Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

"Senin için kendimden bile vazgeçerim"

Kirpikleri ıslakken güldü kadın,Bunun acısı tarif edilemezdi..

***

İçime Çektiğim her sigara dumanının göğsümü daralttığını hissederken uyuşuk bedenimi saldım iyice koltuğa. Kafamı boynuna gömüp cenneti yaşamak istediğim adam yanımda yoktu.

Çöktüm ve hiç konuşmadım.Yani bunu bir depresyon olarak düşünebilirsiniz fakat fakat ben önce dizlerimi kırdım.Sonra dişlerimi aslında biraz da cinneti.

Güçlü bir kahkaha atışım odayı biraz daha yankılatırken iki parmağımın arasında duran sigaramı dudaklarıma götürdüm.

''Of kızım ver şu sigarayı ya sabah sabah.''

"Hey ver şunu bana.!" Sude sehpanın üzerinde duran kül tablasına yönelince ona engel olmaya çalıştım ama o çoktan yeni yaktığım sigaramı çoktan söndürmüştü.

"Kendine gel artık lan!" dedi beni birden koltuktan kaldırırken.Omuzlarımdan sarsılmaya başlarken boğukça gözlerinin içine baktım.

"Değer mi lan bir erkek için kötü alışkanlıklara başlamaya ha!? O piç herifin tekine ağlanır !!"

Anlamıyordu.

Hiçkimse onu bu kadar çok sevdiğimi bilmiyordu.

Resmen kendimi gökkuşağı tarafından dışlanmış bir siyah gibi hissediyordum.

"Kafan güzel senin!?" diye yeniden sorunca sersemce gülümseyip başımı salladım.

"Evet Sude.Kafam benden hesap soramaz.Çünkü ben onu hep güzel yaşattım."

"Bravo o zaman seni aptal mizahşör.Kalk ve kendine gel." beni serbest bırakırken kendimi toparlamam konusunda beni defalarca uyardığını bir kez daha anladım.

Ona öylece masumca bakarken dayanamayıp yanıma oturdu ve kollarını sıkıca bana doladı.

"Ya Sude...Neden böyle olduk ki biz.Sude ben onu istiyorum Sude.Ne olursa olsun.Her ne kadar ondan nefret etsem de canım deli gibi istiyor onu...Ama her seferinde ayaklarım geri geri gidiyor.Sude...Biliyor musun bi çocuğu olucak.Eski sözlüsünden.Ben onu geri istiyorum.Bunların hiçbiri yaşanmamış olsun istiyorum.Sude...Ben onsuz olamam.Yapamam.Onu bana geri getirme şansınız var ? Ha?" sözcüklerim içimde biriktiği gibi dışarıya çıkarken bi yandan,başımı göğsünden kaldırıp dünden beri gözüme uyku girmemiş ölümsek gözlerimi Sudeye diktim.

"Neden bu kadar çok hırpalıyorsun kendini güzelim..."

"Güzelim...Evet. O da derdi biliyor musun güzelim diye. Sude hadi bir şeyler yapalım yalvarırım."

İyice acınacak duruma geldiğimi hissedebiliyordum.Bu hikayenin mutsuzu bendim.

Ben enkazdım.Baran depremim...Baran acıydı.Bende onun sızısı..

"Biliyor musun Sude? Kendimi youtubeda çıkan 5 saniyelik reklamlar gibi hissediyorum.Öylesine sinir bozucu öylesine gereksiz yani...Ama bu gün ne olacak biliyor musun? Güçlü olacağım. Tam da senin dediğin gibi."

Ellerimle yüzümü sıvazladığımda burnumu güçlükle çekip ayağa kalktım.Üstümü değiştirmem gerekiyordu öyle değil mi?

Evet..

Eski süslü cilveli Maral...

"Afferim benim kızıma..." o da benim gibi ayağa kalkıp omuzlarımı güvenle sıkınca zoraki bir şekilde gülümsedim.

Üzerime yıkılacağını bildiğim duvarlarımı çiçeklerle süslemişim gibi kendime gelmeye çalıştım.

Ve sanırım başarabildim...

Onca şeye rağmen hala ayaktaydım fakat dizlerim yaralı..

Zordu...

"Ben bi tuvalete kadar gidiyorum sende hazırlanmış ol.Beraber dışarıda kahvaltı yapıyoruz okey?" başımı salladım.Sude yanımdan ayrılırken onun odasına girdim ve bavulumdan su yeşili volanlı eteğimi,ve bol beyaz bir t-shirt çıkartıp üzerime giydim.Bluzumun eteklerini içime sokarken halka küpelerimi kulaklarıma yerleştirip adidas super starlarımı ayağıma geçirmiştim.

Ölü suratıma biraz daha canlansın diye biraz pudra sürerken dudaklarıma renk gelsin diye de parlatıcı sürmüştüm biraz.

Sarı saçlarımı rast gele gevşek bir topuz yaparken Sudenin elinde duran telefonuyla aniden içeri girmesiyle korkmuştum.

"Maral! Ben aşık oldum!!"

"Ne ara aşık oldun tuvalete gittin şimdi ya!"

Gözlerini devirirken yanıma doğru geldi hızlı adımlarıyla ve ellerimi tuttu."Bora lan Bora...Akşama bir şeyler yapalım dedi ya! Ama tabiki de seni ekmedim.Nereye gideceksek Maral'da gelecek falan dedim."

"Yo yo.Hayır ben iyiyim.Sen lütfen planını iptal etme.Ben bozarım ortamı muhakkak"

"Hayır çünkü Doruk'da geliyo.Yalniz olmayacaksın yani."

"Sude gerçekten bak gerek yo-"

"Sen hazırlandın ? Hadi çok güzel olmuşsun çıkalım" dedi sözümü keserek.Hayatımda böyle bir arkadaşımın olması başıma bela açar mıydı bilmiyorum ama sanırım ben halimden memnundum. Beni şurada iki iyi yapacak diye girdiği hallere,hareketlere bak.

Dışarıya çıkarken telefonumun zil sesini işittim ve çıkardım çantamdan.

Asansörü beklemeden merdivenleri hızlı bir şekilde inerken,ekrana bakıp "Baran" ismini görür görmez bütün vücut kaslarım gerilmişti..

Beni arıyordu...

Arıyordu beni..

Olduğum yerde kaldım bir süre. Gözlerim isminde takılıp kaldı ama açamadım.Elim varmadı..

Kalp atışlarım en yüksek zirvelere çıktı belkide.

"Su-Sude.Baran arıyor lan!'' telefon hala daha çalmaya devam ederken yavaşça merdivenlere oturdum bir elimle ağzımı kapatıp.Canım acıyor dedikçe benzin dökmeye devam ediyordu sanki üzerime.

Arama sana be adam Arama...

Gelip'de boynuna mı atlamamı istiyorsun?

Ben vazgeçmeye çalışıyorum senden..İzim her ne kadar bedeninde hapsolduğunu bilsem de..

Senin için kendimden bile vazgeçerim ben..

''Sude.Arıyor benim elim ayağım titriyo kapatsan bir dert açsan bir dert.. Lan bi şeyler yap!''

Kafamda bağırıp çağıran bir yabancının sesi resmen açmamı söylerken parmaklarım ekrana gitmiyordu işte...

Ve o da ısrarcıydı..

Elimden hızlıca aldı telefonu ve kapattı.Ses aniden kesilirken iki damla göz yaşımın sebebi olmuştu resmen.

''Bu kadar basit Maral.Kapatıcaksın.Hadi kalk''

''Sen ne acımasız kızsın ya!''

kolumdan tutup beni kaldırırken destek çıkmak istercesine bir de elimi tuttu. ''Hayır benim biricik sulu gözüm.Ben sadece eski sert görünümlü kolay kolay ağlamayan Maral Yılmaz'ı geri getirmeye çalışıyorum.Seni bazen anlamıyorum.Kızım sen o adamla zoraki olarak evlendin.!''

''Umrumda mı peki aptal esmer güzeli?! Ben sevdim onu sevdim.Hatta şunu da açıklık getireyim.Ben onunla deli gibi seviştim be seviştim!!''

Gözlerini büyülttü aniden.

Yeter artık anlaması gerekti!

Ben Baran'ı özledikçe ona belkide başkaları sarılıyordu! Artık herhangi bir hayale kucak açamayacak kadar yorgundum.Ama benim hayallerim yarım kalırdı genelde.

Resmen telefonu yeniden açarken ona içimi döküp 'bak sen beni bu kadar üzdün.Ben tam bu kadar öldüm.Ve sen tam bu kadar umursamadın' diyeceğim geliyor ama diyemiyorum.

Kim bilir o kadınla...

''Maral...Ne diyeyim ne yapayım? ben seni motive etmeye çalıştıkça sen en dibe batıyorsun.Oturup evde saatlerce ergenler gibi nutella mı yiyelim? ne yapmak istiyorsun?''

Sude de haklıydı.Ona çok şey borçlu olduğumu bir kez daha anladım.İyi günde olsun kötü günde.Annem ve babamdan çok daha yakın olan.Bir tek oydu..

Annem?

Babam?

Hah siktir et!

''Gidelim anasını satayım.Boşver karnım aç..''

''Hah şöyle lan.Şimdi akşama da gideceğiz bir yerlere zaten.Daha da iyi olucaksın merak etme.''..

Gene olan bana oldu.Ben hiç bir şey anlamadım.

hadi lan bunu da siktir et.

*********

''Ulan bi ton likit mat ruj sürdün dudaklarıma.Daha fazla geçme üstünden artık!''

''Ay dur Maral.Sana bordo ruj yakışıyor. Şöyle taşırmamaya çalışıyorum işte.Tam dozunda sürdüm .Ne güzel oldun bak!'' omuzlarımdan tutup beni boy anasına çevirince ister istemez üzerimi süzmüştüm.

Ah evet.Vücuduma yapışan kalın askılı arka tarafında yırtmacı olan siyah bir elbise ve bilekten bantlı olan açık yüksek topuklu ayakkabılarım..

Düzleştirilmiş sarı saçlarım..

Hepsi sözde kendimi daha iyi hissetmem içindi değil mi..

Hah güleyim bari..

''benden bile güzel oldun ya.Hadi hadi çıkalım.Bora neredeyse gelir.'' Sude son hazırlıklarını yaparken aynada bir kez daha kendime baktım.

Evet.

En azından kendimi biraz daha iyi hissediyordum.

Yolun kenarında siyah bir BMW gözükürken birden yan camdan başını çıkartan Doruğu ve bize al sallayışını gördüğümde ister istemez güldüm.

Hiç bir şekilde Baran'la bir ilgisi yoktu ama onlarla tanıştığıma sevinmiştim.Evet Doruk Bora ve Hande...Onları seviyordum..

Araba tam önümüzde dururken ikiside indiler arabadan ve Sude Boray'ı görür görmez sarılma faslına geçmişti bir kere.

Doruk piç sırıtışı ile yanıma ulaştığında,elini sırtıma koyup "Hayırdır? Bunlarda ne ?" dedi ve gözleriyle Bora ve Sudeyi işaret etti.

"Sanırım artık sevgililer Dorukçum" dediğimde yüzündeki sırıtış artmıştı.Sonrasında ağzından büyük bir ooo'lama sesi çıkartmış Sude ve Boraya yaklaşarak "Hayırlı uğurlu olsun.Yatak benden kırması sizden o halde!" diye bağırmıştı.

Yemin ederim ki salaktı bu çocuk.Onca şey yaşanmışken ve hepsi de her şeyin farkındalarken böylesine hiç bir şey olmamış gibi doğal davranmalarına sevinmiştim.

Bir süre sonra Bora Doruğun başına bir şaplak atar atmaz bana gelip sarıldıktan sonra gözlerimin içine iyice baktı.''İyi gördüm seni..''

Sahiden...

İyi mi görünüyordum?

''Öyledir o zaman.'' dediğimde sıcak bir gülümseme bahşetti bana.Sude gerçekten şanslıydı.

''Maral.Baran elbet ki seni yeniden yanına alabilecek yöntemleri iyi bilir. Şu an onu görsen,gece gündüz içiyor hiç bir şey yemiyor..Bitik halde.Ama eskisinden çok daha fazla güçlü ve sinirli''

''Ne? yanına mı gittin? gerçekten kötü hiç mi bir şey yemi-''

''Sakin ol sakin..'' telaşlandığımı anladığında elini yavaşça omzuma koydu.Onun ismini bile duysam telaşlanmam doğaldır diye geçirdim yine içimden. Bunu duyduğuma üzülmüştüm. Oysaki evinden çıkmadan önce ne biçim hakaretler beddualar edip de gitmiştim.

''Bu gün seni aramış ama açmamışsın.En çokta ona sinirlendi zaten.''

''Yeter artık ya.Ona sinirlenme hakkını kim veriyor? o Grace denen kız geldiğinden beri bizim onunla aramızda bir bağ kalmadı atık Bora.Bende şaşırdım artık ne yapacağımı yemin ederim ya. Bir de hiç bir şey olmamış gibi açıp konuşmamı mı bekliyor benden.?'' hangi devirde yaşıyorum ben? peki o kadar gerizekalı mıyım?

Bence evet.Sabah açmayı deli gibi isteyen bendim.Sağ olsun Sude kapatmıştı.

''Ona her şeyi kanıtlayacağım diye sayıklayıp duruyor.Benim bildiğim Baran böyle şeylerin peşini bırakmaz haberin olsun Maral.'' Bora karşımda dikilmeye devam ederken Dorukla Sude arabaya çoktan binmiş olacaklar ki Sude camdan kafasını çıkartıp ''Gideceğimiz yere sadece Dorukla mı gideceğim? Gelmiyor musunuz artık!'' diye bağırmıştı. Derin bir nefes alıp verdim ve ''Tamam!'' diye bağırdım.

Sanırım artık Baran konusu kapanmalıydı.







İçkinin ve müziğin ağırlıklı olduğu mekanda ışıklar üzerimizde gidip gelirken yanımda duran Doruk Kim Kardashian'a taş çıkartmak üzere olan koca götlü kızları kesip duruyordu.

Önünden yeni bir kız geçerken ıslık öttürüp ''O göte bülbül öte..'' diye söylendi ve elinde duran votkasını yudumladı.

O göte bülbül öte...

Güzelmiş...

İçkinin verdiği kafayla kendi kendime sırıtırken Sude Bora'nın kolunu dürtüp beni gösterdi.Bu hareketi neden yaptı bilmiyorum ama sanırım ufaktan ufaktan kafayı sıyırdığımı anlamışlardı.

Olsun.Hep böyleydim.

Samet Liçina'ya özenip kadehimi havaya kaldırdım ve ''Labotaaa!!'' diye bağırdım.Her ne kadar anlamını bilmesem de...

Sude atacağı kahkahasını bastırıp bardağını benimkiyle tokuşturunca durmadan Absolut votkayı boğazıma gönderdim.Ardından kekeremsi tadı boğazımı kavururcasına yakarken ister istemez yüzümü buruşturdum.

Ama yine de güzeldi.

Kulaklarım müziği işitti sonra.Bedenimi yavaştan öylesine sallarken şarkıyı bir türlü çıkaramıyordum.Bunu söyleyen Florian peatzold'u ama şarkının ismi..

Hakikaten güzeldi.


Bedenim müziğin aşinalığına kapılmışken bir yandan iyice bulandırdığım miğdemin bana derhal lavaboya gitmem konusunda uyardığını hissettim.Oysa şuracıkta çıkarsam ne olurdu ki?

Gelip arkadan saçlarımı tutan bir adet Baran'nın olmadığını bildiğim için benim için değişen pek bir şey olmazdı açıkçası.

Ama rezil olmamak için mutlaka lavaboya gitmem gerekti..

Yalpalayarak arkama döndüm ve bir sürü kişinin arasından çarpa çarpa geçmeye başladım.Beynim karımcalanıyordu.Bütün kanım beynime toplanmıştı sanki.İnsanları iki tane görüyor ve zar zor ayırt ediyordum.

Ben iyi değildim.

Durup etrafıma bakındım.Bana çarpıp geçenler arkalarına dönüp bana bakanlar...

Bizimkilerden ne çabuk uzaklaşmıştım...

Durdum hep.Parmaklarımı saçlarıma daldırıp kaşırken karşı ki locada oturan takım elbiseli adama takıldı gözüm.

Ulan ona benzeyen birini gördüğümde kalbimin çıkacak gibi olması neye dahil!!?

Adaletin yok Dünya!

Ah be Baran!
Ben sana yandım

Gülüşüm yandı

sesim yandı

ellerim,

yüreğim bile yandı

biliyor musun,

Benim sana canım bile yandı lan..

Burnumu çekip alnımdan akıttığım soğuk terlerimi elimin tersiyle sildim ve o adamla göz göze geldim.Gözleriyle üzerimi süzdükten sonra dudaklarında anlam veremediğim bir gülüş olduğunda alt dudağımı kıvırdım.

Ona gerçekten çok benziyordu...

Ayaklarım artık hareketlenecek gücü sonunda bulurken adım adım ilerlemeye başlamıştı ufaktan..

Ama ismini vermek istemediğim şahsa benzeyen adama doğru...


*********

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro