"Ben seni Almadan Gitmiyorum"
Selamın Aleyküm aşklar..
Öncelikle yaşıyorum sjsj ölmedim ve hala hayattayım uzun zamandır yokum.Bölümü daha erken yayınlamayı düşünüyordum çünkü..
Şey ya kitabımın sözlerini falan çalmışlar etmişler.Sinirliyim.Abi valla intihar edicem.Ölmek istiyoromm.Wattpadi bana haram ediyolar..Ne istiyosunuz ya benden! Gülüyorum sadece yemin ederim :D
Siz kim köpek amk!?
Sonra ben telif yiyorum aq.Bi siktirin gidin!.
Neyse ağzımı daha fazla bozmayacağım aşklarım.
İyi okumalar..
############.
Anladım ki:İnsanlar; susanı korkak,görmezden geleni aptal.Affetmeyi bilene çantada keklik sanıyorlar.Oysaki;biz istediğimiz kadar hayatımızdalar.Göz yumduğumuz kadar dürüstler ve sustuğumuz kadar insanlardı..
Ama biz istediğimiz kadar hayatımızdalar sözü yanlıştı.
Zoraki olarak bu evde tutuluyorum.İstediğim kadar değil..Babamın da istediğim kadar hayatımda kalmasını istiyordum.
Hiç.
Bedenim hareket edemeyecek kadar kasılmış durumdaydı.Son derecede asık olan suratımla tabağımda bulunan bezelye yemeğini,çatalımla iyice irdelerken iştahımın olmaması tartışılır bir konuydu.
Hiç bir yere gidemiyorum ve bu evde mahsur kalmıştım.Hiç bir yere gitmeme izin vermiyor ciddi güvenlik tedbirleri almış ve evi korumalarla kuşatmıştı.
Sözde üvey annemle üvey abime baktım.Şimdilik hiç birşeyimdiler.
"Jiyan.Oğlum tuzu uzatır mısın?"
Jiyan diye isim mi olur?
Wtf!?
"Maral.Sen niye bir şey yemiyorsun kızım?"
Bana hala kızım diyordu.
"Aç değilim."
Yemeğine ektiği tuzu masaya yeniden bırakırken derin bir nefes aldı."Alışacaksın.Herşeye teker teker.Buradaki yaşamına alışacaksın.Eminim."
Jiyan'ın gülümsediğini fark ettiğimde başımı iki yana sallayıp "Ne gülüyorsun!" diye bağırdım.Zaten merdivenlerde karşılaştığımızda da sırıtmıştı.Yakışıklı olmuş ama adam olamamış.
Of şu an Baranla uçakta İngiltere'de olmam gerekiyordu benim.Bu da neyin nesiydi.
"Sanane kızım? Sana bakarak mı gülüyorum ben!?"
"Tek yaptığın gülmek zaten.Deli."
"Öyle mi? Kendini bi halt zannediyorsun galiba?
"Eh senin kadar kadar olmasam da evet"
Jiyan tekrar bir şey söyleyecekken annesi uyarır bir şekilde öksürüp "Çocuklar lütfen ama sofradayız" diyerek araya girdi.Annesi gerçekten iyi bir kadındı.Neden huyu ona çekmemiş anlamıyorum.
Ukala herifin tekiydi.
"Size afiyet olsun." ayağa kalktım.Hızlı adımlarımla yukarıya yönelince babam olacak herifin "Maral sofraya otur!" dediğini duydum.Omuzlarımı silkip merdivenleri hızlı bir şekilde çıkarak bana özel olarak ayrılmış odaya girdim.
Ah evet odam.Burada yatıp kalkacağımı bilen babam özel olarak burada kalmamı istemişti.
Geniş bir yatak bir adet makyaj masası gibi aynalı bir masa ve dolap.Bir de Sanki beden ölçülerimi ayak numaramı bilmiyormuş gibi kıyafet,ayakkabı almaları yok mu..
Kusura bakma ama baba geçiciyim.
Buradan gitmenin bir yolunu elbet bulurdum ben.Evli bir kızı nasıl eşinden ayırabilirsin ya sen!?..
Ne hakla hemde!?.
Perdeyi aralayıp büyük camdan dışarıya bakmaya başladım.
Yaramaz bir kız gibi yere yatıp,topuklarımı yere vura vura 'Baranı istiyorum ben!' diye bağırmak istiyordum şu an.
Sürgülü kapıyı açar açmaz balkona çıktım.
Temiz hava ciğerlerimle buluşunca,gözlerimi kapatıp ellerimi korkuluklara dayadım ve gökyüzünde ışıldayan Hilal görünümlü aya baktım.
Ne demiş Mahmut Tuncer.'Ay gördüm Allah Amentü billah.Ne günahım varsa af eyle Allah'
Allahım ne günahım vardı ki benim.
Beni kocama kavuştur yeter valla çok bir şey istemiyorum.
Gözlerim dolduğunda boğazıma taş oturmuştu sanki.Yutkundum ama hala daha indirememiştim o taşı.Bu kadar sulu göz olmamalıydım biliyorum. Ama ne yapabilirdim ki elimde değildi.
Bülbülü altın kafese koymuşlar ille de vatanım demiş ya.Benim düştüğüm durumda buydu işte.
Her ne kadar geniş bir eve bir villaya hapsolsam da ille de Baran diyorum..
Bu benzetmeye bir alkış istiyorum lütfen..
"Düşündüğüm kadar Tavuk değilmişsin..."
Jiyanın sesini arkamda işitir işitmez gözlerimi devirdim.Yanıma gelip benim gibi balkonun korkuluklarına yaslandığın da "Tavuk ne alaka be!?" diye çıkıştım."Diyorum ki uyudun zannettim.Defalarca kapıyı çalmama rağmen ses vermedin."
Ofladım ve onu süzdüm.Her an patlayacak gibi olan üzerindeki dar gömlek vücuduna göre ayarlanmış gibiydi resmen.Sarı rengini andıran saçları uzun olduğu kadar biçimli bir şekilde arkaya atılmıştı Ne şişman ne zayıftı.Ama Barandan birazcık da olsa kısa gibiydi.
Sakallarını ovup "Ben özür dilemek için gelmiştim." dedi.
"Neden?" diye sorduğumda kol dirseklerini korkuluklardan çekip eğmiş olduğu belini doğrulttu ve karşıma dikildi..
Bende her an akmaya hazır olan gözlerimi sildikten sonra cevap bekler bir ifadeye büründüm.
"Öz de olmasan kardeşimsin.Sana karşı hoş hitamlar kullanmadım kabul."
"Ben senin kardeşin falan değilim Jiyan o kadar abartma.Yani aramızda hiç bir şekilde kan bağı olmadığına göre? Her neyse bende senden özür dilerim.Biliyorsun sinirlerim alt üst oldu ve kolay şeyler atlatmıyorum" dediğimde sonunda susmuş ve rahat bir nefes alabilmiştim.
Artık dayanamayacak güce geldiğimde gözlerimi kapatarak boynumu yere eğdim.
Çok geçmeden çenem de hissettiğim parmaklarla başımı zor da olsa kaldırırken fazlaca yakınım da olan Jiyan'a baktım.
Evet yüzlerimiz fazlaca yakındı.
"Sana neler oluyor böyle? Dünyanın sonu değil hadi ama.Yapma böyle.."
Anlamıyordu.
Hiç kimse derdimi anlayabilecek kapasitede değildi.
"Jiyan.Ben babamın yanında kalmak istemiyorum anlamıyor musun? İstemiyorum onu is-te-mi-yo-rum" sanki patlama noktasında sınır aşamasına geçmişim gibi içimdekileri ona kusmaktan zor ala koydum kendimi.
Zaten başım çatlayacak gibiydi birilerine laf anlatamamaktan yorulmuştum artık.
Kendimi güçsüz bulduğum andan beri ayaklarım birden beni tutmaz olurken kendimi Jiyan'nın kollarında bulmuştum.
Bir eli sırtımda diğeri belime sarılıyken ellerimi kollarına koydum destek alıp .
"B-ben iyiyim. Sanırım artık yatmalıyım."
"Yürüyebilecek misin?" başımı salladım."Evet yürürüm"
Kapının pervazına dayandım ve destek alarak içeriye girdim.Jiyan'nın anında belim de hissettiğim koluyla yatağa sakin bir şekilde yatırılırken çoktan yorgunluğumun bedenimi sardığını hissettim.
Ceketimi çıkarıp yere fırlattım ve ellerimi yastığın altına saklayıp "Dayanamıyorum artık.." diye mırıldandım kendi kendime."Artık kaldıramıyorum.Kendimi avutmaktan Yoruldum. Hayattan yoruldum,yaşamaktan yoruldum.Beynimi kullanmakta bile güçlük çekiyorum artık.Bazen cam kırıklıkları gibi kelimelerim.Ağzıma dolar.Sustukça acıtır,konuşsam kanatır.Daha nasıl anlatayım ki ben bunu?"..
Gözlerim kapalı bir şekilde kendimi dinledim öylece.Jiyan "dinlen biraz.Uyu" dediğinde başımı sallamakla yetindim sadece.
Odadaki kapının kapanma sesini duyduğumda yavaşça yerimden kalkıp yatağın örtüsünü açtım ve belime kadar örterek yeniden yattım.
Evet sanırım uyumalıyım...
*****************
Uykulu gözlerimle öylece kendime baktım aynada.Ağlamaktan harap olmuş gözlerim,3 gündür makyaj veya bakım görmemiş ölülere andıran suratım ve çatlamaktan kabuk çıkartan dudaklarım.Saate baktığımda öğlen olduğunu hatta çoktan 2 buçuğun geçtiğini gördüm.
Bu kadar uyuyabileceğimi tahmin etmemiştim.
Açlıktan midem sırtıma yapışmak üzere olsa da inat edip aşağıya inmedim.Köprücük kemiklerimin belediye çukurlarına andıran görünüşüne yüzümü buruşturmakla yetindim sadece.
Ayağa kalkıp odanın içindeki ebeveyn banyosuna girdim. Lavabonun aynasından kendime yeniden baktığım da,saçlarımın da elektrik çarpmış gibi görüntüsünden memnun olamadım ve musluğu açarak her iki avucumu da suyun altına tuttum.
Kendime gelmem için yüzüme soğuk su çarptıktan sonra ıslak ellerimi de saçlarıma götürüp biraz da olsa kabarıklığını önledim ve musluğu kapattım.
Üstümdeki kalın askılı beyaz bluzun ne ara kirlendiğini anlamamıştım.Sanırsın çamura bulanıp da çıkmıştım.
Umursamadan kendimi yeniden yatağa atıp sırt üstü pozisyona geçip boş boş tavana bakmaya başladım. Duygularımın tükendiğini biliyordum artık.Hiç bir şey hissedemiyorum hiç bir şeyi doğru dürüst anlatamıyorum.Betimleyemiyorum.
Diyorum ya yoruldum.
Bir yerlerden halat bulsam da assam kendimi daha iyi olacaktı ama beni bu zor şartlarda bile hayata bağlayan bir tek Baran vardı.O olmadan bir hiçim zaten ben.
Kapının tıklatılmasıyla çok geçmeden içeriye babam olacak herif girerken gözlerimi devirip yatakta yavaşça doğruldum.
Beyaz gömleğinin kollarını dirseklerine kadar kıvırarak yanıma ulaştı ve bir diziyle yatağa çıkarak yanıma oturdu.Bense ona mümkünse bakmayıp kollarımı göğsümde bağlayıp karşı tarafa doğru baktım.
''Babacım neden beni üzüyorsun? neden üstünü değiştirmedin neden aşağıya gelip de bizimle kahvaltı yapmıyorsun..zaten zayıfsın güçsüz kalacaksın bak sonra..''
''Seni ilgilendirmez hiç bir şeyim. Benim için üzülmek zorunda da değilsin.'' çıkışım sert olduğundan bir süre cevap vermedi kendileri.Ona inat bakmamayı sürdürdüğüm de ''Senin mutluluğun benim için her şeyden önce gelir meleğim.'' diye konuştu.
Mutluluğummuş.. Sanki o duyguyu bıraktın bende..
''Gerçekten mutlu olmamı mı istiyorsun?'' ona yönümü tamamen döndüğümde yüzüne iyice baktım. Bir süre sonra başını sallayınca bende onaylayıp ''O zaman beni serbest bırak.Burada yaşamak seninle olmak istemiyorum.Madem benim mutluluğumu istiyorsun baba kocamın yanında olmak istiyorum.''
''Bu konuyu seninle daha önceden konuşmuştuk Maral.''
Hah! işine gelince kızım der,sinirlenince Baran'nın ismini bile duyunca Maral olurum.Harika bir baba ya kesinlikle.
''Ya niye onu benden ayırıyorsun sen? kaç defa söyleyeceğim onu seviyorum diye.Şimdi ne hallerdedir haberin var mı senin? '' umursamadan tek kaşını kaldırdı ve göğüs geçirdi.''Seni yanıma almışken kimseye veremem kızım.Eşine bile.Zaten siz zoraki yoldan evlenmiş insanlarsınız nasıl bu kadar çabuk bağlandınız birbirinize.''
''Aşk bu baba.Ota da konar boka da.Anladın mı? sen bizi bilemezsin.Neler yaşadığımızı neler atlattığımızı da.'' o da benim gibi sinirlenmişti.Bu zamana kadar hep özgürlüğüne düşkün bir kız olarak yetiştim.Kanatlarım olsa da şu balkondan direkt uçarak kaybolsam.
Ama her şey öyle olmuyor işte.
''Uzatma artık.Burdasın diyorum bitti. Üstüne doğru dürüst bir şeyler giy ve aşağıya gel.Karnını doyur.''
''Aç değilim.İstemiyor canım.''
''Sınırlarını zorlama istersen.Ne diyorsam onu yap.''
Yanımdan kalkıp ellerini pantolonun cebine koyarak odamdan çıktı ve yalnız kaldım.Ardından yanaklarıma yağmur gibi istila eden göz yaşlarımla ellerimle yüzümü kapatmam bir olmuştu.
Sesli bir şekilde ağlayışlarım hıçkırıklarıma karışırken artık dayanamadım.
Ölmek istiyorum.
Ölmek ve bütün kötü,art niyetli insanlardan kendimi soyutlamak..
Ellerimi açtım dua etmek için.Titreyen çenemle birlikte ''Allahım lütfen ya lütfen..Lütfen bir mucize olsun.''dedim tüm kalbimden gelen samimiyetle. Lütfen artık bir şeyler olsun..Benim buradan çıkmama sebep olacak bir şey..
Burnumu çektim ve bacaklarımı yataktan sarkıtarak ayağa kalktım.Ani kalkışım başımı döndürse de çok geçmeden kendimi toparlamıştım.
İnat bir kızdım değil mi?
Başımı iki yana sallayıp dün yere attığım ceketimi alarak üzerime giyip,fermuarını üstümü kapatacak şekilde çekip aynaya döndüm.En azından üzerimde sadece ceket varmış gibi gözüküyordu.
Altımdaki siyah,reebok marka olan taytımı da bacaklarımda düzeltip belime biraz daha çektim ve kapıyı açarak dışarıya çıktım.
Merdivenleri inerek aşağıya ulaştığımda Jiyan ile karşılaştım. Ah bu çocuğu benden özür diledikten sonra sevmeye başlamıştım.
''Yine mi ağladın..'' dedi bıkkınca.''Yüzün domatese dönmüş kızım.''
''Biricik üvey baban,yanıma gelmeye cürret etmeseydi bunlar olmayacaktı..'' dedim sinirle ve yüzümü parmağımla gösterdim.''Alışkınım Jiyan.Bana uzaylıymışım gibi bakma.''
Ona arkamı döndüm bıkkınca ve geniş bulduğum mutfağa girdim. Orta tezgahın üzerinde bana hazırlanmış olan küçük çaplı bir kahvaltı sofrası vardı. Huzursuzca oturdum sofraya ve yeni koyulmuş çay bardağına bir şeker atıp yavaş yavaş karıştırmaya başladım.Jiyan onu takip etmediğim bir anda sigarasını yakmış ve karşıma oturmuşken gözlerini bana sabitlemişti.
''Senin işin yok mu oğlum? birisi ben yemek yerken bakmasına dayanamıyorum.'' dediğimde gülmüş ve sigarasından derin bir nefes çekmiş,ardından dudaklarından yavaşça vermişti.
''Tamam hadi bakmıyorum doyur karnını''
iki parmağının arasında duran sigarasını biraz daha yukarıdan tuttu ve baş parmağıyla boynu eğik bir şekilde alnını kaşımaya başladı.
Bu pozisyonu her ne kadar karizmatik ve komik olsa da,sadece masumca bakmakla yetindim ve bir kaç bir şey atıştırmaya başladım.
Biliyorum bir şey yememek için kendime söz vermiştim ama açlıktan öleceğime başka sebeplerden dolayı ölürdüm daha iyiydi. Bu evde ne yapıyorsam kendi aleyhime işliyordu.Her yaptığım iş,hareket kendimeydi.Hiç kimseye bir şey olduğu yoktu.
Kahvaltı bitiminde odaya tekrar çıkacakken Jiyan kolumu tutup beni kendine çevirdi ve ''Yukarıya çıkma.Bahçeye çıkalım hava al biraz.'' dedi ve hafiften güldü.Mutfağın bahçeye açılan kapısından dışarıya baktığım da havanın güllük gülistanlık olduğunu fark ettim.Hava almak sadece günlerdir bulanık olan beynime değil bütün bedenime iyi geleceğine inanıyordum.
Ama gel gelelim ruhum karanlıktı..Nefsim benimle oyun oynuyor ve ışık almamam konusunda beni uyarıyordu.Karanlığa alışmıştı..
Ama karanlığa inat dışarı çıkacaktım...
Alaycı bir ifadeyle kolumdaki elini alıp tuttuğum da ''Ya kaçarsam?'' diye sordum.Yüzüme doğru eğilip ''Yakalarım elbet..'' dediğinde daha fazla sırıtıp ''Sıkıyorsa yakala o zaman!'' diye bağırıp,elini bıraktım ve mutfaktan koşar adımlarla çıkarak bahçeye çıktım.
Sekerek arkama döndüğümde bir adet gözlerini büyülterek bana hızlı adımlarla yaklaşan Jiyan'ı gördüğümde ''Ben gidiyorum hoşçakal!'' diye bağırdım.Sonrasında beni yakalamaması için rast gele koşmaya başladım.
Korumalarının gözü önünde hiç bir yere kaçamazdım ama belki bir umut.
''Maral kaçma gel buraya!'' diye arkamdan bağırınca yine boynumu çevirip koşarken ona baktım.Benden bir o kadar uzakta bir o kadar ise yakındı..
Bir kahkaha attığımda ''Hani yakalardın beni gelsene!'' dedim onun duyacağı şekilde.
Evin çıkış kapısını koşarak aramaya başlarken,belime sarılan kollarla çoktan umudum yerle bir olmuş,Jiyan'nın hızlı koşmasından dolayı yere yığılırken altında bir kaç kez kalarak yerde yuvarlanmıştık.
İlk baş hala hayatta mıyım diye gözlerimi kırpıştırdım.Sert ama bir o kadar da yumuşak bir şeyin üstünde olduğumu fark ettiğimde Jiyan'la göz göze geldim ve kendimi çok geçmeden toparlayıp üstünden kalktım.''Ya benim gideceğim mi var allah aşkına bu lanet evden.Şaka yapmıştım..'' dedim bana olan bakışlarına karşın.Çimenlerin üzerinden kalktı ve etrafına bakındı. ''Bak.Babam bu evden kaçtığını duyarsa beni sorumlu tutar.Haberin olsun.''
''Of şu adama Baba deme ya.''
Güldü ve elini destek almak için yere koydu ''Teyze mi diyeyim?''
Bir kahkaha atmamla o da bana eşlik edip gülerken Haşmet'e teyze deme düşüncesi bile saçmalığı beni güldürmeye yetmişti. ''Of Jiyan ya ne zeki bi adamsın sen..'' dediğimde bilmiş bir ifadeye bürünüp ''Beyin bedava güzelim. '' diyerek ayağa kalktı.
Ben hala yerde ona tepeden bakarken nefes nefese inip kalkan göğsüyle bana aşağıdan baktı..
Elini uzatıp kalkmam konusunda işaret verirken elini tutarak kalktım ve gözlerinin içine baktım. ''Üstüme düşmen sana pek yaramadı galiba.'' dedi alaycı bir ifadeyle.Yutkunup son bir defa daha nefes aldıktan sonra ''Evet kasların sayesinde bana yarattığın derin etkinden çıkamadım.'' dedim dalga geçerek. Bu söylediğim onun daha fazla gülmesine sebep olmuştu.
İçeriye girerken elini ensemde hissettim ve buna karşılık hoşnut olmayan bir mırıltı çıkardı.''Çok çabuk terlemişsin.Git bu duş al.''
''Sanane be!'' yeniden çirkefleşerek eline vurduğumda bir kahkaha atarak ''Hadi hadi,boş yapma!'' diye dalga geçti.
Ellerimi ceplerime yerleştirip merdivenleri çıkıp odaya girdim.Koşmaktan yorulmuştum...Düşün yani kızım çimlerde defalarca yuvarlandın.
Allahım ne yapıyorum ben ya..
Ellerimle yüzümü kapatarak yatağa oturdum.
Evlisin sen ya.. evli.
Az önce ne yaptım ben...
Başıma bir tane geçirirken sinirle ayağa kalktım.Kendimi kontrol edemiyorum artık.. Cidden..
Ceketimi çıkarıp yatağa fırlattım ve banyoya girerek kapıyı kapattım.
Sinirlerim yine alt üst olmuştu.
Diz çöktüm fayanslara ve dizlerimi kendime çekerek omzumu küvete doğru dayadım.Artık o kadar yalnız hissediyordum ki kendimi,delirmeme ramak kalmıştı.Bütün bunları kendime nasıl yapabilirdim ben..Bu kadar ezik ve aşşağlık duruma düşecek ne yapmıştım. .
sessizce göz yaşlarımı akıtmaya başlarken bacaklarımı iyice kendime çekmiş durumdaydım.Arkamdaki kapının kilit sesini duyar duymaz başımı dizlerimin üzerinden çekerken gözlerimi büyülterek burnumu çektim.Kesinlikle Jiyandı.
''konuşmak için uygun bir zamanda değilim.Git.'' arkama dönmeden başımı yeniden dizlerime koydum ve öylece yere bakmaya başladım.
Tam kulağımın kenarında bir nefes,bir hava hissedince yeniden doğruldum.
O anda bedenimi küle çevirip yangından kurtaran tanıdık sesi duydum..
''Kocana git demen hiç yakışmadı güzelim,oysaki ben seni almadan hiç bir yere gitmiyorum.."
**
Tam tamına 2228 kelimelik bir bölüm.Daha ne istiyorsunuz..djsj
Yorum ve vote'larınızı beklemekteyim...
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro