Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

Devamsız Sıcaklık 🔥







Günlerim göz açıp kapayıncaya kadar hızla geçerken
Sevdiklerimin her zaman yanımda oluşu beni hiç bir zaman zor anımda bile yalnız bırakmayanlar sayesinde oldukça kendimden emin ve güçlüydüm.
Karnımda büyüdüğünü,benimle kahkaha atıp benimle uyuduğunu,benimle yemek yediğini hissettiğim bebeğim artık çok daha sağlıklı ve huzurluydu.Onun için her önlemi eksiksiz alırken yediklerime de bir zaman sonra dikkat ediyordum.

Ve sonuç olarak duba gibi olmuştum.

Yani o kadar abartılacak kiloda değildim fakat 60 kilo olmamın da başka bir açıklaması yoktu.
Maral Bolat hiç bir zaman 60 kilo olamazdı!

"Of ya al işte! Gör bunları gör!" Tartıdan indiğim gibi Sudeye karşı sinirle soludum.

Omzunu duvara dayamış dayanamayıp bir kahkaha patlatırken ellerimi belime koydum."Sorması ayıp açıkta kalan bir yer mi gördün de bu kadar gülüyorsun! Kes sesini ya gülme! Teselli edeceğin yerde gülüyorsun Sude!"

"Ya tamam!" Dedi bir an kendi dizginlese de yine gülmeye devam etti.

Kapı çaldı bir anda.Kimseyi beklemesem de şaşkın bir ifade ile Sudeye kısa bir bakış attım.Neyseki susmuştu.
Odadan çıkıp kapıya doğru ilerlediğimde ilk işim delikten bakmak olmuştu ki elinde bir sürü güllerle bir kuryeci görmemle şaşkınlığım daha da arttı.

Sude "Neler oluyor?" Diye sorduğunda işaret parmağımı dudaklarımın üzerine koyup sus işareti yaptım.

Kapıyı açtığımda şapkalı ve üniformalı bir adam hafif bir gülüşle ismimle soy ismimi okudu.
Evet diye cevap verdiğimde "Bu güller size" diye elime tutuşturarak bir de bir kapıda imza attırarak kapımdan ayrıldı.

Elimdeki güller o kadar fazlaydı ki ağzım açık kalmıştı.

Muhteşem kırmızılıkta güller kollarımın arasında burnuma hoş bir koku salgılarken Sude bir ıslık çaldı."Kız ne bu güller ne bu güller.Benim Öküz Bora böyle şeyler yapmıyor!" Diye cırladığında gözlerimi devirmiştim.

Gül gibi çocuğa ne biçim hitaplar ediyordu.

Kalbim anında heyecandan hızlı atmaya başlarken bir de içindeki küçük notu görür görmez bende kayışlar kopmuştu.
Gülleri masaya bırakıp küçük zarfı içinden aldım ve açtım.
Siyah koyu renkteki kağıdı anında içinden sıyırırken bu düzgün el yazısının Barandan başka olmayacağını anlamış oldum.

"İnan sevgilim bu güller senin için az bile. Çünkü daha fazlasına layıksın.Seni anlatan tek renk bu.Vahşi ve aşık. Ve ben bu rengi seninle sevdim.Her ne kadar kötü bir geçmişe dayanmışsak Evlilik yıl dönümümüz kutlu olsun.Akşama seninle olacağım için çok mutluyum..Özle beni..

                   BaranBolat

Notu okumayı bitirdiğimde manyak gibi gülüyordum.
Kendimi deli gibi güllere sarılı bulurken "Anladık güllerin var niye suratımıza vuruyorsun ?" Diye bağırdı bana Sude.

Elinde çantası vardı ve montunu giymişti.



"Evlilik yıldönümünüz canım biliyoring yani.Ben gidiyorum Bora aradı aşağıdaymış,bi de o güzelim güllerinin solmamasını istemiyorsan  ya saç spreylerinden sık üzerlerine ya da suyuna aspirini ez dök.Ya da bir çay bardağı, suyun içine soda koy.Bu kıyağımı da unutma."

Bana uzaktan bir öpücük atıp ben bir şey dememe kalmadan dışarıya çıktı.
Sonrasında Arkasından sadece sessizce "Teşekkür ederim" diyebilmiştim.Tekrar güllerimle baş başa kaldığımda Sudenin dediğini yapmaya karar vererek ilk önce gülleri güzel büyük bir cam kavanoza koydum.Küçük ecza dolabından aspirini bulup kutusundan iki tane çıkararak bir kaşık yardımıyla toz halinde iyice ezdim.Ve suyun içine attım.

Umarım işe yarardı.

Güllerle ilgilenirken kapı bir kez daha çaldı.
Sude'nin geri geleceğini tahmin ettim ama etrafıma bakıp unuttuğu bir eşyası var mı diye kontrol ettim.

Kapıya ilerleyip açtığımda karşımdaki kişiyi görmemle gözlerim sonuna kadar açılmıştı.Ardından dudaklarım aralanarak ismi sakince döküldü ağzımdan.

"Abidin?" (Maral'ın gerçek olmayan ailesinden kalan kuzeni.Almanyadan)

Hafif bir tebessüm yolladı suratıma "Beni özledin mi kuzen?" Şaşkın dolu bir kahkaha döküldü dudaklarımdan.Onu burada görmeyi beklemiyordum.Hatta..Beni unuttu sanıyordum.
"Ya nerden çıktın sen özlemez miyim gel buraya!" Kollarımı açtığımda elindeki orta boylu çantayı yere bırakarak bana sarıldı.
Ağlamak istedim.Çocukluğumdan beri kuzen dediğim kişi,eğlendiğim vakit geçirdiğim...
Garip,gerçekten garip..

Uzun süre kapıda sarılı kaldık.Değişmişti,çok daha yakışıklı olmuştu.Onu daha iyi inceleyebilmek için ayrıldım ve suratına baktım.Onca piercingleri suratına yerli yerindeydi,saçının sağ tarafı kazıktı ve ve kazık olduğu yerdede büyük bir dövme yaptırmıştı.
"Kilo almışsın,toparlamışsın kendini" dediğinde gülümseyerek "Sende çok yakışıklı olmuşsun" dedim.

"Hadi geç içeriye" kapıyı kapattığımda ellerini birbirine sürterek her zamanki gibi değişik yürüyüşüyle salona geçti.

Bir ıslık çaldı kollarını açıp etrafa göz atarak."Yeni eviniz bu demek ha? Eskisini düşünemiyorum o zaman" ve kendini koltuğa attı.

"Enişte tarif etti ama bu kadarını beklemiyordum."

"Enişte?"

"Baran işte?"

Suratına boş boş bakarken bende nereden buldu burayı diyordum.
Cevabını almış oldum.

"Rehberdeki bütün numaralar silindi,bitek Baran'ı bulabildim.Bu akşam Almayanya geri dönüyom,gitmeden bi vedalaşalım konuşuruz falan diye geldim"

"İyi yapmışsın konuşuruz tabiki"

Karşısına oturdum yavaşça karnımı tutarak,bebeğim için bazen ani hareketler yapmam doğru değildi.
Karnıma bakıp gülümsediğinde "Sizin çocuğunuz mu olacak şimdi ya?" Diye sordu."Böyle kırış kuruşuk falan"

"Abidin!" Diye uyardığım da kafasını geriye atarak güldü.

"Cinsiyeti belli mi?"

"Hayır"

Bu kadardı.
Gözleri tavanda gezinirken derin bir nefes aldım."Karnın açsa bir şeyler hazırlayabilirim" dedim.Sarhoş bakışları yeniden beni bulduğunda dilini damağında şaklatıp "Sana hamileyken yemek hazırlattıracak değilim.Yedim ben sağol" dedi.

"Herşey üst üste geldi" dedi.Oturduğu yerde dikleşti ve dirseklerini bacaklarına koyarak eğildi."Biliyorum,çok kötü şeyler yaşandı ama seni hiç bu kadar iyi görmemiştim Maral.Eski ailenle çok tartıştım.Her zaman seni savundum,yıllardır kuzenmişiz biz.Seni her zaman bir kardeşim gibi gördüm bilirsin,ama yanında olamadım.Baran gibi güçlü bir iş adamıyla evleneceğin haberini aldığımda kötü oldum,seni her zaman kıskandım ben.Güçlü bir kadınsın,güzelsin,komiksin,etrafına sürekli pozitif enerji saçıyordun resmen.Yıllar sonra gerçek ailenin onlar olmadığını öğrenmek beni de çok yıprattı,üzülmeni hiç istemedim." gözleri boş bir yerde odaklandı.
Boğazımda küçük bir yumru vardı.Kalbimde oluşan sislerin dağılma sebebi olan sözleri,beni karmaşık duyguların içine hapsetti.

"İnanılır gibi değil aslında,Şimdi Baranla evli,hatta bir çocuğunuz olucak ve uzun zaman sonra ben çıkıp geliyorum."

"Hakkımda düşündüklerin,beni çok mutlu etti.Evet benim için bir travma gibi bir şeydi bu,zor dönemler geçirdim.İlk çocuğumu düşürdüm..Ama geride kaldı.Hepsi Baran sayesinde.Beni ateşin içinden çekip aldı sanki.Nefret ederek evlendiğim adam,şimdi hayatımda çok büyük bir yeri var bende.Onun hakkını nasıl öderim bilmiyorum."

"O göründüğü gibi değil eminim.Kalbi çok temiz bir adam.Umarım ömür boyu mutluluğunuz devam eder."

Parmaklarımı birbirine bağlayarak küçük bir gülümseme ile başımı salladım.Kuzenim dediğim şu adam,benden iki yaş küçüktü sadece.Neredeyse yirmi beş yaşına girecektim ,doğum günüme az bir zaman kalmıştı.Yani bu durumda ya yirmi üç ya da yirmi iki yaşlarında falan olmalıydı.
Eğlenceli bir tipe sahipti genelde.O Alman aksanı hala daha dilinde,değişmemiş.Ama bu gün buraya bütün kişilik özelliklerini bir yerde bırakmış,bambaşka bir insan olarak çıkmıştı karşıma.

"Ya ben sana gerçekten bir şeyler ikram edemedim.Bekle iki dakika geliyorum."

"Ya gerek yoktu aslında"

Ona kötü bir bakış atarak mutfağa gittim.Sudenin ben hamileyim diye onun en sevdiğim incirli kurabiyelerinden bir tabak hazırladığımda,yanına bir kahve koyarak sehpaya,önüne bıraktım.

Yeniden karşısına oturduğumda ise,kahve fincanını alıp bir yudum aldı.
"Çok değişmişsin" dediğinde gözlerimi ondan utançla kaçırdım."Yani yanlış anlama.O eski cilveli süslü halin yok mesela."

"Bir bebeğim olucak Abidin.Takılarla elbiselerle makyajla mı durayım evin içinde.Hem eski neşemin artık kalmadığının bende farkındayım.Ama mutluyum,önemli olan bu.."

"Tabii ki" dedi beni onaylayarak.Bu sefer ben ona bir soru sorarak "Bir daha Türkiyeye dönmeyecek misin?" Dedim.

O da,ağzındaki lokmayı yutup "Saçmalama,burası benim gerçek vatanım.Sadece Almanyada okul biraz daha geç başladığı için gidiyom.Sırf okul için yani bir de annem var."

Çarpık bir gülüşle "Yıllardır annene de yenge dedim iyi mi?" Dedim.
Bunların daha aklıma yeni gelmesi ve benim çıldıracak olmam.
"Hepsi geride kaldı Maral.Ne diyeyim,keşke geçmişi unutturan bir makina olsa da,beyinlerimizi temizlese." Dedi Abidin.
Güldüm,"Bu gerçekten iyi olurdu."

Abidin önündekileri bittirdiğinde kolundaki saate bakıp gözlerini büyülttü."uçağa yetişmem lazım.Gideyim artık."
Başımı salladım.Ayağa kalktığımızda kapıya kadar birlikte yürüdük.Çantasını alarak bana döndü ve bir kez daha içten bir şekilde sarıldı."beni ne zaman istersen arayabilirsin,ilk uçakla kalkar ışınlanır yine gelirim" dedi.Bir kahkaha atıp "Sen de ne zaman istersen arayabilirsin.Çekinmek yok" dedim.
Birbirimizden ayrıldığımızda gözlerime uzun uzun bakarak "Hoşçakal" dedi."Görüşürüz" diye karşılık vermemle kapıyı açıp dışarıya adım attı.Asansör gelene kadar orada bekledim.Gittiğinde ise kapıyı kapattım.

Az önce burada olması beni garip hissettirmişti.Hiç beklemediğim hatta ummadığım bir kişi olarak burada bulunmuştu.Vay be.

Etrafı topladım.Parfüm kokusu ortama yayılmıştı.Rahatsız edici değildi ama yine de pencereleri açtım.
Daha sonra kapatmıştım zaten.
Saat akşam sekize doğru kapıdan bir anahtar sesi geldi ve televizyonun sesini kıstım.

Ayağa kalktığımda,tüm karizmatikliğiyle bana doğru gülerek gelen Baran'a doğru koşturdum.Kucağına atlayana kadar "Yavaş hareket et,bebeğe zarar vereceksin" derken telkinlerini hatırlayıp boynuna sıkıca sarıldım.

"Mis kokulum" diyerek burnunu saçlarımda gezdirip boynuma bir öpücük bıraktı.
Onsuz geçen her saniyeyi bile göze alarak özlüyordum.
Koltuğa oturduğunda ise hala kucağındaydım ve dudaklarımı şefkatli ve yavaş bir şekilde öpmeye başladığında karşılık vermem uzun sürmedi

Onu öpmek cennetin kapılarını aralamak gibi.

"Abidin geldi mi?" Dudaklarını çekip yüzüme gelen bir tutam saçı kulağımın arkasına sıkıştırdı.Başımı sallayıp "Evet" diye onayladım "Konuştuk falan,Almanya'ya geri dönecekmiş."

Hafif bir tebessümle karnımı okşadı.Henüz daha belirgin değildi ama o her an oradaki varlığını hissedermiş gibi severdi."Seni ne kadar özlediğimi tahmin edemezsin" dedi.Gözlerime o kadar yoğun ve istekli bakıyordu ki,ondan pek bi farkım yoktu aslında.Bu arada,gözleri sürekli ağrıdığı için siyah ince camlı bir gözlük takıyordu.
Ona bir kez daha aşık olmamın sebebi daha diyebilirdim.

"Bende,ama korkuyorum"

Baran,bebek konusunda çok hassastı.
Olabildiğince yanımda olmuş,sırf ihtiyaçları için beni zorlamamıştı,onun konusunu dahi açmamıştı hatta.
Ama bazı sınırlar zorlandığında,onunla eş değer olduğumu söyleyebilirdim.

Başını sallayıp yer değiştirerek beni koltuğa yavaşça bıraktı ve ayağa kalktı.
Ceketini çıkarıp,Beyaz gömleğinin düğmelerini açarak ilerlemeye başladığında "Bir duş alacağım,istersen yemeği dışarıda yiyelim"dedi.

Bacak bacak üstüne atarak alt dudağımı gülerek ısırdığımda o da neler oluyor dermiş gibi bi hal alarak kaşlarını tatlı bir şekilde çattı.

Titrek bir nefes verip cevap verdim.

"Yemeğe gider miyiz bilmem ama,seninle bir duşa varım."

🔥



Yorum ve düşüncelerinizi eksik etmeyin.
Bölümlerin gecikmesi hakkında pek söyleyeceğim bir şey yok arkadaşlar,sürekli mesajlar alıyorum fakat hayatımın neredeyse tamamı büyük bir maratonla ilerliyor.Sınavlar,okul,arkadaşlarım,ailem...

Final hakkında pek bir şey bulamadım.Nasıl bitireceğim diye nasıl daha güzel olabilir diye sürekli deftere bir şeyler karalıyorum.
Yardım etmek isterseniz

İnstagram- makbuleyuksl
Mesaj atabilirsiniz ya da buraya yorum olarak fikirlerinizi beyan edebilirsiniz.

Yb'de görüşmek üzere :)) sizi seviyorum

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro