Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

-Final-





Kaldığımız yerin son devamıdır..
Acı dolu bir bölümün eşiğinde gibiyim.Yazarken çok zorlandım..
Bölüm şarkısı,Sia-Salted wound.
Medyada bulunmakta.
Bölümde kısa bir +18 bölümü vardır.

İyi okumalar.

_•_

Gözlüklerini çıkardı.Yoğun bir renkle kaplanmış Gözleri ışıl ışıl parlıyordu.

Yatağa oturdu.Önünde,öylece ayakta dikilerek iç çamaşırlarımla karşısındaydım.
O ise sadece giyinik bir şekilde efendice oturuyordu karşımda.

Çoktan attığını hissetmediğim kalbimi görmezden gelerek ona bir adım yaklaştım.Oturduğu için boynunu kaldırmış bana bakarken gözlerini kaçırıp altımdaki kilotu bacaklarımdan yavaşça sıyırdı.Ayaklarımın ucuna düştüğünde yine ayaklarımın yardımıyla bir kenara ittim onu ve göğüslerimi kaplayan siyah sütyenimi de ben çıkardım.

Parmakları yavaşça kadınlığımı okşarken bacaklarımı biraz daha açtım.
Tanrım bu his,mükemmeldi.
Dudaklarımdan sesli bir nefes çıktığında,parmakları ustaca hareket ediyordu.
Bebek neredeyse daha yeniydi.Baran utanmadan şimdiki bebeğimizin doktoruna da sormuştu cinsel ilişki zarar verir mi diye.
Yanıt belliydi zaten.

Hayır.

Kendi isteğimle hırslanıp saçlarından tutarak dudaklarını kadınlığımda buluşturdum.Boğazından bir hırıltı koptuğunda,dili,dişleri,dudakları beni hemen deli etmeye başlamıştı bile.

İsmini söyleyerek bağırdığımda "Tadının hala  daha değişmemiş olması,ulan kadın sen mükemmelsin be!"
Dedi nefes nefese.

Kucağına oturdum bu sefer.Pantolonun üzerinden penisine baskı uyguladıkça üzerindeki gömleği çıkardım.
Şu teni,ölüp bittiğim şu vücudu..Ölene kadar değişmeyecekti hiç,biliyordum.

Dişlerinin arasından tıslayıp beni kucağında öylece odanın içindeki ebeveyn banyosuna götürdü.
Işığı açtığı anda kapattığı kapıya bedenimi sertçe yaslayarak öpmeye devam etti.
Dokunuşları,öyle harikaydı ki üzerimde..
Hala daha ilk günkü gibi.

Saatlerce Baranla suyun altında birlikteliğimi sürdürürken çalan telefonlarımızın sesini duymazlıktan geldik her seferinde.
Yüksek seviyeli bir arzu,herşeyin görmezden gelmesine bi sebepti.
Yatakta üstünde çırılçıplak yatarken saçlarımı okşadı."Seni iyiki almışım be kadın.İlk önce canım oldun,sonra doğacak olan çocuğumun annesi.Teşekkür ederim hayatım.Sen göklerde yükseltilmeye layıksın..."
Vücuduna daha çok sarıldım.Yorgun argın çıkan cümleleri,sesi niyetini belli ederken uzanıp dudaklarına yumuşak bir öpücük bıraktım.O mutlu olunca bende mutluydum.
Kısaca bu.
Kalbinin üzerine yattım.Atışları öyle ritmik ve düzenli atıyordu ki,bir an garipsedim.
Benimkisi daha hızlı atarken..

"Artık mutluyuz değil mi Baran? Hiç bir sorun yok.."

Saçlarımı okşadı,derin bir nefes alıp verdi."Olmayacak meleğim,hiç bir sorunumuz olmayacak."

Haftalar geçti belkide.
Baran'ın babası.
Bir hastalık sarmış bedenini.Evde günlerdir yüzü gülmüyordu eşimin.
Belli etmiyordu hiç bir şekilde.Çocuğum için hastane kontrollerine gittiğimizde dalıp gidiyordu ilk baş.
Anlamıştım bir şeyler olduğunu.Sorduğumda geçiştiriyor,yorgun olduğunu söylüyor ve sadece bana sarılarak uyuyordu.
Dayanamadım.
yatak odasına girerken onu ağlarken buldum.
Evet,Baran'ı ilk defa bu kadar içten ağlarken görüyordum.
O ağlayınca,içimde kopan bir fırtınadan daha fazlası oluyordu.

Yanına oturup başını omzuna koydum,ona sarf edeceğim kelimeleri kafamda tartmadan edemiyordum çünkü ağlarken hiç bir söylenen sözleri dinlemezdi o.
Derin bir nefes alıp verdim ve sadece "O iyi olacak" dedim.Daha sonra sulu gözlerle bana döndü ve "İyi olmayacak" dedi."Çok haksızlık yaptık,pişmanlıktan vicdanımdan dolayı kendimi öldürsem yeridir Maral.Çok üzdük,her ikisini de çok üzdük!"
Daha sonra başını göğsüme yaslayıp hüngür hüngür ağlamaya başladı.Daralan kalbimle birlikte daralıp sıkışan ruhumda aynı zamanda eşlik etti.Gözlerimden akmaya başlayan yaşlarla Baran'a sıkıca sarıldım,saçlarının arasına öpücükler kondurdum.
Daha ne diyebilirdim ki,ne söyleyebilirdim.

Yemeğe oturmuş karşılıklı sessizce yemeklerimizi yerken masada sadece çatal ve bıçağın sesi hakimdi.
"Sen moralini bozma" dedi bana.Gözlerine baktığımda önündeki yemekle meşguldü."Hamilesin.Çocuğu etkileyebilir."
Yavaşça yutkunarak arkama yaslandım.Bir yanım söylediklerini haklı bulurken diğer yanım onu deli gibi düşünüyordu işte.
O böyle oldukça sıkışan yüreğim dayanmıyordu fazla.
"Babanı ziyarete gidelim mi,ister misin?"

"Gidecek yüzüm mü var ki Maral?"

Tereddütsüz "Sen onun oğlusun Baran.Ne olursa olsun sen üstüne düşen görevi yapmak zorundasın.Tam olarak nesi var bilmiyorum ama-"

"Kanser" dedi sözümü kesip."Akciğer kanseri,saklamış benden.Annem de bahsetmedi hiç.Meğersem hep hastanede geçiyormuş ömrü de haberim yok.Diğer yanımda kızgın işte"

Masanın üzerindeki eline uzanıp tuttuğumda "Gidelim" dedi."Onu deli gibi görmek istiyorum"

___

Hastaneye vardığımızda akşam saat sekiz buçuktu.
Koridorla el ele ilerlerken Baran bir anda kapı numarasına bakıp durdu.
Yavaşça kulbu indirip kapıyı açınca bana baktı.
Babasının vereceği tepkiyi çok merak ediyordum ve bu yüzden ona güven verircesine gözlerimi açıp kapadım.

Kısa koridordan geçtikten sonra yatakta olan babasını gördüm.
İçime bir ateşin harlandığını hissederken yüzü bir hayli solgundu.
Ve,fazla zayıflamıştı.
Gözleri öyle baygın bakıyordu ki etrafa.
Şaşırdığım bir şekilde yanında oturan Baran'ın annesi oturduğu yerden aniden kalkarak üzgün bir şekilde oğlunun ismini söyledi.Elimi çekerken oğluna sıkıca sarıldı ve bana da.
Evet bana gıcık kapan kadın.
Sarıldı.

Demiştim,geçmişte her ne yaşanırsa yaşansın zor anlarda bile yanımızda olacak insanlara ihtiyaç duyardık.

Çünkü aile olmak bunu gerektirirdi.

Baran babasına eğilip nazikçe sarılırken göz yaşlarımı tutamadım.



Koltuklara oturduğumuzda artık konuşamıyordum.Sürekli doktor kontrolünden geçerken karnımda doğacak olan bebeğimi okşadım.
Baran'ın babası bu hareketimi görüp gülümsedi.
"Acaba torunumu görecek miyim?

"Tabii ki göreceksin,iyi şeyler düşün lütfen.Herşey çok güzel olucak"

"Biraz daha büyüsün,bak sana  o küçük ayaklarla koşa koşa gelicek Baba" Baran titreyen sesiyle az da gülümseyerek konuşurken babasını da güldürmüştü.
Çaresiz bir gülümsemeydi bu.

"Hakkını helal et oğlum,ne yaptıysak bizim cahilliğimize ver olur mu.Bu hastalığın sonu belli.Ne olur ne olmaz"

Göz yaşlarım durmaksızın aktı yine.Görmesin diye başımı başka yöne çevirirken vücudumda bitmek bilmeyen bir işkence mevcuttu.
Acıların dolu olduğu bir işkence.

"Baba,nasıl konuşuyorsun sen öyle.Asıl sen hakkını helal et,benim sana hakkım sonsuz"

Dayanamadım."Baran ben iki dakika lavaboya gidip geliyorum" dedim."Dikkat et" diyip onayladığında kendimi dışarıya attım.
Bu nasıl bir illettir.
Bu nasıl bir içten içe vicdan azabı çekmektir.

"Allahım,Affet" dedim kendi kendime konuşarak.Elim karnımda lavaboyu öğrenip içeriye girdiğimde yüzüme soğuk su çarptım.
İçeriye giren bir kaç kadının bakışları altında ezilsem de kendimi anca toparlayıp dışarıya çıktım.
Baran'ın babasının kaldığı odaya doğru yürüdüğümde kapıda Baran'ı doktorla konuşurken gördüm.
Destek almak istercesine bir eli belinde diğer eli kapı pervazına dayanmıştı kocamın.
Alt dudağı dişlerinin araında başını doktorun dedikleriyle sallarken  ne kadar da bitap düştüğünü o an gördüm.
Sakalları uzamış,saçlar dağınık,kırışmış ve yanlardan çıkmış beyaz gömlek.

Yaklaştığımı gördüğünde yanına varır varmaz bedenine sarıldım.Sarılmama karşılık verirken Baran konuşmanın devamı yok gibi "Peki,teşekkürler" dediğinde içeriye yeniden girmiştik.

______

"Bakın,kanserin bir çok çeşedi vardır.Babanızda tıp dilinde karsinoid tümör bir değişle  yavaş büyüyen nöroendokrin yani sinirsel uyarı sonucu hormon salgılayan hücrelerden başlayan kanserdir.Yavaş büyür fakat diğer çeşitlerden çok daha tehlikelidir.Son iki üç ay içerisinde alkol ve sigarayı fazlasından da fazla kullanmış.Tabii ki iş stresinden aile sorunlarından veya kendi anlatamadığı sorunlardan dolayı fazlalaştırmasına sebep olmuş olabilir fakat babanız ilk göğüs sıkışması ve dinmek bilmeyen öksürük şikayetleriyle geldiğinde çoktan teşhisi koymuştuk.Şu anda Cerrahi,kemoterapi,radyoterapi ne varsa elimizden gelenin fazlasını da yapacağız"

"Teşekkürler doktor bey,bir şey olduğunda telefon açık..Ulaşırsınız"

Doktor beyi dinledikten sonra Baran elimden tutarak birlikte ayağa kalktık.
Hastahaneden ayrılırken arabaya bindiğimizde "Bir yerlere gidip bir şeyler içelim mi? Ya da canın bir şey çektiyse alalım.Sen hiç aş ermiyorsun ya,kadın yoksa hamile değil misin sen!?"

"Oha Baran!"

Beni bira daha olsun güldürürken "Daha erken" dedim."Neresi erken hatun,görmüyorsun çocuk karnında Alien gibi çıkacak yakında"

Bir kahkaha atmamla bana eşlik ederken "İnşallah senin gibi insan dışı varlık olarak doğar da Alien gibi uzaylı olmasından iyidir"

Araba yolda ilerlerken gaza körüklendi resmen."Oğlum bi doğsun daha yaşına girmeden asker yetiştireceğim ben onu.Kasları olucak daha çocukken görürsün"

"Hele bi doğsun da.."
Çocukken kasları olucakmış peh!

Sonunda gerçekten canın çekmiyor mu diye diye başımın etini yerken erik aldırmıştım ona.
Sulu sulu hamile olmayanın canı bile çekmez miydi ki.

Evde yalnız olduğum bi günde televizyon izlemekle meşgul iken kapı çaldı.
Televizyonun sesini normalinden biraz daha kıstım ve ayağa kalkarak kapıya ilerledim.
"Bir günde anne oğul kafamızı dinleyemiyoruz dimi annecim,televizyon keyfimizin içine eden kişi kimmiş bir bakalım" dedim onunla resmen koridor boyunca konuşarak.

Kapıyı açtığımda anda Sude delisini gördüğümde salına salına içeriye girdi.

Parmağını resmen gözüme sokmak istercesine uzattığında yüzük parmağındaki koca tek taşı fark ettim.
Şokumu belli etmemek için "Hoşbuldun Sude geçsene içeriye"

"Aptallık etme sen Bihter Ziyagilsin"

"Ne diyorsun Allah aşkına" yüzümü buruşturarak o güzel yüzüne bakarken "Evleniyorum kızam evleniyorum!"

Bu kadarını beklemiyordum evet.
Dudaklarımdan dehşetle "Ne?!!" Kelimesi dökülürken "Yaa,Nikah tarihini bile ayarladık anlatabiliyo muyum! Allahım ağlıycam şimdi"

"Sude inanmıyorum.Tebrik ederim" birbirimize sıkıca sarılırken gözlerinin mutlulukla ne kadar da ışıldadığını fark ettim.
Onun mutluluğu benim mutluluğum demekti.
Buraya gelip de benimle paylaşması benim için ayrı bir sevinçti.
"İçeriye geç,bana daha ayrıntılı anlat."

O akşam yalnızlığıma arkadaş olurken onu dinlemekten büyük zevk aldım.
Çünkü Bora'nın kendisinden beklemediğim bir şekilde romantiklik akmış ve ona gerçekten rüya gibi bir evlenme teklifi etmişti.
Sude doğal olarak  da yanında  olmamı ve hatta nikah şahidimin olmasını da isterken pek mümkün olmayacağını söyledim.
Ne kadar da dara düşmüştüm.
Bir taraftan üzüntümüz varken diğer taraftan arkadaşımın mutlu gününde yanında olamamaktan korkuyordum.
Nasıl bir denk gelişti bilmiyorum ama herşey üst üste geldiği kesindi.
Baran'ın babası hastayken nikahta nasıl sevinçle dolu olurdum veya Baran gerçekten ister miydi orasını bilmiyordum.
Sude çok geçmiş olsun dileklerimi iletmemi isteyip anlayışla karşıladığında eğer Baran gerçekten razı olursa mutlaka geleceğimizi söylemişti.

O benim her zaman yanımdayken ben onun en mutlu gününde yanında olmak başlıca görevlerimdendi.

___

"Baba! Uçurtmayı da aldın mı?!"
Küçük kızın altın sarısı saçları güneşin rengine tezat minik omuzlarında koşarak dalgalanırken arabanın önünde bekleyen babasını es geçerek bagaja baktı.
Renkli ve püsküllerine ayrılmış boylu boyunca büyük uçurtmayı gördüğünde ellerini çırptı.
Babası yine unutmamıştı.

Baba burukça gülümsedi ve ona doğru eğilerek altın sarısı saçları öptü.
Kokusunu derince içine çekti.
Ailecek büyük yeşillik,herkesin bulunduğu piknik alanına geldiklerinde annesi yere serdi önlüğü.
Para herkese yetecek kadardı.
Ne az ne çok.
Normal bir ev vardı.Normal bir araba.
Parıltı yoktu, lüks bir hayat yoktu küçük bir kızken.

Annesi sepetten yiyecekleri çıkarırken babasını izliyordu Maral.
Babası koşa koşa uçurtmayı ileriye doğru savururken kahkahalar atıyordu her ikiside.

Kız babasının tatlı hareketlerine gülüyordu,babası ise tekrardan kızıyla birlikte çocukluğuna döndüğü için.

Uçurtmanın ucunu yavaşça küçük kızına verdi baba.Ona dengeyi öğretti.
Ve yavaşça yanından çekildi.
Uçurtma küçük kıza gökyüzünden adeta merhaba dercesine sallanıp  özgürce süzülürken uçurtmaya kuşlar kadar düşkündü küçük kız.

Arkasına dönüp babasına bakması için seslenecekken onun bir çocuğun saçlarını okşadığını gördü.Yanında boylu boyunca bir adam. Bir kız çocuğu değildi okşadığı saçlar. Küçük kızdan  yaşça büyük bir çocuk...

Babası kızını gösterdi.Çocuk dönüp küçük kıza bakınca mavi gözlerine adeta kapılıp büyülenerek gülümsedi.Tanışmak için iki adamın yanlarından ayrılırken küçük kızın yanına vardı.Elini uzatarak sevecen bir tavırla ''Merhaba,ben Baran sende Maral olmalısın'' dedi.Küçük kızın babası söylerken duymuştu ismini.Ne güzelde yakışmıştı ona bu isim.Maral elinde tuttuğu bir uçurtmaya birde uzun boylu, isminin Baran olduğu çocuğun eline baktı.Elini uzatıp sıkarken ''Evet'' dedi.''İsmim Maral.''

''Tanıştığıma memnun oldum.Bizde bu gün daha yeni taşındık İstanbul'a.Sanırım  babalarımız artık daha sık görüşecek.''


Küçük kız biraz daha utanıp gülümseyerek kehribar gözlere baktı.''Uçurtma sever misin? Babamla ne zaman buraya gelsek rüzgardan dolayı uçururuz.''

''Ben futbol severim.Ama istersen,sana eşlik edebilirim.Belki severim.''


O gün küçük kız Baran'a uçurtmayı sevdirdi.Unutulmaz eğlenceli anlara ikisi şahid olurlarken Maral ilk defa  giderken ayrılmak istemedi.İyi bir arkadaş mı olmuşlardı,yoksa daha farklı güçleşen bir kıvılcım mı?

Küçük kız bir daha onu hiç bir zaman görmedi.


Ve bu kıvılcım bu günden sonra kaderlerini birleştiren,çocukluk aşkından birbirlerini habersiz kavuşturan iki genci buldu.Ve şimdi bir çocukları olacaktı ve çocukluk anıları beyinlerinden silinecek kadar çok şey yaşamışlardı...

_____

2 Hafta sonra -Son kısım-

''Hadi ama Baran! geç kalıyoruz!''

Baran adeta koşarak yanıma geldiğinde kapıyı  açıp dışarıya çıktım.''Geldim güzelim geldim.''





''heyecanlı mısın bakalım?'' diye sormamla gözlerini sarhoşça devirdi.''Heyecanlanmak ne kelime,kontrole her gittiğimizde ultrasonda gördüğüm anda kalbim çarpıyor ne diyorsun sen.Gelse de kavuşsak artık, özletti kerata.''

''Az kaldı sayılır'' dedim içimdeki tuhaf ama değişik bir hisle. El ele arabaya  ilerlerken bu gün oğlumu daha büyük ve gelişmiş bir şekilde göreceğim için mutluydum.Karnım kendini belli ediyordu ve bu yüzden eskisi kadar dar kıyafetler giymiyordum.Mide bulantılarım ise devam ediyordu.Sude demişti ki 'gün gelicek karnın iyice büyüğünde yatarkan sürekli yan yatıp bacak arana da yastık koyacaksın' falan demişti.Sanırım dayanabilirdim. ''Ömrümüz hep hastahenelerde geçiyor değil mi güzelim?'' arabayı kullanırken mahçup bir şekilde gülmekle yetindim.Haklı olana ne söylemek gerekirdi ki..

''Daha Seninle ve oğlumla yapacak çok şeyim var Maral..''

''Biliyorum..''

Birbirimize resmen aşkla bakarken o sırada aklıma Sude geldi.''Sude,Evleniyorlarmış Baran.'' kırmızı ışık sarıdan yeşile dönerken gaza yeniden bastığı gibi gülümsedi.''Evet biliyorum.Bana da bir hafta öncesinden mi ne söylemişti Bora. Duyunca sevindim.Birbirlerini gerçekten seviyorlar.'' dediğinde katılırcasına onaylar biçimde başımı  salladım.''Gidecek miyiz peki?'' diye sorduğumda ''Bu nasıl soru Maral.En yakın arkadaşlarımızın  mutlu gününde yalnız bırakmamamız gerekir öyle değil mi?''

''Tabii ki ama ben babanı düşündüğüm için sordum.''

Bir süre duraksadıktan sonra ''Sende haklısın ama yine de orada bulunmamız icap eder dimi?'' haklıydı.Sude benim çok eskilerden beridir unutulmayan efsanelerimdendi.


Arabanın içini bana ait olmayan bir telefon sesi duyulduğunda Baran kalçasını hava kaldırarak telefonunu arka cebinden aldı.Telefonu aralıksız çalarken kaşları çatıldı.Bu durumda ''Kim arıyor?'' diye sordum.Arabayı son hız kullanırken ''Doktor arıyor,hayırdır inşallah'' diyip çağrıya cevap vererek kulağına götürdü.

''Alo? Onur bey buyurun'' gözlerim ona kenetlenmişken kaşlarını çattı.''Siz iyi misiniz ne oldu?''


Baran bir süre doktoru dinledi...Dinledi...

Daha sonra derin bir nefes çıktı göğsünden.Yutkundu..Gözlerinin altı kızardı..Bir süre sonra gözünden bir damla yaş aktı.

İçimdeki merak git gide artarken bir yola birde ona bakıyordum.Gaza daha çok bastı.Dişleri titredi.''Baran neler oluyor?!'' diye  bağırdığımda Elindeki telefon parmaklarının arasından kayıp bacaklarının üzerine düştü.

Panikle telefonu alarak kulağıma  götürdüm.''Alo Onur bey ben eşiyim neler oluyor!?''

''Maral hanım nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum ama,Murat bey bu sabah..Onu kaybettik..''


Her şey durdu o an.Başımdan aşağıya kovalarca kaynar sular şelale gibi döküldü vücudumun her bir bölgesine. Baran'nın dudaklarından acı bir çığlık yükseldiğinde donmuştum.Telefonu yavaşça kapattığımda daha fazla hızlanan yola tepkisizce bakakaldım.

Bitmişti.

Acı,dört bir koldan sarmış her yanımızı...Dayanamadı.

Belki de acı çekiyordu ve kurtulmak istedi.

Gözlerimden akan yaşlarla kendime anca gelebildiğim de ''Baran, sevgilim yavaşla biraz lütfen.Çek sağa istersen ben kullanayım hastahaneye gidelim hemen.'' durmadı...

Beni dinlemedi.

120..140..160..

''O BUNU HAK ETMİYORDU! O  YAŞAMALIYDI! ONUN GÖRECEĞİ TADACAĞI YAŞAYACAĞI O KADAR ÇOK AN VE ANILAR VARDI Kİ!! MARAL!!! O BUNU HAK ETMİYORDU!!''

Haykırışları arabanın camlarını dağıtacakken içim kan ağlıyordu. Ruhumun ezik parçalarından kopan haykırışlar havayla buluşmasına az kalırken karnıma sıkıca  sarıldım.

''ONUN GÖRECEĞİ DAHA ÇOK ŞEY VARDI!!''


Külleri uçuşan bir köz yatağında gecenin serinliği fayda etmez ateşe.İnsanoğlu böyledir. Harlar,uçuşur hayatını yaşar,beslenir...Ve ölür..

Toprak...İnsanoğlunun kıdemli hazinesiydi...


_

Sude sürekli aradığı arkadaşının telefonlarına cevap vermesine tatlı bir şekilde bozulurken ''Sude!'' diye bağırdı Bora.

''Efendim Yiğidim!'' diye karşılık verirken ''Hemen buraya gel!'' diye talimatını duydu genç kız.

Bir gariplik hissederek mutfaktan içeriye girdiğinde Bora televizyonun karşısında öylece duruyordu.Sude Bora gibi gözlerini ekrana kitlediğin de sesi volum  olarak artmıştı.


'Sayın Seyirciler son dakika haberlerinde bu gün acı bir haberle daha sizlerle birlikteyiz.Anayol da neredeyse yüz altmış hız sınırını geçen aracın nehire akan bir uçurumdan yol dışı  yuvurlandığı haberi alındı.Arabada iki kişi varken şoförün eşi  hamile olarak çıktı.Maral Bolat ve ünlü iş adamının oğlu Baran Bolat aracının yüzde doksan yedisiyle hasar alarak Tüm sağlık ekiplerinin müdahelelerine rağmen kurtarılamadı.'





Yapılacak daha çok şey vardı hani...

Bir çocuk gelecekti dünyaya..

HAYAT GÜZELDİ hani..

Birinin daha mutluluğuna sebep olacaktılar

Haklar mı helal oldu kaç kere?

Koşacaktı çocuk daha anne ve babasına.Okuldaki gururunu konuşacaklardı herkes.Asker olacaktı belki.

Hani?

Bir dede  Torununu görüp ona sıkıca sarılacaktı belki..Torun sevgisini o da tadacaktı?

Değer miydi?


Gecenin karanlığında indi bir güneş kadar parlak bir ışık.Musalla taşından sonra Yan yana iki mermerin üzerine vurdu tüm parlaklığıyla.

Cennetten gülümsediler aslında çift.

Sanırım,gerçek kurtuluş buydu...

çünkü asırlarca süren bir rüyadan uyanmış gibiydiler...


-SON-





Ne söyleyeceğimi bilemiyorum gerçekten :/

Yazarken gerçekten zorlandım. Bilemiyorum yani  bu doğru düzgün bitirdiğim ikinci kitabımdı.Benim üzerimde sizin çok emeğiniz var arkadaşlar.Bunu diğer kitabı bitirirken de dile getirmiştim.Siz olmasanız ben bu wattpad camiasında hiçim. Altmış altı veya altmış yedi bölümlük bir hikaye yayınlamışım.Ve geçen bu süreç içinde sizlere bir teşekkür borçluyum.Sizlerden ayrılmak istemiyorum eğer gerçekten beni şu ortamda sevip birazcık da olsa bana karşı bir güveniniz samimiyetiniz varsa :)
Artık büyüdüm ve lise 2 oldum.Artık bazı şeyleri  daha iyi düşünebiliyor daha olgun kararlar alabiliyor hissediyorum kendimi.

Sizlerden ayrı kalmak istemiyorum ve bana sıkça mesaj atın.İletişim halinde olalım.Ya da diğer kitaplarımda buluşalım..Size orada da ihtiyacım olacak gibi.

Bu kitapta eğlendiğim anlarda oldu şimdi ki gibi üzüldüğümde.İkinci kitabını çıkarmayı düşündüm fakat daha fazla devamını getiremeyeceğime karar verdim.Zaman geldi sizin komik mizahçı yorumlarınızı okuyarak bozuk olan morallerimi düzelttim,zamanı geldi güzel mesajlarınızı okuyarak mutlu edilmek neymiş onu öğrendim.

Açıkçası sizlerden çok şey öğrendim.

Sorumluluk sahibi olmayı da..

Diğer kitaplarımda buluşmak için ☝🏻☝🏻☝🏻

Artık wattpad'de daha aktif olmaya çalışacağım,sizlerle ilgileneceğim.
Sorunlarınız sorularınız varsa yorumlarda veya mesajlarda onları cevaplayacağım.
Sizleri seviyorum 😘😘

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro