Bölüm 1: Başlangıç
Vivian Walmond hayatında ilk kez bu denli hızlı at biniyordu çünkü bir an önce Leighton'a ulaşmalıydı. Az önce aldığı haberin doğru olup olmadığını teyit etmesi gerekiyordu. Yardımcıları Dorotha haberin yayınlandığı gazeteyi gösterdiği an kalbi duracak gibi olmuş, hemen ardından Kont Ramsey'in onlara tahsis etmiş olduğu tek ata eyersiz binerek yola çıkmıştı. Bir leydinin yapmaması gereken bir hareketti bu. Daha da önemlisi çok tehlikeliydi ancak Vivian'ın olanları kendi kulaklarıyla duymaya ihtiyacı vardı.
Çok değil, bir-bir buçuk ay öncesine kadar yaşadığı evin kapısında dikildiğinde içini huzursuz bir his kapladı. Resmen kovulduğu evin kapısına gelmişti. Ne halt ettiğini sanıyordu sahiden? Geri dönmeyi düşündü ancak onu da yapamadı. Olanları birinci ağızdan duymadan rahat edemeyecekti.
Kalbi neredeyse ağzında atarken kapı açıldığında karşısında tanımadığı bir kadın buluverdi.
"Sende kimsin?" diye sordu aniden. Hemen sonra aklı başına gelip kendisine buranın artık evi olmadığını hatırlattı içinden.
"Asıl siz kimsiniz?" diye sordu karşısındaki kadın. Hemen ardından ise tanıdık bir ses duyuldu.
"Ben ilgilenirim, sen gidebilirsin." Dedi Emily. Böylece Vivian bir zamanlar üvey kız kardeşinin kişisel hizmetçisi olan Emily'nin sert bakışlarıyla karşı karşıya kaldı.
"Neden geldin?" diye soran Emily'e ters bir şey söylememek için kendini zor tuttu. Emily aynı evde oldukları zaman da kendisine hoş davranan birisi olmamıştı ancak o zamanlar asla bu şekilde konuşabilme cüretinde bulunamazdı. Tabi şimdi Vivian evin leydilerinden biri değildi.
"Daisy ile konuşmam lazım." Dedi Vivian gergin bir şekilde. Üvey kardeşinin bu talebe nasıl tepki vereceğinden hiç emin değildi.
"Leydi Daisy ve Kont Ramsey artık Henfield topraklarında yaşıyorlar." Dedi Emily. "Görüşmek istiyorsan oraya gitmen gerek. Ya da mektup yazabilirsin. Tabi mektubuna cevap verilir mi bilemem." Yüzünde sahte bir gülüşle bakıyordu Vivian'a ve her an kapıyı suratına kapatmaya hazırdı.
"Öyleyse seninle konuşayım." Diye ısrar etti Vivian. Emily'nin kaşları çatılınca, "Marcus Phelon'la ilgili" diye ekledi hemen. Vivian Henfield'e kadar eyersiz bir at üstünde gidemezdi ve buraya kadar gelmişken geri dönüp mektup yazmakla da zaman kaybedemezdi.
"Sen neler olduğunu bilirsin Emily, lütfen..."
Emily anlık bir duraksamanın ardından geri çekilip Vivian'ı içeri aldı. O anda yanlarından koşarak geçen iki ufak cocuk Vivian'ı şaşkına çevirdi.
"Bunlar da kim?"
"Hiçbir şeyden haberin yok tabii. Leydi Daisy burayı yetimhaneye dönüştürdü."
"Yetimhane mi?" Vivian'ın şok içindeki sesi fazla yüksekti. Ne yani, buradan bu yüzden mi kovulmuşlardı?
"Marcus pisliği Kont'un Londra'da ki yetimhanesini kundaklayınca Leydi de böyle bir çözüm buldu." Dedi Emily çalışma odasına doğru yürürken. Vivian şaşkın şaşkın etrafını izlerken evin dekorasyonunun değişmiş olduğunu fark etti. Kırılabilecek biblolar, vazolar ortadan kaldırılmış, holde yağlı boya tablolarının asılı olduğu duvara bir dünya haritası asılmıştı. Emily'nin peşinden çalışma odasına ilerlerken küçük salonun yemekhaneye dönüştürüldüğü fark etti.
"Geliyor musun? Benim pek vaktim yok!" diye seslendi Emily. Vivian sinirine hakim olmaya çalışarak onu terslemeden peşinden gitti. Kont Ramsey'in bir yetimhane sahibi olduğunu bilmiyordu. Şimdi tüm bu veletlerin bir zamanlar evi olan malikaneyi işgal etmiş olduğunu görmenin sinirlerine iyi gelmediği açıktı.
"Gazetede yazılanları okudum." Dedi eskiden üvey babasına, sonra Kont Ramsey'e şimdilerde ise her kime ait olduğunu bilmediği çalışma odasına girdiklerinde. Emily kollarını çapraz yapmış ayakta dikiliyordu ancak Vivian ilerleyip şömine karşısındaki deri koltuğa kendini bıraktı. Bir yabancı gibi ayakta dikilmeyi kabul etmeyecekti.
"Ancak ne kadarının doğru olduğunu bilmiyorum. Öğrenmem gerek Emily, Marcus öldü mü?"
"Evet, gerçekten öldü." Dedi Emily Vivian'ın tam karşısına otururken. Bunu duyan Vivian tuttuğunu fark etmediği nefesini bir solukta bırakıverdi.
"Nasıl oldu bu?"
Emily ona olanları anlattı. Marcus Phelon denen pislik herifin Kont Ramsey'in mülkünü nasıl yaktığını, ardından Leydi Daisy'i kacırıp pis emellerine alet etme girişimini, Kont ve arkadaşlarının Daisy'i kurtarmaya çalışırken Kont'un nasıl yaralandığını ve Marcus'un ölümünü detaylıca aktardı. Vivian hayatında ilk kez birisinin konuşmasını pür dikkat dinliyordu.
"Kontun sağlık durumu şu anda gayet iyi. Gazetelerde yazılanların çoğu saçmalıktan ibaret."dedi Emily. "Ayrıca karısı ile de gayet arası iyi. Sizin için üzgünüm" dedi Emily tekrar yapmacık bir şekilde gülümseyerek. Daha birkaç gün önce Cemiyet Fısıltıları Gazetesi Leydi Daisy ve Baron Marcus Phelon'un aslında birlikte kaçmış olduğunu, Kontun onları bulduğunda çılgına dönüp Marcus'u öldürdüğü ve karısıyla da aralarının bu sebeple hiç düzelmeyecek bir noktaya geldiğini yazma cüretinde bulunmuştu. Bunların yalan olduğunu zaten Vivian'da biliyordu.
"Daisy ve Adrian'ın aralarının nasıl olduğu beni hiç ilgilendirmiyor Emily." Dedi Vivian. "Marcus'un gerçekten ölmüş olduğunu bilmem benim için yeterli."
Emily'nin bir kaşı şaşkınlıkla havaya kalktı. Doğru mu anlamıştı yoksa Vivian Marcus'un ölümünden mutlu mu olmuştu?
"Üzüldüğünü sanıyordum."
Vivian buruk bir kahkaha attı. "Üzülmek mi? O adamdan zerre kadar hazzetmezdim. Ama sen bunu nereden bileceksin ki? Sevgili Daisy'nin dertleriyle ilgilenmekten gözün başka hiçbir şeyi görmüyordu."
"Birisi o zavallı çocukla ilgilenmeliydi" dedi Emily çıkışarak.
"Evet, çocuklarla ilgilenilmeli değil mi?" diye soran Vivian'ın yüzünde gözlerine ulaşmayan bir gülümseme vardı.
"Ben de ufak bir çocuktum ama kimse bunun farkında bile değildi."
"Senin her konuda üzerine düşülürdü zaten Vivian."
Olivia Vivian'ın her şeyiyle özel olarak ilgilenmişti. Vivian şimdi neye burun kıvırıyordu ki? Bu kız gerçekten de hiçbir şeyden memnun kalmıyordu.
"Haklısın. Sevgili annem her konuda kusursuz olmam için o kadar uğraştı ki! Nankörlük etmemem gerek."
Vivian Emily'e bir şey söyleme fırsatı vermeden kalktı ve çıkışa yöneldi.
"Teşekkür ederim!" diye seslendi ardında kalan Emily'e. Onun birisine teşekkür ettiğini ilk kez duyuyordu Emily.
***
Vivian dönüş yolunda son birkaç aydır yaşadıklarını düşündü. Leightoon topraklarının kontrolü annesinin elinden alınınca her şeyden olmuşlardı. Gerçi annesi Daisy'nin bir evlilik yapmasını engellemeye çalışmış ancak başarılı olamamıştı. Daisy'de Kont Adrian Ramsey ile evlenince topraklar yasal olarak Kont'un eline geçmiş ve o da Daisy'nin isteğiyle Olivia ve Vivian'ı öylece kovuvermişti.
Hayır, öylece değil. Kendince haklı sebepleri vardı.
Leighton toprakları aslında her zaman Daisy'e aitti. Üvey babası ölürken tüm mirasını öz kızına bırakmış, evlenene dek mülk sahibi olması yasal sayılmadığı için o süreye dek idareyi ikinci karısı olan Olivia'ya vermişti. Olivia'da geçen yıllar boyunca bu mirası bir hayli hoyratça kullanmıştı. Kocasının ölümünden sonra birçok aşık edinmiş ve para yedirmişti. En beteri ise Marcus'tu. Vivian annesinin Marcus'un kumar borçlarını defalarca ödediğini biliyordu. Hiçbir zaman bu konuda söz söyleme hakkı olmamıştı Vivian'ın. Evet, bazı şeylerin farkındaydı ama korkunç derecede para kaybettiklerinin farkında değildi. Kont böyle giderse birkaç yıl içinde her şeyi kaybedecek duruma geleceklerini söylediğinde Vivian şok olmuştu. Hesapları detaylıca inceleyen Kont Ramsey'in onları kovması için sadece bu bile yeterli bir nedendi.
Tabii kendisinin de suçu vardı. Hiçbir zaman Daisy ile iyi geçinmemişti ve iki yıl önce onu sosyeteye rezil edip bir skandal yaratarak Daisy'e yapılabilecek en büyük kötülüğü yapmıştı. İyi biri değildi Vivian. Kimse ona nasıl iyi olacağını öğretmemişti.
Annesi Daisy'i her zaman bir parazit gibi görmüş ve asla Vivian'ın yanına yaklaşmasına müsade etmemişti. Daisy kötü örnekti. Bir leydinin asla yapmaması gereken şeyleri yapan, asla akıllanıp yola gelmeyecek bir kızdı. Sosyete için utanç kaynağı olacaktı.
Vivian utanç kaynağı olmak istemedi. O iyi bir leydi olmak zorundaydı çünkü ancak öyle olursa annesi mutlu olurdu. Ama eğer Daisy gibi davranırsa annesi hayal kırıklığına uğrayacak ve belki de onu sevmeyecekti. Vivian bu yüzden Daisy ile arkadaş olmaya asla yanaşmadı. Annesi çok kızardı. Vivian zarif ve güzel bir kızdı. Bir leydi nasıl olması gerekiyorsa öyle olacak ve annesini asla utandırmayacaktı.
Gözünden düşen birkaç damla yaş bütün hayatını boş bir şey uğruna geçirdiğini fark ettiğinden dolayıydı. Annesinin tek amacı onu sosyetenin gözdesi yapmak, Vivian'ın tek amacı ise annesi tarafından sevilmek, onu gururlandırmaya çalışmaktı. Oysa şimdi bunların hiçbir anlamı yoktu. Leightoon topraklarının sınırında kalan iki katlı küçük Yaz Köşkünde sadece iki yardımcılarıyla birlikte yaşıyorlardı. Bir gelirleri yoktu. Yardımcılarının maaşı Kont Ramsey tarafından karşılanıyordu. Sosyeteyle alakaları kalmamış gibiydi. Dolayısıyla Vivian artık annesini gururlandırmak zorunda değildi. Tuhaf... Sanki üzerinden bir yük kalkmış gibi hissediyordu. Kırsalda yaşama konusunda hala bir şey bildiği söylenemezdi ve bu konuda hala tedirgin hissediyordu ama yine de bugün öğrendikleri sayesinde içindeki garip huzura engel olamıyordu.
Eve varıp daha kapı eşiğinden girmesine kalmadan annesinin acı acı feryatlarını işitti. Ardından bir yerlere çarpı kırılan camların şıngırtılarını. Üst katın merdivenlerine ulaştığında yardımcıları Dorotha aşağı inmek üzereydi.
"Cemiyet Fısıltılarını mı gördü?" diye sordu. Aslında olanları tahmin etmek zor değildi. Annesi sevgilisi Marcus'un ölüm haberini okumuş ve sinir krizi geçirmekteydi.
"Saklamaya çalıştım ama buluvermiş işte. Şimdi de keçileri kaçırmış gibi bağırıyor" diye söylendi Dorotha. O ve kocası Tom çalışanlarıydı ancak maaşları Kont Ramsey tarafından ödendiğinden dolayı Olivia ve Vivian'ın onlar üzerinde pek bir söz hakkı yoktu. Vivian bazen evde onların mı yoksa kendilerinin mi sözü geçtiğini ayırt edemiyordu. Annesine kalsa Dorotha ve Tom'u çoktan kovardı ancak başka bir çalışanı tutacak yoktu ve bu köy yaşamını bir başlarına sürdüremezlerdi. Bu yüzden onlara, daha doğrusu Kont Ramsey'e mahkumdular.
"Tanrı aşkına sustur şunu yoksa evde kırıp dökecek bir şey kalmayacak" diyen Dorotha ellerini beline bağlayıp uzaklaştı.
Oda darmadağın olmuş, sandalyeler devrilmiş, yatak örtüsü etrafa saçılmış, ayna kırılıp yere inmiş, kısacası ortalık savaş alanına dönmüştü. Olivia ise elinde viski şişesiyle dağınıklığın ortasına çökmüş, sanki bu gürültü patırtınım sebebi o değilmişçesine öylece oturuyordu. Gözleri ağlamaktan şişmiş, bakışlarına biraz delice bir ifade yerleşmişti.
"Hep onun yüzünden" diye fısıldadı Vivian'ı görünce. "Hepsi Daisy yüzünden."
"Başına gelen her şey senin yüzünden." Dedi Vivian gayet sakin bir ses tonuyla. Nasıl olup da bu cümleyi kurduğunu bilmiyordu. Annesine karşı hiçbir zaman cesaretli olamamıştı.
Olivia duyduğu sözler karşısında şok olarak baktı Vivian'a. Elbette duymayı beklediği sözler bunlar değildi.
"Bunu nasıl söylersin?" diye sordu acı çekiyormuşcasına yüzünü buruşturarak. "Ne yaptıysam senin için yaptım!"
"Sen benim için hiçbir şey yapmadın!" Vivian bu kez bağırıyordu.
"Tek yaptığın şey benim kusursuz ve mükemmel görünmemi sağlamaktı! Her şeyde en iyi olmamı istedin ama nasıl sevmem gerektiğini öğretmedin! Nasıl birisine değer verebileceğimi, iyi bir insan olacağımı öğretmedin!" Şimdi de Vivian'ın gözünde yaşlar birikmişti. Hayatında ilk kez hissettiği acıyı sesli bir şekilde dile getiriyordu. Aslında çok daha fazlası vardı ama her şeyi haykırmaya henüz hazır değildi.
"Evet, mükemmel olmanı, en iyi olmanı istedim! Kimseye ihtiyacın olsun istemedim!" diye bağırdı Olivia. Vivian'ın bu sözleri ona nankörlük gibi geliyordu.
"İnsanların birbirine ihtiyacı vardır." Dedi Vivian. Sesi alçak ama hissettiği kederi yansıtacak cinstendi.
"Daisy'nin bize ihtiyacı vardı. Özellikle de ona annelik yapacak birine. Oysa sen onu dışlamaktan başka bir şey yapmadın. Üstelik benim de bunu yapmama neden oldun. Şimdi bu haldeysek, bu en çok senin suçun!" Gözlerinden akan birkaç damla yaşı sildi.
"Ayrıca Marcus pisliğin tekiydi. Ölmeyı çoktan haketmişti. Bir damla gözyaşına değecek bir adam değildi o." Dedi soğuk kanlılıkla. Annesinin yüzündeki acı dolu ifade artarken arkasını dönüp onu bir başına bırakarak çekip gitti.
Bölüm sonu.
+++
Selamlarrr 😊 Okuyan arkadaşlar ufakda olsa yorumlarını belirtirlerse çok sevinirim. Henüz yolun başındayız ve bu yol bir hayli uzun. Desteklerinize ihtiyacım var 😊
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro