0.3
"Mor nasıl peki?" Duvardakı panelden ışıkları değiştirdiğimde gözlerimi kısarak etrafa baktım. Beyaz salona gayet yakışmıştı, kararsızlıkla dudak büzerek kırmızı ışığa geçtim.
"Genellikle ben zaten mor ışığı kullanıyorum."
Koltuklardakı birkaç dağınık kıyafetini topladıktan sonra yeniden salona dönmüştü. Kırmızı ışık yerine yeniden mora döndüğümde "Mor olsun o zaman." Diyerek bedenimi de ona doğru döndürdüm.
Elektron sigarasını masadan alırken gözleri ile mutfağı işaret etti. "Sana ne getirmemi istersin? Aç mısın? İstersen yemek de söyleyebiliriz." Önerileri ile başımı olumsuz anlamda salladım ellerimi arkamda birleştirirken. "Aç değilim, arkadaşımla beraber yemiştim."
"Peki, o zaman..." Ellerini bir birine çırpıp geniş salonun bir ucundakı mutfağa doğru adımlarken konuştu. "Ne içmek istersin? Bolca biram var aslında."
Böbürlenir gibi göz kırptığında gülerek yüzümü buruşturdum. "Bira sevmiyorum."
"Oh! Büyük kayıp." Yalancı bir hüzünle bana olumsuz bakışlar attığında yeniden gülmekten kendimi alı koyamamıştım. Bu oyuncu tavırları çok hoşuma gidiyordu, kısa bir süre içerisinde karşısındakı insanı rahat hissettirmeyi başarıyordu. Her zaman enerjisini ve yaydığı pozitiv aurayı sevmişimdir, yan yana olduğumuzda ise daha fazlasını vermeyi başarıyordu.
"Sana kırmızı şarap getireceğim."
"Olur." Geçip geniş koltuklardan birisine otururken tezgahın diğer tarafından seslendi. "İstendiğin müziği seç ve ya ışıkları nasıl istersen ayarla, rahat ol." Kadehleri çıkarırken bana gülümseyip işine devam etmişti.
Kafamı sadece olumlu anlamda sallayarak büyük televiziyonun kumandasın aldım. Herhangi bir müzik seçerken aklım arabadakı bana karşı kurduğu cümlelere ve dokunuşlarına gitmişti. Alt dudağımı ısırarak gözlerimi hatırladığım sözler ile saniyelik kapamıştım.
'Seni becermemi istiyor musun, Lisa?'
Boynuma sarılan uzun parmakları eşliğinde gözlerimin içerisine bakmış ve neredeyse nefesimin kesilmesine sebep olmuştu. O an dudaklarım arasından belli belirsiz kaçan küçük bir 'evet' ile Newyork'da otelde kaldığı geniş dairesine gelmiştik.
O andan sonra benimle kısıtlı kalan yolculuk boyunca temasa geçmemişti ama yeniden bunun bir geceye mahsus olduğundan, kimseye söylemeyeceğimden, daha sonra asla birbirimizi bir daha görmeyeceğimizden bana bahsetmişti. Söylediği her şeyi kabul etmiştim, belki doğru bir karar değildi çünkü asla tek gecelik ilişki yaşayan bir kız olmamıştım. Bir yandan ise tamamen doğruydu, sadece bir gecelikti ve sonrasında zaten onu asla görmeyecektim. Bana bir zarar gelmezdi, sadece ikimiz de anın tadını çıkaracaktık. Zaten o da çok açık bir şekilde sadece tek bir gece olduğunu söylemişti.
Birisine hayranlık duyarken onunla sevişmek iyi bir fikir değildi belki de ama bu teklifi reddetmek imkansız gibiydi.
Üstelik benim açımdan tamamen onun cazibesi altına girdikten sonra doğru ile yanlışı kıyaslayacak durumda değildim.
"Güzel şarkı." Elindeki iki kadeh, şarap ve koca bira bardağı ile döndüğünde düşüncelerimden ayrılmıştım. Yanıma geçip otururken dudaklarımı birbirine bastırıp gülümseyerek buzlarla dolu biraya baktım.
"Şarap içmiyor muyduk?"
Doldurduğu kadehi bana uzattığında elinden alarak direkt dudaklarıma götürmüştüm. Bu gece için birazcik rahatlamaya ihtiyacım vardı.
"İçiyoruz ama birasız da yapamam."
Kendi için doldurduğu kadehi dudaklarına götürüp büyük bir yudum alırken birkaç saniye sonra "Siktir et." Dedi ve kadehdeki kırmızı şarabı birasının içerisine boşalttı.
Yaptığı bu haraket ile şaşkınlıkla yüzüne bakmış ardından kahkaha atarak sırtımı geriye yaslamıştım. Bardaktan sehpa üzerine taşan içkiyi umursamadan bira bardağını kafasına dikerek büyük bir iştahla içti. Aldığı büyük yudamlar ile kafasını her saniye daha yukarı kaldırken gözlerini kapatmıştı. Dudaklarının kenarlarından içkinin parlak damlaları teninde aşağı doğru süzülmeye başlamıştı.
Bu manzara karşısında alt dudağımı ısırarak elimdeki şarabı ben de kafaya diktim.
Koca bardağı tek dikişte bitirerek masa üzerine bıraktığında derin bir 'oh' çekmişti. Kafasını bana döndürdüğünde elimdeki boş kadehe bakıp şarap şişesini sehpanın üzerinden aldı. "İçkinizi yenileyeyim, hanımefendi."
"Teşekkürler beyefendi." Kibar bir şekilde gülümseyerek karşılık verdiğimde kadehi doldurduktan sonra dişleri alt dudağındakı piercing ile oynayarak gözlerini uzun bir süre üzerimde tutmuştu. Aldığım iki yudumdan sonra hala bana baktığını görüp kaşlarımı yukarı doğru havalandırdım.
"Çok güzelsin, Lisa."
Yoğun ses tonu ve iltifatı karşısında titrekçe bir nefes dudaklarım arasından kaçtı. Hala aynı bakışlarını yüzümde tutmaya devam ederken aramızdakı gerilimi inkar edemezdim. Bana baktığı her saniye aklından geçenleri görebildiğimi söylesem yalan olmazdı ama ağırdan almak istediğini de görebiliyordum.
"Uğruma bir şarkı yazacağın kadar güzel miyim?"
Flörtöz ses tonum içerisinde sorduğum soru onu önce şaşırtmıştı ama ardından hoşuna gitmiş gibi gülümsetmişti. Oturduğum koltukta daha çok yayılarak içkimi koltuk başlığına bıraktım, aynı zamanda bacaklarımı onun kucağına doğru uzatmıştım.
Yaptığım haraketleri izleyerek kafasını aşağı eğip dizleri üzerindeki uzun bacaklarımı inceledi. Muzhip bir şekilde alt dudağını ısırarak gülümsedikten sonra yeniden bira bardağını doldurmuştu.
"Yoksa o kadar güzel değil miyim?"
Yeniden bira içişini izlerken oyuncu bir tavırda büzdüğüm dudaklarımla sitem ettim. Boş bardağı yerine bıraktıktan sonra bana doğru dönmesi ile birlikte parmakları çıplak bacaklarımı bulması bir oldu. Elleri tenime sürtünerek bedenimdeki ateşi körüklerken kemikli parmakları şortumun düğmesine ulaştı.
"Birazdan sana iniltilerinle en eşsiz şarkıyı yazdıracağım, güzelim."
Tehlikeli gülümsemesini sergiledikten arzu dolu bakan gözleri bedenime dönmüştü. Düğmeyi açıp şort ile birlikte iç çamaşırımı da çıkararak bir kenara fırlattı. Nefessiz bir şekilde onu izlerken kalçamın kenarlarına sardığı parmakları ile beni aşağı doğru çekti. Bedenim koltukta uzanır bir pozisyona geçerken başımın altındakı yastığa kafamı daha çok bastırmıştım.
Uzun bacaklarımı aralayarak kendisi de bacaklarımın arasına yüzü gelecek bir şekilde uzandı. Nefeslerim daha da sıkılmış, kalbim bacak aramda gördüğüm kusursuz güzellikte yüzü ile göğüs kafesimi dövmeye başlamıştı.
Minik öpücüklerini bacağımın iç kısımlarına kondururken aynı zamanda tenime sürtünen soğuk metal parçası ile kıpırdandım. Öpücüklerine çizdiği yol ile devam ederken gözlerini yüzüme çevirdiğinde sergilediği sırıtış ile belim hafifçe yukarı doğru kıvrılmıştı.
Dudaklarının, tenime çarpan sıcak nefeslerinin ve gözlerimin içerisine bakan gözlerinin bana ne yaptığını asla bilemezdi.
Dudakları sonunda bakışlarının yoğunluğu ile bile ıslanan bölgemi bulduğu an dili ile birlikte oraya gömüldü. Büyük bir iştahla bacak arama gömülerek gözlerini kapadığında başımı geriye doğru atmıştım. İniltilerim yükselerek ellerim kavrayacak bir şeyler aradı ve en sonunda yanımdakı yastığı bularak sıktım. Gözlerim sıcak dilinin darbeleri ile kapanırken kurumuş dudaklarımı dilimle ıslattım.
Elleri kalçalarımın kenarlarına sarılmış parmaklarını tenime bastırarak sesli bir şekilde işine devam ediyordu. Ben ise her saniye daha çok yükseldiğimi hissesiyordum.
Zevkten kalçamı hafifçe koltuğun yüzeyine sürterken dilinin aşağı doğru kayışını hissetmiştim. Kaşlarım çatılıp göz kapaklarım aralanırken başımı aşağı eğmemle birlikte göz göze gelmemiz bir oldu. Vücudumdan yüksek dozda zevk ile geçen elektrik akımı ile derin bir inilti dudaklarım arasından yükseldi.
"Jungkook!"
İsmini inleyişim onda büyük bir keyif uyandırmış olacak ki arzu ile beni kavuran dudaklarını hassan tenimden ayırmıştı. Islak olan dudakları üzerinde dilini gezdirip daha çok ıslanmasını ve de parlamasını sağlayarak parmakları etrafındakı tenimi sıktı.
"Senin yiyiş şeklimi beğendin mi?"
Edepsiz bir şekilde kurduğu cümle eşliğinde arsız sırtışını da yüzüne yerleştirmeyi ihmal etmedi. Sık nefeslerim arasında ihtiyaç içerisinde bırakılmanın haklı hoşnutsuzluğunu yaşayarak elimle yüzüme gelen saçlarımı geriye ittirdim.
"Beğenmem için yemeye devam etmen gerek."
Aynı arsızlık ile ona karşılık vermem gülümseyişini daha çok büyütdü. "Emr edersin." Diyerek yeniden kafasını aşağı eğdi.
Pembe dilini dışarı çıkarıp kızlığımla yeniden kavuşturdu ve aynı zamanda gözlerini gözlerime dikti. Yeniden bedenimi saran tatlı zevk ile gülümserken elimin birisini aşağı doğru uzatarak yumuşak saçlarını okşamaya başlamıştım.
Bir bacağımı sırtına doğru uzatıp alanını daha çok genişlettiğimde "Ben senin tadını enfes buldum." Demişti. Yanaklarım hem sıcaktan, hem de kelimelerinden kızarırken gülümseyişim eşliğinde gözlerimi tavana çevirdim. O ise dili ile dudaklarının muhteşem uyumunu beni dakikalar boyunca kıvratacak şekilde sergilemeye devam etti.
Kaç kez nefessiz bir şekilde ismini inleyerek onu daha çok istekli kıldığımı bilmiyordum. Ellerim siyah saçları arasına dolanarak bana yaşattığı her sarsıntı ile onları çekiştirmişti. Her saniye verdiği zevkin yükselişine tanıklık ederek onun tapmak için hazır olduğum dudaklarında yolun sonuna gelmiştim.
Göğüsüm hızla inip kalkarken bana kendime gelmeme süre tanımadan iri bedeni ince bedenimin üzerini örttü. Gözlerimi açmama bile fırsat vermeden dudaklarını büyük bir tutku ile dudaklarıma bastırmıştı. Yavaş ama ıslak öpücüğü ile adeta aklım başımdan gidiyordu. Dudaklarım dudakları için daha çok aralanırken ıslak dili ile dilimi buluşturması bir olmuştu.
Titreyen göz kapaklarım ile dudaklarına doğru inleyerek nefes almaya çalıştım. Ama bana izin vermedi bile, parmakları bedenimin herbir santimine dokunurken dudaklarımızı daha sıkı kenetliyordu.
Dudaklarım piercing'ini çekiştirerek dilimi sürtüşümle birlikte alt tarafta bana bastırdığı sertliğini hissettim. Kızlığım bu temasla istek içerisinde sızlamıştı. Başımı sonunda yana doğru döndürmeyi başardığımda hızlıca nefesler aldım, az önce öpüşürken son nefeslerimi verecek haldeydim. Dudakları beni kendine kilitlerken onlardan ayrılmak çok zordu.
Yumuşak dudakları sertliğini konuşturarak boynuma izlerini bırakmaya başladı bu süre zaafında. Dişlerini hafifçe geçirdiğinde sessizce inleyerek ellerimi tişörtünün içerisine sokmuş ve sonunda sıcak tenine dokunmayı başarmıştım. Büyük bir açlıkla tenime izlerini bırakırken aynı zamanda her saniye daha çok büyüyen penisini bana bastırmaya devam ediyordu. Tenime verdiği yüksek nefeslerden onun da istekle kavrulduğunu anlayabiliyordum.
Üzerimdeki bluzu bir çırpıda çıkarıp yere fırlatarak dudaklarını ıslatıp çıplak kalan göğüslerime gömülmüştü.
"Ne kadar ihtiyaç dolu olduğumuzun farkındayım ama üzgünüm..." Dili göğüs ucum etrafında yuvarlanırken gözlerini yukarı kaldırıp titreyen göz bebeklerime baktı. "Tek bir gecemiz var ve ben tüm parçalarının tadına bakmalıyım."
Cümlesini bitirişi ile birlikte iştahla göğüslerimi emmeye devam etti. Zevkten ve ihtiyaçtan mahvolmuş bir şekilde ağlamaklı inleyişim geniş salonun duvarlarına çarparak bana geri dönmüştü. Ellerim her saniye sıcak tenine daha çok dokunurken bunun yeterli olmadığını biliyordum, onun tüm teni ile çıplak bir şekilde temas halinde olmam gerekiyordu.
Göğüslerime ısırıklarını bırakması ardından doğrulduğunda bunu fırsat bilip sırtımı koltuktan kaldırarak biraz yükselmiştim. Ellerim hızlıca tişörtünün eteklerine gittiğinde kollarını yukarı doğru kaldırmıştı. Bununla birlikte teninden ayrılan kumaş parçası bir sanat eseri olan vücudunu ortaya çıkardı. Dudaklarım aralanmış vücuduna büyük bir hayranlıkla bakakalmıştım, o ise zaman kaybetmeden ayağa kalkarak altındakı pantolon ile baksırdan aynı an da kurtulmuştu.
Bu sefer gözlerim karın kaslarından aşağı giderken yutkunmamla birlikte gözleri beni buldu.
"Beğendin mi?"
Sıratarak sorduğunda gözlerim büyük organından yüzüne çevrilmeyi başardı.
"Eminim vajinam daha çok beğenecek."
"Sikeyim, Lisa!"
Söylediğim şeye delirmiş gibi bedeni direkt üzerime çıktığında kıkırdayarak geriye doğru yattım.
"Bir an gözlerime çok masum bakıyorsun ama ardından öyle şeyler söylüyorsun ki beni deli ediyorsun." Dudaklarıma sesli ve sert öpücükler kondurarak hırıltılı nefesini verdi. "Her iki tarafına da bayılıyorum."
Dudaklarımı aralayıp onu kendime çekerek daha sıkıca öpmeye başlamıştım tamamladığı cümlesi ile. Bana yağdırdığı iltifatlar, onu delirttiğimi söylemesi hem gururumu okşuyor, hem de onu daha çok istememi sağlıyordu.
Ama sadece bu gece için olduğunu çok açık bir şekilde söylemişti. Sadece şu an ondan istediğim kadar alabilirdim, bir dahaki sefer yoktu. Aslında böylesi daha iyiydi çünkü sanırım bu bir defa daha tekrarlanırsa duygularım kendini bastırabilirdi. İşte o zaman zarar görmeye başlardım, bir hayranla sevişmek iyi bir fikir değildi.
En azından o hayran için değildi.
Öpüşlerimiz arasında bacak aramda haraket ederek kendini birkaç kez bana sürtmüştü. Onu engelsiz bir şekilde hissetmek tüm bedenimin uyarılmasını sağladığında iniltilerimle tepki verdim. Dudaklarımızı ayırıp başını aşağı eğerek kendini bana sürtüşünü izlediğinde keyifle savurduğu sessiz küfürleri duymuştum. En az benim kadar kendinden geçmişti, bunu her haraketinde görmek kolaydı.
Sonunda ikimizin de acısına son vererek bedenlerimizi birleştirmesi ile göz kapaklarım aşağı düştü. İlk başta hissettiğim şey acı olmuştu, büyüklüğüne sıkı duvarlarım alışmaya ilk an zorlanmıştı. Kendini her içeri ittirdiğinde zorlanışından ve kaşlarını çatışından bu belliydi. Doğrusu eski sevgilimden sonra aylardır seks yapmadığım için ve büyük olduğu için de bu normaldi.
Elleri bedenimin etrafını sarmalayarak kendini tamamen içime ittirmesi ile gözlerimi açtırmıştı. Anında karşılaştığım beni izleyen koyu gözlerle yüksek iniltim kulaklarımızı doldurdu. İçimde hissettiğim yoğunluk, sıcak tenlerimizin bir birine sürtünüşü ile dudaklarımızın her saniye birleşimi başka bir boyutun kapılarını aralamış gibiydi.
Altında olduğum her saniye beni yok ediyor, dudakları ile ruhumu emiyordu.
Kısa bir süre sonra hızlanarak beni iniltiler içerisinde bırakmayı umursamamış ve bu zevk karşısında beni ağlatmaya yemin etmiş gibiydi.
Tenim teni altında adeta ateşe veriliyor ve yeniden doğuyordu. Dudaklarım arzu ile dudaklarına kapanıyor aynı zamanda öpüşüne karşılık veremeden ismini sayıklıyordum. İsmini her saniye dilime getirmem ile daha fazlasını vermek için daha çok istek doluyordu.
Aniden bedenime sarılı olan kolları beni ters çevirdiğinde küçük bir çığlık atarak yüzüm yastığın üzerine düşmüştü. Dudaklarımı aralayıp kendimi toparlaya bilmek adına nefes alacağım sırada deliğimden içeriye sertçe ittirdiği penisi ile ikinci çığlığı bastım.
Arkamdakı bedenini bedenime yapıştırmışken elini uzatarak dövmeli parmaklarını sıkıca boynum etrafına sardı ve gövdesinin sırtıma daha sert bir şekilde yaslanmasını sağladı.
Beni tüm gece boyunca kullanmadan önce kulağıma bu sözleri fısıldamıştı.
"Seninle ilk ve son kez seks yapacağız ama bunun tüm hayatın boyunca en iyisi olmasını sağlayacağım."
~~~
Beğeneceğinizi düşündüğüm, uzun bir bölüm yazdım. Umarım beğendiyseniz karşılık olarak yorum yapar ve oy verirsiniz. Hikayeninin devam etmesi için destek göstermelisiniz.
Özellikle lütfen satır arası yorum yapın.
🖤
Jungkook
Lisa
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro