YETENEK
Mert tozdan çok rahatsız olduğundan evi temizlemeyi pek düşünmemişti. Biraz para biriktirip bir yardımcı kadın çağırmayı düşünüyordu. Yardımcı kadınlar tek günde evi bir güzel temizliyorlardı. Mert oldu olası tozdan rahatsız olduğundan en iyisinin bu olduğuna karar vermişti. Ama şimdi kızıl saçlı kız onun bu derdine de son veriyordu. Kız temizliği bitirene kadar Mert teras da bekledi. Ortalık baya kirlendiğinden işi uzun sürmüştü. O sırada Mert terasta çok üşüse de içeri girmedi. Çünkü az biraz toz gelse hemen öksürmeye ya da hapşırmaya başlıyordu.
Kız işi bittikten sonra onun terasta beklediğini görünce "Ne yapıyorsun sen orada?" diye sordu. Mert "Ben tozdan rahatsız oluyorum. O yüzden sen işini bitirene kadar burada bekledim." dedi. Kız "Neden odaya gitmedin ki?" diye sordu. Mert "Oraya da toz geliyordur." Dedi. Kız "Oraya çok az gelir. O kadar da hassas değilsindir herhalde." Dedi meraklı gözlerle Mert'e bakarak. Mert "O kadar hassasım. Biraz toz olsa hemen öksürmeye başlarım." Dedi. Kız "Keşke söyleseydin. Sen evde yokken yapardım." Dedi. Mert gülümsedi "Önemi yok." Dedi. Kız "Özür dilerim. Seni soğukta beklettim. Sen şimdi donmuşsundur. Hadi çabuk içeri gel." Dedi. Mert gerçekten donmak üzereydi.
Hemen içeri girdi. Kız hatasından ders aldığını fark ettirmek için "Tamam bundan sonra sen yokken yapacağım." Dedi. Mert gülümsemekle yetindi. Kız ona yaklaştı. Eliyle yüzüne dokundu. "Çok üşümüşsün." Dedi hemen yüksek sesle. Mert "Çok değil." Dedi. Ama kız onu duymadı. Çünkü çoktan mutfak tezgâhına gitmiş orada sıcak bir kahve yapmaya başlamıştı. Mert ona her an her saniye daha çok aşık olduğunu hissediyordu. Özellikle de kızın kendisini önemseyen işler yapmasını çok seviyordu.
Kız kahveleri yapıp getirdi. Mert biraz ısınmış, kendine gelmişti. Kız "Sen işe ne zaman gideceksin?" diye sordu. Mert saatine baktı. "Saat dörtte gidiyorum. Yani daha üç saatim var." Dedi. Kız gülümsedi. "O zaman kahvelerimiz de hazırken film mi izlesek?" diye sordu. Mert gülümsedi. Film izlemeyi severdi. "Hangi filmi izleyeceğiz?" diye sordu. Kız biraz düşündü "Aşk Tesadüfleri Sever filmini izledin mi?" diye sordu. Mert "Sanırım hayır." Dedi. Mert genelde romantik filmleri pek izlemezdi. "Ben daha çok aksiyon filmleri severim. Ama sen ne istersen sana eşlik ederim." Dedi. Kız "Bu filmi beğeneceğine eminim." Dedi. Mert gülümsedi.
Bilgisayardan filmi açtılar. Filmin beşinci dakikasında kız ona iyice sokuldu. Mert ona baktı. Kız "Benim yerim rahat değil." Dedi. Mert "Neden?" diye sordu. Onu rahatsız eden şeyin ne olduğunu merak ediyordu. Kız "Ben başımı göğsüne koyup izlemek istiyorum." Dedi. Mert bu cevabı beklemiyordu. Onu kendisine çekti. İstediği gibi olmuştu. Kızıl saçlı kız aslında filmi daha önce izlediğinden filmi pek önemsemiyordu. Mert'e yaklaştığında Mert'in kalp atışlarının hızlanacağını biliyordu. Bu yüzden onun göğsüne başını koymak istiyordu. Onun kalp atışlarını duymak istiyordu. Çünkü o kalbin kendisi için attığını biliyordu.
Mert film izlerken bölünmesini pek sevmezdi. O yüzden kızıl saçlı kızın saçlarıyla oynarken filmi izliyordu. Kız da onun sessizliğine eşlik edip filmi izliyordu. Film bitene kadar birkaç defa hareket ettiler o kadar. Film bittiğinde Mert kendisini tutamadı. Gözlerinden birkaç damla yaş süzülünce kız onun ağladığını fark etti. Hemen toparlandı. Mert'in yüzünü avuçlarının arasına aldı. Gözyaşlarını elleriyle sildi. Mert'e "Lütfen ağlama." Dedi. Öyle güzel öyle tatlı bir sesle söyledi ki Mert kendinden geçti. Niçin ağladığını bile unuttu. Gülümseyerek ona baktı.
Kızıl saçlı kız "İşte sen hep böyle gülümse." Dedi. Sonra da usulca yaklaşıp Mert'i öptü. Onun dudaklarının kendi dudaklarıyla birleşmesine şaşıran Mert bir süre şaşkınca bekledi. Sonra o da kızı öptü. Kızın sıcaklığını üzerinde hissetti. Mert bu duygulara çok yabancıydı. İlk defa bir kızı bu kadar çok seviyor ve onda böylesine derin bir heyecan duyuyordu.
Kızıl saçlı kız "İşe gitmek için bir saatin var. Bir şeyler atıştırmak ister misin?" diye sordu. Mert "Olur." Dedi. Kız kalkıp dolaptan bir şeyler çıkarttı. Mert de ona yardım etti. Sonra birden içinden geldi. Kızıl saçlı kıza sarıldı. Kulağına eğilip "İyi ki geldin." Dedi. Kız da "İyi ki gelmişim." Dedi gülümseyerek. Mert onun boynundan öptü. Kız huylanıp geri kaçtı. Mert onun bu kaçışına güldü. Kız "Huylandım." Dedi. Mert "O zaman işin zor. Çünkü artık hep boynundan öpeceğim." Dedi. Kızıl saçlı kız yüzünü astı "Hayır ya. Yanağımdan öpmek varken niye boynumdan öpüyorsun." Dedi sitemle. Mert "Yanağından da öperim boynundan da." Dedi. Kız bu sözlere kıkırdadı.
Mert işe giderken kızdan zorla ayrıldı. Resmen gitmek istemiyordu. Evde kalıp kızla zaman geçirmek varken kim işe gitmek isterdi ki zaten. Mert ayrı oldukları zamanın acısını çıkarmak ister gibi her an kızla kalmak istiyordu. Ama bu mümkün değildi. Zor da olsa kızdan ayrılıp işe gitmeyi başarabildi. İşe giderken yol üstünde bir telefoncu görünce aklına kıza bir telefon hattı alması gerektiği geldi. İçeri girip bir tane aldı.
Eskiden işte hayalet gibi olduğundan ustaları ondaki değişimi fark etmişlerdi. Ali Yavuz ona "Bugünlerde seni iyi görüyorum. Umarım hep böyle devam edersin." Demişti. Ali Yavuz iyi adamdı ama kimseyi pek övmezdi. Onun iyi görüyorum demesi elbette işte gösterdiği performanstı. Ama Mert de performansını ciddi anlamda iyileştirmişti. Dükkândaki bütün malzemelerin yerini öğrenmiş, gelen müşterilerle tek başına ilgilenecek düzeye gelmişti. Bu sayede Mert oradayken patronlarına hiç iş kalmıyordu. Bir patron bundan daha fazla ne isterdi ki?
Mert eve döndüğünde kıza ona aldığı yeni hattı verdi. Sadece annesini aramasını da söyledi. Kızıl saçlı kız "Öyle yapacağım." Dedi. Kızı asıl sevindiren şey Mert'in onun istediği malzemeleri getirmiş olmasıydı. Büyük bir heyecanla Mert'in getirdiği poşetleri açtı. Hepsini masanın üzerine boşalttı. Boyaları, fırçaları teker teker alıp inceledi. Her birini inceledikçe yüzüne ayrı bir sevinç ışığı gelip yerleşiyordu. Kızıl saçlı kız sevinçten havalara uçmak üzereydi. Uzun zamandır çocuklarını görmemiş anneler gibi hasret ve sevgi kokan gözlerle bakıyordu onlara. Dilinden şu kelimeler döküldü "Çok özlemişim." Dedi.
Mert onun bu sözünü biraz abartı gibi buldu. Hepi topu kaç gün olmuştu sanki buraya geleli? Ama onun bakışlarını daha yakından inceleyince ona hak verdi. Belli ki resim yapmaya âşıktı.
Kız sonra Mert'e döndü. Onun boynuna atladı ve "Teşekkür ederim. Evde çok sıkılıyordum. Artık hiç canım sıkılmaz." Dedi. Kızıl saçlı kız "Artık hiç canım sıkılmaz." Demişti. Ama Mert yine de onun sürekli evde olması meselesini kafaya taktı. Ona canının sıkılmaması için bazı aktiviteler bulacaktı. Bunun için biraz düşünmesi gerekti. Mert de kıza sarıldı "Sen yeter ki iste. Ben bulur getiririm." Dedi. Buralarda resim malzemeleri bulmak biraz zor bir işti. Mert ondan bu sözü söylemişti.
Kızıl saçlı kız heyecanla şövalesine koştu. Hemen onun parçalarını birleştirmeye başladı. Mert onun tek başına zorlandığını görünce o da yardım etti. Birlikte şövaleyi kullanıma hazır bir hale getirdiler. Sonra kızıl saçlı kız 35*50 lik tuvallerden birisini alıp şövaleye yerleştirdi. Ayağa kalktı. Uzaktan baktı. "Şimdi hazır oldu." dedi heyecanla. Olduğu yerde sesli düşünmeye başladı "Acaba ne çizsem?" dedi. Mert de onunla birlikte düşünmeye başladı.
Mert'in aklına deniz manzarası geldi. Şimdi ay da denize yansımış harika bir görüntü oluşturmuştur diye düşündü. Gidip perdeyi kenara çekti. Kız "Ne yapıyorsun diye sordu. Mert "Sana çizmen içi güzel bir şey buldum." Dedi. Kız pencere kenarına yaklaştı. Dışarıya baktı. Deniz hafif dalgalıydı. Küçük balıkçı tekneleri bir o yana bir bu yana gidiyorlardı. Ay dolunay evresindeydi ve bütün görkemiyle denize yansımıştı. Kesinlikle enfes bir görüntüydü. Kızıl saçlı kızın etkilendiğini gören Mert buna çok memnun oldu.Kız gidip şövalesini manzarayı net bir şekilde göreceği bir yere ayarladı. "İşte buradan çizebilirim." Dedi. Çok sevinmişti. Bir çocuk gibi mutluydu.
Mert "Keşke benim de senin gibi bir yeteneğim olsa." Dedi. Kızıl saçlı kız şaşkınlıkla dönüp ona baktı. "Zaten bir yeteneğin var." Dedi. Mert şaşırdı. Kendisinin bu bilmediği yeteneği ne olabilirdi ki? Merakla kızıl saçlı kıza sordu "Nedir benim yeteneğim?". Kız bir an tereddüt etti. Acaba Mert kendisiyle alay mı ediyordu? Bir süre onun yüzünü inceleyince gayet ciddi olduğunu gördü. "Sen yazabiliyorsun." Dedi. Mert memnuniyetsizliğini burun kıvırarak gösterdi. "Onu herkes yapabiliyor." Dedi.
Kızıl saçlı kız "Evet haklısın. Herkes bir şeyler yazabilir ama herkes senin gibi duygu yüklü yazamaz. Unuttun galiba. Ben o yazılardan etkilenip buraya geldim. Sen insanları etkileyecek yazılar yazabiliyorsun. Bu bir yetenek değil de nedir?" diye sordu. Mert "Bilmiyorum. Emin değilim. Bunu yapabilen bir sürü insan varken buna yetenek demek pek doğru gelmiyor bana." Dedi. Kız onun bu tavrına sinirlendi. "Gayet de doğru bir şey. Çünkü bu bir yetenektir. Hem yazarlık ressamlık kadar zor bir iştir. Çünkü yazar gördüğünü yazıya döker, ressam gördüklerini resmeder. Aslından ikisi de temelde aynı şeyden gelir. Güzel görebilen, hissedebilen kişiler ayrıdır. Ama bunları yazıya, resme döken insanlar daha ayrıdır. İşte sen de hissettiklerini yazıya dökebiliyorsun. İnsanlar senin yazılarını okuyorlar. Bu bir yetenek ve başarıdır." Dedi.
Mert hala tatmin olmamış gibiydi. "Haklısın sanırım." Dedi. Konuyu çok fazla uzatmak istemiyordu. O yüzden kısa cevap verip kapanmasını istemişti. Ancak kızıl saçlı kızın böyle bir niyeti yoktu. "Son yazdığın yazıyı siteye yükledin mi?" diye sordu. Mert bu sorunun sebebini anlamasa da "Evet." Dedi. "Peki, kaç kişi okumuş?" diye sordu. Bu soru Mert'i de meraklandırdı. Hemen telefonunu çıkarıp siteye girdi. Gördüğü rakama inanamadı. Tam kırk bin kişi okumuştu. Binden fazla da yorum vardı. Mert cevap vermeyince kızıl saçlı kız onun yanına geldi ve telefondan bakıp rakamları gördü. "Tam kırk bin kişi okumuş. İşte bak bu bir yetenektir. Demek ki sen kırk bin insana yazılarını okutmayı başarabiliyorsun. Allah aşkına bu bir yetenek değil de nedir?" dedi.
Mert hala şaşkındı. Ama kızıl saçlı kıza da hak vermişti. "Evet haklısın." Dedi. Bu kez kız konuyu kapatsın diye değil gerçekten onunla aynı fikirde olduğu için onu onaylamıştı. Mert çok mutlu olmuştu. Okuyucu kitlesi artmıştı. Bu hem ruhunu hem de cebini tatmin edecek güzel bir gelişmeydi.
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro