Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

2.2


"Lütfen çiçeği yüzüne biraz daha yaklaştır, Lisa." Fotoğrafçının isteğini yerine getirerek çiçeği yüzüme biraz daha yaklaştırdım. Anında flaşlar patlarken "Dudaklar biraz daha aralık." Diye yeni bir yönlendirme geldi. Dudaklarımı biraz daha açtığımda "İşte bu, böyle çok güzel." Diye onay almak beni rahatlattı.

"Saçı düzeltelim, biraz dağılmış." Fotoğrafçının sesi ile önümdeki parfüm şişesine dikkat ederek yavaşça geri çekildim. Yanıma gelen iki tane kız saçımı ve makyajımı düzeltmeye başlamıştı. Elimdeki çiçeğe dikkat ederek sapını yavaşça kırdım ve dudaklarım arasına aldım.

"Böyle nasıl?" Gülümsemem ile fotoğrafçıya baktığımda gözleri kısılmış ardından beni onaylamıştı. "Güzel, bu poz ile de çekelim." Kızlar yanımdan uzaklaştığında yeniden kameraya poz vermeye devam ettim.

Çekim bir süre daha sürdükten sonra elimdeki şişe ile son fotoğraflar çekiliyordu. Şişeye dudaklarımı hafifçe temas ettirip başımı yana eğdiğimde aldığım beğeni ifade ile sonunda bitirmiştik. İnce elbisem üzerine omuzlarıma atılan bornoz ile teşekkür ederek ayağa kalktım.

"Harika bir çekim oldu, teşekkür ederiz." Fotoğrafçı ve marka yöneticisi el sıkışırken yanıma gelen menajerim ile de kısa bir sohbete başlamıştık. Şimdiden markanın diğer çekimi hakkında konuşurlarken kapıdan giren kişiyi görmemle yüzümde derin bir gülümseme oluştu.

Planlamalarından kurtularak sessizce yanlarından sıvıştığımda yüzümdeki şaşkın gülümsememle Seojun'a doğru yürüdüm.

"Geleceğini bilmiyordum." Yanına vardığımda hemen kollarımı boynuna sardım. Sıcak bir kucaklama ile karşılık aldığımda başımı birkaç saniyelik omzuna yasladım.

"Bu senin ilk kez böyle büyük bir marka ile çalışman, tabii ki gelecektim." Eli belimi sıvazlarken geri çekilerek minnet dolu gözlerle ona baktım. "Teşekkür ederim, beni biraz duygulandırdın." Mırıldanarak dudak büzdüğümde başını yana yatırıp burnumun ucundan makas aldı.

"Çekim nasıl geçti, ördek?"

"Biraz yorucu ama güzel. Üstelik ilk defa bu kadar çok benimle ilgilendiler." Etrafı kontrol edip kulağına yaklaşarak fısıldadım. "Üzerinde ismim yazılı bir odam bile var."

Söylediklerim ile gülerek kaşlarını şaşırmış gibi havalandırdı. "Vay canına, şu pahalı su şişelerinden de verdiler mi sana?" Dalga geçişi ile ona katılarak kıkırdayıp başımı olumlu anlamda salladım. "Evet içerisinde altın parçacıkları bile vardı."

"Kıskandım, Lisa." Teatral bir şekilde iç çekti. "Bana bile daha önce hiç altın parçacıklı su vermemişlerdi."

"Bir gün benim kadar başarılı olabilirsen belki sana da verirler." Oyuncu kibrime karşılık başını hafifçe arkaya yatırıp gülerken ellerini ceplerine yerleştirdi. Onunla böyle birbirimizle dalga geçerek konuşmayı seviyordum. İhtiyaç duyduğum anlarda yanımda oluşunu ve desteğini hissettirişini ise daha çok seviyordum. Seojun, birbirimizi tanıdığımız bu iki ay içerisinde söylediği gibi arkadaşım olmuştu ve modellik konusunda oldukça yardım etmişti.

"Hadi bana üzerinde ismin yazılı olan odanı göster bakalım."

"Tamam, bu taraftan." Ona elimle yolu işaret ettiğimde aynı zamanda menajerim ile göz göze gelmeye çalıştım. Bayan Shin'e kafamla gideceğimi işaret ettiğimde gözlerini saniyelik kapayıp açarak beni onayladı ve markanın ekibi ile iş hakkında konuşmasına devam etti.

Seojun ile birlikte koridordakı odamın önüne geldiğimizde hemen öne geçip kapının karşısında durdum. Kapının önündeki ismimi ona gösterirken kaşlarımı birkaç kez hızlıca yukarı kaldırıp indirdim. Hava atma şeklim onu güldürmeyi başarırken cebinden telefonunu çıkardı.

"İsmin ile poz ver bakalım, bu tarihi bir an." Eğlenerek gülerken istediği gibi pozlar vermeye başladım. Bir bacağımı hafifçe kaldırıp dudaklarımı büzerken abartılı pozlarım onu güldürüyordu.

"Tam bir model işte, dergi kapağı yapmalık o derece." Çektiği resimlere bakarak bana ciddiyetsiz ve de abartılı övgülerini yağdırdığında göz devirerek kapıyı açarak içeri girdim. Arkamdan içeri girdiğinde topladıkları saçlarımı çözerek üzerimdeki bornozu çıkarıp bir kenara bıraktım.

"Elbise güzelmiş." Seojun, koltuğa oturduğunda beni süzerek konuştı. Üzerimdeki ince ve sırtı iplerden oluşan elbise bakarken başımı salladım. "Ama kendi kıyafetlerimi tercih ederim, daha rahatlar." Askıya asılmış şortumu ve gömleği aldım.

Ardından kıyafet değiştirmek için olan kabinin arkasına geçtim. "Buradan çıkıp nereye gedeceksin?" Elbiseyi çıkarıp üzerimi giyerken cevap verdim. "Arkadaşım Cara'nın evine."

"Ben de gelebilir miyim?" Sorusu ile kabin arkasından yüzümü göremeyeceğini bilsem bile kaşlarım çatıldı. "Cara'nın evine mi?"

Üzerimi giydikten sonra dışarı çıktığımda başını olumlu anlamda salladı. Bacak bacak üzerine atarak oturduğu koltukta sevimli bir şekilde gülümsemişti ardından. "Neden olmasın? İşleri ekip birlikte zaman geçiririz diye yanına geldim. Sen de beni ekmeyeceksin değil mi?" Gözleri kısıldığında sızlanışına kayıtsız kalmak mümkün değildi.

"Tamam o zaman birlikte gideriz, sen de Cara ile tanışırsın." Cümleyi bitirdiğimde mennuniyet ile gülümsediğini gördüm. Onun bu kadar sorunsuz bir şekilde tanımadığı arkadaşımın evine gelmek isteyişi birazcık garibime gidiyordu. Ama Seojun böyle birisiydi, biraz rahattı. Özellikle birisi ile yakın olduğunda idol'lüğünün getirdiği baskıyı umursamıyordu bile.

Sanırım onun en çok bu yanını seviyordum, onun ünü tanıştığımız ilk günden beri saklanacağı bir şey haline gelmemişti.

...

"Sonrada arabadan aşağı takla attım." Omzunu açıp yara izini gösterdiğinde Cara ile birlikte gözlerimiz irice açıldı. "Nasıl yani düşmen için yumuşak bir şeyler yok muydu?" Cara'nın sorusu ile başı olumsuz anlamda sallandı. "Set kazasıydı, demir parçası derime girdi."

"Davacı olmadın mı? Sonuçta çekim ekibinin bununla ilgilenmesi gerekiyordu." Kaşlarımı çatarak parmağımı uzatıp yara izine dokundum. Dikişlerde parmak uçlarımı gezdirirken başını rahat tavrı ile olumsuzca salladı.

"Olmadım çünkü benim de dikkatli olmam gerekiyordu. Üstelik zaten böyle olaylar başıma çok gelir." Dikkatli dokunuşlarımı teninden uzaklaştırdığımda tişörtünün kolunu aşağı bıraktı. Umursamaz bir şekilde soğuk kahvesinden içerken onun bu kayıtsız halleri beni şaşırtıyor ama hoşuma da gidiyordu.

"Seninle çektiğimiz klipte başıma bir kaza gelmemiş olması şaşırtıcı."

"Orda başına bir şey gelmeliydi, iyi bir erkek arkadaş değildin." Cara'nın yargısına karşılık gözleri hafifçe kısıldı. Dudakları yana doğru büzülürken kurnaz bir şekilde gülümsedi. "Sadece klipte kötü bir erkek arkadaştım, gerçek hayatta değil."

Ardından bana doğru dönerek göz kırptığında çileğimi ısırırken sessizce güldüm. Oyuncu tavrına karşılık göz devirirken Cara'nın tek kaşı yukarı doğru kalktı. "Medyada birkaç kadın ile fotoğraflarını görüyoruz, Seojun. Çapkın birisin galiba."

Cara'nın çekinmeden, dalga geçerek soruş tarzı tamamen Seojun'un etrafa saçtığı enerjiden kaynaklanıyordu. Cara ile ilk tanışması olmasına rağmen ilk andan beri çok sıcak davranmıştı, kendini kasmadan utanç verici hikayelerini bile anlatmaya başlamıştı. Cara da oldukça samimi bir kız olduğu için rahatlıkla anlaşmışlardı. Sanki bu koltukta oturarak bizimle şakalaşırken herkesin peşinde olduğu, dünyaca ünlü bir şarkıcı değildi.

"Senin hiç erkek arkadaşların yok mu, Cara? Bu kadar mı sığ birisin?" Seojun, Cara ile ciddiyetsiz surat ifadesi eşliğinde alay ederken kıkırdadım.

"Senin böyle şeylere dikkat etmen gerekmiyor mu? Hayranların sonra ortalığı yıkıyor." Cara'nın söylediklerine karşılık olarak pervasızca elini salladı. "Ciddir bir ilişkim olsaydı bunu bilirlerdi, gerçekten beni tanıyan hayranlarım ise arkadaş ortamım olduğunu anlar."

"Diğer idol'lerin çoğusundan farklısın." Durgun bir şekilde mırıldandığımda gözleri benim üzerime döndü. "Hangi anlamda?"

"Bilmiyorum..." Omuz silekerek baş ve işaret parmağım arasındakı alt dudağımla oynadım. "Bazı idol'ler her haraketleri konusunda oldukça titiz ve mahrem davranıyorlar."

"Ben onlardan değilim, anlaştığım şirket ile de bunun üzerine bir şey imzalamadım." Kendinden emin bir şekilde konuşurken cüretkarlığı beni bir yerde kendine hayran bıraktı. "Doğru sadece iki yıldır bu sektöre girdim ve tanınıyorum ama kendimi kısıtlamak istemiyorum. Eğer gerçekten değer verdiğim, sevdiğim bir kadın olursa ve de ilişkimizi insanların bilmesinde bir sorun görmezse o zaman açıklamaktan çekinmem."

"Vay canına!" Cara'nın sözlerini fısıltım ile ben de tekrarladım. "Vay canına."

Uzun zamandır içerisinde olduğum şeyin bu kadar büyük olmadığını düşünmeye başlıyordum. O gözünde büyütmüştü ve beni bu algıya inandırmıştı. Ve ya Jungkook sadece bana hiç değer vermemişti.

"Ah!" Cara heyecanla şakıdığında düşüncelerim arasından çıktım. "Ne oldu?" Kaşlarım çatık mırıldanışımla kumandayı eline alıp televiziyona ses verdi. Anında tanıdık bir ses etrafımı sararken yutkunarak yavaşça başımı ekrana çevirdim.

"Jungkook yeni şarkısı ile performans sergiliyor. Çok yakışıklı!" Cara'nın hayran kızlığı tuttuğunda başımı ovuşturarak kesik nefesler aldım. Onu izlemek istemiyordum, sahnenin ortasında parladığını görmek istemiyordum ve ya kısacası bedenime işgal eden özlem ile boğuşmak istemiyordum.

"Alınmıyorsun değil mi, Seojun? Jungkook'u senden daha çok seviyorum da." Cara'nın sözlerine karşılık Seojun alayla gülerek ellerini önünde birleştirdi. "Şimdilik öyle Cara'cığım, favorin olacağım." Parmağını gözlerini kısarak Cara'ya doğrulttuğunda şakalaşmalarına baştan savma bir şekilde güldüm. Gözlerim kendini ele vererek ekrana kilitlenmişti bile.

Koca sahnede arkasındakı dansçılar ile şarkı söylerken herbir haraketini gözümü kırpmadan izledim. Sesinin yükselip alçalması, yetenekli dans haraketleri, kameraya bakarak flört eder şekilde gülümseyişleri gözlerimi yavaşça doldurdu. Kırgınlığım ile ona karşı duyduğum tüm özlem yıkıcı bir şekilde etrafımı sarmıştı.

Neredeyse iki ay olacaktı onu görmeyişim, birbirimize dokunmayışımız ve sesimizi duymayışımız. Onu hayatımdan çıkarmak her ne kadar iyi bir fikir olsa bile kalbim için aynı şeyi söylemezdim.

Cara ve Seojun'un hararetli konuşmasını fırsat olarak bilip dolu gözlerimle hızlıca yanlarından ayrıldım. Tuvalete girip arkamdan kapıyı kilitlerken dudağımı dişleyip cebimden telefonumu çıkardım ve ikimizin resimlerini açtım.

Birlikte mutlu geçirdiğimiz günler gözyaşlarım olarak yanaklarımdan akmayı başladı.

~~~

Bu bölüm bir geçiş bölümüydü, size hem Seojun'un kişiliğini, hem Lisa'nın kariyerinde ilerleyişini, hem de Lisa'nın duyguları ile savaşını göstermek istedim.

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum.

Sizleri seviyorum❤️

Lisa

Jungkook

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro