Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

''Kalp Yangını.''

Merhabalar efenim...

Bu sefer medyaya bir bölüm şarkısı bıraktım. -Pham-Movements (feat.Yung Fusion) dinleyin :)))

İyi okumalar... 



***

Çekingen tavırlarımla küvetten çıktığımda,ıslak vücuduma havlumu sarıp kilitlediğim banyo kapısını açıp dışarıya çıktım. 

Yabancısı olduğum bu otel odası neredeyse kral dairesi gibiydi. Etrafı incelerken,sırtı devasa büyük şehre doğru açılan cama dönük olan Baran hararetli bir şekilde telefonunda İngilizce konuşuyordu. 

Gömleğinin altındaki o iri büyük sırtı her defasında geriliyor oluşu beni üzse de parmaklarını saçlarına daldırıp sakin kalmasını önlemesi,içimi bir hayli rahatlatıyordu.

Konu işse,Baran için gerisi teferruattı. 

Parmaklarımın ucunda yürüyerek dolabın karşısına geçtim ve henüz daha kıyafetlerimizi yeni  yerleştirdiğim gardırobu açtım. İçine şöyle bir göz atarken yanımda getirdiğim çokta kısa olmayan bir kot şort ve kısa kollu çıkartıp yatağın üzerine attım. Baran'a arkam dönük bir şekilde üzerimdeki havluyu sıyırıp ayaklarımın ucunda bittiğinde bir küfür savurup telefonu kapatmasıyla bana döndü. 

Aynadaki yansımada gözlerimiz buluştuğunda Baran vücudumu süzdü. Üsten iki düğmesini açıp bana yaklaştığında ise nefes alış-verişlerim düzensizleşti. 

Kollarını arkamdan ince bedenime dolayıp sanki iç organlarına sokacakmış gibi sarılıp,burnunu ıslak saçlarımın arasına gömdü ve gözlerini kapattı. 

Kalbim yerinden çıkacakmış gibi atarken bacaklarımı birbirine bastırdım. Onunla böylesine yakın olmak,sıcaklığını hissetmek o kadar cezbediciydi ki, Sanırım başka bir alemdeydim.. 

Gülümseyip gözlerimi kapattım.Burnu saçlarımdan yavaşça enseme kayarken, arsızlık yapıp elimi kalçasına koyarak kendime bastırdım.. 

Sırf,her şey onun yüzündendi. 

İstenmeyen bir ses aramızı bozmaya yettiğinde Baran "Hay sikeyim!" diye boğukça mırıldanarak benden ayrıldı.

Arkamda bir boşluk oluşurken,olağanca hızlı davranıp iç çamaşırlarımı üzerime giydim. 

Baran,Borayla sinirli bir şekilde konuşup yüzümü ara sıra güldürmemi sağlayan küfürlerinden sonra telefonu kapatırken çoktan giyinmiştim.

Saçlarımı  kurulamış,özenle tarayıp salık bırakmıştım.

Ayağıma spor ayakkabılarımı giydikten sonra Baran'nın uzattığı elini tuttum.

Otel odasından çıkarken elimi sıkıca tutuyordu. Bir yandan kolundaki saatine bakıp "Açım!" derken üstten beni süzmeyi de unutmuyordu.

Otelin arka kısmına açılan büyük restoran'a doğru ilerlerken önüme bakıyordum.Söz konusu yanımda Baran varsa etrafıma bakınıp'da erkeklerin ilgi odağı olmak imkansızdı. 

Ki hiç bir zaman öyle bir niyetim olmamıştı.

Masada oturan Bora ve Sude bizlere el sallayınca bulundukları masaya doğru ilerledik. 

''Baran biz siparişleri verdik ama.-''

''Hayır hayır.İyi yapmışsınız,önemli değil.'' 

Baran kibarca reddedip Bora'ya cevabını verdikten sonra Sudenin karşısındaki sandalyeyi çekip kendi sandalyesinin yanına çekmişti.''Otur'' gözleriyle oturmam için  işaret edince oflayıp yanına oturdum yanına.

Normalde öküz der,hayvan diye çıkışırdım ama her hareketi etkileyiciydi mübarek. Ne bileyim yani her kadın gibi eşinden veya sevgilisinden böyle sandalyelerini çekip oturtmalarını ister falan.

Olsun,yanına oturabildiysem de  şükür.

 *****

''Kardeş burada türk restoran yok mudur acaba?'' Baran önünde yeni pişmiş etine bakarken ona garip bakışlar attığımızı fark edip omuzlarını silkti.''Ne? hayır yani domuz yağı domuz eti her şey olur.''

''Abi menüde yazıyor zaten sığır etinden falan diye. Hem garsonunda akara kikiri bir şeyler demesinden de anladık  yani.'' Sude Bora'nın dediğine gülerken boğazına kaçan lokmadan sonra bir yudum su içti. 

Ben 'Picadillo' denilen yine etli bir çorba türünde bir şey söylemiştim ve gerçekten tadı lezizdi. 

''Şuraya bir Adana kebap söylettirseydik  iyiydi.'' bu sefer Baran'nın sözüne de ben gülerken ağzımdakini yutup ''Vegastayız ve sen adana kebap yemek istiyorsun.'' 

Ben gülmeye devam ederken Sude'de bana eşlik edip ''Kanka düşünsene pala bıyıklı bir usta 'gadasını aldığım' deyip kebap pişiriyor.''  hak vererek başımı salladım.

Gayet anormal karşılanan bir durum olabilirdi ama düşündüğümüzde de fena fikir değildi aslında.

Baran'nın ''Tamam artık yeter dalga geçtiğiniz'' demesiyle masada derin bir sessizlik oluşurken elimin tersini dudaklarıma dayamamla Sude'yle kaçak bir şekilde gülümseyişimiz hiç bir zaman eksik olmamıştı. 

Eh ne yapalım,benim biricik kocam da  damarlarında taşıdığı o kanın türk gibi türk olduğu kanıtıydı.

Biz damarlarımızda ne taşıyoruz acaba? iç sesimin amansız dillenişi sinirimi bozarken önümdeki yemekten bir kaç kaşık daha aldım.

(Şarkı büyük bir ihtimalle açılırsa dinleyin derim.  Tam da gecelerine uygun ;))) sade sade okunmuyor çünkü sdjasdj) 

Hiç bir şekilde buradaki gece alemlerinde kopacağımızı istememiştim değil mi?

Üstelik bile bile Baran'nın kumar veya poker oynamasını istemediğimi de daha önceden dile getirmiştim. 

Ama her şey öyle  olmuyordu işte. 

İhtiyacımız varmış gibi kendimizi kaybetmemiz..

Burada zaman denen kavram yoktu. Ne saat ne dakikalar ne saliseler hiç bir şey bizi durdurmaya yetmemişti. 

Bu gece ben,ben değildim.Sanki eski bekar uçkuruna düşkün Maral geri gelmişti. 

Baran,yeşil zeminli masada ,yuvarlak taşları toplayınca,kolumu hava kaldırıp sevinçten bir kahkaha atmıştım. 

Baran yenilen brezilyalılara karşın değişik bir kahkaha daha atarken portekiz diliyle onların anlayabileceği şekilde bağırarak konuştu. 

''Cada jago tem um amigo vencedor!''  ne dediğini anlayamazken  birden bana dönüp dudaklarını dudaklarımla buluşturdu. 

Gözlerim kapalı bir şekilde gülümserken,kafamın üç bin beş yüz olduğu durumda etrafımızdaki tonlarca insanı umursamayıp, gömleğinin düğmelerinden açtığı çıplak kavruk tenine ellerimi daldırdım. 

Öyle sıcak ve terliydi ki, parmaklarımda terinin soğukluğunu hissetmek  ölüm veya yaşam arasındaki ince çizgi gibi bir şeydi. 

Ayrıldı ve saçlarımı okşadı.Sarhoştuk biliyorum.

Ve o an kalbim alev aldı.

Elimdeki bardakta henüz daha bitmemiş içkim Baran'nın bardağıyla buluşurken tokuşturduktan hemen sonra kafama diktim. 

Baran'nın sırtına atlayıp deli gibi dans ettim.Kalbimin en ücra köşeleri kan pompalamaktan yorulmuş gibi nefes boruma vurmuştu.

Soluk soluğa mekandan ayrılırken şehrin ışıkları,alışa gelmiş bir çok insan bizi karşıladı. Birbirimize bakıp salakça sırıtıp kahkaha atarken en sonunda yere düştük.

''Bu şekilde uçak kullanamazsın.'' 

''Otel zaten karşıdaki caddede kalıyor güzelim.Yürüsekte olur.'' 

Sonradan kafama dank eden düşünceyle kafama vurdum.''Tabi ya.Doğru. Uçakla gitseydik otele daha iyi olurdu ama.Sen kullanırdın.'' 

Kahkaha atışım  caddeye  bile  yetmezken kafama yine sonradan gelen bir espriyle Baran'a döndüm.''Sende de  ne bu havalar be! pilotsun diye tepemize çıktın!''

''Ben sana göstereceğim havaları şimdi merak etme.''

Aramızda geçen bu diyaloglar dışında ve hunharca gülüp sendeleme vakalarımızdan sonra sırtım yumuşak bir zeminle buluşmuştu sonra. 

Yattığım yerden homurdanarak bluzumu üstümden çıkardığımda çoktan sucuk gibi terlemiştim. 

Yatakta yüz üstü yatıp ellerimi sütyenimin kopçalarına götürdüğümde bir türlü açamamakla beraber Baran'a seslendim. 

Bacaklarını açıp üstüme yattığında çoktan sütyenimin kopçalarını açmış,durmadan sırtıma öpücüklerini yağdırmaya başlamıştı bile. 

''İşte şu anda kendime geldim.'' burnunu saçlarımda gezdirip sertliğini kalçama sürttü. ''Senin sayende.Beni dünyadan,hayattan soyutlayan tek kadınsın..'' 

Sözlerine kifayetsiz kaldım. Sadece atan kalbimi dizginlemek istemezken bir anda ona dönüp onu sevdiğimi yarım yamalak bir dille söyledim.

Kuru bir çölde su bulmuş gibi açlıkla dudaklarımızı birleştirdim. 

Uyuşuk bedenlerin gece sonunda birleşen hazin sonu...

********

''Mükemmelsin..''  yanağımın üzerine elini yavaşça koyup okşadı. Vegasta bir başka doğan  güneş bütün odanın aydınlatma sebebi olurken ne ara sabah oldu anlamamıştım. 

Anlamadım,burada zaman akışı fazla mı hızlıydı?

Bir mucize gibi olan aynı anda açılan gözler ise daha bir başkaydı.

Kaygan örtünün  altında  yay gibi gerilen bedenim ,verilen rahatlıkla Baran'a yeniden döndü. 

Dağılmış saçları,uyku  dolayısıyla belli eden gözleri o kadar mükemmeldi ki,

Beline dolamış olduğu çarşafla yattığı yerden kalkarken  yerden aldığı calvin marka baksırını giydi ve uykulu bir şekilde ''Duştayım ben.'' deyip odanın içindeki ebeveyn banyosuna girdi. 

 Tam o sırada yeniden gözlerimi kapatmış gülerek kestirmeme devam edecekken Baran'nın telefonundaki mesaj sesini işittim. 

Henüz daha duşa girmediğini varsayarak ''Baran,telefooon!!'' diye bağırsam da çoktan su sesini duyduğumda ofladım. 

Merak edip yeniden yattığım yerden kalkarak Baran'nın yattığı tarafa geçip şarjda olan telefonunu elime aldım. 

Mesajlarda,Gönderen kısmında bilmediğim bir numara kayıtlıyken daha da ciddileşerek ingilizce gönderilen mesajlara baktım.

''Did you miss me?'' (beni özledin mi?)

''I do not realize when it comes to my foot darling'' (ayağıma kadar gelmişsinde farkında değilmişim sevgilim.)

''yes you  knew  me'' (evet beni tanıdın) 

''Still in love with you more like crazy Grace'' (hala daha sana deli gibi aşık olan Grace) 

''Welcome baby'' (Hoş geldin bebeğim.'' 

Mesajları deli gibi okurken elim dudaklarımı kapattı.

Deli gibi ağlamak istiyorum. 

O kadının saçlarını deli gibi yolup eline vermek,özlemek neymiş ona en ağırından göstermek..

Hiç kimse onu benden alamazdı. Hiç kimse.. 

Ve ben  eğer gerçekte  Maral Yılmazsam,

Gerisini biliyorsunuz...



**********

Selam!

Hayattayım korkmayın jsjsks

Ya bölüm yazıyorum kaç haftadan beridir bir türlü de devamini getiremiyorum beynim durdu.

Sinirlerim bozuldu normalde de Düzenli yayinlarim bölümleri biliyorsunuz (!) djsksm

Sizi özledim..

Yorum ve oylarınızı bekliyorum..

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro