Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

PAYLAŞMAK


Mert bilgisayarı kendisine çevirdi. E-maili okumaya başladı. E-mailde şunlar yazılıydı:

"Merhaba Filiz. Lütfen mesajımın tamamını oku. Sana kendimi affettirmek gibi bir derdim yok. Böyle bir şeyi istemiyorum. Şunu bilmeni isterim ki bu ilişkiye ailemin zorlamasıyla başladım. Sen çok güzel ve masum bir kızsın. Kesinlikle benden daha iyilerini hak ediyorsun. Yani ben de senin gibi bu ilişkinin bitmesini düşünüyorum. Neyse asıl meselemiz bu değil.

Sen kaçtığından beri baban çıldırmış gibi her yerde seni arıyor. Hala hangi cesaretle telefonunu açık tutabildiğini aklım almıyor. Bence o hattan hemen kurtul. Baban şimdi çoktan emniyete sinyal takibi yapmaları için numaranı vermiştir. Eğer biraz daha o hattı kullanırsan seni bulabilirler. Baban şimdi adamlarına Bolu ve Ankara'yı en küçük ayrıntılarına kadar aratıyor. Her nereye gittiysen sakın ardında bir iz bırakma. Çünkü baban en küçük ayrıntıların bile peşine düşüyor.

Hesabındaki parayı bence başka bir hesaba aktar. Baban yaptığın harcamaları da kontrol ediyor. Saklandığın yerden çıkayım deme. Baban seni hemen bulur. Bulduğunda ise bizi yeniden bir araya getirmeye çalışacaktır. Umarım iyi bir yerde saklanmışsındır. Seni bulmamaları için yaptıkları her şeyi sana anlatacağım. Sen de bir süre bir yerlerde saklansan iyi olur. Bu ikimiz için de en iyisi olacaktır. Ben başkasını seviyorum. Seni kırmak, üzmek istemezdim. Lütfen beni affet. Herhangi bir şeye ihtiyacın olursa beni arayabilirsin. Elimden gelen her türlü yardımı yaparım. Kendine iyi bak. Oğuz."

Mert e-maili okuyunca yüzü sevinçten parladı. Çünkü kızıl saçlı kızın eski sevgilisi başkasını sevdiğini söylemişti. Bu Mert için mükemmel bir haberdi. Bu durumda karşısında bir rakibi kalmıyordu. Onu kimse elinden alamazdı. Beyni hemen devreye girdi ve onu uyardı "O kadar emin olma. Kızıl saçlı kızın babasını unutuyorsun." Dedi. İç sesi beyne hak verdi "Babası da var haklısın." Dedi. Mert babasını atlatmalarının kolay olduğunu düşündü.

Kız onu dürttü. "Yine daldın gittin? Ne düşünüyorsun Allah aşkına?" diye sordu. Hala başını Mert'in omzunda tutuyordu. Yerinden memnun görünüyordu. Mert parmaklarını onun saçlarında gezdirmeye başladı. "E-mail kafamı karıştırdı." Dedi. Kız "Neden? Yeterince açık değil mi? Ben ona inanayım diye bir sürü yalan uydurmuş. Resmen yerimi öğrenmeye çalışıyor. Öğrenince de hemen babama söyleyecek. Sonra da gelip beni götürecekler." Dedi. Mert sinirlendi "Öyle kolay değil o iş." Dedi.

Kız onun böyle öfkelenmesini ve kendisini sahiplenmesini çok tatlı buldu. "Babam çok güçlüdür. Onun karşısında duramazsın." Dedi. Mert "O çok güçlüyse ben de çok aşığım. Aşkım için her şeyi yaparım." Dedi. Kız kafasını kaldırıp onun gözlerine baktı. Mert'in sözlerinde doğru olduğunu gördü. "Keşke seni daha önce tanısaydım." Dedi. Bu cevap Mert'i biraz olsun sakinleştirdi. Mert aklına gelen diğer ihtimalden bahsetti. "Şu senin eski sevgilin belki de doğruyu söylüyordur. Biz şimdilik ona cevap vermeyelim en iyisi. Ama ondan gelen e-mailleri de okuyalım. İlerleyen zamanlarda öğreneceğiz bakalım. Ne kadar doğru söylüyor, ne kadar yalan." Dedi.

Bu sözleri kızıl saçlı kızı biraz düşünmeye sevk etti. "Haklı olabilirsin. Belki de gerçekten ailesinin zoruyla benimle birlikte olmuştur. Belki de bu yüzden benim gözüme sokmak ister gibi kantinde herkesin gözünün önünde o kızla sarmaş dolaş oturmuştur. Oğuz o kadar aptal bir adam değildir. Eğer böyle bir şey yapmak istese benden gizli yapabilirdi. Demek ki o benim görmem için böyle ulu orta bir yerde bunu yaptı. Yine de tam emin olamıyorum. Senin dediğin gibi gelen e-maile cevap vermeyelim ama yazdıklarını da okuyalım." Dedi.

Mert kızın da kendisiyle aynı fikirde olmasına sevindi. Kız birden aklına bir şey gelmiş gibi başını kaldırdı ve "Senin sınavın nasıl geçti?" diye sordu. Mert yüzünü buruşturdu. "İyi sayılmaz." Dedi. Kız "Çalışmazsan tabi kötü geçer." Dedi. Mert onun böyle annesi gibi davranmasından hoşlanmıyordu. "Senle zaman geçirmek varken ne diye ders çalışayım?" diye sordu gülümseyerek. Kız "Hayır, Mert. Ben böyle bir şey istemiyorum. Eğer benim yüzümden derslerini aksatacaksan ben hemen valizimi toplar giderim." Dedi.

Mert onun ciddiyetini ölçmek için yüzünü inceledi bir süre. Kaşlarını çatmış öyle ters ters ona bakıyordu kız. Belli ki gerçekten öfkelenmişti. "Tamam, sakin ol. Derslerimin aksadığı falan yok. Sınavdan geçer not alırım ama yüksek bir not alamam. O yüzden iyi sayılmaz, dedim." dedi. Kız "Bundan sonra derslerine çalışmanı istiyorum." Dedi gayet kesin bir dille. Mert "Tamam çalışacağım. Peki, sen ne yapacaksın ben ders çalışırken?" diye sordu. Kız biraz düşündü "Benim okulum Bolu'daydı. Artık orada olmadığıma göre sınavlara da giremeyeceğim demek oluyor bu. O zaman ders çalışmamın da bir anlamı yok. Ama bana resim yapmam için gerekli malzemeleri almamız gerek. Eğer uzun süre resim yapmazsam pratiğimi kaybederim." Dedi.

Mert "O zaman sen bana gerekli olan malzemeleri bir liste halinde yaz. Ben akşam hepsini alıp geleyim sana." Dedi. Kız "Tamam." Dedi ve ayağa kalkıp içeri gitti. Belli ki kalem kâğıt alıp gelecekti. Mert o kalktıktan sonra omzunda oluşan boşluğa bakarak iç geçirdi. Bu kızıl saçlı kız ne yapmıştı kendisine böyle? Her an her saniye yanında olsun istiyordu. Sürekli onu görmek, ona sarılmak istiyordu. Böylesine derinden bir aşk duyması için onu bir kez görmesi yetmişti.

Kız içeride, odada kalem kâğıt ararken Mert'in aklına bir fikir geldi. Hemen heyecanla ayağa kalktı. Kız da tam o anda odadan elinde kâğıt kalemle dışarı çıkıyordu. Mert'i öyle ayaklanmış görünce "Sen nereye gidiyorsun?" diye sordu. Mert "Aklıma bir fikir geldi. Hem de harika bir fikir." Dedi. Kız bu sözleri duyunca meraklandı "Ne fikriymiş bu?" diye sordu. Mert "Neden kılık değiştirip dışarı çıkmayı denemiyorsun?" diye sordu heyecanla. Kız "Aslında iyi bir fikir. Ama normal insanları bu şekilde kandırabiliriz. Peki ya babamın adamlarını nasıl kandıracağız? Onların hepsi özel eğitimli adamlardır. Onları atlatmak o kadar da kolay değil. Bir süre hiç çıkmamak en doğrusu olacaktır. Eğer içeride çok bunalırsam ben sana söylerim beni dışarı çıkarırsın." Dedi.

Mert parlak fikrinin pek de işe yarar bir şey olmadığını görünce biraz hayal kırıklığına uğradı. "Tamam, nasıl istersen öyle yaparız." Dedi. Kız onun yüzünü astığını görünce yanına geldi ve onun yanaklarını sıkarak "Asma yüzünü güzel yüzlüm. Dışarı çıkmak umurumda değil. Önemli olan babama yakalanmamamız. Eğer ona yakalanırsak her şey biter. Bu yüzden evde kalmak en doğru karar olur." Dedi. Mert biraz düşününce ona hak verdi. Onu yanına alıp bütün Trabzon'u gezmek dolaşmak istiyordu ama ne yazık ki bu şimdilik mümkün değildi. Bir süre daha kızla birlikte sadece evde oturmakla yetinecekti.

Mert'in beyni yüreğe seslenerek "Sen de hiç tatmin olmuyorsun. Kız yanında işte neden ortamın tadını çıkarmıyorsun? Daha birkaç gün önce kız yokken paramparça olmuştun. O günleri tekrar hatırlatmama gerek yoktur umarım." Dedi uyaran bir ses tonuyla. Yüreği hemen toparlandı. "Hayır, kesinlikle hatırlatmana gerek yok. O günleri gayet iyi hatırlıyorum. Sanırım biraz daha sakin olmam ve sabırlı davranmam gerek." Dedi. Beyni "Evet bence de biraz daha sabırlı olmalısın." Dedi. Mert kızın ona seslenmesiyle kendine geldi "Sen nereye dalıp gidiyorsun öyle?" diye sordu. İçinden bu çocuk ne kadar çok dalıyor diye düşünüyordu.

Mert düşündükleri kıza saçma geleceğinden "Hiç önemli bir şey değil." Dedi ve ekledi "Hadi sen şu listeni yap da ben onu yanıma alayım." Dedi. Kız masaya oturdu ve yazmaya başladı. Kız yazdıkça yazıyordu. Liste kabardıkça Mert'i bir korku sarıyordu. Bu kadar şeyi ödeyecek parası olmayabilirdi. Üstelik bunu kıza söyleyemezdi. Çünkü bunlar kız için gerekli şeylerdi bunların alınması şarttı. Şimdi Mert çıkıp da kıza ben bunları alamam diyemezdi. Aklına bir fikir geldi.

Kızın yazdığı listeye şöyle bir göz atınca hepsinin çalıştığı kırtasiyede satılan şeyler olduğunu gördü. O zaman Mert malzemeleri alır, parasını taksitler halinde öderdi. Parasını bir şekilde öderdi ödemesine ama bunu ciddi biçimde zorlardı. Yani bu eşyaların ucuz şeyler olmadığını biliyordu ve Mert kendi geliriyle kıt kanaat geçiniyordu. Şimdi bir de kız gelmişti. Kazandığı para ikisine birden yeter miydi, emin değildi. Bu işe bir çözüm bulmak zorundaydı. Kız "İşte bitti." Dedi.

Mert listeleri alınca iki sayfa dolusu malzeme olduğunu gördü. Mert "Ben bu kadar şeyi nasıl getireceğim?" diye sordu kıza. Kız gülümseyerek "İstersen bir sayfayı bugün bir sayfayı da yarın getirirsin." Dedi. Mert "Öyle yapsam daha iyi olacak. Hepsini aynı anda taşımam mümkün değil." Dedi. Kız "Tamam dediğim gibi yaparsın. Bir de unutmadan söyleyeyim. Bana bir hesap numarası ver." Dedi. Mert buna bozulmuş gibi kıza baktı "Hesap numarasını ne yapacaksın?" diye sordu.

Kız "İstediğim eşyaların parasını yollayacağım." Dedi. Mert "Hayır gerek yok. Ben hallederim." Dedi. Bir anda kıza karşı gurur yapmıştı. Anlamsız bir hareket olduğunu biliyordu. Ama kendini bunu yapmaktan alıkoyamıyordu. Kız bir anda parladı "Neden sen alıyormuşsun? Benim kendi param var ve ben bunu ödemek istiyorum." Dedi. Mert onun sinirlendiğini görünce biraz sakinleşmesini bekledi. Sonra "Ben sana paran yok demedim. Ben hallederim." Dedi.

Kız sakinleşmemişti "Ben de halledebilirim. Ben kendi aldıklarımın parasını ödemek istiyorum. Sana yük olmak istemiyorum." Dedi. Mert'in bu söze morali bozuldu. Özellikle de "Yük olmak" deyimi ona tatsız gelmişti. Mert "Aşk olsun ben senle her şeyimi paylaşmaya hazırken sen şimdi yük olmaktan mı bahsediyorsun? Ben senle bir ömrü paylaşmayı düşünüyorum. Paranın mı lafını yapacağım?" diye sordu alındığını belli ederek. Kız onun elini tuttu. Elleri sıcacıktı.

"Ben seni kırmak istemedim. Ben sana masraf çıkarmak istemediğimden öyle dedim. Hem madem benimle her şeyini paylaşmaya hazırsın işte ben de senle her şeyimi paylaşmak istiyorum. Eğer sözlerinde ciddiysen o zaman bu işe paramızı paylaşarak başlayacağız." Dedi. Mert fena kapana kısıldığını hissetti. Kız onu güzel bir noktadan yakalamıştı. Mert "Tamam sen kazandın. Ama hepsini senin paranla ödemem. İlk gün aldıklarımı senin hesabından öderim. İkinci gün aldıklarımı ben öderim." Dedi. Kız gülümsedi " Peki sen nasıl istersen öyle olsun. Aslında senin çalışmana bile gerek yok. Annemin her ay bana yollayacağı para ikimize de fazlasıyla yeter. Bence sen de işi bırakmalısın. Bu şekilde hem yorulmaktan kurtulursun hem de derslerine daha fazla zaman ayırabilirsin." Dedi. 

İnstagram: bzkrtmslm1

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro