Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

ANNE


Mert usulca "Tamam. Sen nasıl istersen öyle olsun." Dedi. Önemli olan kızın mutlu olmasıydı. O nasıl mutlu olacaksa öyle karar verecekti. Kız mutlu olduğunda kendisi de mutlu olacaktı. Bu yüzden onun istekleri son derece değerliydi. İnsan sevdiği için fedakârlıklar yapabilmeliydi. Aslında bu bir tür fedakârlık da sayılmazdı. Ne de olsa hayat müşterekti. O zaman masrafları paylaşmalarının da hiçbir sakıncası olmamalıydı. Hatta olması gereken buydu.

Mert şimdi düşününce bu iş mantığına yatmıştı. Peki, o zaman neden bu kadar uzattık bu meseleyi diye düşündü. Bunun asıl suçlusu kendisiydi. Mert'in içinde yetiştiği kültürde kadınlar genelde ev hanımı olur, evin ekonomisine gelir getirmekle uğraşmazlardı. Daha çok eve gelen parayı yönetmekle ilgilenirlerdi. Birçok insan kadının eve para getirmesini küçümseyerek karşılardı. Mert de işte içinde yetiştiği bu insanların davranışlarını bilinçaltına kaydetmiş, aynı onlar gibi davranmıştı. Ama bu son derece saçma bir davranıştı.

Kadınlar elbette evlerine ekonomik olarak katkıda bulunabilirlerdi. Kızıl saçlı kızın bunu yapması için hiçbir engel yoktu. Üstelik çalışmayacaktı bile. Annesi para yollayacak bunu Mert ile paylaşacaktı. Bunda hiçbir sakınca yoktu. Kız "Ne karar verdin?" diye sordu gülümseyerek. Onun düşündüğünü görünce ona hiç karışmamış. Kendi içinde bu meseleyi halletmesini istemişti. Şimdi onun düşüncelerinden sıyrıldığını görünce de hemen sormuştu.

Mert güldü. "Kararım hala aynı." Dedi. Kızıl saçlı kız "O zaman şimdi verdiğin karardan emin oldun." Dedi. Mert "Bunu nasıl anladın?" diye sordu. Kızıl saçlı kız "Sen düşüncelere dalarken ben yüzünün aldığı ifadelerden neler düşündüğünü anlayabildim. Yüzün bir asılıyor, bir gülümsüyordun. En sonunda yüzünde kocaman bir gülümseme oluştu. İşte bu yüzden ben de verdiğin karardan memnun olduğunu anladım." Dedi. Mert onun böyle kendisini gözlemlemesini sevmişti. Ona iyice yaklaştı ve ona sarıldı. "Sen mutlu olduktan sonra ne olursa olsun umurumda değil." Dedi.

Kız da ona sarıldı. Mert'in yanına gelirken çekinceleri vardı. Çünkü Mert bunları yazarken para kazanmak için de yapıyor olabilirdi. Çekinerek de olsa yanına gelmişti. Oysa şimdi Mert'in onu gerçekten çok sevdiğini görünce gelmesinin son derece doğru bir karar olduğunu anlamıştı. Şimdi görüyordu ki onu kimse Mert kadar sevmemişti. Mert ona değer veriyor, isteklerini önemsiyor ve onu el üstünde tutuyordu.

Kızıl saçlı kızın aklına bir şey geldi. Aniden sarılmayı bırakıp geri çekildi. Mert bu ani hareketten dolayı tedirgin oldu. Kızıl saçlı kız "Bir sorun var." Dedi. Mert bunu duyunca yüzü asıldı. Umarım bu defa hemen halledilebilecek bir şeydir diye dua etti içinden. "Nedir bu sorun?" diye sordu kıza çekinerek. Kızıl saçlı kız "Anneme haber vermem gerekiyor. Ama ben telefonumu kapattım. Artık o hattı kullanamam." Dedi. Mert e-mailde yazanları hatırladı. Eski sevgilisi babasının telefon sinyalini takip ettirdiğini söylemişti. Belki de şimdiye kadar çoktan onu bulmuştu. Sadece onu takip ettirmekle yetiniyordu. Mert "Şimdilik benim telefonumu kullanırsın. Bugün sana yeni bir hat alırım." Dedi. Kız buna sevindi. "Tamam." Dedi sevinç içinde. Mert onun bu kadar sevinmesini hat almaktan olduğunu sanmıştı. Ama kızıl saçlı kız annesi ile konuşabileceği için seviniyordu.

Mert'e elini uzattı. Telefonunu istediğini belli etmek için yapmıştı bunu. Mert bir dakikaya yakın kızıl saçlı kızın kendisine uzanan eline boş gözlerle baktı. Sonra son konuştuklarını hatırlayıp telefonunu ona uzattı. Kız telefonu alınca açmaya çalıştı. Ancak açamadı. Çünkü şifre vardı. "Telefonunda neden şifre var?" diye sordu manalı bir ses tonuyla. Mert "Eskiden beri hep vardı. Alışkanlık haline gelmiş." Dedi gayet sakin bir şekilde. Kızıl saçlı kız onun böyle uysalca cevap vermesinden durumu anlamıştı.

Mert yalan söylemiyordu ya da herhangi bir şeyler de çevirmiyordu. Ama yine de ona biraz olsun sataşabilmek için meseleyi büyütmeye karar verdi. "Bundan sonra telefonunda şifre olsun istemiyorum. Yoksa sen telefonunda bir şey mi saklıyorsun?" diye sordu. Öyle ciddi duruyordu ki Mert tedirgin oldu. Onun bu ciddiyetini gerçek sandı. "Hiçbir şey saklamıyorum. İstersen şifreyi söyleyeyim de bak." Dedi. Kızıl saçlı kız telefonun şifre ekranını açtı "Söyle bakalım neymiş şu şifre?" diye sordu alaycı bir tavırla. Mert "Şifre, kızıl saçlı kadın, birleşik yazmalısın." Dedi. Kızıl saçlı kız bu şifreyi duyduktan sonra ona daha fazla sataşmak istemedi. Bu çocuk resmen onun aşkından eriyip bitmişti.

Ona şaka olsa bile böyle davranmamaya karar verdi. Mert "Neden yazmıyorsun?" diye sordu. Kız gülümsedi ve şifreyi yazdı. Telefon açıldığında ekranda kendi fotoğrafını gördü. Mert onun fotoğrafını duvar kâğıdı yapmıştı. Bu da kızın çok hoşuna gitti. Ancak bir şey söylemedi. Telefonu aldı ve annesinin numarasını tuşladı. Telefon bir süre çaldıktan sonra bir "Alo." Sesi geldi. Kızıl saçlı kız odaya geçerken "Anne benim Filiz." Diyordu. Mert onun odaya girmesinden sonra bir müddet etrafına bakındı. Sanki bütün hayat gayesi bir anda uçup gitmişti.

Ne yapacağını bilemez haldeydi. Masanın üstündeki sigara paketini görünceye kadar da öylece etrafı izledi. Sonra aklına kızıl saçlı kızın yanında hiç sigara içmediği geldi. Bir sigara alıp terasa çıktı. Sigarasını yaktı ve aynı konuyu düşünmeye devam etti. Kızıl saçlı kızın yanında hiç sigara içmemişti. Bunun sebebi ne olabilirdi? Beyni hemen sözü aldı "Çünkü kızın yanında sigarayı unutuyoruz." Dedi. Yüreği hazırda bekliyormuş gibi cevap verdi "Kızıl saçlı kız bize her şeyi unutturuyor." Dedi. Libido "Kızıl saçlı kızla ne zaman sevişeceksin?" diye sordu. Beyin ve kalp ikisi birden libidoya "Kapa çeneni!" dediler sert bir ses tonuyla.

Libido küçüldü, büzüşüp ortadan kayboldu. İç ses söze girdi bu kez "İkinizin de dediği aynı kapıya çıkıyor aslında. Aynı zamanda bir gerçeği de bir kez daha gün yüzüne çıkarıyor." Dedi. Beyin ve kalp ikisi birden merakla "Neyi?" diye sordular. İç ses onların böyle senkronize bir halde hareket etmelerine alışık değildi. Çünkü genelde onların arasını yapmak için uğraşırdı. Bu kez onlara hiçbir şey söylemeden böyle birlik olmaları onu şaşırtmıştı. "Neyi olacak? Kızıl saçlı kıza kör kütük âşık olduğumuzu ortaya çıkarır." Dedi.

Kalp oflayıp pufladı. "Ben de başka bir şey diyeceksin sandım." Dedi. Beyinse sorusunun cevabını alamadığından tatmin olamamıştı. "Ben hala mantıklı bir açıklama duyabilmiş değilim. Kızıl saçlı kıza âşık olmamızla onun yanında hiç sigara içmememiz arasında ne gibi bir bağlantı var?" Diye sordu. İç ses bu sorunun geleceğini biliyordu. O yüzden cevabını hazır etmişti.

"Sen yani biz sigarayı en çok hangi zamanlarda içiyoruz? Canımız sıkıldığında ya da dertli olduğumuz zamanlarda içiyoruz. Kızıl saçlı kızın yanındayken ne dertli oluyoruz ne de canımız sıkılıyor. İşte tam bu yüzden onun yanındayken sigara içmiyoruz." Dedi. Beyin bunu mantıklı buldu. "Evet, bu doğru olabilir." Dedi.

İç ses belki bir şeyler daha ekleyecekti ama Mert teras kapısının açılma sesini duyunca o tarafa döndü. Kız ona doğru geliyordu. "Ben de evin için seni arıyordum." Dedi gülümseyerek. Sonra telefonu ona uzattı. "Annem seninle konuşmak istiyormuş." Dedi. Mert bu söz karşısında afalladı. Bir an ne yapacağını bilemedi. Kızıl saçlı kız telefonu onun eline tutuşturdu. Mert elleri titreyerek telefonu kulağına götürdü.

"Alo." Diyebildi güçlükle. Bir yandan da kızıl saçlı kıza bu da nereden çıktı der gibi bakıyordu. Karşıdaki ses "Merhaba Mert." Dedi. Mert ismini duyunca heyecanlandı. "Merhaba efendim." Dedi. Kızın annesi "Ben Ayşe, Filiz'in annesiyim." Dedi. Mert kekelemeye çalışarak "Memnun oldum efendim." Dedi. Hem heyecanını bastırmaya çalışıyor hem de kızın annesine karşı saygılı davranmaya çalışıyordu. Ayşe teyze "Sözü çok uzatmayacağım. Filiz'in babası her yerde onu arıyor. Doğrusu onun seni yanına geldiğini duyunca hem sevindim hem de şaşırdım. Sevindim çünkü eğer akıllıca hareket ederseniz Filiz'in babası sizi orada hayatta bulamaz.

Ben de bu süreçte size yardımcı olacağım. Onun ne yaptığını nereye gittiğini size bildireceğim. Onu şuanda Ankara sınırları içerisinde tutmaya çalışıyorum. Onu Filiz'in burada olduğuna ikna etmeye çalışıyorum. Ama Filiz'in eskiden Trabzon'da okuduğunu hatırlaması uzun sürmez. İşte bu yüzden de yakında oraya da adam yollayacaktır. Bu yüzden kendinize dikkat edin." Dedi.

Sözünü bitirmişti ki Mert aklına takılan soruyu sorup sormamakta kararsız kalmıştı. En sonunda sorsam ne olur ki, diye düşünerek kendisini cesaretlendirdi ve sordu "Efendim şaşırma sebebinizi söylemediniz." Dedi. Ayşe teyze güldü. "Bir konuda anlaşalım oğlum. Bana efendim demene gerek yok. Teyze demen beni daha mutlu eder." Dedi. Mert anladığını belli ederek "Tamam teyze." Dedi teyze kelimesini vurgulayarak. "Evet, işte şimdi oldu. Şaşırma sebebime gelince o da şöyleydi. Filiz senden hiç bahsetmedi. Ben onu Oğuz'u seviyor sanıyordum. Ama durum öyle değilmiş.

Odada konuşurken sana söylememem için bana yemin ettirdi ama ben yine de söyleyeceğim. Seninle geçirdiği her saniye senden biraz daha etkileniyormuş. Onu çok sevdiğini ve ona çok değer verdiğini söylüyor. Bundan çok memnunmuş. Açıkçası ben de bu duruma çok sevindim. Umarım çok mutlu olursunuz. Hem babası da bir süre sonra onu aramaktan vazgeçecektir. İşte o zaman siz de dilediğiniz gibi hareket edebilirsiniz. Ama şimdi son derece akıllıca hareket etmeniz gerekiyor." Konuşmanın burasında biraz sessizlik oldu

"Galiba eşim geldi. Ben sonra sizi tekrar ararım. Filiz'e iyi bak oğlum. O sana emanet." Dedi ve Mert'in cevabını beklemeden telefonu kapattı. Mert buna biraz bozulsa da belli etmedi. İçinden ona gözüm gibi bakacağım, dedi. Arkasını döndüğünde kızıl saçlı kızı göremedi. Herhalde içeri girmişti. Mert telefonla konuşurken heyecandan titrediğini sanmıştı ama soğuktan da olabilirdi. Üzerinde ince bir sweet vardı. Hava oldukça soğuktu ve birazdan yağmur yağacak gibiydi.

Mert içeri girdiğinde kızıl saçlı kızın elektrik süpürgesini çıkardığını gördü. "Ne yapıyorsun?" diye sordu merakla. Kız "Ütü yapıyorum." Deyip güldü. Mert onun alay etmesine biraz bozuldu. Ama çok da umursamadı. Sonuçta kız şaka yapıyordu. O da şakaya eşlik etti. "Hadi ya? Ben de tost yapacaksın sanmıştım." Dedi. Kız gülmeye devam etti. Sonra gülümsemesi aniden son buldu. "Ev çok tozlanmış. Evi süpürmem gerekiyor." Dedi. Mert onun böyle düşünceli davranmasına çok memnun oldu.

Kız onu elektrikli süpürgenin ucuyla dürterek "Sen orada dikilme! İstersen pencereleri açıp ortalığı düzenleyebilirsin." Dedi. Mert bu sözlere gülüp geçti. Pencereleri ve balkon kapısını açtı. Yere düşmüş yastıkları aldı. Sandalyeleri de ters çevirip masanın üstüne koydu. 

İnstagram: bzkrtmslm1

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro