1.2
Her birinizden oy ve yorumlarınızı bekliyorum, lütfen hayalet okuyucu olmayın♥️
~~~
Önüme koyulan soslu ramen tabağına yanaklarımdakı doluluk ile baktım. Jungkook kasenin içerisine çubukları da bıraktıktan sonra saniyelik söylediği şarkıyı kesip bana baktı.
"Bunu da ye, kızarmış tavuklar da geliyor."
Yemekler ile şişmiş yanağımdan makas alıp arkasını dönerek televiziyondakı karaoke'nin şarkısını değiştirmişti. Üzerine düşen renkli ışıklar altında birkaç esnek dans figuru sergileyerek sanki yerlerde kayıyormuş gibi haraketleri ile yeniden mutfak tezgahı önüne geçti. Kızarttığı çıtır tavukları soslarken aynı zaman da şarkıya da giriş yapmıştı.
Lokmamı yutup derin bir nefes alarak hayran bir şekilde onu izledim. Görsel bir şölen yaşıyordum aynı zamanda lezzet şöleni de. Karşıma geçip benim için lezzetli yemekler pişirirken şarkı söylerek kendi kendine dansediyordu. Bu doğal hallerini izliyor olmak şanslı hissettiriyordu bana.
Sesinin ve danslarının hangi üst düzeyde olduğunu herkes çok iyi biliyordu ama yemek yapışından herkes haberdar değildi. Pişirdiği sıcak yemekleri önüme sıra ile getirirken resmen kendimden geçmiştim. Onun pişirdiği kadar güzel yemek pişiremezdim, aynı bir şef gibiydi.
Yüksek notaya çıkarak kendi etrafında döndüğünde kıkırdayarak çubukları dişlerim arasında ezdim. Bunları yaparken kendisinin de zevk aldığı çok belliydi.
"İşte tavuklar da geldi."
Değişen 'unholy' şarkısı ile karşıma geçip tabağıma tavukları yerleştirdi. Ardından bir adım geri çekilip önümde şarkının dans gösterisini yapmaya başlamıştı.
Yüzümdeki büyük gülümseme ile onu izlerken dayanamamış ve ben de ayağa kalkmıştım. Şarkıyı söyleyerek parmağını alt dudağından aşağı sürttüğünde kirpiklerinin altından bana bakış attı.
Alt dudağımı ısırıp ona yaklaşırken şarkıya giren kadın sesi ile birlikte ellerimi omuzlarına yerleşterdim. Parmakları nazikçe bel oynutumu kavrarken parmaklarımı omzundan göğsüne doğru sürtüp arkamı döndüm. Yavaşça eğilip kalçamı ona sürterken ağır bir çekimde yere eğilmeye başlamıştım.
Aynı haraketi tersine tekrarlayıp yukarı çıkarken tenimdeki parmakları sıkılaştı. Yüzümü ona doğru çevirdiğimde boğazını temizlediğini gördüm, masum bir şekilde gülümsemeye çalışıyordu.
Yaramaz gülümsemem ile dilimi dışarı çıkarıp bu sefer gözlerinin içerisine bakarak dizlerimi kırdım. Alçalmaya başlarken aynı zamanda parmaklarım da gövdesi boyunca aşağı doğru bir yol çiziyordu. Kafasını aşağı eğmiş gözleri ile beni takip ederken eşofmanı önündeki şişlik ile yüz yüze geldiğimde tırnaklarımın da son durağı olmuştu orası.
Gözlerine kilitlenen oyuncu bakışlarım eşliğinde parmaklarımı üzerinde gezdirmem ile birlikte kollarımdan tutup beni ayağa kaldırması bir oldu.
"Bu kadar dans yeter. Yemeğini ye, Lisa."
Saçlarım üzerine öpücük kondurup beni sandalyeye geri oturttuğunda gülerek yüzündekı ifadeye, ardından kendini belli eden önündeki şişliğe baktım. "Etkilendin mi?" Elimi yeniden ona uzatacağım sırada parmaklarım arasına tavuk göğsü vermişti.
"İşime engel olma, tavuklarım yanacak."
Beni tembihler gibi konuşup paytak adımları ile mutfağa geri dönmüştü. Kahkaha atıp arkasından bakarken tavuktan koca bir ısırık aldım. Dudaklarım arasından kaçan lezzet mırıltıları ile elimdeki parçayı hızlıca bitirmiştim bile.
"Uğraşmayacağım seninle, gel yemeğimizi yiyelim." Eğlenerek ona seslendiğimde tabağa yerleştirdiği son tavuk parçaları ile yanıma dönmüştü. Elindeki tabağı masaya yerleştirip sonunda yanıma oturarak benim neredeyse bitmiş olan tabaklarıma bir bakış attı.
"Dikkat et ben seninle uğraşmayayım, o zaman işin içinden çıkamayız."
Göz kırpıp tabağımı yeniden doldurmaya başlaması ile onu durdurmaya çalıştım. "Benimle uğraş ama tabağımı daha fazla doldurma."
"Neden? Beğenmedin mi yemekleri?" Sosa bulaşmış baş parmağını ağzına alırken kaşlarını çattı.
"Sorun şu ki çok beğendim ama daha fazla karnımda yer kalmadı." Suyumdan bir yudum alıp çubuklarımla yemeğimi karıştırdım. "O kadar lezzetliler ki daha fazla yersem patlayacağım."
"Merak etme. Sana bol bol yemek yapacağım, yavrum." Söylediğim iltifatlar ile göğüsü kabarırken kendisi de yemeğe başlamıştı. Gülümseyerek başımı yana yatırıp yanaklarını dolduruşunu izledim. Erişteleri dudaklarına doğru yukarı çekerken irice açtığı gözleri ile çok tatlıydı. Daha ağzındakı lokmayı bitirmeden salatasına uzanıyordu ve ağzını aynı gözleri gibi kocaman açıyordu. Onun farkında olmadan yaptığı şirin haraketlerdi bunlar ve ben hepsine büyülenmiş bir şekilde bakıyordum.
"Aç ağzını." Sosa buladığı sıcak tavuk parçasını bana uzatması ile başımı yavaşça olumsuz anlamda salladım. Karşılığında bana gözlerini sahte bir kızgınlık ile bakarak kıstığında yeniden ileri doğru uzattı yemeği. Israrı ile pes ederken istediği gibi ağzımı açıp tavuğu aldım. Memnun olarak dişlerini gösterip gülümsedikten sonra yemeğine geri dönmüştü.
"Hep birilerine böyle yemek yapar mısın?"
"Sadece çok yakın arkadaşlarıma." Kendine çok sevdiği birasını doldururken yanıtladı. Başımı olumlu anlamda sallayarak peçetenin kenarları ile oynadım.
"Ben de bir tek sana yapmıştım geçen gün." Ona yaptığım köfteli makarnayı hatırlattığımda kaşları yukarı doğru kalkarak bana doğru döndü. "Hayatında ilk kez benim için mi yemek yaptın?" Heyecan ve hayretle soruşu beni gülümsetirken başımı olumlu anlamda salladım.
"Evet, senin için yaptım. Seninkiler kadar güzel değildi ama beğenmen beni mutlu etti."
"Lisa." Kolunu masaya yaslayıp yanağını da avuç içine yaslayarak bana baktı. İsmimi çok tatlı bir şekilde uzatarak söylemişti. "Tabii ki beğendim ve ilk kez bana özel olduğunu duymak beni mutlu da etti."
Öne doğru uzanıp yanağıma minik bir öpücük kondurdu. "Tatlı da yaparsın artık gelecek sefere?"
"Alıştın bakıyorum sen?" Alay ederek sorduğumda yemeğine geri dönüp kafasını salladı. "Bakıyorum da bana çok değer veriyorsun, birazcık bunu kullanmam gerek." Şaka yaparak konuşup ağzına kocaman bir lokma tıkıştırdı.
O şaka yapmıştı ama aslında sadece gerçeği söylemişti. Ona verdiğim değeri hayatımdakı kimse ile kıyaslamazdım. Bu durumun eminim tam olarak farkında değildi, aynı zamanda duygularımın yoğunluğunun da. Zaten böylesi de daha iyiydi.
Ama şu an onunla yemek yerken bunu dışarıda da yapmayı çok isterdim. Onunla bir yemeğe çıkabilmeyi, gizlice evlerimiz de buluşup sevişmek yerine bir çift ola bilmeyi. Farkındaydım istediğim şey fazlaydı, onun gibi bir ünlü ile yakınlaşırken koşulların zaten farkındaydım. Üstelik bir çift bile değildik ama bazen sadece hayal ediyordum.
Değişen yavaş ve romantik şarkı ile gözlerimi ekrana ardından onun yüzüne çevirdim. Elini uzanıp tuttuğumda birasından içerek bakışlarını yüzüme çevirdi. "Hadi, dansedelim." Israr ile elini çekiştirerek kendim ile birlikte onu da ayağa kaldırmaya çalıştım.
Birkaç çekiştirmem ardından çok sevdiği birasını masanın üzerine bırakabilmişti. "Çok istiyorsan edelim bari." Salonun ortasında durarak elimi havaya kaldırdığında bedenimi kendi etrafında döndürüp ardından kolunu belime attı. Bedenimi kolaylıkla kendine çekip bededenine bastırdığında parmakları arasında kontrol edilmeyi sevmiştim.
Yavaş ve romantik müzik eşliğinde kollarımı boynu etrafına sardım. Birbirine sarılmış bedenlerimiz uyumlu adımlarımızla sallanırken başımı göğsüne yasladım. Gözlerim huzurla kapanırken kolları arasında bulduğum huzur eşsizdi.
Onu seviyordum.
Bunu işte şimdi tüm berraklığı ile anlamıştım, çünkü ilk defa duygusal ve romantik bir anın içerisindeydik.
Benim için yemek pişiriyordu, sevgililer gibi dansediyorduk ve saçlarım üzerine nazik öpücükler bırakıyordu.
Dudaklarım üzerindeki gülümseme daha çok büyürken duyduğum kalp atışları en eşsiz bir melodi gibi kulaklarıma ulaştı. Nazik dokunuşları eşliğinde beni kendindan biraz uzaklaştırıp yeniden döndürdüğünde onun da yüzündeki gülümseyişi görmüştüm.
Bedenimi kolları arasında yere doğru eğerek ardından kaldırdığında kıkırdayışımla birlikte belimin kenarlarını sıkıca kavradı. Bedenimi aniden yukarı doğru havalandırması ile başımı gülüşüm eşliğinde aşağı edim. Belimin kenarlarındakı güçlü elleri beni havaya kaldırmışken yavaşça dönmeye başlaması ile sıkıca omuzlarına tutundum.
Birkaç saniye sonra beni yere indirdiğinde yeniden eski pozisyonumuza dönüp zarif dansımıza devam etmiştik. Bu sefer başımı yukarı kaldırıp yüzüne bakarken onun da bu andan ne kadar memnun olduğunu görebilmiştim.
O da mutluydu, benimle olmayı seviyordu.
Duygularım yükselişe geçerken ellerimi omuzlarından yüzünün kenarlarına çıkardım. Birbirimizin gözlerinin içerisine bakarken şu an zamanın donmasını arzu edirdim. Onunla her zaman bu şekilde kalmak ve kendi mutlu dairemizde zaman geçirmek. Onun ve benim varlığımı dünya unutsun isterdim, onun kim olduğunun bir önemi kalmamasını.
Belki o zaman bu zamanı dondurmazdık ve her zaman bu şekilde kalırdık.
Parmak uçlarımda yükselip dudaklarımızı birleştirerek ona daha fazla sokuldum. İhtiyacım olan yumuşak dudakları anında bana nazikçe karşılık verirken sahiplenici kolları etrafımı daha sıkı sardı.
Bu ihtirasdan, şehvetden uzak bir öpücüktü. Dudaklarımız yavaşça birbinin içerisinden geçerken narindi, şefkat doluydu.
Parmaklarım arasındakı teninine okşayarak öpücüğü ne kadar uzun tutabilirsek o kadar uzun tuttuk. Her hangi bir amaca hizmet etmeyen bu öpücük ruhumu adeta rahatlatmıştı. Dudaklarından nefessiz kalarak ayrıldığımda ona yeniden sarıldım ve o da kucaklayışımı kabul etti. Yeniden başımı göğsüne yaslayıp kolları arasında kalmaya devam etmiştim biraz daha.
Ardından yemeklerimizi bitirip, mutfağı topladıktan sonra yatak odasına geçmiştik. Odanın kapısından içeri girerken büyük elleri belim ve kalçalarım üzerinde dolaşarak dudaklarımdan ayrılıp boynuma yöneldi. Yatağın önünde adımlarımız dururken ıslak öpücükleri ile kesik bir nefes alıp dudaklarımı birbirine bastırdım.
Kalçamı sıkıca kavrayan parmakları ile boynuma ısırıklarını bıraktığında inleyerek istemeden de olsa boynumu yana yatırmak zorunda kalmıştım. Elinin şortumu aşağı çekiştirmeye çalışması ile birlikte ellerimi omuzlarına yerleştirip kendimi geri çekmeye çalıştım.
"Jungkook." Boynumu dudaklarından uzaklaştırmayı başararak yüzlerimizi karşı karşıya getirmiştim.
"Ne oldu?" Uzun saç tutumları alnında dağılırken hızlı nefesleri eşliğinde sordu. Hala gözleri boynum ve dudaklarım arasında açlıkla geziniyordu.
"Bu gece sadece uyusak olur mu?"
Onunla geçirdiğim bu akşam bana çok özel, masum ve olduğumuz kişilerden uzak gelmişti. Bu yüzden bu eve her geldiğimdeki gibi sonlandırmak istemiyordum bu geceyi de. Kolları arasında birbirimize sarılırken uyumak istiyordum sadece.
Bir anlık affallamış ve alt dudağını ısırmıştı, çünkü böyle bir şey beklemediği açıktı. Az önce de zaten beni hevesle salondan odasına götürürken seks yapmak istediği açıktı. Ama bu istek içerisinde olsa bile ardından gülümseyerek anlayışla kafasını salladı.
"Olur, güzelim." Yanağıma küçük bir öpücük bırakıp uzaklaşması ile neşe ile gülümsedim. Yatağa ilerleyip benim için çarşafı çektiğinde ardından ilerleyip açtığı çarşafın altına onunla birlikte girdim. Bedenlerimizin yumuşak yatak ile buluşması ile hemen ona sokulup sarılmıştım.
Başımı göğsüne yaslamam ile kucaklayışı ile karşılık vermesi bedenimi rahatlattı. Elleri nazikçe saçlarıma uzanmış okşamaya başlarken gözlerim mutluluk ile kapandı. Ardından dudakları arasından duyduğum cümle beni heyecanlandırmıştı.
"Bana güven veriyorsun, Lisa."
Başımı kaldırıp hızlıca yüzüne baktığımda ciddiyetle baktığını gördüm. "Nasıl yani?" Dudaklarımı ıslatıp gözlerimi kırpıştırdım.
"Sana güvenebileceğimi biliyorum ve bu hissi çok seviyorum." Ciddiyeti eşliğinde ardından şefkat ile gülümsediğinde kalbim hızlanmıştı. "Neredeyse üç aydır seni tanıyorum ve yanındayken bir şeylerden endişelenmekten çok uzağım."
Gözleri yüzümde dolaşırken parmakları nazikçe saçlarımdan yanağıma ulaştı. Tenimi okşayan bir tüy kadar hafif dokunuşları ile birlikte beni izleyen gözlerine odaklanmıştım. Pür dikkat onu dinliyordum, hakkımdakı düşüncelerini duymak paha biçilmezdi.
"Böyle sen kollarım arasındayken huzurlu hissediyorum, sen de öyle misin?"
Masumca açtığı gözleri ile benden bir cevap bekledi. İçimin titrediğini hissediyordum, burnumun ucu yanmaya başlamıştı ve gözlerim yaşlar ile dolmaya hazırdı.
"Hayır, bu adam beni ne zaman bırakacak ve huzurla uyuyabileceğim diye düşünüyorum." Duygusallığımı dağıtıp ağlamamak için yalancı bir şekilde homurdandım yüzümü buruşturarak. Kaşları çatılırken ellerini yüzümden ve bedenimden çekip başını yan tarafa çevirdi.
Bana tavır yapmaya çalışırken berbat oyunculuğuna bakarak kahkaha attım. "Tamam, ağlama." Yeniden kolları arasına girerek ellerini üzerime çekmeye çalıştım.
"Şaka yapıyordum." Boynuna sesli öpücükler kondurup ardından yükselerek küçük burnunun ucunu öptüm. Huylanarak minik bir kıkırtı çıkardığında sevimliliği karşısında büyülenebilirdim.
"Seninleyken hiç kimseyle olmadığım kadar huzurluyum." Gözlerini sonunda yüzüme çevirirken dudakları üzerine sesli bir öpücük bıraktım. Sonunda memnuniyet ile gülümseyip beni yeniden kolları ile sıkıca sardı.
Ardından tüm gece bu şekilde sarılarak sohbet etmiş ve ikimizin de paylaştığı huzur hissi ile uykuya dalmıştık.
~~~
Bu bölüm biraz romantik ve duygusal olmuş olabiliriz🥺
Lisa
Jungkook
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro