"Karanlık Olmaktan Asla Vazgeçme"
Multide Baran var.
İyi okumalar..
Selam verip masaya oturduğum da Baran'ın gözleri bende sabitlenmişti.Ona bakmadım.İlk servise başlanan çorbaların dumanı tütünce hic bir şeyi düşünmeyip sadece aç olduğumu düşünüp durdum.
"Ne okuyordun Maralcım?" bu ses karşımda oturan adını bilmediğim bayana aitti.Daha önce hiç görmemiştim."İngiliz Edebiyatı efendim." kadın yapmacık da olsa gülümseyerek yemeğine döndü.
Allahım sen neler yaratıyorsun böyle.Haddime değil senin işine karışmak ama bu kaynana olacak kadının hiç mi gerçek yüzü yok.Hepsi yapmacık.Bi el atıversen?!
İyice sapıttım yemin ederim.
Saatler ilerleyince nihayet birbirlerine seslenirlerken isimlerini öğrenebilmiştim.
Nejat Bolat ve Ebru Bolat.
Allahım bunlar nasıl soy isimler..
Yemekleri büyük bir iştahla bitirdiğimde suyumdan bir yudum alıp arkama yaslandım.Ve ismini binlerce kez duyduğum Baran'a baktım.
Annesinin sofrada çoğu kez onunla konuşması sonucu ismini doğrulamıştım.
Güzel isim.
Yemek boyunca ben ona baktım o bana.Arada gülümsedi bende güldüm.Değişen hic bir şey olmamıştı.En azından tanıdık.Tanıştık.Sarhoş olsam da uzun bir diyaloğumuz olmuştu.Adam o kadar evine götürdü beni.Bi teşekkür etmek gerekir en azından.
Konu benim için en saçma yere geldi.
Evliliğe..
Nejat beyin sesindeki o tınıyı hiç bir şeye değişmezdim.
Bir insan bu kadar mı şeytan olabilir...
"Evet Mehmet" dedi Nejat.Rahatça arkasına yaslandı."Bize olan borçlarının haddi hesabı yok biliyoruz.Birde ortak çıktık dimi seninle" dedi ve bir kahkaha attı."Vericek misin peki biricik kızını?" masaya doğru yavaşça eğildiğinde ifadesiz kaldım.
Allah islah etsin ne diyeyim.
"Başka bir seçenek mi sunuyorsun ki?" dedi babam ve Nejat gibi o da masaya eğildi.Buz kesilmiştim.Gözlerim dışında hic bir organım oynamıyordu.
"Bir para uğruna hem de Nejat.Kızımı oğluna istiyorsun.Bu adil mi sence? Sırf gidişatlar ters gitti diye.Şirket batmak üzereyken? Oldu mu?" babam istediği gibi lafı sokuşturunca derin bir nefes alıp sonrasında vermedim.Tuttum.Nejat olduğu yerde donup kalınca orada piçimsi bir şekilde Gülümsemek istedim.
"İstediğin bu yani öyle mi?" diye yeni bir soru sordu babam.Nejat bir kaç dakika daha bekleyip gözlerini kıstı.
Bu adama ismiyle hitap etmek istiyorum lütfen!
"Uzatmasanız artık.?" sonunda konuştum dayanamayıp.Küçükken bile büyükler konuşurken arsızca araya girdiğim oluyordu.Bu da bunlardan bir kaç tanesiydi.
"Gerçekten bunaldım.Bir karar verseniz?"
"Zamana bırakalım" dedi Nejat sorumun hemen ardından.Bana baktı ve güldü.
Iyy bi daha gülme sen lütfen.
"Oğlumun yanına taşınmanı istiyorum Maral? Ne de olsa yakında olacak kocan o senin dimi.?"
Ah be amca sen neler bilmiyorsun daha.
Baran çarpık bir şekilde gülümseyince masada duran bardak dolusu viskiyi kafasına dikti.
Sana iyi davranmayacağım bakışlarıydı bu.Tamam teşekkür etmekten Vazgeçtim. Zaten çok aptalca bir düşünceydi.
"Evimden hic bir yere Ayrılmam ben!" diye sinirle tısladım Nejat'a karşı.Takmadı bile.Ayağa kalkıp "Bize müsade" dedi.Sonra babamın elini alıp sıktı."Daha düşman sayılmayız be ortak.Seviyorum seni.Biricik aileni." anneme ve bana bakarken yüzümü buruşturdum.
Ailen batsın senin!
"Sadece şartlar öyle gerektiriyor.Maral.Yarından sonra Baran seni buradan alır."
"Ben evimden hic bir yere gitmem diyorum kaç kere söyleyeceğim?" bu cümlemi de es geçmiş "İyi geceler"demişti.
Sabır. Ya sabır!
Bahçenin çıkışına yönelirlerken önden yürüyen Baran'ın kolundan tutup onu en arkaya çektim.
"Beni evimden almayaksın herhalde dimi? Burada kalacağım" sinirli bir o kadar sinsi bir şekilde ona bakınca ellerini cebine sokup güldü." Alacağım seni hem evden hem de.." bahçenin çıkış kapısına gelince önümde durup kulağıma eğildi."Hem evden alacağım hem de kendime alacağım seni.." dudaklarını yanağıma bastırıp yavaşça öpüp geri çekti kendisini.İçim bir başka oldu öpünce.Yanımdan uzaklaşınca elimi öptüğü yere koydum.
Öptü lan öptü!
Oha! İlk defa erkek öptü beni! Babamı saymazsak tabi.
Yanaklarımın yandığını hissettiğimde ellerimle yelpaze edip içeriye girdim.Yok bu adam olmadı bana.İyi gelmedi uymadı.Başka bedeni yokmu acaba bunun? L,XL falan?
Direkt odama girdiğimde etrafı görmemle birlikte dehşete düşmüş bir şekilde bakakaldım.Elinde cips paketiyle bana malca sırıtan bir adet Elifi gördüm ilk.
Sonrasında ise "Al iste çevrimiçi ama cevap vermiyor!!"diye haykıran bir Sude.Elindeki çikolatalı gofretin büyük bir kısmını ağzına tıktı.
Allahım benim neden normal bir hayatım yok! Çok bir şey istemiyorum lütfen! Sadece normal bir hayat!
"Ya üf ama! Naptınız odamı 3.dünya savaşını mı başlattınız!Kalkın.!!"
İkiside şaşkınca ne olduğunu anlamadan yatağımdan kalkınca işim gücüm yok birde burayı temizleyeceğim diye geçirdim aklımdan.
Uzun süre etrafı topladık birlikte.Benim sinirim hala geçmemişti tabi.Üzerime Hello kityli geceliğimi geçirip saçlarımı salladım.Saçlarımdaki topuz o kadar sıkı bir şekilde tepemde bağlı duruyordu ki,çözdüğüm an saç diplerimin koptuğunu hissettim.
Bi daha asla ama asla böyle işlere kalkışmayacaktım.
Sarı saçlarımı ellerimle dağıtıp kabartınca kızların yanına gidip sonunda rahat bir şekilde oturdum.Üzerimdeki elbiseydi yani gecelikti ama olsun.Kız kızayız ayol!
''Eee neler oldu hadi anlat?'' sabırsız bir şekilde ellerini çırptı Sude.Ben neden onun kadar heyecanlı gözükmüyorum ki?
''Hiç bir şey olmadı.''
''Nasıl hiç bir şey olmadı Maral? öylece hiç konuşmadan tıkındınız mı?'' Elif'e doğru gözlerimi devirip yatağa uzanıp gözlerimi tavana diktim.''Konuştuk işte bir şeyler.Baran beyin evinde kalacak mışım falan.Var mı o göz bende bakın bakayım?''
''Yok valla göremiyorum.''
''Bende.''
İkisinin de seslerini duyduktan sonra tavana olan bakışlarımı sürdürerek gülümsedim.''Evden ayrılırlarken kolundan tutup çektim yanıma ve..'beni evine götürmeyeceksin herhalde dimi bundan vezgeç' falan gibisinden tehdit ettim.O da ne desin garibim,seni hem kendime hemde evime alacağım dedi.''
''Ayh ölüyorum galiba.Kızım seni kendime alacağım demiş ya...Ay oldu bu iş!''Sudeyle ikisi birer çığlık atınca sinirlenip doğruldum.''Ya ne diyosunuz ya zorla evlendiriliyorum burada yaptğınıza bakın.Çıkın odamdan yarın görüşürüz.Geç oldu.'' ikisine son bir bakış atıp kendimden emin bir şekilde yeniden yattım.
----------
''Beni hiç götürmedin Almanyaya Kuzen? valla darılıyorum bak.'' elimdeki büyük fincanımı oturduğum yerden eğilip sephaya bırakınca Almanyadan gelmiş kuzenim Abidin'e gülümseyerek baktım.Türk olduğu halde şivesi oldukça değişmişti.
''Kuzen yağğh ben kendimi görmüyom orda bi de seni mi çekecem orda.!''
''Abidin.Türksün oğlum sen bu konuşma ne?''
Garipti.Gerçekten garipti.
''Orda yaşayınca alışıyo insan.Benim suçum değil.'' gözlerimi devirip gülümsedim.2 sene orada kalmıştı.Buradan en son gittiğinde oldukça şişman ve tipsiz bir çocuktu.Onu ilk görür görmez tanıyamamıştım zaten.Aksine Almanya ona yaramış gibiydi.
Yakuşuklu çocuk.
Tam o sırada salona annem girdi.Abidin kollarını açıp ayağa kalkar kalkmaz ''Halağğhh'' diye bağırıp ona sıkıca sarıldı.
''Ay Abidin hoşgeldin.Bilirmiydin sen buraları?'' annemin ağzından küçük bir çığlık koptuğu anda Abidin annemi çok rahat sarılırken havaya kaldırmış bulunmakta.
Tamam Abidin çok güçlüsün.
''Ay Abidin dur.Ağırım zaten indir.'' annemin ağzından bir kahkaha daha duyunca yüzümü buruşturmadan edemedim.Kadına bak ya.Ağırım diyo.Sanırsın 150 kilo.
''Maral hadi kalk beni gezdir canım sıkılıyohğ''
''Of Abidin bu sıcakta ne gezmesi ya? Akşama çıkarız.'' ayağa kalktım kahve fincanımı elime alıp.Omuzlarını düşürdüğünde alt dudağını kıvırdı.''Hadi ama yha! canım sıkılıyı diyom sana! Hala şuna bi şey de.''
''Maral.Kuzeninin yanında ol canım.''
Morol kozononon yonondo ol conom! ''Öf iyi bekle.!'' pes edip fincanımı mutfağa bırakıp odama çıktım.Göbeği açık siyah kısa kollu bir bluzle buz mavisi dar yırtık bir kot çıkarıp üzerime geçirdim.Siyah nikelarımı da ayağıma geçirdikten sonra salık olan saçlarımda bir değişiklik yapmayıp Mango deri çantamla birlikte aşağıya indim.
''Hadi Abidin oyalanmadan çıkalım.'' artık evden dışarıya çıkıp nereye gideceksek? bu sıcak da Sultan camiyi falan mı gezdireyim anlamadım.Ya da vapurla kız kulesine giderdik.En sıkıcı yerler gibi geliyordu bana.Belkide hala daha evde olduğum için sıkıcı geliyordu.
Abidin elini belime yerleştirip birlikte yürümeye başlayınca kapıdan dışarıya adımımızı atar atmaz buraya doğru gelen babam ve Baran'ı gördüm.
Bu herifin yine ne işi vardı burda yine!
Onu görünce terliyorum ben.İri vücuduna yapışmış gömleğini gördükçe ayaklarımdan başıma kadar sıcak basıyordu beni.Bu çok...
Adilce.
''Abidin arka bahçeye doğru ilerle konuşmayalım şunlarla.''
''Neden yaağh! bırak Eniştemle selamlaşayım.!''
''Olmaz sonra selamlaşırsın.'' kolunu tutup arka bahçeye doğru çekiştirirken bir yandan da Baran'a baktım.Kaşları çatıktı.Sinirli olduğu belli olmasa da bir bana birde Abidine bakıp çatık kaşlarını bozarak havalandırdı.
Eh çokta umrumda.
''Kuzen bırak! gördü zaten bizi.Ayıp olur dur.'' ardından kolunu benden kurtarıp ''Enişte!!!'' diye bağırdı.Avucumun içini alnıma götürüp sert bir darbeyle vurdum.
Kuzen kadar taş düşse başına Abidin.Çok iyi olur.
Babamla sevinçli bir şekilde sarılırlarken ensemi kaşıyıp durdum Baran'a bakıp.Yüzünde tiksinir bir ifade vardı.Abidinle babam kapıya kadar ilerlerken Baran'a bakıp ''Ne işin var senin burada?'' diye dünkü gibi sinirle tısladım yine.Gülümsedi sakallarını ovuşturup.
Daha da karizmatik olma lütfen.
''Sana mı soracağım nereye gelip gelemeyeceğimi?''
''Evet bayım bana soracaksınız.Çünkü burası benim evim.'' yüzümü yüzüne yaklaştırdım.Bendeki bu özgüven nereden geliyor bilmiyorum ama şu an sırtımdan akan soğuk teri milimine kadar hissedebiliyordum.Gözlerimin içine iyice bakıp gülümsemesini yüzünden eksik etmedi.Gözleri dudaklarıma kayınca yutkunup geri çekildim.
Hayır Maral.Ona bu kadar yakın olman senin hatan.
''Bana bir teşekkür borçlu olduğunu biliyor gibi hissediyorum sarı kafa sence?''
''Hah sana ne için teşekkür edecekmişim?'' bu herif neden hep gülüyor anlamıyorum.''Bi düşün bakalım.Seni o kadar evime kadar taşıdım.Sonrasında daha hiç kahve yapmamış adama kahve yaptırdın.E bide benimle uyudun? ya bana borçlanırsın ya da teşekkür edersin.Yaptığım şeyin her zaman karşılığını beklerim.''Kendinden emin bir şekilde birleştirdi kollarını göğsünde.O an ona nasıl borçlanırım diye düşünecekken Abidin'e baktım.Babamla koyu bir sohbete dalmıştı.
Teşekkür etme konusunu direkt eledim.Hayatımda hiç kimseye bir olay yüzünden teşekkür etmedim.Etmem de.
''Tamam bir gün hallederim işte borcumu.''
Ne saçma bi cümle oldu bu böyle?
Adamı gözlerinle süzgüden geçirirsen saçma konuşursun tabi Maral.
Aptal Maral.
Salak Maral!
''Bekliyor olacağım.'' der demez Abidin bağırdı.''Maral hadi yağğ!!'' nihayet kurtuldum diye geçirdim içimden ve derin bir nefes alıp içtenlikle gülümsedim.''Geliyorum Abidincim.!!'' Baran'a inat sahte bir şekilde gülümseyip kasılmış çenesine son bir bakış atıp yanından ayrıldım.Bu herifi kendimden soğutmak için elimden geleni yapacaktım.Ve belki de bir umut olarak benimle evlenmekten vazgeçerdi.
Gerekirse kendimi de çirkin yapacaktım.Gerekirse de şişman olacaktım.
Tabi bunları yapabilir miyim bilmiyorum.Bu seferde yeni açılacak olan kısmetim kapanırdı.
Neyse şimdi bunları düşünmeyelim.
Abidin eskisi gibi elini belime sardığında gülümsedim.Bu çocuğu çok seviyorum.O an arkama dönüp Baran'nın yüz halini görmek isterdim ama kendime yapamadım bunu.
Yapmadım.
------
3,4 saat gezdik belkilde.Ben yoruldum o yorulmadı.Sürekli yanımızdan geçip giden kızların arkasına dönerek götlerine baktı.Anlayacağınız iyice abaza çıktı.
Arabayla yolda giderken bi anda ''Karnım aç benim'' dedi.Gözlerimi yoldan ayırıp ''Eve gidince yersin bir şeyler'' diye geçiştirdim.Konuşurken araba kullanmakta zorluk çekiyordum ben.''Hayır yha! Spago'ya gidelim.Balık yiyecem ben!''
''Abidin ya uğraştırma beni ne Spagosu ya boşu boşuna bir balık yedik diye 650 lira veremem ben ona.Gider kendim için harcarım daha iyi.''
''Aşk olsun kuzen.Kırk yılın başı kuzenin geldi bir güncük masraf yapmaktan kaçınıyon.Öyle olsun.'' gözlerimi yoldan yine ayırdığımda tripli bir şekilde kollarını birleştirip başını yanındaki cama çevirdi.Hep böyle yapardı zaten.Kendisi değişmişse huyu hep aynıydı.
Güçlü bir şekilde ofladıktan sonra avucumun içini direksiyona vurup ''Tamam baş belası tamam! gidelim'' diye söylendim.Böyle yapınca insan kıyamıyor bir yönden.''Adamsın yha kuzen çok sefiyom seni gel buraya!'' başımı alıp yanağımı dudaklarına doğru götürünce tipim kaymıştı.Yanağımı öpüp başımı savururcasına bıraktığında küçük bir çığlık kopmuştu ağzımdan.
Alman bozuntusu!!
Işıklara geldiğimizde kırmızı ışıkta durup dirseğimi cama yaslayıp elimi de başıma koyup beklemeye başladım.Karşıma bomboş bakarken Abidinin saçma bir şekilde şarkı patlatmasıyla birlikte kulaklarımı tıkamak istedim.
''İnşallah ağzının üstünde düşersin sevgilim dişlerinn yamulur...İnşallah çıkmaaz yollaraa düşersinn sevgilim.-''
''Ay sus Abidin.Bu ne biçim şey ya.En sonunda psikolojim bozulup o olacak ha.Radyodan açsana bir şarkı işte üf!'' yani tamam sesi güzel olabilir ama sözleri saçma.Kırmızı ışık önce sarı sonra yeşil yandığında ise gaza basıp yeniden yola koyuldum.O sırada da Abidin dokunmatik olan ekrana doğru eğilip rast gele bir şarkı açtı.
Yabancı bir şarkı olunca hoşuma gidince ismine baktım.
Kamelia-Amor (sağ üste hoparlörde var ;))
Abidin dans etmeye başlayınca gülümsedim.
---
Spagoya geldiğimizde herhangi bir masaya oturup siparişlerimizi verdik.Çok sevdiğim balık türü önüme gelince yemeye başlamıştım.Abidin kadar en az bende açtım.Tek düşündüğüm şey buranın pahalı olmasıydı.
Baya hemde.
Akşam eve 8 ya da 8 buçukta vardığımızda kendimi odama attım.Çantamı yere fırlatıp yatağıma yattığımda çalışma masama dayalı duran bavulumu ve bir kaç koli görünce kaşlarımı çattım.Odama kadar atıştırmalık bir şeyler getiren Gülsüm ablaya dönüp ''Bunlar ne ?'' diye sorduğumda,Elindeki tepsiyi yatağımın baş ucunda duran komidine bırakıp suratı asık bir şekilde ''Yarın Baran beyin yanına gideceğin için kızım.'' diye cevapladı.
Yatağımdan hemen kalkıp sinirli bir şekilde ''Kim söyledi sana böyle bir şey yapmanı!!'' diye bağırdım.''Ba-babanız..'' diye kekeledi.
Sakin ol Maral sakin...
Derin bir nefes aldım.Ortalığı yıkıp bağırmamak için alt dudağımı ısırıp yumruklarımı sıktım.
Biliyorum.Bilerekti her şey.Babamın beni Baran'nın yanına gönderme çabaları.İsteyerekti.
Öyleyse tamamdı.İstenmeyen yerde ben niye durardım ki? Ya da banane ya? benim keyfim benim canım.Canım isterse giderim keyfim istemezse gitmem.
Yatağıma yavaşça oturdum gözlerimin karımcalandığını anlayınca.Gülsüm abla bana yardım etmeye çalıştı ama elimle git işareti yaptım hemen.Boynu eğik bir şekilde odamdan çıkınca bu gece mavi gözlerimin yaşlarla dolmasına izin verip yavaşça yattım yatağıma.
Karanlık olmaktan asla vazgeçme Maral..
--------
Bölüm sonu..
Yorumlar??
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro