Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

1.7


Ütülediğim kıyafetlerimi katlayarak dolabıma özenle yerleştirdikten sonra ayağa kalktım. Yorgun bir şekilde omuzlarımı haraket ettirerek gözlerimi aynadakı dağınık görüntüme çevirdim. Tüm gün evimi temizledikten sonra terlemiş ve yorgun hissediyordum. Bu yüzden üzerimdeki kıyafetlerimi çıkararak kendimi direkt ılık suyun altına attım.

Duş başlığından gelen su bedenim ile temas ettiği ilk andan itibaren rahatlayarak gözlerimi kapamıştım. Bedenim rahatlamıştı ama zihnim için aynı şeyleri söyleyemezdim.

Dün gece ki konuşmamızda bana birkaç cümle kurma zahmetini bile zor göstermiş bir Jungkook vardı. Doğrusu kurduğu cümleler de sinir bozucu nitelikteydi. Üstüne üstlük olarak ekipçe gittikleri akşam yemeğinden resimler paylaşılmıştı. Ve tabii ki o kız da oradaydı, beraber güldükleri fotoğrafları vardı.

O kadar kıskanıyordum ki artık bu benim gözlerimi dolduracak noktaya geliyordu. Tüm insanların içerisinde, özgürce eski sevgili olmalarına rağmen yan yana olabiliyorlardı. O, kız onun etrafında dolanıyordu ve hiç kimse bunda bir sorun görmüyordu. Sanki çıkan dedikodular hiç kimsenin umrunda değildi ve sanki sadece ben kapalı kapılar ardında kalmak zorundaydım.

İyi idare ediyordum bunca zamandır, açıkçası çok da mutluydum ama ta ki boğulduğumu his edinceye kadar.

Onu seviyordum ama bunu söylemek için bile iznim yoktu. Çünkü ellerimden kayıp giderdi, ne kadar yakın olsak bile aynı duyguları paylaşmadığımız çok açıktı.

Yaşlarla dolan ve kızarmış gözlerimi kırpıştırarak derin bir iç çektim. Sıkışmış hissediyordum ve bana böyle hissettiren her şey Jungkook'un kendisi ile ilgiliydi.

Islak saçlarım arasından ellerimi geçirip gözlerimi kapadığımda belimin kenarlarında hissettiğim dokunuşla kapadığım gözlerim hızlıca açıldı. Dudaklarım arasından yükselen çığlık ile bedenimi hızlıca geri çekip korku ile arkamı döndüğümde Jungkook'un şaşkın yüzü ile karşılaşmıştım.

"Benim, sakin ol." Ellerini yukarı kaldırmış dururken elimi kalbine yerleştirip derin nefesler aldım.

"Ne zaman geldin sen?" Çatık kaşlarım ile nefes nefese konuştuğumda çıplak bedenine bir bakış attım.

"Şimdi geldim." Elini bana doğru uzatarak sırtıma yapışan ıslak saçlarımı nazikçe okşamıştı. "Kapıyı çaldım ama sen açmayınca anahtarla girdim. Duş aldığını gördüğümde de sana katılmak istedim."

Söyledikleri ile sadece kafamı sallarken biraz sakinleşmiştim. "Korkuttuğum için özür dilerim." Şefkatle elleri yanaklarımı kavradı ve yüzümü kendine doğru yaklaştırarak dudaklarıma yumuşak bir öpücük bıraktı.

"Tamam." Öpücüğünden sonra başımı geriye çekerek yeniden ona arkamı döndüm. Dalgın bakışlarım eşliğinde duş jeline uzandığımda dövmeli kolu benden önce davrandı.

"Ben seni yıkarım."

Lifi kullanmak yerine meyve kokulu jeli ellerine sıkmıştı ve dudaklarındakı gülümseme eşliğinde köpüklü parmaklarını ıslak vücuduma uzatmıştı.

İsteksiz bir şekilde ona izin verdiğimde gözlerimi su damlacıkları akan fayanslar üzerine çevirdim. Elleri gövdemden başlayarak ilk önce omuzlarım ardından göğüslerim ve sonra da karnım üzerine indi. Parmakları yavaşça yumuşak tenim üzerinde kayarken kısık nefesler alarak yanağımın iç kısmını ısırdım.

"Dün gece neden kalmadın? Birlikte uyuyacağımızı söylemiştik." Durgun gözlerim ilgiyle beni izleyen gözleri ile ağır bir şekilde buluştu.

"Arkadaşlarım çağırdı, onların yanına gittim." Omuz silkerek sırtımı yıkaması için arkamı döndüm.

"Gece kalmak için dönebilirdin." Ellerindeki köpükleri masaj yaparak sırtımda dolaştırırken sıcak nefesi boynuma ulaşıyordu. İçerdeki buharlı hava, parmaklarının tenimde özenle dolaşması ve derin ses tonu ile bezgin bir nefes aldım.

"Geç olmuştu." Kısaca bir cevap vererek sırtımdakı saçlarımı omuzlarım üzerine topladım. Tüm o konuşmalardan sonra açıkçası geceyi onunla geçirmek istememiştim. Doğrusu şu an bile onunla olmak istemiyordum, biraz yalnız zaman geçirmeye ihtiyacım vardı ama o yine her yerimdeydi.

Parmakları kalçalarımın kenarlarından uyluklarıma indiğinde nefesimi tutarak sırtımı dikleştirdim. Uzun parmakları uyluklarımın arasına girdiğinde yavaşça hassas tenim üzerinde kaymaya başlamıştı. Zevk noktama bastırdığı parmak uçları ile kasılarak gözlerimi sıkıca kapadım.

"Çok gerginsin, durgunsun." Saçlarım üzerine kondurduğu öpücükler eşliğinde kızlığımı okşamaya devam etti. "Seni boşaltmak istiyorum." Kulağımın altına bastırdığı sıcak dudakları eşliğinde fısıltısını da tenim üzerine bıraktı.

Uyarılarak bedenimi titrettiğinde gerilen dudaklarını ve sırıtışını hissetmiştim. Parmaklarım avucumda toplanarak yumruk haline geldiğinde çatılan kaşlarımla başımı aşağı doğru eğdim. Gözlerim bacak aramdakı uzun parmaklarının haraketlerini izlerken yumruğumu daha çok sıkmıştım.

Ardından deliğimden içeri kaymaya çalışan parmaklarını bedenim ve zihnim kabül etmek için direndi. Uzun parmaklarının ikisini aynı an da içime göndermeye çalışması başarısız olurken benden hoşnutsuz bir inleme firar etti. Boynuma birkaç rahatlatıcı olduğunu düşündüğü öpücük bırakırken bu sefer tek parmağı ile denemeyi seçmişti ama yine duvarlarıma ulaşamamıştı. Yüzümü rahatsız bir şekilde buruşturduğumda parmakları biraz daha beni okşamayı seçti.

Yeniden klitoristime masaj yaparak yavaşça aşağı doğru yol izledi parmakları. Bir daha içime kaydırmak istediği parmakları başarısız olurken bunalmış ve usanmış bir şekilde bedenimi geriye çektim.

Islanmamıştım bile ve bunun farkındaydı, kafamdakı tüm bu kargaşa ile kendimi rahat bırakamıyordum.

"Olmuyor işte, boşver." Yüzüne bakmadan hızlıca konuşarak durulanmak için suyun altına girmiştim.

"Kendini bu kadar çok kastığın için yapamıyorum." Homurdanarak konuşması ile göz ucu ile yüzüne baktım. "Belki de istemediğim için yapamıyorsun."

Sözlerimle çatılan kaşlarını umursamadan duşun altından çıkarak havlumu vücuduma sardım. Islak ayaklarımla birlikte banyodan çıkarak dolabımın önüne gelmiştim. Artık kafam tüm bu doluluk ile beni sıkmaya başlamıştı. Doğrusu yorgundum ve tek başıma yatağıma yatarak uyumak istiyordum.

Bedenimi kurulayarak pijamalarımı iç çamaşırlarımı giymeden üzerime geçirmeye başladım. Bu esnada o da ardımdan birkaç dakika sonra banyodan çıkmıştı. Ona bakmadan pijamanın düğmelerini ilikledikten sonra makyaj masamın önüne geldim.

Hoş kokulu yağı elime sıkarak aynadakı kendi yansımamı izlerken parmaklarımı ıslak saçlarıma uzattım. Parmaklarımdakı bakım yağını saçlarıma yedirirken aynanın yansımasından onun belindeki havlu ile arkama geçtiğini gördüm.

Islak, siyah saç tutamları alnına yapışmış, kaslı gövdesinden su damlacıkları kaymaya devam ederken hafif kısık gözleri benim üzerimde yavaşça geziniyordu. Bir şey söylemeye hazır gibiydi ama kafasında da aynı zamanda karışıklık vardı. Çünkü bir türlü onunla buluşturmak istemediğim buğulu gözlerimin farkındaydı ve bu hoşuna gitmediği oldukça açıktı.

Az önce ilk defa bedenim onu istememişti, üstelik her açıdan. Şaşırdığının ve ne kadar hoşnutsuz baktığının da ben farkındaydım. Ama doğrusu ona yaklaşmak ve ya her hangi bir açıklama yapmak bile istemiyordum.

Makyaj masası üzerindeki fırça tarağı aldığımda arkamdakı bedeni haraketlendi. Yaklaşarak elimdeki tarağa uzandığında diretmeden almasına izin vermiştim. Elleri oldukça zarif bir şekilde saçlarıma uzanıp omuzlarındakı havluyu alarak benim omuzlarım üzerine bıraktı. Ardından ıslak saçlarımı havlu üzerine bırakarak nazikçe taramaya başlamıştı. Ve tabii ki bu sessizlik çok uzun sürmeyerek sonunda bölündü.

"Sorunlarımız var değil mi?" İhtiyatla sorduğunda başımı yavaşça olumlu anlamda salladım.

Aynadakı yansımadan onun yüzünü izliyordum, Jungkook'un bakışları ise sadece saçlarım üzerindeydi. Özenle ve acıtmayarak tarağı ve parmakları yumuşak saçlarım arasında gezdiriyordu.

"Seni rahatsız eden şeyleri paylaşmak ister misin?" Sakince sorduğunda dudaklarımı ıslatarak derin bir nefes aldım.

Doğrusu içimde tutmak yerine ve sadece kendim bu sorunlarla rahatsız olmak yerine onunla da bölüşebilirdim. En azından bir şeylerin yolunda gitmediğini anlardı.

"Sıkıldım, tüm gün bu duvarların arasında kalmamızdan..." Gözlerimi etrafta gezdirdikten sonra ardından odadakı yatağa döndü. "Tek yaptığımız ya senin evinin, ya da benim evimin alanında zaman geçirmek."

Yüzümü buruşturarak bakışlarımı yeniden ona çevirdim. "Yemek yiyoruz, film izliyoruz ardından uzunca seks yapıyoruz ve uyuyoruz. Tüm bu aynı olan döngü beni sıktı."

"Başka ne yapmak istersin ki?"

Sorusu ile çatık kaşlarım eşliğinde dudaklarım büzüldü. Onun gözleri ise gayet sakin bir şekilde hala saçlarım ve yaptığı iş üzerindeydi. "Dışarı çıkmak, bir kez olsun belki de diğer sana yakın olan insanlar gibi seninle olabilmek."

"Bana en yakın olan kişi sensin." Tarağı bırakarak kollarını belim etrafına sardığında çenesini omzuma yaslamıştı. Şefkatle bakan gözleri yansımızdan gözlerimle buluştuğunda kucaklayışı sıcaktı.

"Sana yakınım ama sadece bu duvarlar arasında." İç çekerek söylediğim kelimeler beni zayıf bir şekilde gülümsetti.

"Neresi olduğunun bir önemş var mı, biz bu şekilde olduktan sonra?" Yumuşak ses tonu ve parlak gözleri beni ele geçirmek ister gibi kolları ile birlikte etrafımı sarmıştı. Ona olan hayranlığımın farkındaydı ve bunu kullanmaktan çekinmiyordu. Bedenim ise tüm bu kandırışlarına boyun eğmek için hazır bekliyordu. Tahmin ettiğinden bile fazla ona bağlıydım ama zaten bu yüzdendi kırgınlığım.

"Biz bu şekilde olacağız değil mi, bu değişmeyecek?" Sıcak gülümsemesi kusursuz güzellikte yüzünü sararken başını olumlu anlamda salladı. Ona muhtaç, onun şefkatiyle rahatlamaya ihtiyacı olan benliğimin isteğini karşıladı.

"Hep bu şekilde kalmaya devam edeceğiz." Yatıştırıcı ses tonu titreyen göz bebeklerimi ve sıkkın ruhumu yumuşattı.

Beynimde onun sözcükleri döndü, her zaman sadece ikimiz olacağına dair. Dudakları arasından çıkan bu kelimeler ona olan ihtiyacımın, kaygılarımın etrafını sıkıca sardı.

Belim etrafına sarılı kolları beni kendine doğru çevirdiğinde gülümseyen dudakları ile birlikte yüzümü ve saçlarımı okşadı. Dokunuşları altında gerginliğim havaya karışıp yok olmuştu. Büyük gözleri gözlerime tatlı bir şekilde bakarak yeniden kolları ile beni kendine çekti.

Sıcak teninin hissiyatı ile birlikte göğsüne gömülerek başımı omzuna yasladım. Kolları arasında bedenime ihtiyacı olan yakınlığı verdiğinde çok geçmeden ona karşı ördüğüm tüm düğümleri açmıştı.

Her zaman yaptığı gibi.

~~~

Neden bu kadar aşıksın, Lisa...

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum💋

Jungkook

Lisa

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro