Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

#21

"Anne," dedim evden çıkmadan önce. Saçlarımı at kuyruğu yapmaya çalışıyordum. "Babam yine erken mi çıktı?"

"Evet," dedi mutfak kapısından bana bakarken. "Bir şey mi diyecektin?"

"Hiç, günaydın diyemiyorum kaç gündür."

"Yoğun bu aralar, ben de çıkacağım şimdi."

"Neyse," dedim saçımı toplamam bittiğinde. "Sence ben, hocanın söylediği yere gitmeli miyim?"

"Voleybol için mi?"

"Evet."

"Sen bilirsin," dedi omuz silkerek. "Kendi kararını kendin ver."

"Gitmeyi düşünüyorum."

"Öyleyse git."

"İyi," dedim kapıyı açarak. "Geç kalıyorum, görüşürüz."

Apartmandan çıktığımda Eylem sitede bekliyordu. Yanına giderek koluna girdim. "Günaydın," dedim uykulu hâline gülerek. "Ama sana aymamış sanırım."

"Dün gece uyumadım doğru düzgün."

"Ben de," diye mırıldandım. "Ben... Hâlâ şu yazarla konuşuyorum."

"Ne?"

"Gerçekten, yazıyor. Ben de şaşkınım, yazmaması gerek aslında."

"Kesin paranı alacak." dediğinde ciddi mi diye yüzüne baktım. Ciddi duruyordu. "Saçmalama," dedim hemen. "Ne yapsın benim paramı?"

"Harcar."

"Eylem, sen hâlâ uyuyorsun. Başla yine masallara, sen ananın beşiğinde tıngır mıngır sallanırken..."

"Uyumuyorum, sinirliyim." dedi saçını çeker gibi kulağının arkasına atarak. "Salak Eymen hâlâ bana yazıyor."

"Eylem olan Eymen mi?"

"Ne diyorsun?"

"Eymen'in eyi, Eylem'in lemi... Eylem."

"Biz ayrıldık, biliyorsun değil mi? Çocuğa diyorum ki biz ayrıldık farkında mısın? Diyor ki sen ayrıldın, ben ayrılmadım."

"Çok güzel," dedim hülyalı hülyalı. "Resmen bir kitap karakteri."

"Kendine gel," dedi sinirle. "Başlatma kitaplarına, bir kişi ayrıldıysa ilişki biter."

"Nasıl biter? Saçmalama."

"Ne yapayım? Evime mi gelsin içip içip... Zaten durmadan içkili fotoğraf atıyor, inanılmaz soğudum."

Yerimde durarak kolumu kolundan çıkarıp omuzlarından salladım. "Sen ne şanslı bir kızsın... Ne olur içip içip gelsin ne olur... Kafasından aşağı buz gibi su dökersin."

"Sen kendinde misin? Gerçekten kitapların içinde değiliz, içip içip gelirse annem beni kıtır kıtır keser."

"Senin ne suçun var içip içip geldiyse? Amaç, eğlenmek. Belki ateşle yola Eylem yazar."

"Yok, asıl uyuyan sensin... Rüya görüyorsun."

"Düşünsene," dedim tekrar yürümeye başladığımızda. "Toksik eski sevgili, hep peşinde..."

"Sonra da öldürsün, denize atsın."

"Kitaplarda böyle olmuyor."

"Gerçek hayatta böyle, saplantılı eski sevgili anca öldürür. Sonra sen ölünce sırtına melek kanadını koyup sosyal medyada paylaşırlar."

"Bırak da kitabın içinde hayal edeyim kendimi, ne diye bozuyorsun?"

"İyi," dedi. "Et hadi."

"Şimdi o kitaptaki toksik eski sevgili," dedim üzerine basa basa. "Sana hâlâ çok aşık... Peşini bırakmıyor."

"Ee..."

"Anonimden yazsın!" diye bağırdım. "Evet, yeni bir hat alıp anonimden yazsın. Hep öyle olur."

"Ee..." dedi eğlenmeye başlarken. "Sonra? İç çamaşırlarımla fotoğraf da atayım mı?"

"Ne? Sen de mi okuyorsun?"

"Öyle bakıyorum arada," dediğinde kahkaha attım. Herkes okurdu, biliyordum. "Vallahi, klasikleri okumak için indirmiştim. Sonra bir tane kitap gördüm, merak ettim. Girmez olaydım... Mesajla seviştiler."

"Ne dediler?" dedim hâlâ gülerken. "Yavaş yavaş soyunuyorsun falan mı?"

"Evet," dedi. "İnsan mesajlardan nasıl etkilenebilir?"

"Ben de bilmiyorum," dedim ciddi olmaya çalışarak. "Ben de sevmiyorum öyle bölümleri, direkt gerçeğini okurum."

"Neyse, dinliyorum seni." dedi konuyu kapatmaya çalışarak.

"Nerede kalmıştık? Evet, eski sevgilin yeni bir hat alıp sana yazıyor. Sen bilmiyorsun kim olduğunu tabii ama ne hikmetse engellemiyorsun."

"Niye engellemiyorum?"

"Salak, engellersen kitap biter."

"Doğru, pardon. Kitap olduğunu unuttum."

"Neyse... Engellemiyorsun işte, sonra konuşuyorsunuz günler boyu."

"Sıkılırım, sanki uzak mesafe ilişkisi."

"Eylem," diye homurdandım. "Kitaptayız şu an, sıkılamazsın."

"Kitap karakterlerinin canı yok mu? Onlar sıkılamaz mı?"

"Trenin altında kalıp ölmeyen karakter gördüm."

"Ciddi misin?"

"Evet ama konuyu dağıtma... Kitaptaki kızlar sıkılmaz, gel der gelirler... Git der giderler..."

"Ee... Konuştum günler boyu, sonra? Ben anlarım iyi de bu salağın eski sevgilim olduğunu."

"Anlamak yok, yine kitap biter."

"Bu ne saçma şey," dedi sinirle. "Uğur böceği ve kara kedi de dandik bir maskeden birbirlerini tanımıyorlar, sinir oluyorum."

"Çizgi film biter."

"Yani diyorsun ki başroller salak olmak zorunda yoksa kitap biter."

"Evet, on bölümlük hikaye değilse salak olmak zorunda."

"Ee... Nasıl anlayacağım eski sevgilim olduğunu?"

"Şöyle ki..." diyerek durdum. "Muhtemelen okul sonu balosunda açığa çıkar, lise bitmeden."

"Beğenmedim bu sonu, çok geç. Okulda görüp dalga geçemem böyle olursa."

"Zaten mutlu sonla bitiyor," dedim sinirle. "Seninle de hiç hayal kurulmuyor. Ne demek başrol erkekle dalga geçmek? Linç ederler kızım seni..."

"Ama çok komik eski sevgilimin yeni hat alıp bana yazması."

"Mutlu son," dedim. "Tekrar sevgili olacaksınız."

"Olmam."

"Tamam, böyle göstermesin yüzünü. Şöyle olsun... Sen buluşmak için ısrar edeceksin, sonra o da dayanamayıp kabul edecek ama birbirinizi görmeyeceksiniz."

"Ya sabır... Körebe mi oynayacağız?"

"Ya anlamıyor musun Eylem? Kitap bu. Sonsuz hayal gücü."

"Birini görmeden buluşmak çok saçma."

"Görmeden birlikte olanlar bile var."

"Ay yok artık," dedi okula girerken. "Saçmalık ötesi."

"Sen eski sevgilini kokusundan tanıyacaksın, tekrar aşık olacaksın."

"K9 köpeği miyim ben? Ayrıca eski sevgilisine tekrar şans veren enayidir."

"Ne diyorsun?" dedim dehşete düşmüş bir ifadeyle. "Herkes yirmi yedinci şansı hak eder."

"Yirmi yedi yerinden bıçaklandıktan sonra gelen pişmanlık hissi..."

"Git Eylem," dedim kolundan sınıfına doğru iterek. "Kimse beni anlamıyor."

"Dalga geçtiğini biliyorum," diyerek güldü. "Ama komikti, ara ara yapalım bunu."

"Eymen ile hayal et yazalım mı çıkışta?" diyerek güldüm. "Nasıl olur?"

"O ne?"

"Görürsün." diyerek öpücük atıp sınıfa girdim. Sevgili eski sevgilim en arkada oturuyordu yine. Yanına oturduğumda "Günaydın." dedi.

"Günaydın kara listemdeki toksik olmayan eski sevgili."

"Vallahi ben değilim ama sen benim toksik eski sevgilimsin." dediğinde güldüm. "Örnek al biraz beni," dedim. "Senden bir cacık olmaz."

"Ne istiyorsun kızım anlamıyorum ki... Kafayı toksik eski sevgiliyle bozmuşsun..."

"Şu sıralar vampirlerle bozdum, maalesef bilemedin."

"Bir ibneler eksikti, mafyası yeni bitti."

"Ne ibnesi? Isırırlarsa ebeni tersten görürsün."

"Sen vampirlere inanıyor musun?" diye sordu. "Denizkızına da inanıyorsundur şimdi..."

"İnanmıyorum," dedim sabır çeker gibi. "Ama vampir sevgilim olsa hayat daha güzel olabilirdi."

"Sen yine Alacakaranlık mı izliyorsun?"

Nereden bildi? Sus kızım, doğruyu söyleme... "Ne alaka?" diye sordum. "Ergenken izliyordum ben onu."

"Hâlâ ergensin."

"Yani ortaokulda falan izliyordum."

"Onuncu sınıfta da izliyordun."

"Aferin," dedim sırtına vurarak. "Biraz daha üzerime gel, ağlat beni. Sonra özür dile, sonra yine ağlat... Sonsuz bir döngüye girelim seninle ey eski sevgili..."

"Sen gittikçe deliriyorsun," diyerek sıranın ucuna doğru kaydı. "Korkuyorum artık, içip içip gelme sakın evime."

"Neden? Bir kere basketbol maçı bile yapmadık seninle... Kaldırıp da potaya, topu at demedin. Gerçekten yazıklar olsun sana."

"İstiyorsan bunu yapabilirim, çok da zor bir şey değil."

"Önce anonimden yaz, sonra gözlerimiz kapalı basketbol oynayalım. Söz veriyorum senin olduğunu anladığımı söylemem ve böylelikle kitap bitmez."

"Gözlerimiz kapalı top mu oynayalım? Sonra direği yiyince pişman olma."

"Sizinle hiçbir halt olmaz," dedim sinirle. "Öyle otur, günaydın falan de... Gerçekten kara listedesin."

"Yani resmen diyorsun ki saplantılı ol, öldür beni. Sen mezara, ben hapse..."

"Öldürme," dedim. "Küçük toksiklik bu, öldürücü bakışlar atmak falan."

"Kızım bitmiş gitmiş ilişki, ne hâlin varsa gör... Beni ne ilgilendirir?"

"Vallahi salaksın," dedim. "İki dakika rol yap ya... İki dakika."

"Tamam," diyerek boğazını temizledi. Elini sırtıma koydu. "Dün görüştüğün çocuk kimdi?"

"Aptal," diye homurdanarak sırtımdaki elini alıp bileğime indirdim. "Bileğimden tut. Kız her zaman bileğinden sürüklenir."

"Niye?"

"Anlamazsın Yurdagül, devam."

Tekrar bileğimden tutarak "Konuş sürtük," dedi. "Kimdi?"

"Ne? Ne dedin?" dedim şaşkınlıkla. Kendi de ne yaptığını bilmiyordu. "Oha," dedi elini çekerken. "Bilerek demedim, istemeden oldu. Özür dilerim."

"Amerikan gençlik filmlerine gittin sen," diyerek derin bir nefes aldım. "Baştan başla."

"Dün konuştuğun çocuk kimdi? Ben sana demedim mi ya benimsin ya kara toprağın."

"Bırak kolumu, canımı yakıyorsun." dedim role girerek. Boş boş suratıma bakmamak için zor durdu zira kolumu tutmuyordu.

"Daha canın çok yanacak."

"Ne desem?" diyerek durdum. Aklımda pek çok şey vardı. "Ha, buldum. Sen bana karışamazsın, annem babam bile bana karışmıyor."

"Çok kötü," diyerek yüzünü buruşturdu. "Bugünlük bu kadar yeter."

"Ama... Öpüşmeyle biterdi bu sahne."

"O zaman devam." diyerek yüzüme eğildiğinde avucumu açarak dudaklarına bastırdım. "Yala."

"Kendin dedin bu sahne böyle biter diye."

"Ee... Siz diyorsunuz kitaplarda değiliz diye."

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro