Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

ÂŞIK

Ardahan da Mert'in yakasına yapıştı. Eğer Erdem yetişip de araya girmeseydi Mert onun ağzının orta yerine yumruğunu indirecekti. Mert sakinleşemiyordu. Erdem ona dışarı çıkmasını tavsiye etti. Galiba bu iyi bir fikirdi. Mert sigara paketini yanına alarak dışarı çıktı. Koridorda bir sigara yaktı ve derin nefesler aldı sigaradan. Sigara dumanı ciğerlerine dolmadan önce boğazını yakıp geçmişti. Mert'in bir anda boğazı acıyınca art arda derin nefesler almayı bıraktı. Sakinleşmek için merdivenlere gidip oturdu.

Bu yurt nasıl bir yerdi böyle? Özel yurtlarda belki de tek kişinin yaşadığı büyüklükteki odalarda devlet onlardan sekiz kişi yaşamalarını istiyordu. Bu ne berbat bir eşitsizlikti böyle? Üstelik aradaki eşitsizliğin yegâne nedeni paraydı. Mert daha zengin bir ailede yaşamayı dilerdi. Ama ne yazık ki bunu değiştirmesi olanaksızdı. Bu, insana yapılan en büyük zulümdü ona göre. Bir insan neden imtihan adı altında hiç anlaşamadığı bir aileye evlat olarak gönderilirdi ki? Mert Tanrıyla arasının bozulmasını istemediğinden bu düşüncelerinden vazgeçti.

Daha doğrusu Allah onu yeterince zor imtihanlarla sınıyordu. Mert onun imtihanları ağırlaştırmasından korkuyordu. Çünkü bundan fazlasını kaldıramayacağını biliyordu. Mert sigarasını bitirdikten sonra tekrar odasına döndü. Odada Berk ve Demir yemekhaneye gitmekten konuşuyorlardı. Mert Ardahan'ın odada olmamasına sevindi. Çünkü onu görünce sinirleri yeniden tavan yapabilirdi. Mert yurtta olay çıkarmanın başına büyük sorunlar çıkaracağını biliyordu. Ama kendini tutup tutamayacağı konusunda da kararsızdı. Bu yüzden biraz daha sakinleşene kadar onu görmemek iyi olacaktı. Demir birlikte yemeğe gitmeyi fark etti. Mert de kabul etti. Bütün bu olanlardan sonra acıkmıştı.

Yemekhanede otururken arkadaşları Mert'in hiç yemeğine dokunmadığını fark ettiler. Berk "Hayırdır Mert ne bu aşık gibi tavırlar?" diye sordu. Mert "Galiba ben aşık oldum." Dedi. Arkadaşları başta buna gülüp geçtiler. Ama Mert'in gülmediğini fark etmeleri uzun sürmedi. Aksine Mert gayet ciddi duruyordu. Onlarda bu ciddiyetini bozmak istemediler. Demir "İkinci günden ne aşkı oğlum kafan yerinde mi senin?" diye sordu. Demir onun hayatında hiç ilişkisi olmadığını burada güzel bir kız görünce de hemen aşık olduğunu sanmıştı.

Mert "Aşkın ne olduğunu biliyorum ve ben aşık oldum." Dedi kendinden emin bir şekilde. Berk durumu daha iyi anlayabilmek için "İyi ama nerede ve ne zaman aşık oldun? Daha da önemlisi kime aşık oldun?" diye ardı ardına sorular sordu. Mert "Bugün öğleden sonra Bilgisayar dersi vardı. Hoca on beş dakika mola verdi. Ben de o arada sigara içmek için A bloğun önüne çıktım. Sigaramı yaktım ve B bloğun önüne baktığımda o kızı gördüm. Kızı görür görmez de aşık oldum. Hatta ağzım açık kaldığı için sigaram ağzımdan düşmüş. Bir arkadaşım beni uyardı." Dedi.

Bir an önce anlatıp içindeki heyecanı biraz olsun hafifletmek istemişti. Ancak o kız yine aklına gelmişti. Kalbi yine ritmini arttırmıştı. Onu görmek için yanıp tutuşuyordu adeta. Berk ve Demir ondaki bu tuhaflığı fark etti. Berk Demir'in kulağına eğilip "Ateş paçalarını sarmış bunun. Bundan sonra iflah olmaz bu çocuk." Dedi. Mert onların söylediklerini duymadı bile. Demir ve Berk onun bu haline bakıp güldüler. Ancak Berk bir yandan da merak ediyordu. "Ondan hala kız diye bahsettiğine göre sen bu kızın adını da bilmiyorsun öyle mi?" diye sordu.

Mert utana sıkıla "Evet." Dedi. Demir araya girdi "E hani sen aşık olmuştun bu kıza? Ne diye gidip konuşmadın?" diye sordu ardı ardına. Mert "Konuşacaktım ama ona bakmaktan kendimi alamadım ki. Resmen dizlerim kitlendi o anda kıpırdayamadım." Dedi heyecanla. Sanki kız hemen karşısında duruyormuş da o anları yeniden yaşıyor gibiydi. Berk Demir'e "Ooo bu iyice abayı yakmış ben sana söyleyeyim." Dedi. Sonra Mert'e dönerek "Bak aşık olmuş olabilirsin ama bence biraz daha bekle. Çünkü bazı duygular böyle ilk anda aşk gibi görünür ama sonradan basit bir hayranlık olduğunu anlarsın. O yüzden acele etmemeni tavsiye ederim. Sonra pişman olacağın şeyler yaşayabilirsin." Dedi.

Mert hemen karşı çıktı "Hayır sana katılmıyorum. Çünkü bal gibi de biliyorum ki benim hislerim aşktan başka bir şey değil." Dedi. Demir onun böyle kendinden emin görünmesine şaşırdı. Galiba gerçekten daha önce ilişkileri olmuş diye düşündü. Berk ise sadece onun haline acıyordu. Onun yanıldığını ve ileride acı çekeceğini tahmin ediyordu. Ancak en iyisinin onun her şeyi kendisini tecrübe etmesiydi. Bu yüzden daha fazla bir şey söylemedi.

Demir'in bir şeyler söyleme hazırlığında olduğunu fark edince de "Hadi kalk gidip bilardo oynayalım. Bizim aşık da yemekten sonra bize katılır. Tabi yemeğini bitirebilirse." Dedi ve gülerek masadan kalkıp kapıya yöneldi. Demir de onu takip etti.

Mert yalnız kalınca biraz yemeğinden yedi. Ancak canı çok daha bir şey istemiyordu. Biri görse onun bu haline üzülürdü. "Vah garibim yemeden içmeden kesilmiş." Derdi. Mert eskiden romanlarda böyle aşık olunca aniden iştahtan düşenleri okurdu. Ama kendisinin böyle olacağını hiç tahmin etmezdi. Yemeğini daha fazla yiyemeyeceğini anlayınca tabaklarını bulaşıkhaneye bırakıp aşağı indi.

Aşağı indiğinde Demir ve Berk konuştukları gibi bilardo oynuyorlardı. Mert onların yanına gitti. Mert'i görünce "İşte bizim aşık da geldi." Dediler. Mert "Hiç espri kaldıramam şimdi. Hadi oyununuzu oynayın." Dedi. Ancak Demir "Onu aşık olmadan düşünecektin. Artık bir kere dilimize düştün." Dedi gülerek. Mert bunlardan hayır yok diye düşünerek dışarı çıktı. En iyisi bir sigara içmekti. Kafenin arkasında öğrenciler sigara içebilsin diye küçük bir alan yapmışlardı ve bu alana oturmak için de birkaç sandalye koymuşlardı. Mert o sandalyelerden birine oturdu. Artık Eylül aylarının sonlarındaydılar. Bu yüzden geceleri hava soğuyordu. Mert'in oturduğu sandalye sanki bütün soğuğu içine çekmiş gibiydi. Mert aniden soğuğu bütün hücrelerinde hissetti.

Ama yine de direndi ve ayağa fırlamadı. Paketinden bir sigara çıkardı ve yaktı. Son zamanlarda sigarayı fazlalaştırdığını fark etti. Bu kendisi için iyi bir şey değildi. Bunun kendisine hem manen hem de madden çokça zararı olacağını biliyordu.Ama bugün o kızı gördükten sonra bütün sigaralar ona ayrı bir keyif vermeye başlamıştı. Mert sürekli sigara içmek istiyordu. Sanki sigaradan başka her şey aklında buhar olup uçmuştu. Bu düşünceler aklında uçuşurken o çoktan art arda nefesler çekerek sigarasını bitirmişti.

Tekrar içeri girdi. Berklerin yanına gittiğinde onları oyuna konsantre olmuş buldu. İkisi de iyi birer bilardo oyuncusuydu. Aralarındaki maç gerçekten izlenmeye değerdi. Mert bir süre onları izledi. Berk ve Demir o sigara içerken aşık olma konusunda daha fazla üstüne gitmeyeceklerine dair anlaştılar. İkisi de kendilerini tutamayacaklarını bildiklerinden oyuna konsantre olmuş gibi davranıp Mert'i görmezden geldiler.

Mert beş dakika izleyebildi oyunu. Sonra yine aklı kıza gitti. Kız sanki bütün beynini esir almış gibiydi. Ondan başka bir şey düşünemiyordu. Gözünü her kapattığında gözünün önünde onu buluyordu. En iyisi yurda gitmek diye düşündü Mert. En azından yurda gidip film izleyerek zaman geçirebilirdi. Çünkü görünene göre sabah olup da o kızı görene kadar aklı fikri hep onda olacaktı.

Yurda geldiğinde Ardahan ve Erdem birlikte bilgisayar oyunu oynuyorlardı. Mert sakinleşmişti. Sanki aralarında hiçbir şey olmamıştı. Odaya girdiğinde ikisine de selam verdi. Ardahan'da olayı daha fazla büyütme peşinde değildi. Mert yatağına uzandı. Kulaklığını takıp telefonundan bir film açtı. Ancak yurdun berbat internetinin film izlemek için yeterli olmadığını unutmuştu. Birkaç dakika sabretse de film o kadar çok dondu ki Mert küfürler ederek filmi kapattı.

Belki de kitap okumalıyım diye düşündü. Masanın üzerinde duran kitabını aldı. Birkaç sayfayı güçlükle okuyabildi. Her kelime kızıla dönüşüyor ve o kızı hatırlatıyordu. Mert zaman geçirecek başka bir şey aradı. Ayağa kalktı ve koridora çıktı. Koridorda diğer odadaki arkadaşlarından birini bulursa onunla sohbet edecekti. Bu şekilde zaman geçirebilirdi. Mert yan odadaki Murat'ı gördü. Murat'a nasıl olduğunu sordu. Murat ona küçümseyici cevaplar verdi. Mert onun neden bu kadar çokbilmiş ve egolu davrandığını anlamadı. Gözüne aşağılık biri gibi göründü. Ona daha fazla tahammül edemedi.

Aşağı kantine indi ve televizyon izlemeye başladı. Önce bir spor kanalını açtılar. O her şeyi bildiğini sanan aptal futbol yorumcuları yine kendi aralarında hararetli bir tartışma içerisindeydiler. Bilin bakalım konu neydi? Türkiye'nin en büyük takımının kim olduğunu tartışıyorlardı Mert "Yok artık hala mı aynı konu? Bıkıp usanmıyorlar mı bunlar." Dedi orada programı izleyen çocuklar duyup da kanalı değiştirsinler diye. Emeline de ulaştı. Çocuk onun sitemini haklı bulmuş olacak ki kanalı değiştirdi. Bu kez de bir dizi açtı. Mert dizi izlemekten hiçbir zaman hoşlanmamıştı. Hepsi ona aşırı saçma ve birbirinin aynısı gelirdi. O yüzden Mert asla onlara vaktini ayırmazdı. İşin doğrusu onları izleyenlere de acırdı.

Mert kumandayı elinde tutan çocuğa bu kanalı da değiştirmesini önerdi. Çocuk yine onu dinledi. Kanalı değiştirdi ancak başka bir diziyi açtı. O da diğerinden farksızdı. Mert televizyondan da hayır olmadığını anlayınca yurdun önündeki oturma alanına çıktı. orada bir sigara içmek istiyordu. Sigarasını yeni yakmışken yurdun güvenliği de geldi. Herkes ondan Laz Mustafa diye bahsederdi. Öyle hızlı konuşurdu ki kimse bir şey anlamazdı. Üstelik onu anlamadığını söyleyince de kızardı. Mert bu yüzden onla hiç muhatap olmak istemedi.

Ancak Laz Mustafa çenesi düşük bir adamdı. Konuşmadan durabildiği görülmüş bir şey değildi. Mert'e "Sen hangi bölümde okuyorsun?" diye sordu. Mert onu tek seferde anlayabildiğine şaşırdı. Elbette Laz Mustafa Karadeniz şivesine boğulmuş bir tarzda konuşuyordu ama biz onu anlayabileceğiniz şekilde buraya yansıtacağız. Mert "Okul öncesi öğretmenliği." Dedi. bunu bilerek büyük bir bıkkınlıkla söyledi ki Laz Mustafa onun konuşmaya gönlü olmadığını anlasın istedi.

Ama Laz Mustafa adeta bunu fırsat bildi. "Bak kardeşim." Diye başladı söze. "Seni çok bıkkın gördüm. Bu senin için iyi değil. Niye dersen sen daha burada dört sene okuyacaksın. Sen daha ilk günlerden böyle bıkkınsan bana kalırsa buralarda boşuna heder oluyorsun. Gönlün yoksa okuma kardeşim. Çek git memleketine en azında orada baban sana bir iş bulur çalışırsın. Ama sen burada kalarak hem kendi ömründen dört sene çalıyorsun. Hem de babanın paralarına yazık ediyorsun. İşte bu yüzden okumayacaksan, gönlün yoksa kendine de ailene de yazık etme. Hemen yarın valizini topla git. Anladın mı güzel kardeşim?" dedi. Mert onun bu uzun konuşmasının yarısını anlamadı bile. Ama onun tavırlarından sıkıcı bir bol nasihat içerikli konuşma yaptığını anladı. O yüzden tek söylediği "Anladım ağabey." oldu.

İnstagram: bzkrtmslm1

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro