Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

BİLİNÇALTI


Mert bu kavga olayından belki bu kez kurtulmuştu. Ancak başının ağrımasını istemiyorsa bir daha böyle bir şey kalkışmamalıydı. Bu defa müdürü ve Ümit'i soy isim benzerliği sayesine kandırmıştı. Bir dahakine bu kadar şanslı olamayabilirdi. Çünkü adamlar kendisine Ahmet Çağan hakkında bir soru sorsalar cevap veremezdi. Tek bildiği kendisi ile aynı soy ada sahip olduğu ve milliyetçi partinin genel sekreterliğini yaptığıydı. Nereli olduğunu bile bilmiyordu. Bu yüzden bu yalana bir daha başvurmaması gerekirdi. Çünkü her yalan eninde sonunda bir gün gün yüzüne çıkıyordu.

Mert odaya tekrar çıktı ve uykusunu devam ettirdi. Bir ara odaya birinin şarkı söyleyerek girdiğini duydu. Ümit onu hemen susturdu. Sonra da kısık sesle bugün olanları anlattı. Erdem hemen sesini kesti. Mert bu yalanın bir süre daha işine yarayacağını anladı. Ama bunun uzun bir süre devam etmemesi gerekirdi. Çünkü o zaman herkesin kulağına giderdi. O zaman da illaki biri onun yalan söylediğini fark ederdi.

Mert tekrar uyumaya çalıştıysa da olmadı. Yataktan çıktı. saatine baktığında yedi olduğunu gördü. Karnı acıkmıştı. Mert odadakilere "Aç olan var mı? Birlikte yemeğe gidelim." Dedi. İkisi de aç olmadıklarını söylediler. Mert kıyafetlerini değiştirdi ve tek başına yemeğe gitmeye karar verdi. Bunlardan ne hayır geldi ki dedi kendi kendine.

Yemekte bir güzel karnını doyurduktan sonra aşağı kafeye indi. Orada bilardo oynayan Berk ve kız arkadaşını gördü. Berk ona el etmese yanına gitmeyecekti ama o gelmesini işaret etmişti. Berk kız arkadaşını göstererek "Kız arkadaşım Banu." Dedi. Bu kez de Mert'i göstererek "Bu da Mert. Benim oda arkadaşım. Bizim bölümde birinci sınıfta okuyor." Dedi. Kız nazik bir ses tonuyla "Memnun oldum." Dedi. Mert "Ben de." Dedi gülümsemeye çalışarak. Berk hemen bombayı patlattı. "Biliyor musun Mert aşık olmuş." Dedi gülerek. Kız şaşkınlıkla yüzüne baktı. "Bu gerçek mi?" diye sordu Mert'e. Mert "Sanırım doğru." Dedi. utanmıştı. Yüzü hafiften kızardı. "Bu ne hız." Dedi kız şaşkınlıkla. Mert cevap verecek bir şey bulamadı. "Hangi ara tanıştın da aşık oldun?" diye sordu Banu. Mert "Aslında hala tanışmadık. Sadece bir kez gördüm ve sonra olanlar oldu." dedi. Banu bu cevaptan tatmin olmadı "İlk görüşte aşk mı yani? Öyleyse seninki tanışınca hemen biten aşklardan." Dedi. Mert bu cevaba kızsa da bunu Banu'ya belli etmedi. "Öyle olduğunu sanmıyorum." Dedi. Berk kız arkadaşına destek çıktı "Çünkü daha kızla tanışmadın." Dedi gülerek. Mert "Tanışsam da duygularım değişmez." Dedi. Banu "Sen öyle san." Dedi dertli bir ses tonuyla.

Mert gülerek "Sanki bu konudan muzdaripsin." Dedi. Banu "Her erkek sevgili olmadan önce çok romantik oluyor. Ama tanışınca sıradanlaşıyorsunuz." Dedi. Berk "Nasıl yani?" diye sordu. Mert onların birbirine düşmesini fırsat bilerek oradan uzaklaştı. Onlar muhtemelen gece boyu bu konuyu tartışırlardı. Zaten kızlar bir konuya taktığında erkek için "Allah yardımcısı olsun." Demekten başka yapılacak bir şey kalmazdı. İlla dediklerini yaptırırlardı. Yaptırmadan susanı daha görmemişti Mert.

Mert kafenin arkasındaki sigara içme yerine çıktı. Orada Mustafa'yı yanında bir kızla sohbet ederken buldu. Mert ona eliyle selam verdi. Ancak Mustafa onu görmezden geldi. Bu Mert'in çok zoruna gitti. Ne karaktersiz biriymiş dedi içinden. Kızın yanında bizi tanımadı bile diye düşündü. Evet gerçekten de böyle karaktersiz insanlar oluyordu. Yanlarına bir kız aldıklarında egoları tavan yapıyor ve kimseyi tanımıyorlardı.

Mert sigarasını yaktığında acaba kızıl saçlı kız şuanda ne yapıyordur diye düşündü. Saçlarının orijinal rengi kızıl değildi. Ama bu yıl kızlar arasında saçlarını kızıla boyamak gibi bir trend vardı. bir sürü kız bu şekilde saçlarını kızıl renge boyamıştı.Ama hiçbirine Mert'in aşık olduğu kıza yakıştığı kadar yakışmamıştı. Mert onun bugün yanından geçerken nasıl gülümsediğini hatırladı. İnşallah ona açıldığımda da böyle gülümser diye dua etti içinden. Mert onun kendisini reddetme ihtimalinden çok korkuyordu. O yüzden ilk konuşmayı çok iyi ayarlamalıydı.Kızı korkutmadan onun yüreğine dokunmayı başarmalıydı. Söylediklerini kızın yüreğinde hissetmesi gerekirdi. Öteki türlü bu kadar yoğun duygular içinde olmasına rağmen kız onun yalancı olduğunu düşünürdü. Bir kez o konuma düştükten sonra da toparlama şansı olmayabilirdi.

Mert sigarasını içtikten sonra şöyle bir etrafına bakındı. Orada yapacak bir şey olmadığına karar verince kafeden çıkmaya karar verdi. Çıkışta Demir'e rastladı. Demir "Ne yapıyorsun?" diye sordu ona. Mert "Yurda gidiyorum. Sen?" Dedi. Demir "Ben de sahile gitmeyi düşünüyordum. İstersen sen de gel." Dedi. Mert gitmeyi çok istedi. Ancak sadece on lirasının kaldığını hatırlayınca vazgeçmek zorunda kaldı. Babası yarın para yollayacağını söylemişti ama ne yapacağı belli olmazdı.

"Sen git. Ben yarın sana eşlik edeyim." Dedi. Demir "Sen bilirsin." Dedi. Mert "Görüşürüz." Diyerek yanından ayrıldı. İçinden şimdi tam sahilde içmelik hava diye düşündü. Sahilde oturup bir iki bira yuvarlamak için bundan güzel bir zaman olamazdı gerçekten. Rüzgar hafif serin esiyordu. O eksiği de bira kapatırdı nasıl olsa. İçmeye başladıktan sonra insanı ısıtmak gibi bir huyu vardı biranın.

Mert istemeyerek de olsa yurda geldi. Yangın merdivenine çıkıp bir sigara yaktı. Gelen geçenleri izliyordu yine. Erkekler toplu halde geziyorlardı ve birinci sınıf oldukları hemen belli oluyordu. Oysa kızlar genelde ikili gruplar halinde geziyorlardı. Erkeklere göre daha sakin duruyorlardı. Ancak onlara da dikkatle baktığınızda birinci sınıfları ayırt etmeniz mümkündü. Mert en çok da çiftlere bakıyordu. El ele tutuşmuş yürüyenler onun ilgisini çekiyordu. Bazen kızın yerine kızıl saçlı kızı erkeğin yerine ise kendini koyuyordu. İnşallah biz de böyle birlikte gezebiliriz, diye dua ediyordu. Çiftlerin birçoğu kafeye gidiyorlardı. O sırada Mert'in kafasında bir ışık yandı. Kızı önce çay içmeye çağırmayı planlamıştı. Ancak cebinde yalnızca on lirası kalmıştı.

On lirayla çay ısmarlayabilirdi. Ama kız çayın yanında başka bir şey isterse ona parası yetmeyebilirdi. Bu da ilk buluşmada rezillik demekti. Böyle bir durumda ise hiçbir şansı kalmazdı. Çünkü her ne kadar kızlar sevgiye daha çok değer verdiklerini iddia etseler de kendilerini eğlendirmek için gezmeye götüremeyen veya istediklerini alamayan erkeklere de pek yüz vermezlerdi. Mert kıza yarın açılmayı planlamıştı. Bu durumda bu fikirden vazgeçmek zorundaydı. İç sesi onu uyardı "Tamamen vazgeçmek zorunda değilsin. Eğer baban yarın parayı erken atarsa yine kıza açılabilirsin." Dedi.

Beyni bu fikri güzel buldu. Ama babasının kesinlikle parayı erken atmayacağını da biliyordu. Mert'in yarın Türk Dili ve edebiyatı ve İnkılap Tarihi dersleri vardı. "Bu dersleri yeterince biliyorum ama babam parayı öğleden önce yatırmaz. O yüzden öğleden önce Türk dili ve Edebiyatı dersine girerim. Öğleden sonra da parayı beklerim. Para geldiğinde ise B bloğun önüne gelir kızı beklerim." Diye düşündü. Bu kız B blokta ders aldığına göre Güzel Sanatlardan biriyle alakalı bir bölüm okuyor olmalıydı. Bunların hiçbir önemi yoktu. Mert sadece kızın kendisine olumlu cevap vermesini dikkate alıyordu. Beyni onu ne kadar uyarsa da olumsuz ihtimalleri zerrece umursamıyordu.

Hava iyice soğuyunca yangın merdiveninde oturmaktan vazgeçip içeri girdi. Öğrencilerin hepsi odalarına çekilmişti. Saat gece yarısını çoktan geçmişti. mert orada öylece oturup sigara içip düşüncelere dalmışken zamanın ne kadar da hızlı aktığını düşündü. İnsanın kafası meşgul olunca zaman hep böyle hızlı akardı zaten. Mert umarım bugün beni fark etmiştir diye düşündü. Onun da kendisinden haberdar olmasını istiyordu.

Mert odaya girdiğinde herkesin uyuduğunu gördü. Keşke oda hep böyle sessiz olsa dedi içinden. Ancak bunun mümkün olmadığını kendisi de biliyordu. Olmayacak duaya amin demekti bu yaptığı. Mert babasına yurttaki sorunlardan bahsedip etmemeyi düşündü. Sonra bahsetsem ne olur ki dedi kendi kendine. Babası devlet yurdu diğer yurtlara nazaran çok daha ekonomik olduğundan başka Mert'i orada kalması için ikna etmeye çalışacaktı. Bu yüzden boşu boşuna çabalamaya hiç gerek yoktu.

Mert yatağına girdiğinde bir süre uykusu gelmedi. Sonra belli belirsiz görüntüler canlanmaya başladı gözünün önünde. Her taraf bembeyazdı. Bir oda gibi değil de sanki beyaz bir evren gibiydiler. Her şeyin bembeyaz olduğu bir evrendeydiler. Sonra kız geldi uzaktan. Bembeyaz giysiler içindeydi. Mert onun bu halini görünce bir kez daha aşık oldu. Beyaz ancak bu kadar yakışabilirdi bir kadına. Kız belirli bir noktaya varınca durdu. İleride bir noktaya bakıp gülümsemeye başladı. Mert merakla onun nereye baktığına baktı. İleride kıpkırmızı bir kıyafet içerisinde olağanüstü çirkinlikte bir adamı gördü. Mert neden ona gülümsüyor diye düşünürken ikisi birbirlerine doğru yürümeye başladılar. Mert merakla neler olduğuna baktı.

Kız ve adam birbirlerine sarılınca Mert'in nefesi kesildi. Mert o çirkin yaratığı hemen oracıkta boğmak istedi. Aşık olduğu kıza nasıl olur da sarılabilirdi. Kız çığlıklar atmaya başlayınca Mert korktu. Neler olduğunu anlamak için ona baktı. Çirkin adam kızın ellerini ve ayaklarını zincirlemiş kendisine esir etmişti. Kız acı içinde feryat ediyor, yardım dileniyordu. İşte tam o anda Mert kendisini gördü. Yüzünde dehşet verici bir ifade vardı. Öylesine korkmuştu ki yüzü bembeyazdı.

Ama bütün bu korkuya rağmen kendinden emin adımlarla kıza yürümeye başladı. Kız onun geldiğini görünce yeniden gülümsemeye başladı. Ona "Kurtar beni." Dedi yalvarır gibi bir ses tonuyla. Mert bu sözleri duyunca daha çok gaza geldi. Kıza doğru yürümeye devam etti. Bir anda göğsünde bir yanma hissetti. Çirkin adamın elinde bir kırbaç vardı. Uzaktan göğsüne kırbaç darbeleri indiriyordu. Mert canı acıdığında hızla koştu. Çirkin adam hala kırbaçla vurmaya devam ediyordu ama Mert durmadı. Zıplayıp çirkin adamın yüzüne bir yumruk indirdi.

Bu hamlesiyle onu yüzünü elbisesi gibi kıpkırmızı yapmayı düşünüyordu. ancak kendi eli kıpkırmızı oldu. Çünkü demire yumruk atmış gibi hissetti. Acıyla geri çekildi. Çirkin adam onu kırbaçlamaya başladı. Öyle sert darbeler indirdi ki Mert yere yığıldı. Yüzüne, gözüne her yerine vuruyordu. Mert yerde hareketsiz yatmaya başlayınca Çirkin adam üstüne çıktı ve boğazını sıkmaya başladı. Mert nefes alamayarak gözlerini açtı. Bütün gördükleri berbat bir kabustan ibaretti. Mert terlemiş alnını silerken "Bu ne biçim bir rüyaydı böyle?" Dedi kendi kendine. Galiba izlediği saçma filmlerin etkisinde kalmıştı. Son zamanlarda sıkça kızı düşündüğün böyle bir rüya görmüştü. Zaten rüyalar bilinçaltının yansımalarıydı. Demek ki artık o tarz saçma filmler izlememesi gerekiyordu.

İnstagram :bzkrtmslm

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro