Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

1.0


Siz istediniz ben de bekletmeden üst üste bölüm attım. Hadi o zaman yorumlarınızı bekliyorum♥️

~~~

Elimdeki anahtar ile kapıyı açıp içeri girdikten sonra direkt olarak mutfağa yürüdüm. Aldığım minik kruvasanları tezgah üzerine bırakıp adımlarımı doğruca yatak odasına yönlendirdim. Aralık kapıdan içeri girdiğimde karşılaştığım manzara ile genişçe gülümsemiştim.

Beyaz çarşaf belden aşağısını örterken yüz üstü yastığa sarılmış uyuyordu. Geniş sırtı ve kaslı omuzları tüm görüş açımı kaplıyordu, açıkçası oldukça iyi gözüküyordu.

Pencereye doğru yürüyüp perdeleri aralarken içeri güneş ışınlarının girmesini sağladıktan sonra yataktakı bedenine doğru döndüm. Usulca yatağın kenarına yaklaşıp dizlerim üzerinde yere doğru eğilmiştim. Gözlerim alnına düşen saç tutamlarına, şiş dudaklarıma ve beyaz tenine bakarken derin bir nefes aldım.

Çok güzeldi, gözleri kapalı bir şekilde yatarken bile.

Sabahın köründe kendi evimden apar topar çıkmış onun dairesine gelmiştim. Dün tüm gün neredeyse dans pratiğinde olmuştu, gece yarısı uyumak için gelmişti ve sabah da erken kalkıp stüdyoya gitmesi gerekiyordu. Çok yorgun hissettiği için zor uyanacağından bahsediyordu, bu yüzden onu uyandırmak ve kahvaltı hazırlamak için gelmiştim.

Saat sekizdi ve onun bir saatlik bir süresi vardı stüdyoda olmak için.

Yüzüne doğru yaklaşırken dudağımı ireli doğru uzattım. Tenine temas etmeye hazırlanırken aniden durarak gözlerimi kıstım ve başımı geriye çektim. Bu şekilde uyandırarak biraz aşırıya kaçardım sanırım çünkü romantik bir ilişkimiz bile yoktu. Sevgilisi gibi onu öpücüklerle uyandırmak çok isterdim ama gerçek şu ki sevgilisi değildim.

Dudak büzüp huzurla uyuyan yüzüne bakarak elimi yanağına doğru uzattım. Nazik bir şekilde yanağına temas ederken parmaklarımı boynuna doğru sürükledim.

"Jungkook, kalkma zamanı."

Yumuşak ses tonum ve dokunuşlarımla bedeni kıpırdandığında omzunda parmaklarımı durdurdum. Bir kez daha ismini seslenmem ile kirpikleri titremiş ardından yavaş bir şekilde aralanmıştı. Uykulu gözleri zorlukla açılırken birkaç saniye yüzüme uyku sersemliği ile baktı. Karşılığında ona sevecen bir şekilde gülümsediğinde sırt üstü dönmüştü.

"Burada ne yapıyorsun?"

Gerinirken hafif şaşkınlıkla sordu. "Seni uyandırmaya ve kahvaltı hazırlamaya geldim."

Cevabım ile dudaklarının uçları yukarı doğru havalanarak gülümserken gözlerini ovuşturdu. "Bak beni böyle şımartırsan başına bela olurum." Tatlı tehditi ile kıkırdayarak omuz silktim.

"Üstesinden gelirim."

Meydan okuyan ses tonuma karşı bana değerlendirici bir bakış attı. Hala kararlı bir şekilde gözlerinin içerisine bakmaya devam etmem ile kafası yavaşça olumlu anlamda sallandı. "Benimle baş edebilirsin yani?" Tek kaşı sırıtışı ile beraber yukarı doğru kalktı.

"Asıl soru şu ki; sen benimle baş edebilir misin?"

Meydan okurcasına cevaplayışım onu keyiflendirmiş gibi gözlerini kapayarak küçük bir kahkaha attı. Düzgün, beyaz dişlerine ve burun etrafındakı gülüşü ile beraber yaranan kırışıklıklara bakarken ayağa kalktım.

"Hızlıca duş al, ben de kahvaltıyı hazırlayacağım."

"Emredersiniz, hanımefendi."

Kapıdan çıkmadan önce ona göz ucu ile bakıp "Aferin." Dedim.

Neşe ile mutfağa geçip dolapları karıştırırken kahvaltı hazırlamaya başlamıştım. Aldığım kruvasanları ve diğer kahvaltılık mazameleri masaya yerleştirdikten sonra ona omlet yapmaya başladım. Hızlı bir şekilde hepsini halletmeye çalışıyordum, duştan çıkıncaya kadar hepsi hazır olmalıydı.

Son olarak kahvesini de masaya yerleştirdiğimde Jungkook havlusu ile ıslak saçlarını kuruturken odaya girdi.

Ortadakı mutfak tezgahı şeklinde olan masada kahvaltımı büyük bir gururla sergileyerek büyükçe gülümsedim. Gözleri masada gezinerek kaşları etkilenmiş bir şekilde yukarı doğru kalktı. Elindeki havluyu sandalyenin başına bırakırken oturarak ilk kahvesine uzandı.

"Her yönden etkileyicisiniz, Bayan Manoban."

Kahvesinden bir yudum alıp gözleri ile bu kez beni süzdüğünde birazcık şımarmıştım. Kıkırdayıp başımı sallarken karşısına geçip oturdum. "Aksi mümkün değil zaten, Bay Jeon."

Bu kahvaltıyı ona ellerimle hazırlamaktan aldığım keyfi tahmin bile edemezdi.

O, kahvaltısını yapmaya başladığında yediği omlete dair beğeni ile mırıltılar çıkarması beni daha çok mutlu etmişti. Eğer her seferinde bu kadar beğenecekse onun için yemek yapabilirdim, yüzünde benim sebep olduğum gülümsemeler görmek hoşuma gidiyordu. Onunla ilgilenirken aslında sanki kendimle ilgileniyordum.

"İyi ki geldin." Ağzındakı lokmayı çiğnerken gözlerime bakıp konuşarak arkasına yaslandı.

"Yoksa kahvaltı etmeden çıkacaktım evden, hazırlamaya hiç enerjim yoktu." Kahvemden içerken söyledikleri ile gülümseyerek başımı salladım. "Ama sen yine de çok alışma." Dudak büzerek söylediğim şeye karşı sırıtarak saçlarını karıştırdı.

"Aniden ilgini kesip beni dumura uğratma, Lisa." Hafif sitemkar bir ses tonu kullandı.

"Ona bakarız." Oyuncu bir tavırla göz kırpıp ayağa kalktığımda masayı toparlamaya başlamıştım. Elimi kirli tabaklara attığımda büyük eli aniden bileğimi kavradı, başımı kaldırıp durarak ona baktım.

"Bırak kalsınlar, evi temizlemek için gelecekler zaten." Hala bileğimi tutarken ayağa kalkıp beni salona doğru çekiştirdi. Başımı sadece olumlu anlamda sallarken onun beni içeri götürmesine izin verdim. Koltuğun arka kısmına bedenimi yaslayıp kendi bedeni ile sıkıştırdığında elleri yüzümün kenarlarını kavradı.

Sıcak nefesleri yüzüme çarparken gözlerimi sorgular bir şekilde yüzünde gezdirdim. Baş parmakları nazikçe yanaklarımı okşarken dudaklarımın üzerine tatlı bir öpücük kondurdu. Alt dudağımı ısırıp kalçamı arkamdakı koltuğa bastırırken bir öpücük daha kondurmuştu.

"Beni hala tam olarak doyurmadın."

Arsızca kurduğu cümle ile küçük bir mırıltı çıkardım. "Bence sadece sen çok açsın."

"Konu sen olunca tabii." Sırıtarak ellerini kalçalarımın kenarlarına yerleştirip beni koltuğun baş kısmına oturttu. Parmakları elbisemin de yukarı çıkmasına sebep olurken dudaklarını dudaklarım üzerine bastırdı.

Bana kesik öpücükler vermeye devam ederken sıcak parmaklarını bacaklarım boyunca gezdirerek onları yanlara doğru açtı. Dudaklarımızı ayırıp başını aşağı eğerek bacaklarım arasındakı boşluğa bakarken titrek nefesler aldım. Parmakları tenimde daha yukarı tırmanıp elbisemi yukarı doğru çekmesi ile başımı yukarı kaldırdı. Aynı zamanda ince kumaş üzerinden parmaklarının baskısını hissettim. Dudaklarım anında aralanarak başım hafifçe geri düştüğünde sebep olduğu bu manzarayı keyifle izleyerek dudağını ısırdı.

"Sadece on dakikamız var beni doyurmak için."

Beni okşamaya başlarken mırıltılarımla avuç içlerimi koltuğa bastırdım. Yüzümü izleyen arzu dolu bakışlarına karşılık vererek yutkundum.

"Beni aç bırakmazsın değil mi, güzelim?"

Parmakları çenem etrafına sarılıp başımı biraz daha dik bir konuma getirdi. Gözlerime yoğunlukla bakarken bir cevap beklediği oldukça aşikardı. Bu şekilde konuşmayı seviyordu ve bu şekilde konuşması onun için ıslanmamı bile sağlıyordu.

"Sonuçta seni doyurmak için geldim."

Cevabımı beğenerek sırıtırken yeniden dudaklarıma uzandı. Alt dudağımı dişleri arasına alıp ezerek geri çektiğinde parmakları da iç çamaşırımın kumaşını yana doğru çekti. Kemikli parmaklarının ıslanmaya başlayan bölgeye engelsiz bir şekilde ulaşması ile inleyerek dudaklarına istekle kapandım.

Dilimi ağzının içerisine göndermeye çalışmamla dudaklarını benim için aralayışı bir olmuştu. Bu yüzden iştahla onun ağzını keşfe çıkmıştım ve sonunda dilimi sıcak dili ile buluşturarak istediğim durağa varmıştım. Çenemdeki parmakları boynum etrafına inerek sarılırken öpücüğün ıslaklığı zevkle beni titretiyordu.

Kızlığımdakı parmakları beni hazırlamak adına biraz daha orada oyalandıktan sonra kendi pantolonuna gitti. Dudakları da aynı zamanda dudaklarımdan ayrılıp boynuma inmişti. İçime çektiğim nefesim eşliğinde inlerken hafif nemli kalmış koyu saçları arasından parmaklarımı geçirdim. Sıcak dili ve yumuşak dudakları boynumda ustaca haraket ederken sabırsız bir şekilde kalmıştım.

Dudakları elbisemin açıkta bıraktığı göğüs kısmına indiğinde bu sefer gerdanımı öpücükleri ile buladı. Dudaklarımı ıslatıp başımı aşağı eğdiğimde kendini çekiştirdiğini görmüştüm. Pantolonunu kalçasının yarısına kadar baksırı ile beraber indirmişti, kemikli parmakları uzunluğu etrafında ileri geri haraket ediyordu. Aynı zamanda dudaklarını açlıkla tenime bastırarak kendini içime yerleştirmek için hazır hale getiriyordu.

Bu ateşli görüntüsü altında deli gibi tahrik olmuştum.

Başımı biraz aşağı eğip ağzımdakı sıvıyı yavaşça penisi üzerine tükürdüm. Elindeki ıslaklığı hissetmesi ile başını boynumdan kaldırıp bana bakışı bir oldu.

"Yardım ediyorum."

Yaramaz bir şekilde gülümserken masumu oynayan gözlerimle kurduğum cümle eşliğinde yeniden aşağı tükürmüştüm. Elinin derisi etrafında kayışını kolaylaştırmak adına yaptığım bir haraketti bu.

"Şimdi seni daha sert sikmek istememe sebep oldun."

Açıkça gözlerimin içerisine bakarak söylediği cümle eşliğinde koyulaşan gözleri ona eşlik etti. Bir eli çenemin etrafını bularak dudaklarını yeniden yüzüme yaklaştırdı. Dilini dışarı çıkarıp çenemden akan sıvıya uzandığında omurgamdan aşağı bir titreme geçtiğini hissetmiştim. Sıcak dili çenemden dudaklarıma doğru düz bir yol çizerek beni şehvet dolu öpücüğünün mahkumu haline getirdi.

Sert öpücüğü ile kendimden geçmiş başımı geriye atmışken her zaman yaptığı gibi habersiz bir şekilde kendini içime itti.

"Ah siktir!"

Dudaklarından ayrılıp çatık kaşlarımla küfür ettiğimde bedenini aralık bacaklarım arasında daha ileriye ittirmişti. Kalçasını belirli bir ritm eşliğinde haraket ettirmeye başladığında gözleri pür dikkat beni izliyordu. Büyük elleri kalçalarımın yanlarını kavramış bedenimi geriye düşmemesi için tutuyordu.

"Bu alışman için, az sonra çığlıklarının yükseldiği aşamaya geçeceğiz."

Söyledikleri ile kapamış olduğum gözlerim açıldı. İniltilerimle içime yavaş girişleri ile ona yetmediği oldukça belliydi.

"Yani en sevdiğim kısma."

Bu söylediği ardından kendini sertçe ileri çarptığında gözlerim irice açılmış ve sesim yükselmişti.

Yaptığı şey hoşuna gitmiş gibi keyifle sırttığında derin bir nefes alarak başımı aşağı eğdim. Uzun penisinin içime girişlerini seyrederken zevkten dudağımı ısırıyordum. Bacak aramdakı görüntü ve bunu seyredebilmek çok zevkliydi. Pürüzsüz kızlığımda beyaz teni üzerine bulaşmış zevk sıvılarımız ile gel git yaptığı görüntü tahrik ediciydi.

"Gel bakalım kollarım arasına." Elleri kalçalarımdan belimin kenarlarına kalktığında istediği gibi bedenine sokularak boynu etrafına sarıldım. Aynı zamanda bacaklarım da kalçaları etrafına sarılmış ve tamamen bedenimi onun kolları arasına bırakmıştım.

İçime daha hızlı bir tempo ile girmeye başladığında ona daha sıkı tutunmaya çalıştım. Zamanımız az olduğu için en hızlı şekilde bitirmeye çalışıyordu bu yüzden eş zamanlı olarak haraketleri de sertleşmişti. İstediği gibi artık küçük çığlıklarımı duymaya başlamış ve her geçen saniye daha da hızlanmıştı.

"Jungkook." Kulağına doğru titreyen sesimle inlediğimde başını bana doğru çevirdi. Zevkten kayan gözlerime bakarken dudaklarım üzerine sesli bir öpücük bıraktı. "O kadar güzelsin ki eğer zamanım olsaydı tüm günü bu şekilde geçirirdim." Derin nefesleri eşliğinde iç çekerek konuştu.

Ardından alt dudağımı kavrayak dudaklarımızı da derin bir öpücükle birbirine bağladı. O, zevk mırıltılarını dudaklarım arasına bırakırken ben kolları arasında sarsılan bedenimle daha gürültülüydüm. Bedenlerimizin birleştiği noktada hissettiğim zevkin yoğunluğu ile birkaç saniye sonra kendimi bırakmıştım bile. Dudaklarına doğru inleyerek bedenim titrerken beni güçlü kolları arasında tutarak işine devam etti.

Bir eli bacağımı kavrayıp sıkıca tutarken hızlı temposu eşliğinde küfürlerini savurdu. Dudaklarımız aralanırken ettiği sessiz küfürleri duyabiliyordum, sona yaklaşmıştı ve bu yüzden sadece bitişine odaklıydı.

Terden ıslanmış alnına bakarak ensesindeki parmaklarımı daha çok sıkılaştırdım. Beni mahvetmek ister gibi yüksek iniltilerimin sesini artırıyordu. Hırlayarak başını geriye attığında birkaç sarsıtıcı darbeden sonra hızlıca içimden çıktı.

Kasıklarım üzerine boşalarak sıcak sıvısını akıttığında bu görüntü karşısında nefessiz kalmış dudaklarım aralandı. Tatmin olmuş bir şekilde inleyerek onun derince nefesleri eşliğinde başımı kaldırıp yüzüne baktım. Alnına dağılmış ve yapışmış birkaç saç tutamı ile beraber gözleri kısılmıştı, dudakları benimki gibi aralık kalarak ihtiyacı olan havayı içine çekmeye çalışıyordu.

Elim onu izledikten sonra kasıklarım üzerindeki sıvıya gittiğinde bunu farkederek gözlerini aşağı kaydırdı. Parmaklarıma aldığım beyaz menilerini yukarı götürdüğümde ne yapacağımı anlamış ve kaşları çatılmıştı.

"Lisa, eğer onu ağzına götürürsen daha uzun kalmak zorunda kalacağım."

Kelimeleri duraksayarak ve dudağıma yaklaştırdığım ıslak parmağımı dikkatle izleyerek söylemişti. Ben ise karşılık olarak arsız bir şekilde gülümseyip parmağımı dudaklarım arasına almıştım bile. Gözlerinin içerisine bakarak onu tadarken daha da kışkırtmak amacı ile mırıltılar çıkardım. Boğazındakı yumru yukarı çıkıp inerken bu görüntüden ne kadar çok etkilendiğini bariz bir şekilde görebiliyordum.

"Sikeceğim şarkı kaydını, hiçbir yere gitmiyorum."

Bedenime doğru hızlıca eğilerek hamle yaptığında seri bir şekilde koltuk başlığından kalkmıştım. Yana doğru geçmem ile bedeni yumuşak koltuk üzerine düşerken kıkırdayarak banyoya koşmadan önce konuştum.

"Ben banyodayım, çıktığımda gitmiş ol!"

~~~

Jungkook

Lisa

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro