"Bahane"
İyi okumalar..
Baran kendini koltuğa atar atmaz gözlerini kapattığında yukarıya çıkıp üzerime rahat bir şeyler geçirip yanına yeniden indim.
"Baran burada mı yatacaksın?"
Gözünün birini açıp "Hayır geliyorum." deyip kalktı.Elini bana uzatınca durmadan tutup iri bedenini kendime doğru ittirdim.Ayağı sendeleyince endişelenip bu sefer kollarımı beline doladım.Nefesimi tutup yanaklarımı şişirdiğimde gülümseyip dudaklarını dudaklarıma deydirdi.
Öpmedi,öpmedi.Allaha şükür.
Kalbim attı sadece.Çarptı böyle iyice.Düşecek gibi oldum ama dayandım.
"Biz senle evlenicek miyiz şimdi ya?" başını kaşıdığında dengede durmakta zorlandığı için ona yine sarılmak zorunda kaldım.Göz göre göre düşmesine izin mi verecektim yani?
"Imm sanırım evet." pişkince güldü yarı ayık bir şekilde.Kollarını bana dolayıp sıkıca sarıldığında beni merdivenlerinin korkularına sıkıştırdı.Şu an her ne yapıyorsa yaptığının bilincinde değildi.Heyecanlanan ölen benim burda ama.
"Hmm..Yaşasın o zaman."
"Niye bu kadar evlenmek istiyorsun ki benimle?" az önce bütün ışıkları kapatmıştı.Buna göre yavaşca fısıldayarak konuşmuştum."Seni istediğim gibi öpebilmek için.."
Sustum sadece.Bir şey diyemedim.Kalbimin hızlı atışını dinledim.Bu sözleri hiç bir şekilde isteyerek söylemediğine emindim.Sarhoştu.Dediği gibi saçmalıyordu.Ya da delirmişti.
''Baran bak kendinde değilsin.Hadi yatalım.''
''Sarhoş değilim.Ciddiyim.'' bedenime doladığı kollarını çekiştirip ondan kurtulunca ''Hadi'' diye komut verdim gözlerimle yukarıyı işaret ederek.''Uyumalısın...''
-----------
Gözlerimi açar açmaz etrafı bulanık görmemle ellerimi gözlerime götürüp ovuşturmaya başladım.Etrafım netleşince bir kaç kere daha kırpıştırdım mavilerimi ve arkama döndüm.Baran'ı yerinde görmememle birlikte yarı oturur bir pozisyon alıp tam karşımda bulunan gardırobun aynasından kendime baktım.Saçlarım korkunç bir haldeydi.Ayrı zamanda yanağımda yastık izi çıkmıştı.Bu ne be!
Bu kadar deli mi yatıyorum ben Allah aşkına?
Demek ki yatıyorum.
Ayaklarımı yataktan sarkıtıp saçlarımı dağınık bir topuz yapıp banyoya girdim ve tuvalet ihtiyacımı giderip ellerimi ve yüzümü yıkadım.Üzerimi değiştirmeden öylece pijamalarla yalın ayak aşağıya inip mutfağa girdim.Girer girmez Baran'ın geniş ve çıplak sırtıyla karşılaşınca tükürüğüm boğazıma kaçtı.Öksürdüm.Omzuna beyaz bir havlu attığı gibi bana dönünce gülümsedi ve ''Günaydın'' dedi.Nihayet üzerime bıraktığı büyüden kurtulmuş gibi kendimi silkeledim.
Bakma lan şunun vücuduna bakma!
''Günaydın.'' dedim bende ve orta tezgaha oturup elimi çeneme dayadım.''Erkencisin.'' karşıma oturup bana bakmaya devam etti.''Bilmem saat kaç ki?''
''7 buçuk.''
''Asıl sen erkencisin.''
''Tabi kızım.Ben senin gibi yan gelip yatmıyorum ki,erkenden kalkıp sporumu yaptım.''
Güldüğünde bende güldüm.Neden?
Çünkü sabah sabah hiç o güzel çenemi yoramam ben.
''Eee?'' dediğimde omuzlarını silkip ''Eee?'' diye devam etti o da.Bana öylece boş boş baktığında dayanamayıp ''Oldu o zaman.Ben kahvaltılık bir şeyler hazırlayayım.'' dedim ve kalktım ayağa.Yine onun hazırlamayacağı bariz bir şeydi.Yardım etse en azından.Ama yok. Her şey Maral yapsın.Her şeyi o hazırlasın.
Dolaptan hemen zeytin peynir gibi malzemeleri çıkarıp yerleştirdim masaya.Ona bi ara baktığımda beni seyrettiğini gördüm.Yine güldüm.Bundan sonra sadece gülmek vardı hayatımda.Yeri geldiğinde sinirlenirdim ama.Ederdim o mütüşümsü hakaretlerimden.
Kimse de engel olamazdı.
Birkaç bir şeyler hazırladıktan sonra kahvaltı yaptık.Ben zaten o karın karın kaslarını gördükçe doymuş kadar olmuştum.Orası ayrı bi konu.
Kahvaltıdan sonra televizyon izledik.Daha doğrusu o izledi ben dergi falan okudum.Öğleye yakın Baran ayaklarını sehpadan çekti ve kumandayla televizyonu kapattı.
Bende elimdeki dergiyi kapatıp sehpaya bırakmıştım.
"Şu alyansları bi almaya gidelim.Babam sürekli başımın etini yiyip durdu." başını geriye yaslayıp ofladı.
Alyanslar tabi ya.Olmazsa olmazlarımız..
Gözlerimi devirip ayağa kalktım.O da kalktı.Yukarıya çıkıp yatak odasına girdiğimde gardırobun kapaklarını aralayıp içinden lacivert mini kalem bir etek ve üstüme yiyeceğim üzerinde 'Vogue' yazan beyaz bir kısa kollu bluz çıkarıp yatağın üzerine bıraktım.Hic banyoda bile giyinemezdim.Gitsin kendisi giyinsin.Gerçi beni zaten dün yarı çıplak bir şekilde gördü sayılır.
Ona arkamı dönüp bluzumu çıkardım.Omzumun üstünden ona baktığımda gözleri üzerimde değildi.Aynanın önünde kendisine bakıp gömleğini giyiyordu.
Derin bir nefes aldım.Üstüme hemen kısa kollumu geçirip altımdaki şortu çıkarıp hemen eteğimi giydim.Bluzumun eteklerini içine sokup biraz bollaştırdıktan sonra masadan saç tokamı alıp tepeye sıkı bir şekilde topladım saçlarımı.
Arkamı döndüğümde onu tam da dibimde görünce kollarımı saçlarımdan çekip korkuyla gözlerinin içine baktım.Bir adım daha yaklaştı bana ama geriye gidemedim.Neden diye sormayın olmadı işte yapamadım.
Burnumun dibine iyice yaklaşıp "Hazırlandıysanız çıkabilir miyiz bayan benli Necla.?" aynı alaycı ifademle "Çıkabiliriz kas yığını!" dedim ve beyaz converslerimi elime aldım.
"Önden buyurun" geçmem için çekildi.
"Ah bu nazik oluşunuz beni bir hayli duygulandırdı bayım.." işaret parmağımı göz altıma yerleştirip ağlıyormuş gibi yapıp yanından geçip gittim.
Gülerek aşağıya indiğimde converslerimi ayağıma giyip telefonumu ve çantamı elime tutuşturdum."Gitmeden önce bir şirkete uğramam lazım bi sıkıntı olmaz dimi senin için?"
"Hayır" başımı olumsuz yönde sallayıp evden nihayet dışarı çıkabilmiştik.
Baran'ın dediği gibi ilk şirkete uğrayışımız da şirketteki gözlerinin hepsi üzerimizde olduğunu fark ettim.Kıskanç ve kinaye ile bakan gözleri yok sayıp Baran'a döndüm.''Ya acaba ben arabada kalsa mıydım? Böyle garip oldu herkes bize bakıyor.'' bir kez daha bakındım etrafıma.Ah bu meşhur şirkette çalışan sürtük kadınlar,siz yok musunuz siz...Bir adet Maralı deli etmek için buradasınız herhalde.
Asansöre bindiğimizde Baran arkama geçti.Bende önünde omzumu duvara yaslamış bir şekilde öylece bekledim katın gelmesini.Daha çok vardı.
Birden bir nefes bir varlık hissettim omzumda.Yutkundum.Nefeslerim hızlandı.Omzumun üstünden ona baktığımda yavaşça fısıldadı.''Yere oturalım mı? İlk günkü gibi?'' eliyle yavaşça bluzumun yaka kısmını sıyırıp omzumu açtı ve yavaşça öptü.Yutkundum.Dudaklarını hissettiğim an bi duygu patlaması hissettim.
Kuruyan dudaklarımı ıslattım ve zoraki güldüm.''Olur oturalım..''
İkimizde yere çöktük.Ayaklarımızı uzattık.Ellerini karnında birleştirince bende onun gibi yaptım.Başımı arkaya dayadım ve başımı ona çevirerek yüzünü inceledim.Normalde sarı saçlılardan nefret ederdim ama,şu an gözümde öyle bir değerli gözüküyordu ki bu adam,bazen aklımı başımdan alabiliyordu.Hoştu yakışıklıydı.Bu zamana kadar ne canların yaktığını da biliyordum.Gülümsedim.Bu durumda böylesine yakışıklı ve karizmatik bir erkekle evleneceğim için şanslı mı oluyordum?
Eyvallah iyi güzel hoş yakışıklı ama içi boş.İçi önemli.Olsun ama.Bize de bu nasipmiş.
Asansörün kapısı her iki yandan açılır açılmaz içeri 2 adam giriverdi.Şaşkınlıktan bize bakıp kalırlarken hemen ayağa kalktık.''İyi günler Baran bey.Nasılsınız?'' dedi uzun boylu zayıf adam.Diğeri Asansörün düğmesine yeniden basarak kapıları kapattı.Baran boğazını tazeleyip ''Sağ olun Fikri bey.İyiyim.'' adının Fikri olduğunu öğrendiğim adam bana bakıp gülümseyince başını eğip selam verdi ve bize sırtını döndü.
Baran'a baktım.Sakallarını okşayıp gülüyordu.Ellerimi önümde bağlayıp yere bakarak bende gülümsedim.Koskoca şirket sahibi Baran Bolat Asansörde oturuyor.İyi bir dedikodu malzemesi.Başımı iki yana salladığımda derin bir nefes aldım.
Asansör açıldığında kendimizi dışarıya attık.Baran bana bakmadan önümden ilerleyince bende arkasından ilerlemeye başladım.Sanırım odasına falan girecekti.
Önünden geçmek üzere olduğumuz Sekretere kaydı gözüm.Baran koca memeli sekreterin önünde durmuştu.Yüzümü buruşturdum.Allahım senin yarattığına dalga geçmek istemiyorum ama senin yarattığın nimetleri bozanlar var.Şu hale bak.Meme bir kadın için nimettir ama bu onu bozmuş.Silikon mu bunlar anlamadım.Gömleği desen hiç giyme daha iyi.Saçlar?
Allahtan sarı değil.
Simsiyah saçlar..
Baran'ı görünce gözleri parladı hemen.Ayağa kalkınca hemen gözlerimi kısıp Baran'ın koluna girdim.Gözüm tutmadı bunu.
Baran ilk önce koluna baktı.Sonra bana.Hiç bir şey olmamış gibi gülümsedim. O da aldırmayıp koca memeliye dönünce ''Öğleden sonra gelen dosyaları bana verir misin Banu?'' diye sordu.Demek adı Banuydu.
Benimkisi daha güzel bi kerem.
Banu bana iğneliyici bir bakış atarken Baran'a bakıp ''Elbette efendim.'' dedi ve masasına doğru eğildi.
Ama bilerek yapıyor!
Elimi kaldırıp Baran'ın gözlerine götürdüm.Yavaşça kapayınca gözlerini kendini geri çekip kulağıma doğru eğildi.''Gideceğiz hemen bekle.Bakmıyorum.''
Bakışlarını bana sabitleyince,birbirimize baktık.Bakışlarında kayboldum gibi bir şey oldum ben.Sırf ona bakmıycam dediyse illa bana bakmak zorunda mıydı? Hayır kardeşim yere bak,duvarlarda tablolar var onlara bak.Hiç yok tavana bak.
''Bakmasana ya şöyle.'' üfledim.Başkası oflardı burada ama.
''Kime bakayım.İzin vermiyorsun..''
Kelimeler bir bir dudaklarından dökülünce boğazım düğümlendi.Yutkunamadım. Banu birden öksürünce toparladım kendimi.Baran de gözlerini benden ayırıp Banu'nun uzattığı dosyaları eline aldı.''Teşekkürler..'' deyip gülümseyince Banu daha da havalanıp saçlarını savurdu ve ''Ne demek efendim..''
Efendimine..Öl sen!
Aniden patlayarak Baran'ın elini sertçe tutmuştum ve havaya kaldırarak neredeyse Banu'nun gözüne sokacak derecede ''Gidelim kocacağım..'' deyip onu ittirmiştim.Bunun adı kesinlikle kıskanmak değildi.Sadece Banuya Baran'ın yanında bir kadın olduğunu ve bu kadında yakında eşi olacağını bildirmek içindi.
Tabi bunun adı hala daha kıskançlıksa..
"Sana noluyo ben anlamıyorum koluma girmeler kocacağım falan demeler.Bir de bana sorarsın benimle neden bu kadar çok evlenmek istiyosun diye."
Asansöre yine binene kadar cümlesini bitirmesini beklemiştim.Bu arada dün akşam olanları az çok hatırlıyor gibiydi.
Sırtımı aynaya dayadığım da cevap vermemeyi seçtim.
"Bi cevabın yok mu hakikaten.Dur bi de ben sana sorayım benimle neden bu kadar çok evlenmek istiyosun ki?"
"Seninle evlenmek felan istemiyorum ben.Seninle sadece bir gün görüştük o da sarhoştum zaten.Söylesene niye senin yanında zorla kalıyorum ben?" Aklımı kemiren de buydu zaten.Neden onun yanında kalıyorum? Ya da bıraksın ben evlenene kadar bir otelde kalırdım.
"Çünkü babam istedi gerizekali anladın mı? O gün yemekte konuşulanları unuttun galiba sen.Birbirimizi daha iyi tanıyacak mışız ya sözde.Ondan ya hani?"
"Üf tamam sus.Yemedik senin Banunu.Gidersin akşam girersin koynuna olur biter."
"Onu da kıskanıp müsade etmezsin sen." Güldüğü anda vurmak istedim yine ama ellerime yazık tabi.
''Söylesene Baran.Her ne kadar istemeyerek bir evlenme olsa da yine karşındaki kişi karın olacağından,böyle sürtükleri hala daha göz önünde bulundurman daha ne kadar doğru olabilir ki?'' sustum ve ona baktım.Kollarımı önümde bağladığımda ise o da sessiz kalmıştı.Tamam.Birbirimizi sevmiyoruz ya da evlenmek istemiyoruz olabilir.Ona çok meraklı değilim.Ama bir yönden zoruna gidiyor insanın.Ona göre her şey serbestse bende o zaman doya doya erkeklerle konuşup arkadaş olabilirdim.
Egemen gibi.
Ne bileyim hoş çocuk mesela.
Onunla ilk havuzda talihsiz bir olay yüzünden tanışmıştık.
Çıkışa geldiğimizde derin bir nefes aldım.Artık bu insanların pis bakışlarını çekmek zorunda kalmayacaktım.Baran elini sırtıma yerleştirip öyle ilerlemeye başladı.Onca lafımdan sonra hala daha bana yakın olabiliyorsa bilmiyorum artık.
''Hah geliyor bizim marul kafa.'' mırıldandığını duydum Baran'ın.Bu yüzden başımı kaldırıp ''Kim o?'' diye sordum.
Gözleriyle işaret ettiği yere baktım.Bize koşturarak gelen kıvırcık saçlı hemen hemen Baran gibi iri vücutlu birisiyle karşılaştım.Burada hep gökten düşen meteorları işe alıyorlardı herhalde.
''Abi..'' diyerek yanımıza yaklaştı yorulmuşçasına.''Söyle gerizekalı söyle işim var çabuk!'' diye bağırdı Baran.Bu adam buradaki herkese böyle miydi ?
''Ben çok kötü bir şey yaptım..''
''Ne yaptın Doruk yine.Yine günümü zehir edecek ne yaptın!''
Adının Doruk olduğunu öğrendiğim genç adam bana bakınca sanki koşturmaktan yorulduğunu unutmuş gibi gülümsedi.''Yenge meraba Doruk ben.Bu Baran olacak herifin çaylağı olurum.'' elini uzattığında gülümseyip sıktım elini.''Maral bende.''
''Biliyorum.'' dedi direkt ve yine gülümsedi.Eğlenceli bir çocuktu. Sevdim.Deli dolu.Tıpkı benim gibi.Daha ilk tanışmadan anlamıştım benim kafadan olduğunu.
''Doruk söylüyor musun kardeşim söylemiyor musun ben gidiyorum.
''Şaka la şaka.Yarın şu çekik gözlüler geliyor Japonyadan.Toplantı var unutma diyecektim.''
''Tamam Doruk siktir git hadi şimdi.''
''Abi gidecek olan sizsiniz yalnız.Ben buradayım.'' elleriyle tırnak işaret açınca güldüm.Bu durumda biz mi siktir olup gidiyoruz?
Olcak olcak.Azıcık daha ceviz yersem zeka fışkırcak beynimden.
''Neyse ben Bora aşkımın yanına gidiyorum.Yenge görüşürüz.'' bana el sallar sallamaz yanımızdan uzaklaşınca Baran ''Yengeymiş..'' diye keyifsizce yüzünü buruşturdu.''Söyle o zaman bi daha demesin Yenge diye.'' onu beklemeden önden yürümeye başlayınca sabır dolu sözcüklerini duydum.
''Bi dakika az önce Bora aşkım mı dedi o?''
''Muhtemelen gay olduğunu falan düşüneceksin dimi?''
''Yani evet..''
Kaşlarını kaldırıp indirdi.''Değil.Sadece onun yaptığı salakça bir şey.Boradan başka gözü görmüyor...Sürekli Borayla uğraşıp duruyor.''
''Çok saçma...''
''Kendi halinde bırakıyoruz bizde, yapacak bir şey yok maalesef."
*******
Parmağımda duran ince bir o kadar da gösterişli,taşlı alyansa bir kez daha boş bakışlarımı yollamıştım.Rahatsız edip dururdu beni bu.Alışkın değildim.Bu zamana kadar takmışsam da hep eklem yüzüklerimi takmışımdır.
işaret parmağımla baş parmağımın arasına aldım yüzüğü ve incelemeye devam ettim.''Beğenmedin mi?'' diye sordu yanımda araba kullanan Baran.
''Yoo,bence gayet güzel.Beğendim.'' gözlerimi yüzükten çekebildiğim de suratına baktım.''Şimdi eve mi gidiyoruz?''
''Hayır.Bu gün annenler yemeye davet ettiler ya..''
''Haa doğru unutmuşum ben onu..'' yüzükleri aldığımız yerden çıkarken lanet olası babam Baran manyağını aramıştı.''Ya gitmesek mi Baran.Ben istemiyorum.''
''Olmaz şimdi baban ısrar etti ne yapalım?''
''Maral hasta de bi şey de.Ya ben hazırlarım ikimize yemek lütfen.''
32 diş sırıtıp telefonunu eline alınca ''Söz mü?'' diye sordu.''Valla söz veriyorum.Ben o meymenetsiz ailemin yüzünü görecek kıvamda değilim şu an.Sonra.Uydur bi bahane.''
Avucumu alnıma koyup ona bakmaya devam ettim.''Peki madem üstelemiyorum.Ama yemek yapıcaksın çünkü açım.''
''Gene miğdeni düşünüyosun ama bak bu gerçekten-''
''Tamam tamam'' dedi bir kahkaha atıp sözümü keserek.Arabayı sakin bir yere çektiğinde Telefonuyla meşgul olmaya başladı.
Bende onu seyretmeye tabi...
**********
Hepinizin kurban bayramı kutlu olsun.
Valla bayramda bile nasıl bölümü nasıl yazdığımı bilmiyorum. Yazım yanlışlarım varsa af ola.
Yeni bölümde görüşmek üzere o halde.
Hoşçakalın 😊
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro