünüşte küçücük bir kıvılcıma sebep oldu.
Baran iyice kabardığı an dudaklarını eşinin narin ve yumuşak bölgesinden çekip doğruldu.Ve Maral'ın zevkle çıkan sesleri mutfakta yankılanmakta son buldu.
Baran Maral'ı tezgahtan indirdiği gibi onu ters çevirerek Maral'ın eğilmesini sağladı.Şu an eğilmiş bir şekilde elleri sabırsızca tezgahın üzerinde dururken bacaklarını biraz daha araladı.
O gece defalarca birbirileri için yaratıldıklarını anladılar.Sanki uzun bir aradan sonra yeniden bir araya gelmiş bütünleşmiş gibi,kendi seslerinin içinde boğuldular..
Bu sefer geceler sustu,onların bedenleri konuştu..
*******
erken yayınladım! Dnsjsm ya boş vaktimde yapacak bir şey bulamadim erken gelsin istedim.
Bundan sonra ne yaparım bilmiyorum sjsjj.
Hoşçakalın görüşmek üzere..
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro