"Seni derdi,şimdi biz olmuştuk"
Fotoğrafta Sizcede çok tatlı değiller mi aq sjsj 👆👍
Bebişler de sanki birbirine benziyor gibiydi. 😂😂
Herneyse iyi okumalar..
***
"Niye kalktığında beni de uyandırmadın.." dedim gözlerimi kırpıştırarak açıp.
Dirseklerimin yardımıyla doğruldum ve aynanın karşısında kravatını bağlamaya çalışan Baran'a baktım. Bu saate kadar çoktan işte olması gerekiyordu.Demekki geç kalmıştı.
"Hiç bir zaman o güzel uykunu bölmek istemediğimi sende biliyorsun güzelim.."
Aynanın yansımasından bana bakıp göz kırptığında gülmüştü.
Anlaşılan yine sabaha dinç ve enerjik başlamıştı. Yani öyle görünüyordu. Anlamıyorum ben bu sabaha enerjik başlayan kişileri. Ben olsam yorganı kafama kadar çeker vaktim varsa yedi gün 24 saat uyurdum.
Bir türlü kravatını düzgün bağlayamayan beceriksiz kocama baktım ve dayanamayıp yataktan kalkarak sersem adımlarla yanına gittim.
Boynuna asmış olduğu kravatını,karşısına geçerek düzgünce bağlamaya başlarken şu anki görüntümün korkunç olmamasını diliyordum.Yatakta bir hayli deli yatmam sonucu saclarim ve yüzüm kötü durumda olabilirdi.
"Kahvaltı yapmadan mı gideceksin?" aç kalmasını istemiyordum.En azından karnını doyurabilecek zamanı varsa ona bir şeyler hazırlasam içim bir türlü rahat ederdi.
"Zamanım olsa keşke de gitmem lazım." ben kravatını bağlamayı bitirirken o kolundaki saate baktı.
"Fazla çalışıyorsun.."
Asıl işi bu olmadığı halde şirkete bir hayli önem veriyordu.Babası onu artık şirkete nasıl bağladıysa.Adam kendi işi diye bellemişti.
Tekrar aynaya dönüp gülümserken saçlarına elleriyle şekil vermeye başladı.
"Okuman için ceketimi bile satarım derdi babam bi zamanlar.Küçükken pek iyi değildi durumumuz.Sonra babam derslere kafan basmıyor diyosan veririm sanayiye sürünürsün demişti.O lafını hiç unutmuyorum." dedi ve yeniden güldü."Küçüklüğümde çok korkak bi çocuktum ben. Herşeyden küçük bir neden dolayı bile ağlayan çocuktum düşün Maral.Sonra babamın o sözünden sonra kendimi hep çalışırken buldum..Korkmuşum artık sözde.."
Cümlesini bitirir bitirmez omzumu dolaba yaslayıp bir kahkaha atarken şimdiki Baran nerede çocukluğu nerede diye düşündüm. Küçükken korkak bir çocukken şimdi iri,büyük,güçlü bir adam olacağını kim bilebilirdi ki..
Kesinlikle evrimleşmiş haliydi..
"Yarın Adon dergisinin partisi var biliyorsun.Ona göre alışverişin ihtiyacın varsa al." elime tutuşturduğu kredi kartına şaşkınlıkla baktım.
"Baran hayır ben bunu kabul edemem."
Nasıl böyle bir şeyi bana verebilirdi ki.Kabul etmem doğru olmazdı.Zaten elbisem vardı bir tek uygun bir ayakkabı ve kuaföre harcamam gerekti ki bunların hepsine yetecek param vardı.
"Şunu eline al.Ve ben ne diyorsam onu yap Maral.Kocandan nasıl çekinebilirsin sen? Sinirlendirme beni.Ne eksiğin varsa al işte."
"Ama Baran-" diye yeniden itiraz edeceğim sırada sözümü kesip "Tek kelime etmeni istemiyorum kart zaten limitsiz.3875 numarası.Unutma,ve beni tutuyorsun geç kaldım.Akşama görüşürüz." dedi.
Dudaklarıma bıraktığı öpücükle ardından alnımı öperken odadan hızlı adımlarla çıkmasıyla kapanan kapıya dönerek bakmam bir olmuştu.
Bir insan nasıl bu kadar çekinmeden herşeyi söyleyebilir.Aslında bir bakımına doğru söylemişti.Karısıydım ve illaki almak zorundaydım belli ki.Kredi kartını yeniden ona vermeme bile izin vermemişti.
Allahım...
Bu adama bayılıyorum!
Sevinç çığlıklarımdan birini attığım da kartı görebileceğim bir yere koyup banyoya girerek elimi yüzümü yıkayıp dişlerimi fırçaladım.
Saçlarımı tepeye topuz yaparak yatağı toplamaya koyulduğum da karnıma yeniden bir sancı girmiş ve oturmak zorunda kalmıştım.
Karnımı ellerimle sarıp acıyla inlediğim de ne yapacağımı şaşırmıştım.
Kıvranarak komidinin üzerindeki telefonuma uzandım.Sudeyi arayıp doktora gitmemiz gerektiğini söyleyecektim.Bu böyle olmazdı.Dünden beridir hep aynı sancıları çekiyor,üzerimdeki ağırlığın da artmış olduğunu hissediyorum.
Sude telefonu açar açmaz ona iyi olmadığımı bu gün mutlaka hastaneye gitmemiz gerektiğini söylediğim de bana kızmış neden daha önceden gitmedik diye beni azarlmıştı.Şu an onunla ne kavga edecek ne de laf yetiştirecek halim vardı.Kabul ettiğinde telefonlarımızı kapatmıştık.
Ortalığı toparladıktan sonra dolaptan kıyafetlerimi çıkarıp yatağın üzerine attım.
Siyah kotumun altına beyaz convers ayakkabılarımı giyerken üzerime de ceketimi alıp saçlarımı sıkı bir şekilde topladım.Güneş gözlüğümü de gözlerime yerleştirip çantamı ve telefonumu alarak evden dışarıya çıktım.
Sitenin çıkışında arabayla beni bekleyen Sudeyi gördüğümde kapıyı açıp yanına oturdum.
"Maral evden nasıl çıktığımı bilmezsin.Kızım manyak mısın beni korkuttun."
Derin bir nefes aldım sakince "Sana da günaydın Sude merhaba." çantamı arka koltuğa atarak telefonumun saatine baktım.En azından arabayla gelmişti de fazla geç kalmayacaktık.
Sude arabayı sürmeye başlarken durmadan başımın etini yemeye başlamıştı bile.
"Ben dedim sana dün. Ya bi hamilelik testi ya da doktor. Bu böyle olmaz dedim.Dinlemedin.Bak şimdi çekiyorsun.Erken teşhis iyidir ama sen uyuşuklanıyorsun.".
"Hamile olduğumu nereden biliyorsun?" dedim kemerimi takarak. Sanki herşey de uzman gibi davranıyordu. Ben bu işlerden anlamazken o ustaymış gibiydi.
"Kızım bana anlatan sensin.Kustum dedin üstümde bi ağırlık var dedin.Ben dün internetten araştırdım o kasık çizgini.Hamile olduğunun belirtisiymiş.Ama yine de bi doktora görünmek lazım dimi? Ne ara birlikte oldun Baranla anlamıyorum daha evlendikten sonra kedi köpek gibiydiniz.."
"Aradan uzun zaman geçti Sude abartma. Hem aşık olamaz mıyız ya biz birbirimize.Seviyoruz işte birbirimizi ne var? Hem ondan başka ailem mi var benim?" sesim yavaştan alçalınca bacaklarımın üstünde duran parmaklarımla oyalanmaya başladım.
Gerçekten hamile olabilir miydim?
Şu anda Baran'nın bebeğini karnımda taşıyor olabilir miydim..
Nefesim daralınca yavaştan yutkunup elimi karnımın üzerine koydum.Eğer şu an bir şekilde hamileysem çocuğumu asla bırakmayacak aile sevgisi görmemiş bir kadın olarak aksine ona mutluluk,sevgi ve en çokta şefkat aşılayacaktım.
Ben çocuğumu diğerkinler gibi bırakmam...
Sokakta kalırım da ona bile en iyi hayatı sunmaya çalışırdım..
Titrek bir nefes aldım.Hastaneye gelmiş ve doktoru bekliyorduk.Erken olduğundan hala daha yoktu.Nöbetçi olan bir doktoru tercih etmemize rağmen üstelik..
''Sude.Eğer ben gebe çıkarsam bunu Baran'a nasıl söylerim ?''
ellerim heyecandan titriyordu.Doğru ya birde Baran'a söylemesi vardı bu işin.
Doktor geldiğinde içeriye odasına girdik.Durumumu anlattım. İki gündür kötü olduğumu baş dönmelerimi ve mide bulantımı anlattım. Ceketimi ve karnımı açarak kontrol etmemiz gerektiğini söylediğinde daha da heyecanlanmış,kalbim yerinden çıkacakmış gibi olmuştu.
Üzerimdeki ceketimi çıkarıp Sudeye verdikten sonra sedyeye oturarak karnımı açtım ve yattım.İsmini öğrendiğim Eda adındaki doktor karnıma bir sıvı sürerek ultrason cihazına bağlı aleti karnıma doğru koydu.Gözlerim ekranda kalbim bir yandan duyulacak cinsten atarken kurumuş boğazım la ekrana bir şeyler görme umuduyla bakıyorum.
''Ay Eda hanım bir şeyler söyleyin artık kalpten gideceğim..'' elimi kalbime koydum ve başımı sedyeye yatırdım sonunda.
Doktorun mimiklerine baktıkça bir fena oluyordum.Bi gözlerini kısıyor,bi gülümsüyor gibi oluyordu..
Sonunda dişlerini göstererek güldü ve bir kahkaha atarak ''İşte buradaa..'' diye konuştu.
Ne?
İşte burada diyerek bebekten mi bahsetmişti yani? telaşlı bir şekilde başımı kaldırıp ultrason görüntülerine baktım.''Daha çok küçük.İyi ki erken geldiniz.Lakin hala daha embriyo halinde.''
Sudenin ağzı 'O' şekli alırken gözlerim ekranda takılan canlıya karşın sularını akıtmaya başladı.Ağzımdan ''İnanmıyorum ya..'' diye şaşkınlık içeren sözcükler dökülürken artık kendimi hayattan soyutlamış gibiydim.Sanki henüz daha karnımda yeni gelişmeye başlamış bebeğimle bir tek ben varmış gibiydim bu odada..
Sudenin sevinçle yerinde zıplaması ve el çırpmaları çabasıydı tabi.
Eda hanım karnımı sildikten sonra sigara alkol konusunda uzak durmamı, sigaralı ortamlarda fazla durmamamı söylerken onu dikkatlice dinlemiştim.Bir daha ki perşembeye yeniden ona görüneceğimi söylemiş,bol bol önemli tembihler ederek şu an bebeğin sağlıklı bir şekilde geliştiğini söylemişti.
Öyle mutlu oldum ki,
İçim içime sığmadı. Hele bir de Baran'nın bebeğini taşıyorsam.Baranın yani,Baran Bolat.Türkiyede saygı değer iş adamı..Beni uçurabilen gönlümün tek pilotu...
Hastane çıkışında çığlık çığlığa birbirimize sarıldık Sudeyle.Sevincimi benimle paylaşması o kadar çok hoşuma gitmişti ki. Onun gibi bir arkadaşa sahip olduğum için şanslıydım.
Baya şanslıydım hemde.
Bu gün dünyanın en mutlu kadınlarından birisiydim hatta.
Vay be!
Ciddi ciddi anne oluyorum ben..
Sude şüphelenmekte haklıydı.Eğer onun sözünü dinleyip bir hamilelik testi alsaydım daha önceden haberim olacaktı hamile olduğum.
Allahım sana şükürler olsun.
Yarınki parti için elbiseme uygun burnu açık yüksek topuklu,bilekten bantlı siyah bir ayakkabı ve çanta almıştım. Sude de Borayla birlikte geleceğini haber verince onun üzerine de yırtmaçlı kırmızı abiye tarzı bir elbise almıştık.
Elbise herşeyin ona yakıştığı gibi bu da yakışmış,boyunu aksine daha uzun göstermişti.
Evet kıskanıyorum tamam..
Baran akşama geleceğinden salonun balkon kısmı manzaraya açık olduğundan eve gelir gelmez kendi ellerimle yemek hazırlayıp dışarıya kurdum.Ona güzel bir ortamda güzel bir haber vermeyi düşündüm.
Yatak odasına çıkıp üzerime kalem bir etek ve saten kumaş beyaz askılı bir bluz giyip eteklerini eteğimin içine soktum.Topuklu ayakkabılarımı da giydikten sonra aşağıya inerek mutfağın dolaplarını karıştırmam sonucu iki tane kırmızı mum buldum ve yaktım.
Hazırladığım masanın karşılıklı olacak şekilde mumları yerleştirdikten sonra içeriye girip saate baktım. Gelmesine çok az kalmıştı ellerim heyecandan buz gibi olmuştu. Banyoya girip saçlarımı düzeltirken tam o esnada kapının kilit sesini işittim.
Ah evet geldi..
Durmak üzere olan kalbime tezat aşağıya indim. Ellerimi bir çocuk edasıyla arkamda birleştirdiğimde onun mükemmelliğini süzüp ''Hoşgeldin.'' dedim. Yanıma ulaşıp elini belime sarmasıyla kaşlarını tatlı bir şekilde çatarak arkamda hazırladığım masaya bir bakıp bana dikti gözlerini.
''Hayırdır bebeğim? özel bi günümüz mü? Hem masayı hazırlamışsın hem de güzel giyinmişsin..'' dudaklarıma kondurduğu tutkulu bir öpücükle koltuğa yayılırken kollarını açıp koltuğun sırt dayama bölgesine yerleştirdi.
''Bu gün gözüme daha bir güzel geldin..'' -iç geçirerek- ''gerçi her zaman güzelsin de..''
Gülerek yanına oturdum.Bacak bacak üstüne attığımda gözlerini hafiften büyülttü ve bacaklarıma baktı.''Neler oluyor Maral? Bilmediğim bir şey mi var?'' dedi mimiklerimi ölçmek istercesine yüzüme iyice bakıp.
Öyle heyecanlıyım ki küçük dilimi yuttuğumu hissediyorum. Kilitlenmiştim.
''S-sana söylemek istediğim bir şey var Baran.''
''Söyle güzelim..'' dedi hemen lafımın ardından.Saçlarımı okşamaya başlarken sağ bacağını kırarak ayak bileğini diğer dizine dayadı.
''Baran..'' oturduğum yerde dikleşerek saçımdaki elini alarak tuttum.Vereceği tepkiyi ölesiye merak ediyordum.
''Baran ben hamileyim..''
''Ooo Allah analı babalı büyütsün hatun.Hayırlı olsun.Kaç aylıkmış?''
''Mal mısın sen! ben hamileyim Barancım ben!''
Donup kaldı öylece.İçimden attığım sevinç çığlıklarıma tepki vermesini bekledim.Gözleri ilk karnımda,sonra yüzümde,sonra tekrar karnıma inince ayağa kalktı.
O an bende yağa kalktım.Ölecek gibiydim artık bir hareket bir mimik vermesini istercesine masumca yüzüne baktım.
''Baba mı oluyorum şimdi ben!'' başımı salladım gülerek.''Evet sevgilim''
Kalın ve erkeksi kahkahası salonu doldururken başını ellerinin arasına alıp ''Allahım ben nerelere gidem! Baba oluyorum laaann!!'' evi inleten sesine kahkahalarım eşlik edince elini direkt belime dolayıp bedenimi bedenine yasladı.Ne yapacağını şaşırarak yeniden bıraktı beni ve balkona koştu.
Tabi ardından bende..
Kollarını açar açmaz tekrar yüksek sesle 'baba oluyorum' nidalarıyla bağırırken elimi ağzına götürüp susturdum.''Baran sus tamam.Burada bir tek biz yaşamıyoruz..''
Bana döndü dolmuş gözlerle..
Ağlıyor muydu sahiden..?
Bana sıkıca sarılmasıyla alt dudağımı dişlerimin arasına alıp gözlerimi kapattım.''Maral,güzelim,herşeyim..Teşekkür ederim..'' kulağıma fısıldamasıyla omzumda bir yaşlık hissettim.
Ayrılıp yüzüne baktım.Onu ilk defa ağlarken görmek o kadar değişik bir his yaratmıştı ki içimde.. Resmen çocuğummuş gibi onu içime soktukça sarıldıkça sarılası geliyordu insanın..
''Teşekkür etmene gerek yok Baran...''
''Kızım seni var ya.Bundan sonra seni iki adım hareket ettiren şerefsiz olsun terbiyesizim..''
''O kadar da değil çatlak!'' burnunu sıktım iki parmağımın arasına alarak.Alt dudağımı ısırıp çekildi ve alnını alnıma yaslayıp solukları hızlanmış bir şekilde gözlerimin içine baktı..
''Sizi çok seviyorum..''
Sizi demişti..
Seni derdi,şimdi biz olmuştuk..
Mutluluğun el verdiğince kalbimdeki haykırışlar son bulmamıştı gözlerime baktıkça..
Ellerini yanaklarımla buluşturup dudaklarıma uzun süreli bir öpücük bıraktı.
Dudaklarımı yalayıp güldüm ve son kez söze girdim..
''Bizde seni seviyoruz babası...''
***************
En mutlu olduğum bölümlerden birisiydi DD
vee Whatsapp grubunu açtık! herbirisi o kadar tatlı ve sevecen ki,ba-yıl-dım!
Vote ve yorumlarınızı görmek istiyorum ;))
Sİzleri seviyorum..
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro