Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

"Sen Benim Kızımsın"

Multimedya Maral..

Abi o değilde Mardin ağası gibi poz vermemiş mi aq sjfşöldjjxxjşkl

Bu arada Maral'ın babasını multimedyaya koy gibisinden yorumlar aldım.Valla dünya ahiret bacımsınız sizin hayal gücünüze bırakıyorum. -yaşlı karakter bulamadı-

Sizleri seviyor,can-ı gönülden öpüyorum..

İyi okumalağğğrr..

############

Canımı yaka yaka yutkunduğum şeyler vardı.Olup bitmeyen hele ki geçip gitmeyen.

Gözlerimi kapatarak dilek tuttuğum anlarım bile gerçekleşmeyen şansız, uç kuruna düşkün salak kızın tekiyim işte...

İstanbulun tam olarak neresindeyiz bilmiyorum.Ama baya bi uzaklaştığımızı fark ediyorum.Araba sonunda çakıl taşlarından oluşan büyük bir yoldan geçerken sonunda durdu.

Kapımı açan,başka takım elbiseli bir adam,resmi ve sert görünümünden taviz vermeyerek sadece "Hoşgeldiniz Maral hanım." dedi.

Bir süre inmekte kararsız kaldım.Beni nelerin beklediğini bilmiyordum çünkü..

Bir bacağımı dışarıya atarak destek aldım ve indim arabadan.

Karşımda duran Saray yavrusuna bakarken şaşkınlıkla aralanan dudaklarımı çok geçmeden kapatıp yol boyunca yanımda bana eşlik etmiş olan ismini bilmediğim adam bana yürümem konusunda eliyle komut verirken ellerimi ceketimin cebine koyup önüme bakarak ilerlemeye başladım.

Gidelim bakalım.Eğer Haşmet denen o moruk eğer evdeyse ona diyeceklerim uzundu...Onun da bana bir açıklama yapması gerekti.

Kapıyı açan yaşlı bir teyze "hoşgeldiniz" diyerek gülümserken,sanki benim tanıyormuş da geleceğimi daha önceden biliyormuş gibi bi hali vardı.

Şu an neler oluyor bilmiyorum.

Duygusuz ifademle birlikte içeriye girdiğimde arkamda bulunan adam benimle gelmeyi bırakmış olacak ki kadına "Esma abla.Maral hanımı Haşmet beyin odasına götür bekliyordu." dedi.Arkama döndüm.Esma denen kadın başını sallayıp "Peki oğlum" derken kapıyı kapatmış yüzündeki gülümsemesiyle yanıma gelmişti.

Bu evdeki herkes bana karşı bu kadar iyimser olmak zorunda mıydı? Üstelik daha ilk defa görmüşken.

Orta yaşlardaki bayanı takip ederek evin bir üst katına çıkarken ellerim terlemişti heyecandan.

Of niye heyecanlanıyorsam..

Başımı kaldırdığım an merdivenlerde göz göze geldiğim tıpkı Baran kadar iri vücutlu yakışıklı dediğim takım elbiseli bir adamla karşılaştım.

Yok bu kesinlikle evin korumalarından değildi.

Bu başka yani bambaşka bi yaratıktı.

Üzerine cuk diye oturan takım elbisesiyle bana kısa bir bakış atarak çarpık gülümseyişiyle yanımdan hızlıca geçip giderken korktuğumu hissettim bi an.

Bir tek ben mi anlamıyorum neler olduğunu. Ya çok gerizekalıyım ya da çok saf.

Dayanamayıp kadının arkasından yürümekten bıktım ve yanına vararak "evdekiler ve sizde dahil neden bana bu kadar değişik bakıyorsunuz?" diye sordum.Bıkmıştım gerçekten.

''Senin kim olduğunu bilmeyen mi var ki kızım.Hadi geç içeri..'' açtığı kapıdan ona yan gözle bakarak girerken,terli parmaklarımı önümde birbirlerine kenetleyerek başımı kaldırıp tanıdık yüze baktım..

Haşmet...

Tipinde bile hayır olmayan adam..

Daha doğru dürüst iletişimiz bile olmamıştı birbirimize karşı.

O kadar karışıktı ki kafam sersemce gülümsüyorum.

Haşmet,oturmuş olduğu çalışma masasından kalkıyor ve eline oldukça özel bir tasarım diye tahmin ettiğim bastonunu eline alarak bana doğru yaklaşıyor.Oldukça uzun olan boyu ve dik duruşu bastona gerek var mı diye düşündürüyor beni bi ara.Kendime geliyorum ve bunu düşünecek kadar aptal birisi miyim diyorum kendi kendime.

Bana doğru gülümsediği an gözlerimi deviriyorum ve ''Ne işim var benim burada? neden buradayım?'' diye iki soruyu da ardı ardına sıralıyorum hemen. Yüzündeki gülümseme şaşırdığım kadar daha artınca elini omzuma koyup ''Lütfen sakin ol Maral..Otur.Yorgunsundur bak istersen salona geçelim açsındır yemek de hazırlatabilirim ya da ne bileyim içecek bir şey-''

''Hayır'' diyorum hemen ve sırtımdaki elinden kurtuluyorum.''İstemiyorum hiç bir şey.Ne açım ne yorgunum.Beni bu getirtmenizin amacı nedir? beni kocamdan öylece ayırıp buraya getirmenizin nedeni ne? bu hakkı size kim veriyor.!?''

Çıldırmak üzere olduğumu fark etsem de kendime mukayyet olmaya çalışıyorum.Terlediğimi anlıyorum ve ceketimin fermuarını açıp bir kez daha ''Konuşur musunuz lütfen!'' diyorum.

Kendini toparlayıp yutkundu ve ''Lütfen ilk önce otur.Sana bahsetmem gereken şeyler var.Uzun uzun konuşalım.'' dedi.

Sonra elini yeniden sırtımı yerleştirmesiyle masasının yanında bulunan küçük köşeli deri koltuğu gösterdi.Dişlerimi birbirine bastırıp hızlı adımlarımla oturdum ve bacak bacak üstüne atarak boş boş bakınmaya başladım.

Ne konuşacaktı acaba çok merak ediyorum (!)

''Nasılsın kızım?''

bastonundan destek alarak yüzünü buruşturdu ve oturdu masasının başına.''Hal hatır sormak için mi geldim buraya acaba?'' dediğimde suratını asmamak için zor tutuyormuşçasına zorla gülümsedi.

''Pekala.Muhtemelen beni tanımıyorsun yalnızca iki kere karşılaştık. Şaşırmakta ve kızmakta haklısın sana hak veriyorum hem de sonuna kadar.Buraya gelip de boynuma atlamanı beklemiyorum tabi.Yalnız artık her şeyi öğrenecek yaşa geldin ve tahmin ederim ki Üniversite son sınıf öğrencisisin.Bu söyleyeceklerimden sonra benden soğuyacaksın eminim.Hatta şimdi olduğu gibi benden nefret etmeye devam edeceksin kızım.''

Bana sürekli neden kızım dediğini anlamıyorum. İsmim vardı benim...

Gözlerine baktım.Gözlerinin rengi benimkilerle aynı olduğunu fark ettiğimde kaşlarımı havalandırdım.O an gözlerinin dolu dolu olduğunu gördüğümde yüzümün yumuşamasıyla derinden yutkundum ve ''Nedir bu kadar mühim olan?'' diye zor çıkan sesimle suratına tedirgince bakmaya devam ettim.Masasında duran peçetelikten bir peçete alıp göz altlarını sildi ve çekmecesini açarak bir kaç kağıt çıkarıp masasının üzerine bıraktı.İçimdeki ses o kağıtları hemen almamı söylerken kendimi zor zapt ediyordum.

Sakinim ben sakin..

Eline aldığı kapalı kağıtlarıyla ayağa kalkarken ''Bunu sana söylemek inan ki çok zor'' diye mırıldandı.Gittikçe meraklanıyordum artık.Kalbimin atış hızı bile dışarıdan duyulabilecek cinstendi.

Yanıma oturdu ve yutkundum ellerindekine bakıp.Bakışlarını bana çevirdiğinde bende gözlerinin içine baktım ve dudaklarımı aralayıp "Elindekiler ne?" diye sordum.Aslında burada bana ne söyleyeceğini merak etmem gerekiyordu.Elindekileri değil. İşte ne kadar salak olduğumun kanıtıydı bu da.

Uyanık ol kızım Maral!

Derin bir iç geçirdi ve tamamen bana döndü.''Annenle babanı seviyor musun?''

Sorusuna karşın gözlerimi büyülttüğümde ağzımdan ''Bu nasıl bi soru?!'' diye ister istemez şaşkınlık uyandıran bir cümle çıkıvermişti. Boğazımın gıcıklığını öksürerek giderdiğimde ''Y-yani doğru söylemek gerekirse pek onların bana olan sevgisine ilgisine inanmıyorum yani bilmiyorum.Belki seviyorumdur.Belki sevmiyorumdur.Daha çok onlara sinir oluyorum bu da onları sevmememin göstergesidir belkide.'' dediğimde nefes almak için kendime bir süre ara verdim. Harika bir geçmişimin olduğu pek söylenemezdi evet..

Sıcak avucunu yanağımda hissettiğimde ise yine aynı şaşkınlığımla gözlerim,şefkat ile bakan yüzünde dolandı.

Bu adama neler oluyordu böyle?

''Kızım...Sana bu kelimeyi kullanmayalı o kadar çok uzun zaman oldu ki..'' dediğinde anlamadan kaşlarımı çattım.

''Ne-ne diyosun sen ya ne kızımı?'' sorumu es geçip kollarını açtığında gözünden bir damla yaş akmıştı. ''Lütfen sana sarılmama izin ver.''

Ayağa kalktım hemen.Düşündüklerim saçmaydı.Tahmin ettiklerimin doğru olması imkansızdı.Benim bir tane ailem vardı.Bu adamla ne gibi bağım olabilirdi benim..''Sen açıkça konuşsana.Böyle kızım demeler yanağımı okşamalar falan..Neler oluyor?''

''Maral..Lütfen otur.Kavga ederek anlaşamayız..''

Ben burada sinirden deli dönüyorum o bana otur emrini veriyordu resmen.Bu kadar sakin kaldığına da inanamıyordum.Şu an ne iddia ettiğinin farkında bile değildi.

Ellerimi saçlarımın arasından geçirerek derin bir nefes aldım ve ''Neyi söylemeye çalışıyorsun ? senin kızın mıyım yani? İyi de benim bir ailem zaten var.Sen aklını kaçırmışsın!''dediğimde saçlarımı çekiştirmeye başlamıştım. ''Maral!'' ayağa kalkıp karşıma dikildi.''Sana bunları yaşattığım için üzgünüm.Ama ne olursa olsun sen...Kızımsın benim.Bunu sen bile değiştiremezsin..''

Dudaklarımdan kopan sinir dolu bir gülümsemeye engel olamazken kendimi bir tarafları yıkmamak için zor tuttum.''Niye anlamıyorsun? deli misin sen? hastaneden falan mı kaçtın? diyorum benim bi ailem zaten var!''

''Seni daha bebekken yetimhaneden alan aileden mi bahsediyorsun kızım!'' diye bağırdı yüzüme karşı.

Yetimhane mi?

Elindeki kağıtları açıp yüzüme gösterdi hemen.''Bak bu yetimhanede 1 yaşına kadar kaldığını gösteren yazılı bir belge. Senin için sırf seni yeniden yanıma alabilmek için gittim her şeyi araştırdım.''

''Bak!'' dedi yine.Bense donup kalmış,dediği şeyleri zihnime sindirmeye çalışıyordum. ''Bak! DNA testi.Görüyor musun ne yazıyor.Bana aitsin. Maral! sonuna kadar!''

Bu zamana kadar ne ile yaşamıştım ben.Yalan dolanla büyümüşüm meğersem.Salak gibi hiç bir şey olamamış gibi yaşamışım.

Şu an hayatta olmam bile hata öyle değil mi?

Gözümden akan yaşlarla birlikte konuşamazken karşımda duran gerçek babama baktım.İlk başta inanmak istemesem de elinde bana beyan eden bir sürü kanıtı vardı.

Boğazım düğümlendi. Sanki üstüme koca bir kaya yığını vardı da yere yıkılmak üzereydim.Dizlerim beni taşıyamıyordu.

Ne söyleyebilirdim ki?

Ne derdim?

''Neden!'' bunu ona gerçekten sormak istiyordum.''Neden o zaman beni bıraktın! Şimdi mı aklına geldi kızını yanına almak!!''

Hiç baba bunu kızına yapardı mıydı peki? Her şeyi geçtim.Ben daha bebekmişim be bebek! daha hiç bir şeyi bilmezken,hiç bir günahım yokken,daha soluduğum havayı bile tam ayırt edemediğim dönemim.

''A-annen seni dünyaya getirdikten sonra fazla kan kaybettiği için vefat etti.O zaman anneni kaçırmıştım daha gençtik. Hi-hiçkimse bizim evlenmemize razı olmamıştı. Ne benim annem babam ne de annenin ailesi.Yalnızdık. Bir de sen doğunca her şey tersini işledi.Annen öldü sen ortalıkta kaldın..Düzgün bir işim yoktu.Sana bakacak uygun şartlarda değildim.Hasta olursun,seni aç bırakırım seni incitirim diye o kadar korkmuştum ki.İnan Maral seni hiç kimseye vermemek için kendime yemin etmiştim. Seni oraya teslim etmek zorunda kaldım.Belki en azından karnın doyurulur açıkta kalmazsın umuduyla.Senin iyi olman benim için her şeyden önce gelirdi kızım.Sonra zengin bir ailenin seni evlatlık aldığını duydum.Gittim her ne kadar zor olduysa seni alan aileyi buldum.6 veya 7 yaşlarındayken bile hep bahçede oynarken yeni bir hayat bulmuş gibiydin. Belki de seni izlemek yerine o çalılıkların arasından çıkıp seni yanıma alabilirdim ama yapamadım. Cesaret edemedim. Mutluydun.Gülüyordun.O güneşte parıldayan sarı saçlarını her gördüğümde iç geçirmekten başka bir şey yapamadım.Oysa o saçlarını koklayıp öpmeyi o gözlerine doya doya bakmayı ne hayal ettiğimi bil.Sonra bir baktım evlenmişsin. Sırf şirket borçlarını bahane eden ailen sayesinde. İşte sırf bu yüzden.''

Gözlerinden akan yaşlarla benimkiler eşlik etmeye devam ederken daha fazla konuşamayacakmış gibi oturdu ve elleriyle kapattı yüzünü. Demek her şey bundan ibaretti öyle mi?sırf ben güzel bir hayat yaşayayım diye beni yanına almadı.Zenginlerin yanında oldukça mutluydum çünkü ben dimi (!)

''Sana inanamıyorum baba.Beni onların yanından almanın bir yolunu bulabilirdin! ben zengin bir hayat başından beridir istemiyordum zaten.Benim zenginim benim malım mülküm servetim ailem sen olabilirdin! ben inanırdım sana.Ben gelirdim seninle.Ben o ailenin zaten sahte mutluluğunu görmüştüm biliyordum.Ben her gülümserken her an mutlulukla koşarken bile içimdeki o huysuzluğu karanlığı barındırıyordum.Baba inan bana seninle gelirdim.İzin vermeseler bile kaçmanın bir yolunu bulur yine gelirdim.''

Bazen hayat seni bulunduğun yerden alıp başka bir yere koyardı.Ve der ki ''Buradan devam et!''

Sanki başka bir yaşantı sürdürüyordum şu an. Ellerimden alınmış bir yaşanmışlık vardı. Tutmayı özellikle, ellerimin arasında sıkıca tutmayı başaramamıştım. Acımasızdı geçmişim.Hayal kırıklıklarıyla doluydu.

Kendimi hiç bu kadar aciz ve küçük hissetmemiştim.

''Yaptığım tek yanlışım da buydu zaten.Benimle geleceğine inanıyordum ama seni hep mutlu görmemdi.''

''DEĞİLDİM İŞTE!!'' diye bağırdım dayanamayarak ''MUTLU DEĞİLDİM.BANA BENZEMEYEN AİLEMLE SAMİMİ BİLE DEĞİLDİM BABA! DERTLERİMİ DİNLEYEN YARDIMA İHTİYACIM OLDUĞUNDA SIRDAŞIM OLAN BİR ANNEM OLMADI.HER GECE SAÇLARIMI ÖPEN HAH BELKİ DE ÖDEVLERİME YARDIM EDEN BENİMLE OYUN OYNAYAN BİR BABAMDA OLMADI!!''

Ses tellerimin yırtılırcasına çıkan cümlelerime göz yaşlarımla devam ederken başımı iki yana salladım.

Bunları hak edecek ne yapmıştım?

Dayanamayıp yere diz çöktüm ve suratına baktım.Gözlerinin içi kenarları kıpkırmızı olmuştu. Bana benziyor mu diye baktım suratına öylece.Saçları kumraldı.Gözleri ise benimle aynı tonu almıştı..

Onundum işte.Lanet olsun ki onun kızıydım!

Yıllar sonra eşek kadar olmuşken bunları yeni yeni öğrenmek ne acıydı. Erkek olsam bu kadar ağlar mıydım? yoksa sinirden bir yerleri yıkarak evi terk mi ederdim.

''Artık benim yanımdasın kızım.Seni hiç kimseye vermeyeceğim. İnan bana yılların pişmanlıklarını şimdi kendime ödetiyorum. Senin evin artık burası.. Senin yanın benim yanım..'' dediğinde koltuktan düşerek benimle yere oturmuş ve soğuk elleri ellerimi sıkıca tutmuştu.

Hayır dedim kendi kendime ve başımı olumsuz yönde iki yana salladım. Bunu her ne koşulda olursa olsun beni yetimhaneye veren babam,daha önceden düşünecekti. Yapamazdım.Yıkıldım belki ama dizlerim ve ayaklarım hala daha sağlamdı.Bu yaşımda gerçekleri öğrenmek içimin acıtmasına sebep olsa da belli etmeyecektim.

Ah baba şimdi söyle bana seni nasıl yeniden sevebilir senin yanında kalabilirim. Herşeyin eskisi gibi olacağını mı zannediyorsun ki.Kalkıp 'canım babam' diyerek boynuna atlamamı bekliyorsun. Kusura bakma ama beni diğer ailem hırçın ve soğuk yetiştirdi.Ağlardım bayılırdım her defasında ama pes etmek yoktu bende.

Hani derler,çocuk ailesinden ne görürse onu kapar diye.Şiddetli geçen bir ailenin çocuğu kavga etmeyi dövmeyi sever.Sevgili mutluluk huzur içinde büyüyen bir çocuk ise büyünce iyimser sevgi dolu olur.İşte bende gözü paraya bürünmüş sırf işini takip eden soğuk,hırçın ve sert bir ortamda büyümüştüm.

''Hayır'' dedim son kez sert bir dille.Ellerimi ellerinden çekip ayağa kalktım ve kendimden emin bir şekilde konuştum.

''Benim yanım eşimin yanı.Baran'ı seviyorum.Merak etme o bana hem eş hem arkadaş hemde baba çoktan olmuş durumda.En azından o senin gibi beni yarı yolda bırakıp da gitmedi.Yine söylüyorum.Benim ailem zaten eşim Baran Bolat.!!''

BÖLÜM SONU..

Yazdığım en uzun bölümdü 1883.Neredeyse 2000 yapacaktım ama daha fazla bekletmek istemedim sizleri. Yorumlarda da hep yb yb diye tutturuyorsunuz. Dedim bitirmenin zamanı geldi.

E yorumlar?

E votelar?

Pamuk ellerinizi öptüklerimin hadi bekliyorum düşüncelerinizi..Sizi seviyorum.

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro