Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

"Benli Necla"

(Maral 👆👆👆)

Yüzümdeki sıcak ışık beni rahatsız edince kıpırdanıp arkama döndüm.Başımın altındaki yastığı aldığım gibi kafamın üstüne yerleştirip bastırabildiğim kadar bastırdım.

Ölmek istiyorum sanırım..

Ağladığını bir hayli belli eden göz kapaklarım şişmiş ve kızarmıştı.Gözlerimi bir kapatsam ateşler içinde yanacağını bildiğimden bolca su çarptım yüzüme.Gözlerime..

Sonra belki rahatlarım diye soğuk bir duş aldım.Aklıma Baran'nın yanında kalacağımın düşüncesini bile getiremiyordum.Her gün onun o ukala tavırlarını çekmek laf dalaşı yapmak.. Onu çekecek güçte değildim.Ben onun yanında fazlasıyla sönüktüm.Yine vücudumda taşıdığım benlerimle mutlaka dalga geçeceğinden de emindim.

Ben hiç bir zaman böyle bir hayatı hak etmedim...

Ama sadece Karanlık ol Maral.Hislerinin barındırdığı kapılarını kapat,ve sadece anlat.

İç çamaşırlarımı giydikten sonra bavulumda duran lacivert çiçekli yazlık bir elbiseyi üstüme geçirip saçlarımı gevşek bir şekilde ördüm.Ayağıma sarı babetlerimi giyip gözlerimin kenarlarına hafif bir pudra ile geçtiğimde zorla da olsa kızarıklığı kapatabilmiştim.Gözlerime hafif bir eyeliner çekip dudaklarıma da balmımı sürdükten sonra hazırdım.

Aşağıya indiğimde direkt bahçeye çıktım.Abidin de dahil annem ve babam kahvaltı masasının başlarına geçmişlerdi.Hiç bir şey olmamış gibi yanlarına yaklaştığımda Abidin başını tabağından kaldırır kaldırmaz gülerek ''Günaydın kuzen!'' diye bağırdı.Sahte görünmemeye çalışarak bende gülümsedim ve ''Sana da günaydın'' deyip masaya oturdum.Annem ve babamın yüzlerine bile bakmadan hemde.

Tabağıma bir kaç kahvaltılık koyarken babamın ''Bize günaydın yok mu?'' diye sormasıyla ona bakmadan gülümsedim ve ''Malesef.Bu gün ki konuşma hakkım sadece Abidinle sınırlı'' deyip çatalımla ağzıma bir domates dilimi attım.Babamın kasılmış bedenini fark edebiliyordum ama bundan sonra hiç kimse aileden, benden merhamet beklemese iyi olurdu.Güçlü durmanın tek yolu buydu benim kuralıma göre.

''Öğleden sonra seni Baran almaya gelecek.'' zaten öğlen olmuştu.

''Ne yapabilirim.Gitmemek için elimden geleni yapacağım bende.''

''nereye gidiyon Maral?'' Abidin'e dönüp ''Boşver kuzen.Uzun konular.Seninle ilgili değil.'' deyip gülümsedim.Şimdi işim gücüm yok Abidin'e laf anlatamazdım.

''Maral bi aksilik çıkartma istersen.'' babamın bir kez daha gergin çıkan sesine cevap vermeyip önümdekileri yemeye devam ettim.

***********

''Maral adamı hasta etme bin şu arabaya!!'' diye kükredi Baran.Yerimde sıçrasam da yine de inat edip omuzlarımı silktim.''Banane ya gelmiycem zorla mı!''

''Ya ben çok mu meraklıyım seni alıpta götürmeye.Zorundasın diyorum gerizekalı!!''

Bi dakika az önce gerizekalı mı dedi bana bu? ''Sensin be gerizekalı! Cips paketinin yanında verilen kola! lan sen benim evladım olsan seni eldivenle severim ben be! ya da cebine uyuşturucu koyup polise ihbar ederim! Hıyar olsan cacığa bile doğramam ben seni!'' sinirlendiği boynundan belirli olan damarlarından anlaşıldığı gibi olunca ilk baş korkmadım değil.Ama arabasından öyle bir çıkmıştı ki o an bulunduğum yerden toz olup koşacağım gelmişti.

Korkunu belli etme Maral!

Hızla bana doğru ilerledi.Yine de elimde varken bir kaç adım geriye gittim.Eliyle kolumu sıkıca tuttu.Acısından dolayı yüzümü buruşturdum.Yüzüme iyice baktıktan sonra 2 saniye geçmeden elini kolumdan çekti.Ama hala daha sinirliydi.Sinirlenecek bir şey yok ayol.Alt tarafı gelmek istemiyorum o kadar.

''Hayvansın Baran ya hayvan!'' kolumu tuttum.Ne biçim sıkmıştı şerefsiz.''İnanki sende belgeselde oynasan göze batmazsın Maral''

Hey alttan alttan bana da hayvan dedi!

''S-sen denize düşsen köpek balıkları seni karaya atar be!'' bu sözler aklıma nereden geliyor bilmiyorum.Ama bir yönden de bazen piçliğim oluveriyor ne yapalım.

''Allahım sen bana sabır verme ya verme de köpek balığı gibi tek lokmada yutayım şunu!!'' sinirle iki yumruğunu sıkıp bana iyice yaklaştı gözlerimin içine bakıp.Her an dudaklarımız birbirine değecek gibi olduğundan yerime çivilenmiş gibi hissedip geri adım atamadım.

Allahım ben sadece sana yakın olmak isterdim.Bu Baranda nereden çıktı?!

Sonunda kendimi ondan itecek gücü buldum ve ellerimi göğüsüne yerleştirip ittim.Böylece bir kaç adım gerilemişti.Rahatça derin bir nefes alıp verdim ve ''Gelmiyorum!'' diye bir kez daha bağırdım.Güldü.Sinirden güldü.

''Gelmiyorsun öyle mi?'' diye bir kahkaha daha patlattığında anlam verememiş bir şekilde başımı iki yana salladım ve yine ''Gelmiyorum'' dedim.

Yüzünü asıp eski sertliğine büründüğü gibi ben neler oluyor demeden beni omzuna attı.Evet bir ceket gibi omzuna attı.Ve ben dünyamı ters görmeye başladım.Daha doğrusu en çok dolgun poposunu görmeye başladım.Kollarımı aşağıdan sarkıtmak yerine bir elimi sırtına götürüp vurdum ve ''İndirsene ya beni!! Bu ne kız kaçırıyormuş gibi!''

''Bana onca hakaretler edip hayvan de sonra da ondorsono yo bono! yok öyle Maral hanım.Git gide kabarıyor defterler bak!''

''Ne defterinden bahsediyosun ya! ödiycem diyorum işte borcumu allah allah.Anne!!! ya gelsene kızını kurtarsana alsana ya'' niye anneme seslenmeye gereği duymuştum ki ben.Zaten onlar istemiyor muydu benim gitmemi.Bal gibi de istiyorlardı hemde.

''Abidin!!! ya bari sen gell!!'

''Abidinine başlatma şimdi kızım! bin!'' kapıyı açtığı gibi bacaklarıma sardığı kollarını çekip beni zorlada olsa oturtup kapıyı kapattı.Oysaki oturmamak için ne mücadeleler vermiştim.Kapıyı yeniden açıp çıkmayı planlıyordum ki bu sefer kilitledi.

Koca bir siktir Maral!

Git hadi git.

******

Gözlerim kısık,çenem kasık olduğu kadar bedenimde gergin bir şekilde deri koltuğa yerleşmiş yanımızdan geçen süratli arabaları izleyip duruyordum.Bir süre sonra sıkılıp dizimle ritim uydurmaya başlayınca göz ucuyla Baran'a baktım.

Işıklara doğru yavaşlayınca o da göz ucuyla bacaklarıma baktı.A.a Delinin zoruna bak.

Eteğimi çekiştirdim dizlerimin üstüne kadar.2 karış açılmış mübarek. Adam bakmakta haklı.Bende suç.Ben fark edemedim.

"Camları kapatıp klimayı açsak hani? Hava sıcak biz yanıyor cayır cayır. Sıcak buralar.Hot yani.I m sweating a lot yani."

"Sen ne okuyordun?"

"İngiliz edebiyatı"

"Belli oluyor." deyip camları kapattı. Tamam yani İngilizce biliyor olabilirim.Dilime takılırsa günlük yaşantımda da çıkıveriyor öyle kelimler..

Araba durduğunda bu soğuk ortamdan çıkmak istemedim hiç.Zaten kim soğuktan sıcağa geçmek ister ki? Ama ben ne yaptım? Çıktım.

Bavulumu ve çantamı alır almaz tepeme yerleştirdiğim aynalı gözlüğümü gözlerime indirdim.

"Nasılım? Tam bir artistim değil mi?" omuzlarımı dikleştirip mankenler gibi bir elimi belime koydum.Ona öylece bakarken o sadece gülmüş ve "Evet.Artist bir benli Necla" deyip kalan kutuları kollarının arasına alıp bagajı kapattı.

"Necla kim be!?"

"Bizim oralarda öyle bir laf vardır bilir miydin?"

"Hah.Koskocaman holding işleten Baran Bolat'ın içine egeli yörük ahmet kaçmış."

"Hadi gari gız.Oyalanıp durma.Davran çabuk eve!!" arkamdan bir kahkaha patlatıverdiğinde bende gülmeden edemedim.

Adam yemin ederim zır deli.

Herhalde böyle deniliyordu.

En son sarhoşken evinde yattığımda bir hizmetçi görememiştim evinde.Yani rezidans apartmanı dediğime bakmayın.Normalde içi çok daha büyüktü.

Normal.😒 (ve yazar cümlenin sonuna bir emoji çakar.sjsjsk)

Asansörden çıktığımızda çelik kapının önüne geldik.Kapının pervazına omzumu dayayıp açmasını bekledim ama gözlerini bana sabitlemişti.Bir kaç dakika boyunca birbirimize anlamsız bakışlar attık.

Sıkıldığımda ofladım.

"Bu gün bu kapıyı açacak mısınız bayım?

"Sanırım evet.Anahtarımı alabilirsen."

"Nerde ki?"

"Arka cebimde." arkasına doğru bir bakış atınca normal olarak poposuna bakmış oluyordum.

"Hayatta almam ben onu be! Kendin al."

"Ellerim dolu.İstersen yere bırakıp-"

"Sakın...Sakın yere koyma.Tamam dur" yere eşya koyulmaz.Titizim ben.Kirlenir.

Ama dağıtmayı çok severim.

"Hayır yani anlamıyorum ben o anahtar neden arka cebe konuluyor.? Oradaki işi ne? Amaç ne.Bilerek mi yapıyorsun. Yoksa popona dokunulmaktan hoşlanıyorsun.?" saçma sapan konuştuğumda elimi arka cebine daldırdım."Evet.Çok hoşlanırım.Bak senin içinde iyi bir şans oldu bu.En büyük nimetim o benim."

"Iyy iğrençsin." Allahım dalga geçmek gibi olmasın ama beni bi boş zamanında çarparsan adım gibi çok Maral geçer.

Ah adım Makbule olaydı...

Eh işte Maral farkı...

İçeri girdiğimizde direkt ona dönüp "Eee nereye bırakacağım eşyalarımı?" diye sordum.

''Beni takip et'' dedi düz bir sesle ve merdivenleri çıkmaya başladı.Bende ardından tabi.

Kölesi gibi.

Şaka gibi.

Beraber uyuduğumuz odanın kapısını açıp içeri girdi.''Ne yani burada mı yatacağım ben?''

''Yatacağız sarı kafa.Kusura bakma ama başka elbise dolabı yok.Bu evde tek kişi ben kalıyorum.''

Bıkkın bir şekilde odayı süzdüm.Bu herifle asla aynı yatakta yatmaya katlanamazdım.Ya yerde ya da aşağı ki salonda.Allahım Koskoca Maral Yılmaz'ın düştüğü hallere bir bak.Ben bunları hak edecek kadar ne yaptım? Suç Baran'nın babasında ama.Asla büyüklerime piç demezdim ama bu büyük piçlik yapmıştı.

Hadsiz..

Bende niye bu kadar yakınıyorum ki.Koy götüne gitsin ya.Akışına bırak Maral.

''Tamam.Ben eşyalarımı yerleştireyim o zaman.''

''İyi'' deyip kendini yüz üstü yatağa yattı.Kollarını yastığın altına yerleştirince uzun boyuna ve iri vücuduna bir kez daha hayran kalmadan edemedim.Açık açık söyliyim yani.Hayran duyulacak muhteşem bir fizik vardı.

cenab-ı hak ne güzel yaratmış diyelim ve aynalarla donatılmış büyük gardırop'a yönelelim.

Her iki tarafını açtığımda askıda duran bir sürü takım elbiselerini ve altta yer alan kemer ve kravat çeşitlerini gördüm.Çekmecelerini açtığım da ise bir sürü marka saatlerinin olduğunu görmekle onun altında bulunan çekmeceyi yeniden açtım.

Höst! İç çamaşırları! allah belamı vermesin kapa kapa.

Diğer kapağı tedirgince açtığımda boş olduğunu görüp rahatladım ve hemen bir kaç kıyafetlerimi özenlice yerleştirmeye başladım.Yatakta kıpırdandığını çarşaf sesinden anladım.Ama ona dönüp bakmadım bile.Muhakkak ki gözleri benim üstümdeydi çünkü hissedebiliyordum.

İşim bitince son olarak da o görmeden iç çamaşırlarımı yerleştirip sürgülü kapağı ittirerek kapattım.

''Baran benim karnım aç''

''Ne yapabilirim mutfak aşağıda.''

''Sağol ya bilmiyodum.Ben yemek yapmasını bilmiyorum ama .Hadi sen biliyorsan bir şeyler kalk hazırla.'' gerçi ona şöyle bir baktığımda yemek hazırlayacak bir tip göremiyordum ama.Belki de bir umut.

''Banane kızım ya.Allah allah bende bilmiyorum.Git dolapta ne varsa ye!''sinir oldum yine.Topuklarımı bastıra bastıra odadan çıkıp aşağıya indim.''Gerizekalı ya! Tamam zaten ya açlıktan öleyim ben!!'' diye bağırdım onun duyacağı şekilde.''Ruh hastası psikopat! sonrasında bok evlenirsin sen benle.Açlıktan gebereyim de gör gününü!!!'' bir kez daha onun duyacağı şekilde bağırıp dişlerimi birbirine bastırarak buz dolabını açtım.Anlamsız bakışlar attım dolaba.Bir adet Nutella gördüğümde onu alıp çekmeceleri karıştırarak bir tatlı kaşığı çıkarttım.Kaşığı kavonozun içine daldırıp doldurduktan sonra ağzıma attım.Damağımda bıraktığı o lezzetli kıvamı keyifli bir şekilde dilimle alırken kalçamı tezgaha dayayıp gözlerimi kapattım.

Olsun karnımı bu şekilde de doyururdum ben.

Gözlerimi açmış yeni bir kaşık daha alacaktım ki karşımda izbandut gibi dikilen Baran'ı görür görmez kalçamı daha da bastırmıştım arkamdaki tezgaha.

Ellerini iki yanıma dayadığında bana biraz daha yaklaşıp ''Az önce ne söyledin sen bir daha tekrar etsene?'' diye konuştu gözlerini kısıp.Sarıya kaçan saçları dağılmış bir şekilde sola sağa devrilmiş ve onu olduğundan daha da tatlı göstermişti.

Ama banane!

''Iıı...yani tekrar etsem ne yapabilirsin ki?'' bana biraz daha yaklaştığında kaçıcak bir yerimin olmadığını anlayıp gözlerimi uzunca bir süre kapatıp açtım.Dudakları tam aralanmış cümlesini söylemişti ki kapının zil sesini duyduğum da rahatlamıştım.Çünkü benden ayrılıp kapıyı açmaya gitmişti.Elimden her an düşecek gibi olan nutella kavanozunu tekrar dolaba tedirgin bir şekilde koyup elimi alnıma koydum.Bu herif kesinlikle benimle oynuyordu.Hayır yani kardeşim madem beni orada burada sıkıştırıyorsun öp de kurtul!

Bende çok meraklıymışım gibi konuşuyorum.Bir kere buna ben izin vermezdim.

Baran içeri iki pizza kutusuyla girince gözlerimi iki karış açtım.

Ah pizza uzmanlık alanım!!

O kadar sevinmiştim ki Baran'a doğru hızlıca ilerleyip sıkıca sarıldım.''Teşekkür ederim!!'' dedim kollarımı boynunda sıkılaştırırken.Gerçekten harika kokuyordu ve itiraf etmeliyim ki ona sarılmak harika bir his uyandırmıştı içimde.Bir elini belime sardığını hissedince boğazımı tazeleyip kendime geldim ve ondan ayrıldım.Yüzünde şaşkın bir ifade vardı.Omuz silktim ve elindeki iki kutuyu da aldım.Bir pide parçası bile olsa ona aşıktım.Özelliklede her zaman üstüne ketçap sıkıp da yerdim.

Allahım ne büyük mutluluk!

''Her zaman eve pizza söylesem bana deminki gibi sarılır mısın gerçekten?'' kutuları açacağım sırada onun bu sorusuna karşın ne cevap vereceğimi bilemedim.Sadece ona utangaç bir bakış atıp cevap vermemeyi seçerek dolapta yeni gördüğüm cola şişesini çıkarıp bardaklara boşalttım.Orta tezgaha yerleştiğinde bende yanına oturup bardaklardan birini ona verdim.Hiç durmadan büyük boy pizzadan bir dilimini alıp koca bir ısırık aldım.

Ah bu tat..Beni öldürüyordu be!





Bir kaç dakika boyunca hep tıkındık.Sessizdik tabi.O bir kutuyu çoktan bitirmiş benimkinden araklamaya başlamıştı.Bir şey demedim.Onca kötü huylarımın arasında iyi huylarım da vardı.Paylaşımcı olmak gibi.

''Bu sadece bir günlüktü.Yeni geldiğin için.Diğer günler artık yemek yapmayı internetten mi öğrenirsin yoksa yemek kitaplarından mı orasını sen düşün.Benden bu kadar.'' deyip arkasına yaslandı karnını okşayıp.

Sende göbek denilen bir şey yok be adam neresine okşuyon!

Suratımı astığımda cık cıkladı.''Bir de karım olacaksın.'' gözlerimi ona çevirdiğimde parmaklarını birleştirip başının arkasına dayadı.Durmadan bacağına bir şaplak geçirdim.

Çok hevesliydi maşallah!

Ama nikah günü öyle bir basmayı düşünüyordum ki ayağına,kopsun istiyordum.Bir daha tek ayağıyla yürümesini istiyordum.

Allahım inşallah yapabilirim amin!

Bacağını hafifçe gözlerini kısarak okşadığında ''Bunu sana misliyle ödeteceğim sarı kafa!'' diye söylendi.

Ah şu sarı kafa deyişi yok mu..Beni daha da çıldırtıyordu.









''Sen hiç okula gitmiyor musun ya?'' gözlerimi televizyondan ayırıp bana doğru gelen Baran'ın yanıma gelmesini bekledim.Yanıma oturup kolunu arkaya atınca yönünü tamamen bana döndü.''Tatildeyim Baran.Eylülde başlayacağım işte.'' ona anlamsız bakışlar attığımda dudaklarıma bakıp ''Bak bakalım saat kaç olmuş?'' diye sordu.Gözlerim hemen duvarda asılı duran saate kaydı.Neredeyse gece 2 buçuğu geçmişti.

''Ne varki? Ben hep bu saatlere kadar uyanık olurum''

''Hadi ya.Sabahlıyorsun yani.''

''O kadar da değil.Yatarım birazdan hem sen niye karışıyorsun ki ya?''

''Karışırım.Bana emanet edildin çünkü.''

''Ben sana emanet falan değilim.'' çirkefleşip kumandadan televizyonu kapatıp ona bakmadan ayağa kalktım.Bir adım atacağım sırada bileğimden sıkıca tutmuş beni kucağına düşürmüştü.

E oha!!

''Bıraksana be!'' kusura bakmayın ama altımda bir sertlik var.Bunu dile getirmeden edemeyeceğim.Damağını şaklattığın da ağlamaklı bir ifade takındırdım yüzüme.''Bırakmam.Bırakırsam illaki düşeceksin.''

********

Okuduğunuz için çookk teşekkürler.Beğendiyseniz yıldıza bir parmak basmanız yeterli.Çok hızlı başladıysam ilişkilerini biraz daha ağırdan alabilirim.İsterseniz tabi.Bu arada yorumlarınızı merak ediyorum.

Yeni bölümde görüşmek üzere..

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro