"Çook uzaklara"
Sınır 600 yorum 300 vote ;)
×××İyi okumlar×××
'Seni çok seviyorum' demek istiyorum.Cümlede en çokta çok kelimesi az kalıyor.Sende beni çok sev istiyorum.Bu kezde çok kelimesi çok olur sanıyorum.Anlatınca çok oluyorum.Susunca da çok ölüyorum..
Resmen ben ona susuyorum..
Resmen ben ona ölüyorum..
''İki saatten beri gülüyorsun..'' dedim suratında gözlerimi baygınca gezdirerek. Suyun altından hala daha çıkmamıştık ve deminden beri birbirimizi orgazm olmadan bırakmamıştık. Tamam komik bir durum olabilirdi ama durumumuzu en iyi açıklayan buydu.Beni rahatan elleri vücudumda dolandıkça daha çok mayışıyor uykumu getiriyordu.Sanırım bu gece banyoda sabahlayacaktık.
''Aklıma,ne demek köpek balıkları havlamaz dediğin an geldi de...''
Bunu söyleyince bende güldüm.
''Bende ondan bir sürü var.Sayayım mı?'' başını sallayınca boğazımı tazeledim.Şimdiki söyleyeceklerime katlanabilir miydi bilmiyorum ama kendisi istemişti.
''Ne demek deniz atı koşmaz? ne demek deniz anası terlik fırlatmıyo? ne demek zenci annelerin sütü kakaolu değil? ne demek japon balığının gözü çekik değil? ne demek-''
''Tamam sus Allah aşkına sus,,!'' deyip eliyle ağzımı kapatınca suratının kıpkırmızı olduğunu gördüm ve susmaya karar verdim. Ben demiştim söylediklerime katlanamaz diye.Zaten fazla konuşmayacaktım neden ağzımı kapatmıştı ki?
''Nasıl ama çok yaratıcıyım dimi?'' diye sorduğumda başımı göğsüne yaslamıştım.O da derin bir nefes aldı ve bacaklarını kırıp belime sardı. Yani bedenin içinde kayboldum gibi bir şey oldu kollarını da bana sıkıca dolayınca.
''Evet.Güzel olduğun kadar yaratıcı ve zekisin de..'' ellerimi kollarına koyduğumda parmaklarımı kol kaslarında gezdirdim.Allahım o kadar mükemmeldi ki,kelimelere sığamayacak kadar çok ilah bir sıfatı vardı.
''Neden bu kadar çok kaslısın ya sen?'' dedim bunu dile getirerek.Aslında ağzımdan istemsizce çıkmış bir cümleydi.Keşke olumlu bir cevap verse diye geçirirken içimden kahkaha atmasıyla ''Bilmem.'' diye konuştu.
''Hem önemli olan iç güzelliktir boşver sen kaslarımı.'' dediğinde gözlerimi devirip ofladım.''Tabi canım bende senin böbreklerini bağırsaklarını sevdim zaten.Dış güzellikte neymiş''
Dediğime bir kahkaha daha attı.''Maral o kadar açık sözlü hazır cevap bir kızsın ki,her geçen saat her geçen salise bile sana daha çok bağlanıp aşık oluyorum.Farkında bile değilsin.'' bana aşık olması ve bana bağlanması öyle mi? O zaman bundan sonra her gün açık sözlülüğümü ve hazır cevplılığımı kullansam iyi ederdim.Canıma minnet!
Keyfimin yerine geldiğini anlatan değişik bir mırıltı çıkardım ağzımdan ve gözlerimi kapadım. Elleri mümkün mertebe rahat durmuyordu orası kesindi ama bende yapma ellerini çek diyemiyordum.Çünkü evet hoşuma gidiyordu.
Parmaklarını en derinlerimde hissederken dudaklarımdan bir inilti koptu ve kendimi ona daha çok bastırdım.Hayır ikinci bir birleşmeye katlanamazdım.Yorgundum ve yeteri kadar birbirimizin olmuştuk.''Beni çıldırtıyorsun..'' diye fısıldadı kulağıma.Dudaklarımı dudaklarıyla birleştirdim ve uzunca bir süre öptükten sonra ''Üşüdüm..'' diye mırıldandım dudaklarına doğru.Güldü ve kısa bir an yine öptü dudaklarımı.Sonra yine ayırdı ve yine defalarca öptü ve geri çekildi.''Çıkalım o zaman.''
Uyuşmuş olan boynumu tavana doğru çevirdiğimde,inleyerek yüzümü buruşturdum.Elimle bir yandan destek alıp yavaşça yatakta doğrulduğumda aşağıdan gelen seslere kulak kesildim aniden. Şu ev bir gün boş olsa zaten dişimi kıracaktım.Oysaki akşamdan ne güzel hayaller kurmuştum Baranla ilgili.
Ne güzel o çok sevdiğim gömleklerinden birini üzerime giyip mutfağa inerek ikimize elimden geldiğince en güzel kahvaltıyı hazırlayacaktım ona.Sonra onu uyandırmak için tekrar buraya gelip hayvanca üstüne atlayarak suratını öpücük manyağı yapacaktım.
Ama nerdee...
Uyuşuk hareketlerle üzerimdeki örtüyü ittirdim ve yataktan kalktım. Parmaklarımla saçlarımı iyice karıştırırken kasıklarıma yeni bir acı saplanınca alt dudağımı dişlemiş bulundum. Her sabah böyle oluyordum. Sanırım Baranla olan ilişkimize ara vermemiz gerekti.
Sanki orama yeni bir ok daha saplanmış gibi sızlarken dayanamayıp bacaklarımı açtım ve elimi orama koyup bastırdım.
Tamam Maral bir şey yok sakin..
Kapadığım gözlerimi açıp halıya sabitledim ve aşağıya inmem konusunda kendimi uyardım.Yavaş hareketlerimle ayağa kalktım ve banyoya girdim.Tuvaletimi yapıp elimi yüzümü yıkadıktan sonra aynada kendime bir kaç bakışma sonucu yatak odasına geri döndüm.
Üzerime iç çamaşırlarımı geçirirken dolabın kapaklarını açtım ve içinden siyah dizleri yırtık bir kot ve beyaz yazılı bir t-shirt çıkarıp üzerime giydim.Ayağıma beyaz soket çoraplarımı giyerken saçımı da belli bir düzene sokup aşağıya indim.
Salona girdiğim an koltukta yatan başı kel bir bebek gördüğümde çığlık atmış sonrasında da ''Baran burada bi yaratık var!!'' diye bağırmıştım.
Sonrasında ne kadar saçmaladığımın farkına vardım ve elimle ağzımı kapadım. Küçücük çocuğa yaratık demişim iyi mi?
''E yuh yani Maral. Ne yaratığı teyzesiyim ben onun..'' İçeriye giren Sude çocuğu kucaklayıp koltuğa otururken teyze lafına takılı kalmıştım.
Doğru ya.Ablasının 10 aylık bebeği vardı.
''Ama çok tatlı değil mi Maral?'' Hande Sudenin yanına oturup bebeği severken gözlerimi devirip "Adı ne?" diye sordum."Civan" dediği an kumandayı elime alıp "Koca adam ismi koymuşsunuz bravo Sude.." dedim.İnsan daha zarif bir isim koyardı ama dimi?
"Hiçte bile" diye karşı çıktı Sude."Civan demek genç,taze delikanlı demek.Sen ne anlarsın bebekten.."
Kumanda yardımıyla televizyonu açtığımda Sudenin dediklerini öneme almayıp kanala odaklandım.
Nefret ederim belgesellerden...
"Aşk bu ya aşk.." diye mırıldandı Hande.Civan'ı bu sefer o almıştı kucağına..
"Bence dünyadaki en güzel aşk Leyla ile Mecnun aşkı." dedi Sude.Suratına umursamaz bir ifade takındırırken gülümseyip "Hayır ayran ile Lahmacun.." diye cevap verdim.
Lahmacun derken karnımın aç olduğunu hissettim ve bu sırada da Baran'nın nerede olduğunu merak ettim.Uyandıgımda yanımda değildi.
"Baran nerde?" diye sorduğumda Hande gözlerini televizyondan ayırıp "Yukarıda.Çalışma odasında.Bora ve Doruk'la ciddi bir şeyler konuşuyorlardı bilmiyorum." dedi.
Kaşlarımı havalandırıp indirdim ve ayağa kalkarak "Bir şeyler atıştıracağım.Açsanız hazırlayalım bir şeyler." dedim.Sonrasında iksine bakıp cevap vermelerini bekledim.
"Ay yok.Yedikte geldik biz. Ye sen.." dediklerinde Hande başını salladı.Tamam derken bir mırıltı çıkartıp mutfağa girdim ve kendime bir şeyler hazırlayıp buzdolabında duran meyve suyunu da bir bardağa doldurup masaya bıraktım.
*******
Barandan...
"Bir süre uzaklaşın bence buralardan.." diye bi fikir attı ortaya Bora.
"Bir süre diyorsun ama Maral'ın okulu başlıyor onu ne yapacağız?"en korktuğumda buydu zaten.Evdeyken yine ona mukayyet olabiliyordum ama okulda olucaktı.Benden uzakta..Babası onu her an yanına almanın bir yolunu bulurdu...
Muhakkak.
Peki verir miydim?
Asla!
"Dondurursunuz okulu olamaz mı?" dediğinde Doruk,biraz düşününce hak vermedim değil.
"Olabilir aslında." dediğimde bilmiş bir şekilde göğsünü kabartıp "Mükemmel muhteşem ötesi aklım,sizin için çalışıyor!" diye işaret parmağıyla başını gösterdi.
Ardından Bora bacak bacak üstüne atıp bir kahkaha atarken "Emin ol Bülent Ersoy'un göz farı senin geleceğinden daha parlak Dorukçum."dedi ve yine güldü.
Bu hallerine her ne kadar gülmek istesem de bir türlü dudaklarımı hareket ettiremedim.Çünkü beynimi kemiren bir sürü sorunlarım vardı ve hangileriyle uğraşacağımı bilmiyordum.
Bi yandan iş bi yandan Maral ve onun lanet olası Babası...
Anlamıyorum.O benim karımken asıl benimle yaşaması gerekirken onu neden benden koparmaya çalışıyor?
Bu haksızlık değil de ne?
"Yemin ederim ki döl israfından başka bir şey değilsin Bora.Senin bu dünyada olman hata abi,ebene söyleyeyim de belki bi şans seni geri tıksınlar annenin karnına.."
Gözlerimi devirdim.İlla bi şeye karşılık vermese olmuyordu piç...
"Abi" diyerek bana döndü Bora."Sen bir şey söyler misin yoksa ağız burun girişiyim mi şuna!?"
Derin bir nefes alıp döndüm Doruğa ve ismini sakince zikrettim.
"Doruk.."
"Anladım abi sustum."
Başımı sallayıp "İyi" dedikten sonra ayağa kalktım."Hadi kızları yalnız bırakmayalım inelim aşağıya."
Önde Bora arkasında Doruk en arka da ben olacak şekilde merdivenlerden inerken Maral'ı koltukta görür Görmez yüzümde kocaman bir gülümseme oluşuverdi.
Uyanmıştı..
Doruklar bize geldiklerinde onu uyandırmaya kıyamamıştım.Kızlar Maral'ı sorduklarında ise yalan söylemiş duşta olduğunu dile getirmiştim.
Eğer uyuyor deseydim bir şekilde yukarı odaya çıkarlar ve Maral'ı o çıplak haliyle görürlerdi.
Zekilik paçalarımdan akıyordu resmen.
Öhm..öhmm kendine gel Baran.İyice Doruğa benzedin..
Maral'ın yanına oturdum ve kolumu omzuna atarak onu kendime çektim.Kolunu direkt karnıma,başını da boyun girintime sokarken mis gibi kokan sarı saçlarını öpüp "Doyurdun mu karnını?" diye sordum.O kadar cinsel aktivite geçirmemize rağmen güçlü kalmasını istiyordum.En başta da kahvaltısı önemliydi çünkü.
Başını sallayıp "Evet yaptım" dedi.Mutlu olup "Aferin güzelim.." dedim ve saçlarını elimle karıştırdım.Bundan rahatsız olacaktı ki bacağıma vurup "Kes şunu!" diye söylendi.
Onu sinir etmeye bayılıyordum...
"Bir kaç gün işime ara verip götüreceğim seni buralardan." dediğimde başını aniden kaldırdı ve merak dolu gözlerini benimkilere dikti.
"Nereye gidiyoruz?"
"Bizi hiç kimsenin bulamayacağı bir yere.."
"Ama okulum?"
"Halledeceğim ben merak etme...İstanbuldan uzaklaşalım o yeter bana.."
Bir süre gözlerime kararsızca baktı.Sonrasında aklına güzel düşünceleri gelmiş olacak ki içten bir şekilde gülümsedi ve "Gidelim.." dedi.Başını yine göğsüme yaslayıp "Uzaklara..."
"Evet" diye karşılık verdim yine saçlarını öpüp."Hemde çoook uzaklara..."
**********
Huvvv
Bölüm bitti sonunda.Günlerdir ya bölüm yetiştiremezsem diye içim içimi yiyordu.
Yorum ve düşüncelerinizi bekliyorum ;))
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro