"Hristiyan Bozuntusu!"
Bir çok aksilik oldu ve wattpad'im kafayı yedi.Yazıp kaydettiğim yazılarım defalarca silindi.Bu yüzden sinir oldum ve telefonumu yere fırlatıp kırdım sjsj.Ama bilgisayardan yine sizlerle birlikteyim şimdi..
İyi okumalağğrrr
''Sude! Maral nerde,kızım iyi mi?''
''Sakin ol Derya teyze.İçeri de uyuyor.''
Kulağıma ulaşan sesler ile birlikte baş ağrım ikiye katlanırken,gözlerimi kırpıştırarak açtım.Perdenin arasından vuran tam da gözümün ortasına denk gelen güneş ışınlarının arasında gözüken küçük toz taneciklerine baktıktan sonra inleyerek yataktan doğruldum.
Sırtımı yatağın bağlantısından kopardığım anda kapı gürültüyle açıldı ve annem telaşlı bir ifadeye bürünerek odaya daldı.Bense hiç bir şey olmamış gibi uyku mahrumu gözlerimi ovdum ve üzerimdeki pikeyi hayvanca teptim.
''Ah Maral,kızım sen bizi deli etmek için mi yaratıldın? bu ne hal.Aramıyorsun sormuyorsun.Olaylardan bile bi haberiz kızım biz.'' çantasını ve kabanını çıkarıp Sudenin eline tutuşturunca bana doğru yaklaşıp baş ucuma oturdu.
"Çok zayıf görünüyorsun.Sude hiç bir şey yemek istemediğini falan yakınıp durdu.Sigaraya da başlamışsın."
"Bunları o mu söyledi?"
"Evet."
"İspiyoncu"
"Maral!"
Derin bir nefes aldım.Bıkmıştım.Gerçekten birilerine laf anlatmaktan kendimi bu şeylerden dolayı yormaktan da yorulmuştum.
Gözlerimi devirip kendimi yeniden yatağa bıraktım ve gözlerimi kapadım.
Hiç bir şey düşünmek istemiyordum.
"Dün sarhoş sarhoş bir adama asılmışsın.Bunlar ne demek oluyor Maral? Kafayı bulana kadar nasıl içtin sen?"
"Sude seni geberteceğim!!" diye bağırdım dişlerimin arasından.Birde hiç bir şey olmamış gibi ne varsa ne yoksa anlatmış anneme.
"Dua et de babanın kulağına gitmedi."
"Banane!"
Babamı düşünecek halim mi vardı ki benim.Onca şeyin ardından babamın dırdırı,çekilir miydi.
Annemin eli yavaşça saçlarıma doğru giderken gözlerinin içine baktım.''Kızım..Güzelim sarı civcivim neden böyle yapıyorsun be annecim..Sen neden böyle oldun kızım.Söyle bana hadi konuş dök içini.''
''Anne!'' başımı geriye çekip elinden kurtuldum ve başımı cama doğru çevirdim.Ne hissedeceğimi bile bilmiyordum ki ben..Ne anlatayım ona? ne söyleyeyim..
''Beni onunla evlendiren sizsiniz.Onunla evlenmeden önce birlikte yaşamamızı söyleyen de sizsiniz.Hepsi sizin yüzünüzden.Kahretsin ki bu dünyada sizin gibi ebeveynler olmamalı! sırf basit bir borç veya harç yüzünden işte her ne sikimse! sırf bu yüzünden bahane uydurularak bir kız çocuğu evlendirilmemeli! Sonra o sarı civciv o adama aşık oluyor ve ona hergeçen gün daha fazla bağlanmaya başlıyor.Birbirlerinin canı kanı ciğeri olurken yeni bir hayat kurmuşlarken o hayatın içine sıçan tam da kaltak bir insan giriveriyor hayatlarına! Sonra bütün düzenleri bozuluyor! Adam sen herşeyinle benimsin derken kadın artık onun hiç bir şeyi gibi hissediyor! canı bedeni ona ihtiyaç duyuyor onu istiyor ama adam ne bedenen ne de ruhen yanında olmuyor!!!''
Artık konuşacak takadimin kalmadığı ve nefesimin en ağırından kesildiğine dair kanaat getirirken kendimi savurmaya ve saçlarımı çekiştirmeye bir son verip nefes nefese ellerimle yüzümü kapattım.Ne söyleyeceğim derken meğersem içimde biriktirdiğim ne varsa kusmuştum.
Sanırım rahatladım.
Ama konuşurken bile içimin nedenli yandığını kimse bilemezdi.
''Şimdi gider misin lütfen? Konuşmak istemiyorum daha fazla.Sesim yeterince berbat.''
Soğuktum.Gerçekten. İnsanlara,aileme,çevremdekilere soğuktum.
''Peki.Sana tek bir şey soracağım.Ne istiyorsun?''
''O kadar konuştum hala daha anlamıyor musun anne?! bu kadar mı cahilsin yani?''
Bir süre yüzümü inceledi kısık gözleriyle.Sert ifademden taviz vermeyerek bende ona odaklandığım da o kadar kelimeler yağdırdığım konuşmamda bile Baran'ı istediğim düpedüz belli oluyordu.
Konuşmaya nereden başlasam der gibi ağzını açıp kapadı bir süre. Ya işte.Diyemiyordu işte. Konuşamazdı da zaten.
"Bak ne diyeceğim. Hani şu 3 yıldan beridir inşaa edemediğimiz bir otel vardı ya..." dediğinde iyice bana odaklanmıştı.
Bundan banane Allah aşkına!
Rüya mıydı bu!
Ben ne diyorum annem ne diyor.
Banane otelden!
Tek kaşımı kaldırıp devam etmesi için umursamazca başımı salladım ve dudaklarına baktım.
"Bu gün onun açılış töreni var.Kutlama gibi bir şey. E ortağımızı biliyorsun.Baran'da herikulade orada olacaktır. Tabiki de Ailesiyle birlikte..."
Çarpık gülüşüyle yataktan kalktığında bana döndü."Eh sende gelmek ya da gelmemek konusunda karar ver.İstediğin Baransa,bu şansı kaçırma o zaman." göz kırpıp uzaktan bir öpücük attığında odamdan çıktı ve ardından "Seni seviyorum!" diye seslenmeyi unutmayıp kapıyı kapattı.
Bende derin bir of çekip ellerimle tekrar yüzümü ovdum ve ne yapacağımı düşündüm.
Gerçekten gelir miydi?
Tanrım onu öyle saçma özlüyordum ki,hem görmek istiyorum hem dövmek.
Ona hakikaten dargın değildim.Asla kızmıyordum sadece müteessirdim. "Bunun böyle olmaması lazımdı" diyorum içimden.Demekki üzerimizde vardı bir cenabetlik.
Ah o hristiyan bozuntusu!
Güldüm kendi kendime.
Daha o kadın bilmiyor Maral Yılmaz'ın kim olduğunu.
Telefonuma uzandım ve kilidini açar açmaz fotoğraf galerisine girdim.Baranla balayında bir tane çekildiğimiz fotografı bulduğumda gülmüştüm yine burukça.
Seni her gördüğümde nefesimin kesilmesi doğal mı?
Evet bayım ben iyi değilim...
Telefonumu kapatıp kalktım yataktan ve aynanın karşısına geçtim.
Ah evet.Uykusuzluktan şişen gözler,rahatlığa ihtiyaç duyan bedenime oldukça salaş gelen pijamalar ve deli gibi yatmaktan karmakarışık olmuş sarı saçlar...
Harika!
Ayaklarımı sürüyerek cama doğru ilerledim ve perdeyi açtım.Havanın artık yavaştan sıcaklığını yitirdiğinin farkındaydım.Ve en kötüsü..
Okul!
Yeniden oflayıp saçımı kaşıdım ve dolaptan dar yüksek bel bir kot beyaz dantelli bir büstiyer ve kot ceket çıkarıp yatağın üzerine attım.
Banyoya girip işimi hallettikten sonra,zar zor halletiğim saçlarımı gevşek bir şekilde ördüm.
Üzerime kotumu büstiyerimi en sonda kot ceketimi giydikten sonra da ayağıma siyah nike'larımı geçirdim.
Mutfağa girdiğimde Sudenin sırtı bana dönük olduğunu gördüğümde, piç sırıtışımla ona doğru yaklaştım.
Görünüşe bakılırsa yiyecek birşeyler hazırlıyordu.
Siyah saçları ne yazık ki salıktı ve üstünde sadece ona baya bi bol gelen siyah bluzu vardı.
Şu an çoktan bluzunun eteklerini kaldırıp götünü açardım ama vicdan yapmıştım.
O yüzden ensesine güçlü bir şekilde nefesimi üfledim ard arda.
Saçları uçuşurken huysuzca bir mırıltı çıkardı ve bana dönerek koluma bir şaplak attı.
Vurduğu yer sızlarken hem yüzümü buruşturup hemde bir kahkaha atarak orta tezgaha oturdum.Onunla gerçekten uğraşmasını seviyordum.Sudeye ait olan her şeyi seviyordum.
''Sude?''
''söyle gerizekalı..'' çarpıkça gülümsedim.İşte apaçık ortadaydı her şey.O mal ben gerizekalı.
''Sude?''
''Ne var dedim!'' diyince dişlerinin arasından ''Sevişelim mi?'' diye sordum.
Bu sorum size garip gelebilirdi ama ben çoğu kez Sudenin dudağından öpmüştüm.Hayvan gibi karşılık verdiği de olmuştu,yanağıma bir tokat atıp beni ittirdiği de.
Ama sonuçta yine arkadaştık.
Yanlış anlamayın daha fazlası da olamaz zaten.Ben karşı cinsimi tercih ederdim.
''Tamam geç odaya geliyorum'' deyip çapkın bir şekilde gözünü kırptığında durmadan gülümseyerek önüme koyduğu bir tabak mercimek çorbasını kaşıklamaya başladım. O da karşıma oturup kendi tabağıyla bana eşlik ederken aklıma birden akşamki kutlama geldi ve söze girerek ''Sen benimle geliyor musun?'' dedim.Muhtemelen annemle konuştuklarımızı duymuştu .
''Hayır.Elifle buluşacağım bu akşam.Ama seninle alışverişe gelirim kuaför falan.'' başımı salladım.Bana bu gün eşlik etse iyi olurdu.Orada sıkılacağımdan adım gibi emindim ama maksat Baran'ı görmek olsun.
''Kendini o piç herife güzel göstereceğim diye uğraşmazsın umarım.''
''Saçmalama Sude.Sırf onun için değil kendim için güzel olacağım.'' tamam belki iç sesim yalan söylüyorsun diye kulağıma fısıldıyor olabilir ama sonuçta oraya da basit bir elbiseyle gidilmezdi.Koskoca otel inşaa etmişler sonuçta.
Kapının zilini işittiğimde kaşığımı tabağın kenarına dayadım ve ''Ben bakarım'' diyerek ayağa kalktım.
Kapıyı açtığım anda yüzüme bile bakmaya tennezül etmeyen Elif girdi içeri.Çantasını yere fırlatırken ''Yeter artık valla bıktım!'' diye yakındı.Mutfağa girdiği anda Sudeye baktı ve ''Sen buradaysan kapıyı açan kim?'' dedi ve aniden arkasına döndü.Göz göze geldiğimiz an ben malca gülümserken o topuğunu yere vurup ''Ay Maral sende mi buradaydın? of ya tabi.Kapıyı kimin açtığına bakmadan pat diye girersem içeri böyle olur.Gel buraya'' dedi ve kollarını açtı.
Birbirimize sarılma faslımız son bulduğunda ise derin bir nefes aldı ve oturdu. Morali bozuk gibiydi.Ve kesin yine bir şey olmuştu.
''Şu bizim fakültedeki Cüneyt yok mu? sürekli peşimde ya bırakmıyor.Akşama bir şeyler yapalım mı? nereye gidiyorsun? gideceğin yere kadar bırakayım mı? bu ne ya!''
''Ulan seviyor işte seni hala anlamadın mı?'' dedi Sude.Elinin birisini çenesinin altına koyunca ona hak vererek başımı salladım.Şimdi kısaca bir özet geçecek olursak,üniversiteye başladığımızdan beridir bu Cüneyt denen kişi Elifi seviyordu.Tabi daha önceleri tanışmışlıkları varmış ama orasını bilmiyorum tabi.
''Banane ya! hem ben savaşçı ruhlu benim için savaşan erkek istiyorum.Beni bırakmayan''
''Eyvah hareketlere bak hareketlere! Ulan 7 senedir savaşıyor çocuk.Daha napsın.Çanakkale savaşı bile 4 sene sürdü amına koyim!''
Sude bu cümleme bir kahkaha atarken ister istemez bende gülmüştüm.
Haklıyım ama.
Bu arada genelde küfür etmezdim ama ağzımdan bi anlık çıkıvermişti. Bazen hakikaten sinirlendiğimde agresifleştiğimde küfür edebiliyordum.Bunun için kusura bakmayın.İnsanlık hali sonuçta...
Elif derin bir iç geçirdi ve kollarını göğsünde bağlayıp ''Senin durumlar ne olacak bakalım?'' diye sordu.Yok artık onun da mı haberi vardı her şeyden.Tabi Sude var.İmkansız yani bilmemesi.
''Bilmiyorum.''
''Ne demek bilmiyorum? whatsapp grubuna ben Borono oşok oldom demesini iyi biliyorsun ama.Kızım seviyorsan niye bırakıyorsun lan adamın peşini.Bu kadar kolay mı!''
Bu çıkışmasına şaşırarak gözlerimi büyüttüm ve ''Gel döv bari Elif beni! kızım sözlüsü varmış.Üstelik kadını hamile bırakmış! daha ne yapmamı bekliyorsun.Koşup boynuna atlamamı mı?''
Sanki kendini zor tutuyormuşçasına derin bir nefes aldı ve sakin bir ses tonuyla ''tabiki hayır gerizekalı'' diye konuştu. ''Sadece o Grace yalan söylüyor o kadar.''
''Bu kadar emin konuşma'' diye araya girdim.Sanki geleceği görüyor.
''Göreceksin bak.'' dediğinde gözlerimi devirmiş ve ayağa kalkmıştım.Henüz daha dibinde kalan çorbamı kaşıklayıp tezgahın üzerine bıraktım ve ''Eee benimle kim alışverişe geliyor bakalım?'' diye sordum. İkisinden de onay almayı bekliyordum.
Elif ayağa kalkıp karşıma dikildi. ''akşam herkes orada olacak.Bütün cemiyetteki insanlar tanıdıklarınız,şatafatlar,ışıklar bütün zenginler..En önemlisi de gazeteciler.Peki bu insanlar senin Baranla ayrıldığını bilmiyor.Akşama mutlaka bir araya geleceksiniz Maralcım.Hatırlatayım dedim.'' Sudeyle ikisi yanlarımdan geçip gittiklerinde mutfakta tek başıma kalmıştım.Sahi işin bu tarafını hiç düşünmemiştim. İnsanlar bi yana bu gazeteciler baş belasıydı.Küçücük bir haberi bile ne kadar da büyüttükleri aşikardı.
Ofladım ve onları takip ettim. Elif çantasını alıp ''Ben çıkıyorum canım seninle alışverişe gelemeyeceğim antrenmanım var bu gün.Başka bi gün alışverişin dibini vururuz.Eskisi gibi.'' dedi ve gözünü kırptı. Gülümseyip ''Önemli değil.'' derken birbirimize sıkıca sarılmıştık.
Sude Elifi kapı dışarı ederken çıkmadan önce poposuna bir tekme atmayı da unutmamıştı.
Mal.
''Hadi sende hazırlanda çıkalım artık.Erkenden orada olmam lazım.'' diye yakındım Sudeye karşın.Kapıyı kapatır kapatmaz ''Sen merak etme çikiletam bu malın seni akşama harika hazırlayacak...'' yanımdan geçip giderken yanağımdan bir makas aldı ve güldüm.''İnsanın kendisini bilmesi ne hoş.''
arkamdan dil çıkartırken kendimi koltuğa attım.
Bu akşam Baran'nın yanında olmak? kameralara birlikte poz vermek?
Yine güldüm.Defalarca...
Harika olucak...
*********
1565 kelime oldu daha ne? asıl bombayı diğer bölümde patlatacağım meraktan kudurun sjsfsçöşldkmjsş
Yorum sayısını arttıralım biraz.Sınır 100 yorum
yb'de görüşmek üzere. ;))
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro