"Kıskançlık Seziyorum Biraz."
"Benim ayaklarım sağlam.Düşmem merak etme!" kucağından kalkacakken sol ayağım burkuldu.Ayh hep böyle olur zaten.Sırf öyle dedi diye düşerim.
Tekrar kucağına düştüğümde bu sefer kolumun birini omzuna attım.Bu hareketime Piç bir şekilde sırıtsa da öneme almayıp ''Sen var ya çok cenabetsin'' diye işaret parmağımı gözlerimi kısarak ona salladım.Ne dediyse bende gerçekleşiyordu.Kesinlikle vardı bu adamda bir şey.Yeniden gülümseyince yüzümü buruşturup ''Canım yandı ama..'' diye yakındım.
Allahım ben neler yapıyorum böyle!!
''Yanmaz senin canın.''
''Hee çok biliyon.'' Kolumu çektim hemen ve ayağa kalktım.Aaa bakın yürüyebiliyorum.
Ona bakmadan yukarıya çıktığımda yatak odasına varıp dişlerimi fırçaladım.Baran hemen gelmeden pijamalarımı giyip saçımı klasik ev topuzlarından birini yapmaya başladım.Ne ballıyım ki içeri tam zamanında girdi.Çarpık bir şekilde sırıttım.İyi ki zamanında giyinmişim.
Üstündeki beyaz sporcu atletini çıkardığı anda kendini yatağa atıp bana bakmaya başladı.Lan bu herifte hiç mi utanma yok böyle üstü çıplak bir şekilde yatağa yatmaya.Hiç düşünmüyor ben bu bluzu çıkarırsam kızı kalpten götürürüm diye.
Hayvan!
''Gelmeyi düşünmüyor musun sarı kafa?''
''Hah! seninle aynı yatakta yatacağımı mı sandın?''
''Sen bilirsin.İyi geceler.'' umursamazca arkasına döndüğünde kaşlarımı çattım.Burada üstelemesi gerekmiyor muydu ama! zaten üstelese bile yatmazdım da,yaptı yine odunluğunu.
Bir çarşaf pike ve yastık alıp yere hepsini serip yattım.Pikeyi de üstüme örtüp ona arkamı bende dönerek gözlerimi kapadım.Evlenmeden asla yatmam ben bu adamla.Dur ya.Evlendikten sonra da yatmam niye yatıyorum ki,ben sarhoşken bile sabah uyandığımda onun yatağından nasıl kalktığımı bir ben biliyorum.Büyük bir hataydı.Allah bilir o kafayla bile yanında yatmak istiyorum falan da demişimdir.
Kendimden nefret etme konusunda haklıyım bence.
''Sabah oram buram tutulmuş deme sakın.İçten içe çek acını'' sesini duyduğumda düşüncelerimden bir anlık için sıyrılıp omuz üstü tepeden geniş sırtına baktım.''Merak etme.Şişirmem başını.Hem senin yanında yatmak isteyen kim ki.Ben mutluyum burada.Birazcık mutsuz da olabilirim ama olsun yerde yatarak mutlu nasıl olunur onu düşünürüm.Belki de yerde yatmanın nasıl bir duygu olduğunu ve yerde yatınca sabaha nasıl olurum diye test etmiş olurum.Hem yerde yatınca ölüyo mu ki insan? alt tarafı yerde yatıyor.Yerde yatmak güzel bir duygu bence.Yerde yat-''
''Maral!'' dedi sözümü kesip.Tamam çok konuştum.
''Efendim?''
''Şu an yatakta yatmak için can attığın sesinden o kadar çok belli oluyor ki,yerde yatmak kelimelerini bile sürekli vurgu yapışın buna da dahil.''
''Yani?''
''Yanisi yok.İyi geceler ve sus.!''
son dediğini idrak etmeye çalıştım bir kaç dakika boyunca.Bu adam yemin ederim hastanın önde gideni.Ya bi insan hiç mi demez 'gel yat hadi,ucuna bile yatsan yeterli' falan.Spastik özürlü.Yok anam yok.İnsanlarda merhamet kalmamış.
Yat uyu Maral.Acı çeke çeke.Ailenden her ne kadar nefret etsen de birazcık onları özlemeyi dene.Annen mesela.Babandan daha merhametli dimi..Hadi onu düşün..
-------
''Belim beliimm!!'' bir kez daha acı içinde kamburlaştırdığım sırtımı doğrulttuğum da Sude hemen içtiği kahvesini masaya bırakıp ''Kızım noldu sana ya? bi belim bi boynum bi kolum hayırdır?''
''Sorma kızım her yerim acıyor.''
''Yerde yatarsan böyle olur.'' dedi yanımda oturan Elif.İlk öncelikle o bilirdi her şeyi.
''Niye yerde yatıyorsun be kızım? İn aşağıya salonda koltukta yat.''
''Korkamaz mıyım?'' deyip omuz silktim Sude'nin cümlesine.Kendi odam olsa tamam da,salonda tek başıma asla yatamam ben.
''O zaman gircen kocanın yatağına'' Elif'e öldürücü bir bakış atıp ''Kocan deyip durma şuna'' diye bir yılan edasıyla tısladım.Allah aşkına koca olacak adam mı o ya? İçimde ona karşı neden bir nefret duygusu oluşuveriyor bazen anlamıyorum.Bazen de kendi kendime arsızca iyiki bu adam koca olacak bana falan diyorum.
Ne yapabilirim ki engelleyemiyorum bu karışık hislerimi.
''Sabah annemle telefonda konuştuk.'' dedim ve ikisine baktım.İkisi de konuşmamın devamını bekliyorlar gibi baktıklarında devam ettim.''Gelinlikdir ıvırzıvırdan bahsetti işte.Yarın Gelinlik provasına mı ne gidecekmişiz.Sizde gelin diyecektim.'' dedim ve sustum.
Sude ellerini sevinçle çırparken Elif de ''Geliriz tabiki.'' deyip kocaman gülümsedi.
Kızlarla cafeden ayrılırken bulduğum ilk kitapçı dükkanına yani D&R'ye girdim.Bir kaç roman bölümlerini falan gezdikten sonra yemek kitaplarına göz gezdirdim.Dergiler falan.Her günde internetten bakamam ki ama dimi.Bir kaç kitabı inceleyip bir yemek kitabı ve oktay ustanın tatlı kitaplarından elime tutuşturdum.Belki bir umut elimden geldiğince yapardım.Hem tatlıyla aram çok iyiydi.Yemek kadar olmasa da tabi.
Fiyatlarını ödeyip mağazadan çıktığımda direkt eve yönlendirdim adımlarımı.Varınca da bir duş almam gerekti.Gerçekten fazlasıyla terlemiştim.
Havlumu bedenimden sıyırdığımda kurulanıp iç çamaşırlarımı giydim üzerime.Üstüme beyaz bol bir askılı t-shirt altıma da siyah şortlarımdan birisini giyip havluma sarılı olan saçlarımı kurtardım ve bir kaç tarak darbesiyle belli bir düzene sokup toplamadan aşağıya indim.Baran evden çıkmadan önce evin yedek anahtarlarından birini bana vermişti.Aslında vermesini ben istemiştim.Bir günümü bile dışarıya çıkmadan edemezdim.
Kendimi tamamen kapatmak üzere mutfağa girdim.Dün benimle yemek yapma konusunda tehditkar bir şekilde konuştuğu için,bende ona bu gece ellerimin ne kadar da marifetli (!) olduğunu gösterecektim.
Bir elime soğanı bir elime de bıçağı alıp bir imanlı görl olarak besmele çekerek başladım işe.Doğrama tahtasına nasıl becerdiysem küp küp doğradım hepsini.Kitap'ta öyle yazıyordu valla.
Mercimek çorbası çok hojdur yani.Bizim hizmetçi Gülsüm abla çok güzel yapardı bunu.
Tencereye döktüğüm sıvı yağla soğanları birleştirince pembeleşinceye kadar tahta yayvan bir kaşıkla karıştırdım.Bakın size buradan tarif de veriyorum.
Yeteri kadar üzerine un ilave ettiğimde kısık ateşte kavurmaya devam ettim.Umarım olurdu.Baran'nın çorbayı tattıktan sonra yüzünü buruşturup püskürtürse hiç şaşırmazdım.Benden beklenirdi.
Kavrulana denk iyice yıkadığım mercimekleri tencerenin üzerine ilave ettiğimde onun üzerine de bir litre su ilave edip karıştırdım.Daha sonrasında da tencerenin kapağını kapatıp pişmesini bekleyene denk buzlukta duran kıymayı elime aldım.Mecburum.Bunu kendi ellerimle yoğuracağım.Her ne kadar tiksinirsem de..bunu yapacağım.
Kahraman bir ev kızı olarak hemde.
''Yapabilirsin Maral hadi kızım!!'' kıymayı küçük bir kaseye alıp bir kaç baharat çeşidi koydum.Yüzümü buruştura buruştura kahverengimsi bir renk alana kadar yoğurma işlemimi devam ettirdim.Bir çay bardağına su koyup parmaklarımı ıslattığım da olmuş kıymamdan bir parça alıp avuç içlerimde yuvarlamaya başladım.Hele ki okullar bir açılsın,Ki zaten bu senem son senem olacak,o zaman ellerimi mutfağa sokarsam bu 2 olsun.
Köftelerimi yuvarlama işlemim son bulunca ellerimi yıkayıp çorbaya baktım.Unuttuğum bir şeyi yani tuzu serptim üstüne.Altını kapatıp mutfağın her milimini arıyarak bir blender buldum.Önümde açık olan kitaba bir kez daha bakıp iyice blenderdan geçirmeye başladım.Bu aletin sesi çok...ürkütücüydü.
En son kepçenin ucuyla tadına baktığımda içten bir şekilde gülümsedim.''Harikasın Maral ya.Allahım bu marifetlik nereden geliyor sana böyle kızım? ellerime sağlık.Beğenmesinde göreyim.'' dedim kendi kendime.Sonrasında yüzüme aptal bir sırıtış kondurdum.
--------
Islattığım baldo pirinci kızmış yağın üstüne atıp uzunca bir süre kavurmaya başladım.Kızartmış olduğum köfteleri de orta tezgaha yerleştirip telefonumu alarak saate baktım.
Neredeyse akşam olmuştu ve ben hala daha mutfaktan çıkmamıştım.Allahım ne zor bi işti bu! Gülsüm ablanın değerini şimdi anlıyorum meğersem.
Sofrayı özenli bir şekilde hazırlayıp olmuş pilavımın altını da söndürdükten sonra kendim için oturma zamanı ayarlayıp salona geçtim ve kendimi kotluğa attım.Ayak tabanlarım ben artık çok yoruldum lütfen kalkma der gibi zonklayıp yanıyordu.Ama inat huyumdan asla vazgeçmeyen ben ayağa kalktım inleyerek.Kapının tanıdık zilini duydum o an.Koşturarak açmaya gittim.Baran yüzüme baktıktan sonra hiç bir tepki vermeden elinde bulunan bir kaç dosyayı portmantoya bıraktı.''Bil bakalım bu gün ne yaptım!!' diye yerimde 5 yaşındaki çocuklar gibi zıpladım.Gömleğinin bütün düğmelerini açmaya başladı.Mümkünse kılsız göğsüne bakmamaya çalıştım.Saçları dağınıktı.Yorgun gözüküyordu.Gömleğinin yakasına bulaşmış kırmızı bir boyayı fark ettiğimde iyice baktım.Ruj iziydi ama dağılmış bir boya gibiydi.Dudak izine andırıyordu ama dediğim gibi dağılmış bir ruj izi.
O an aklımdan bir kaç fesat düşünceler geçti.Boynumu eğdiğim de hangi kadını bir yatakta düzdüğünün hayallerini kurmaya başladım.Az önce boğazımdan geçip giden bir yumruyu yutkunarak giderdim ama bu seferde içime koca bir kaya oturmuş gibi hissettim.Değişik hissetmiştim.Kıskanç mıydı benimkisi?
Bütün düğmelerini açıp eteklerini pantolonun içinden çıkartınca ''Ne yapmışsın bakalım?'' deyip gözlerini bana dikti.Yine de bozulduğumu belli eden surat halimi ona göstermeyerek gülümsedim ve arkasına geçerek gözlerini kapadım.''Neler oluyor?'' diyerek ellerini ellerimin üstüne koydu.O an da elinden elime geçen bir sıcaklık dalgası hissettim.Gülümsedim ve ''Az bekle.'' deyip onu yavaş hareketlerle parmak uçlarımda yükselerek mutfağa götürdüm.İçimden 3'e kadar saydıktan sonra gözlerinden ellerimi çekerek onun görüş alanına geçtim ve ''Yemek yaptım!!'' diye bağırdım.Bir bana bir sofraya bakıp ''Vaaayy!!'' diye uzattı cümlesini.Ellerini tabureye yaslayıp sofrayı süzerken ''Güzel görünüyor..'' diye iç geçirdi.''Umarım zehirlenmem.'' yapmacık bir şekilde alayla gülüp bana dönerken görüş alanıma yine o yakasındaki ruj izi girmişti.Sinirlenip ''Ben seni yemekten daha farklı bir yöntemle zehirleyeceğim ama dur! o ruj izli gömleğini de kendin yıkayıp ütülersin artık!!'' diye çirkefleştim.Son cümlem her ne kadar ağzımdan istemsizce çıkmış olsa da içimdekileri dışa vurmam beni rahatlatmıştı.Şaşırdığını görür gibi olduğumda yanından rüzgarım hissedilecek derece de geçip gitmeyi planlıyordum ama o buna engel olmuş kolumu kavradığı gibi beni sert gövdesine yapıştırarak kolumdaki elini belime sarmıştı.
Oha ona temas ediyorum.!
Oha ona dokunuyorum!
Oha nefesini hissediyorum!
Şaşkınca aralanan dudaklarım sonunda kapanmayı becerdiğinde burun buruna geldiğimiz suratına bakmaya devam ettim.Bu nasıl bir yüzdür be yareppi!! Öldüm de cennete mi düştüm yoksa ha? Rüyadayım ya da? Çimdikleyin beni!
''Kıskançlık seziyorum biraz..''
''Ne kıskancam ben be! sadece o r-ruj izi kolay çıkmaz gibi gözüküyor yani..''eli belimde sıkılaştığın da beni kendisine biraz daha bastırdı.Ve iyice suratıma doğru eğildi.Sanki her an öpecekmiş gibi..
''Ha senin dudağının izi olsa çok kolay çıkar yani..''gülümsediğinde dudaklarının ve bembeyaz gözüken dişlerinin büyüsüne kapılmış gibi uyuştum iyice.Sanki bedeninin arasından kayıp gidecek gibi oldum ama ayaklarımı yere sağlam bastırdım.
''Ö-öyle bir şey demedim ben.Sadece yüzü boya kovasına sokulup çıkartılmış kızların fazlasıyla kaltak birisi olduklarını düşündüğüm için-''
''Seni de o kaltaklara yedirmek istemiyorum diyosun anladım.'' diye devam edip kesti cümlemi.Ve yeniden güldü dudaklarıma bakıp.
''Ne-ne alakası var ya?'' onu anlamakta gerçekten çok zorlanmaya başlamıştım.''Ya o kadar yemek hazırladım soğudu artık bence yemeliyiz.'' ellerini belimden ittirip ondan sonunda ayrıldığımda gerilen vücudum rahat bir konuma yerleşti.
Daha fazla ona bakamayacağımı anladığımda arkamı dönüp orta tazgaha doğru ilerledim.
Yemek boyunca tek kelime etmedi.Her zamanki gibi sıradandı işte.Çatalımda son kalan köfteyi ağzıma atıp suyumdan bir yudum alarak arkama yaslandım.Bu adamın yemek yeme tarzı bile çok hoştu.Bilmiyorum yani benim açımdan mı böyleydi yoksa normalde de böyle güzel yer miydi bilmiyorum.
Öf be Maral.Alt tarafı yemek yiyor işte kızım ne kadar tatlı olabilir.
Yani.Bir kere çok çirkin yiyor.Böyle ağzında şapırtı sesleri çıkararak.
''Yarın işe gidecek misin?''
''Hayır'' net bir cevap verip başını olumsuz yönde salladı.''Babamla düğün için bir şeyler bakmaya gideceğim.İstersen seni de yarın annene bırakırım.''
''Gerek yok.Ben kendim gidebi-''
''Yarın birlikte çıkarız evden.Doydum ellerine sağlık.'' sözümü kaçıncı kesişiydi acaba? yüzüme bile bakmadan sofradan kalkınca burası yine bana kalmıştı.Huysuzca yerimden kalktım ve ortalığı toparlama işlemine döndüm.
Her gece olduğu gibi önce dişlerimi banyoda aynanın karşısında fırçalamaya devam ederken Baran ağzındaki diş fırçasıyla beraber bana doğru gelip o da koca aynanın önüne geçti.Birden kalçasını kalçama vurup ittiğinde bir kaç kere sendeleyip lavabonun mermer zeminine dayandım.Ve sonuç ona öldürücü bir bakış atmakla sonuçlanmıştı.''Napıyosun sen ya!'' ağzımda dolu olan köpükler bir kaç yere sıçrayınca dayanamayıp lavaboya tükürdüm hepsini.Ve başımı kaldırıp sinirle bakmaya devam ettim.''Başka ayna mı yok git orada fırçala'' deyip omuz silkti.
Of bu adam her seferinde beni sinir etmekle mi hükümlüydü acaba?
''Sanane! keyfimin kahyası mısın asıl git sen başka yerde fırçala o dişlerini!'' aynısının tıpkısını ben yaptım onun bana az önceki yaptığından.Kalçamla ittirdim.Zorla yana doğru kayınca bu sefer de ağzındaki köpükleri yüzüme tükürdü.
''Ya iğrençsin ya!!''
''Bu kadar da pislik olunmaz ama!''
''Biliyo musunuz bayım bence siz karakolun önünden bile geçmeyin.Tipinizden müebbet yersiniz!!''
''Kesin annenle baban akraba evliliği felandır sizin.Bu kadar özürlü doğduğuna göre!''
''Seni mevlana görse gelme der net yani!!''
diyeceklerim bittiğinde derin bir nefes aldım.Ben hakaretlerimle ünlüyüm daha çok.Sinirlendiğim zaman beni asla susturamazsınız.Hele ki bu Baran'a az bile kalırdı.''Gün geldiğinde hatırlat bende sana bir kaç hakaret edeyim.''
''Hatırlatırım!'' inatlaşarak sahtece gülümsedim.Ağzımı çalkalayıp odaya geçtiğimde kendimi geniş yatağa attım.Pes etmiştim.Yerde yatmak iyi olmuyordu.Bu yatak her ne kadar kendi yatağımın yerini dolduramasa da sert bir zeminin (!) üzerinde yatmaktan iyidir.O da dönsün arkasına uyusun.
''Ooo bakıyorum bu gün yatmışız'' yatağın ayak ucundan dolaşmak yerine benim üstümden geçmeye başlayınca fark etmeden bedenimi yatağa bastırdım.Kendini yanıma atar atmaz benim gibi tavana bakmaya başlayınca ''Sana söylemiştim yerde yatmak olmaz diye.''
''Çok sağol ya.Senin sayende aydınlanmış oldum.'' bana bakmadan gülümsedi ve ellerini başının altına koydu.''Benli Necla..'' elimin tersiyle göğsüne hızlı bir şekilde vurdum.Hala daha dalga geçiyordu ya!
''Maralım ben Baran.Ma-ral''
''Ama o zaman uymuyor.Benli Maral.Cık olmadı.Necla iyi.''
Bir kez daha ona vurmaya yeltendiğimde elimi sıkıca tuttu.Pokemondaki pikaçunun yanakları gibi oldu yanaklarım.Kızardığını hissettim.Yandı sonra.''Valla bir daha vurursan varya bende sana vururum.''
''Hiihh ne diyosun sen!! Kadına şiddet öyle mi? yetişin komşulaarr adam öldürmüyorlar kadın öldürüyorlarr Annem demişti zaten seni alan 3 gün sonra geri getirir muhakkak diye.Sende beni dövdükten sonra gideceğim bu evden bak görürsün.Koca olacak bir de şuna bak.Tipinde hayır yok bir kere sen-'' diğer boşta kalan eliyle dudaklarımı örtünce nefessiz kalıp burnumdan derince çektim içime.Normalde de burnumdan nefes alırdım ama neyse.Saçma oldu bu biraz.
''İnanki ellerimi sende kullanmaktan yoruldum Maral.Bu uyu artık bi zahmet ya Allah aşkına!!''
''Üf çek be!!'' ilk önce ellerinden kurtuldum.Böcek gibi üstümdeydiler mübarek.''Sana iyi geceler olmaz inşallah!'' bu dediğim garip bir beddua tarzı oldu ama,arkama döndüm ona.Gözlerimi kapatmaya yakın ''İyi geceler senin olsun o zaman.'' diye söylendiğini duydum.Omzumun üstünden ona baktım.O da dönmüştü bana arkasını.
Gülümsedim.
Bu herife daha çok çektireceğim var gibi gözüküyordu.
******************
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro