Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

Buluşma


nmwlarreh

 mia_taylor


_Önceki Bölümden Kesit_

"Lanet olsun! Büyü yapamıyorum. Kanatlarım da ortaya çıkmıyor." dediğinde, az önceki fısıltılı sesin sahibi gür bir sesle konuştu.

"Magnus'u öldür, Alec..."

"Buda ne demek, Alexander?"

"O sesi sende duyuyor musun?"

"Konuşan kişi sensin, Alec..."

"Ne?"

Raphael'in sert tutuşundan sonunda kurtulan Isabelle, öfke dolu gözlerini perisinin yüzüne sabitledi. Kendi öfkesinin içinde, ondan yansıyan korkuyu hissetmek fazlasıyla garip geliyordu. Öfkesi yerini yavaşça sinir krizine bıraktığında bağırmaya başladı. 

"Bizi geri götür, Raphael... Magnus... Alec'e zarar verecek gibiydi. O İyi değil. Gerçekten iyi değil..."

Raphael, Isabelle'in kollarını kavradığında, titreyen bedenini sabit tutmaya çalıştı. Öfkenin içinde korku ve endişeyi tam anlamıyla hissederken, sihirbazı nasıl sakinleştireceğini bilmiyordu. Bildiği tek şey eve geri dönemezlerdi. En azından hemen... Magnus ne istediğini kesin bir dille ifade etmişti. 

"Sakinleş, Isabelle. Alec'in normal olmadığını bende anladım. Magnus'da eminim bunun farkındadır. Hem hatırlasana, masada canım yandığında, sende acı çekmiştim. Magnus ve Alec de aynı bizim gibiler. Hatta bizden daha fazla birbirlerine bağlılar. Magnus, sihirbazına zarar vermez. Bu kendi canının acıyacağı anlamına gelir."

Isabelle, olanları hatırladığında, sakinleşmeye çalışırken, derin bir nefes aldı. Sonrasında da etrafına baktı. Geldikleri yer, Raphael'e söz ettiği barın önüydü. Simon'da kısa süre sonra yanlarında olacaktı. Ama onun aklı tamamen abisine odaklanmış durumdaydı. Gerçekten endişeleniyordu. İçindeki sıkıntı yüzünden oflayarak yanaklarını şişiren Isabelle, tekrar perisine döndü. 

"Tamam. Haklısın. Yinede endişeleniyorum. Bu durum elimde değil."

Raphael, sihirbazın kelimelerine kendini tutamadığı için kahkaha atarken, Magnus ile yaptığı konuşmaları anımsadı. Raphael, Alec hakkında bir süre şeyi hem Catarina'dan, hemde Magnus'dan ayrı ayrı dinlemişti. Hepside fazlasıyla tehlike içerikli konuşmalardı. Bu yüzden  Raphael, Magnus'u korumak isteyen kişi olsa da, Alec konusunda tamamen eli kolu bağlı durumdaydı. Peri ve sihirbazın arasındaki bağa, ait oldukları cadı dışında kimse karışamazdı. Düşünceler Raphael'in yüzünün asılmasını sebep olurken tekrar konuştu. 

"Tekrarlıyorum, Isabelle. Magnus, Alec'e zarar vermez. Ben daha çok Magnus için endişeliyim. Sihirbazı onun sonu olacak gibi..."

Isabelle kaşlarını çatarak, periye baktı. "Oda ne demek şimdi? Alec, kimseye zarar vermez." dediğinde, aklına giren görüntüler yüzünde gözleri büyüdü. Abisi geçen gece evlerindeki cadıyı yok eden kişiydi. Dahası Raphael'in eline yaptıkları da ortadaydı. Sadece şimdiye dek onun fiziksel olarak kimseye, isteyerek zarar vermediğini biliyordu. Ama kendinde olmadığı da bilirken ne olacağı belirsizdi. 

Duyguları bir anda yön değiştiren Isabelle, koluna dokunan periyle başını hafifçe kaldırdı. 

"Alec'in yaptıklarını hatırladın öyle değil mi? Duyguların bir anda değişti."

Isabelle hüzünlü bir ifadeyle başını salladığında, Raphael konuşmaya devam etti. 

"Alec'in gücü dengesiz bir dönemde, Isabelle. Buna birde bozuk kişilikleri eklendiğinde, cidden tehlikede olan kişi, Magnus oluyor."

"O halde... Sence de yanlarına gitsek daha iyi olmaz mı?" 

Raphael, kızın ikinci kez aynı teklifi öne sürmesiyle, yeniden açıklama yapma gereği duydu.

"En azından onlara bir kaç saat vermeliyiz, Isabelle. Magnus'un istediği gibi... Hem belki de ikimizin düşünceleri tersine çıkar ve onları iyi durumda buluruz." 

Isabelle, Raphael'in iyi niyetinin gerçekleşmesini dilerken, perisinin adımlarına ayak uydurdu. Birlikte bardan içeriye girdiklerinde, onları karşılayan görevliye göz kırpan Isabelle, perisinin koluna girdi. Barın sahibi Jace'in yakın bir arkadaşıydı. Bu yüzden Simon ile birlikte buraya sık sık gelirlerdi. Hatta arkadaşı, bazı geceler, üniversitedeki grubuyla sahneye çıkardı. 

Dans eden kalabalığın arasından kurtulduklarında, onlara ayrılan masaya varmayı başardılar. Müzik sesi yüksek olsa da masalar için ayrılan bölümlerde, iletişim kurmak çokta sıkıntı olmuyordu. Yanlarına gelen garsona sipariş verdiklerinde, Isabelle arkasına yaslanarak kalabalığa baktı. İçindeki sıkıntı Raphael ile konuşsa da geçmemişti. Zihni hala tamamen Alec ile kaplıydı.

"Isabelle artık sakinleşmen gerekiyor. Beni de geriyorsun ve bu iyi değil."

"Affedersin. Düşüncelerimi durdurmaya çalışacağım."

"Bu konuda sana yardımcı olayım. Simon hakkında söylemem gerekenler var... Alec'e karşı her şeye hazır biri gibi konuştum. Ama, biliyorsun. Bu sadece bir tanışma olacak. Ayrıca ona değer verdiğini hissediyorum. Perinin onu kullanmasını istemezsin diye düşünüyorum."

Raphael, Isabelle'in ortaya çıkan öfkesiyle gülümserken, sihirbazın düşüncelerini başka yöne çektiğinden emin oldu. Isabelle ise hissettiği öfkeyle perisine sinirli bakışlarını gönderdi. 

"Tabi ki bunu istemiyorum. Hem dediğin gibi belki de sadece arkadaş olacaksınız. Hayatımda olacağına göre onunda seni tanıması önemli..."

Raphael, kızın hareketlerini izlerken sessizdi. Çok geçmeden Isabelle yeniden konuşmaya başladı.

 "Bu arada Simon'a perim olduğunu söyleyemem öyle değil mi? Ona yalan söylemekten hoşlanmıyorum."

"Bu gerekli bir açıklama değil, Isaballe. Planımız sizlerin bile durumdan habersiz olmanızdı. Annene ve Jace'e söylemeye bir şekilde  zorunda kaldık. Çünkü baban evinize bir cadı getirmişti. Sıradan bir insanın ise bizi bilmesi pekte iyi sonuçlar ortaya çıkarmaz."

"Peki... Sevgili olursanız. Ona yalan söylemeye devam mı edeceksin?"

"Bunu o zaman düşünürüz. Ayrıca Simon nerede kaldı? Beklemekten nefret ederim. Şimdiden ondan hoşlanmadım."

Isabelle, telefonunu kontrol ettiğinde saate baktı. "Şimdiye dek gelmesi gerekirdi." dediğinde, bakışları barın içinde gezindi. Garson içkilerini getirdiğinde bir süre çalan müzik eşliğinde bardaklarından küçük yudumlar aldılar. Isabelle, perisiyle sohbet ederken, bir noktadan sonra arkadaşını merak etmeye başladı. Simon, sakarlığından çoğu zaman bir yerlere geç kalırdı. Ama yine de bu kadar geç kalmayı adet edinen biride değildi. En azından habersiz bırakmazdı. 

"Yine Alec'i mi düşünüyorsun? Endişeni hissediyorum, Isabelle."

Raphael'in, sesiyle dikkati dağılan Isabelle içki bardağını masaya bıraktı. 

"Alec'i değil. Simon'ı düşünüyorum. Geç kalsa bile şimdiye dek haber vermeliydi. Onu arasam iyi olacak. Ama bu gürültüde yapamam."

"Sessizlik için büyü yapabilirim."

"Biliyorum ama dışarıya çıksam daha iyi. Eğer yakınlardaysa neden müzik sesinin gelmediğini soracaktır."

"Haklısın."

Isabelle, perisini geride bırakarak hızlı adımlarla barın arka sokağına doğru yürüdü. Eline aldığı telefonun ekranında arkadaşının adını bulduktan sonra, karşı tarafın açmasını bekledi. Uzun uzun çalan telefondan ses gelmezken, aramayı bir kaç tekrarladı. Şu az önce olduğundan daha endişeliydi ve aklıma iyi şeyler gelmiyordu. 

Pes ederek, Simon'a nerede olduğunu ve endişelendiği ile ilgili bir dizi mesaj yolladı. Barın önüne dönmeye karar veren Isabelle, çalan telefonla duraksadı. Ekrandaki ismi görür görmez,  hemen aramaya yanıt verdi. 

"Izzy..."

"Simon nerelerdesin?"

İkisi de aynı anda konuştuklarından birbirlerini anlamamışlar. Bu yüzdende Isabelle sessiz kalmaya karar verdiğinde,  Simon'ın hızlanmış nefesi telefonun diğer ucundan kendisine ulaşıyordu. 

"Pek iyi değilim, Isabelle... Jordan geri dönmüş. Saçma şeyler oldu. Ondan kaçtım."

"O pislik sana zarar vermedi öyle değil mi? Neredesin?"

"Az önce otoparka girdim. Kötüydü, Izzy. Hala peşimde olabilir ve ben yanınıza gelecek durumda değilim..."

Isabelle, konuşma bitmeden barın otoparkına doğru koşmaya başladığında telefonu kapatmamıştı. Sonunda görüş alanına Simon'ın arabası girdiğinde, telefonu kapatarak şoför kapısını açtı. Gördüğü manzaradan ise hiç hoşlanmamıştı. Simon, kızarmış gözleri, patlayan dudağıyla tamamen darmadağın görünüyordu. 

"Ne oldu sana?" Isabelle, arkadaşından bir cevap beklerken midesini bulandıran sesi duydu. 

"Aşık buluşması yaptık, Izzy. Üstelik gecemiz henüz bitmedi..."

Isabelle, arkasını döndüğünde, Jordan görüş açısına girdiğinde, ona eşlik adam adamları gördü. Tek başına olsa Simon kendini koruyabilirdi. Ama dört kişi? Jordan hiç bir şekilde adil oynamıyordu. 

"Bence geceniz çoktan bitmiş, barın kime ait olduğunu biliyorsun, Jordan. Sizi dövdürme mi istemiyorsanız, buradan defolun!"

"Sen Simon ile ilgilenirken bizde kızı alabiliriz, Jordan. Bu iş sonunda eğlenceli olmaya başlayacak."

Isabelle duyduğu kelimelerle öfkelenirken, Simon arabadan çıkarak onun önüne geçti. 

"Izzy'e dokunamazsınız." dediğinde yalpalıyordu. Isabelle onun ayakta bile durmakta zorlandığından emindi. 

Jordan alay ederek güldüğünde, "Benim kuzum, kurt olmaya karar verdi de, kırmızı başlıklı kızı mı koruyacak? Yeterince naz ettin, Simon. Merak etme seni becerdikten sonra tekrar özgür olacaksın." dedi. Sonrasında olanlar ise fazla hızlı yaşanmıştı. Jordan ile yanındaki adam Simon'ı kolundan çekerken, diğerlerinin hedefi Isabelle'di.

Isabelle onu tutmaya çalışan adamın hayalarına doğru tekme attığında, kendini korumaya çalıştı. İki abiye sahip olmak bu gibi durumlarda gerçekten işe yarıyordu. Çünkü geçmişte Jace ve Alec kendisini koruması için ona bir sürü ders vermişti. Tabi daha çok ders veren kişi Jace'ti. Diğer adamı da kendinden uzaklaştırmayı başaran Izzy, üçüncü adamın saçlarını kavramasıyla acıyla inledi. Adam onu bedenine doğru çekerken, içinde bulunduğu temas kesinlikle midesini bulandırdı. 

"Kollarının bedeninde kalmasını istiyorsan, Izzy'i bırak."

"Bu gece ne kadar çok kahraman olmak isteyen var." diyen adam, Isabelle'i yanındaki doğru adama itti. Resimlerinden tanıdığı Simon ise onu tutan kişiden uzaklaşmaya çalışıyordu. Ama yorgun görünen bedeni yüzünden pekte başarılı değildi. Bedenindeki yaralar olduğu belliydi.  

Raphael, bedeninde hissettiği sızıyla sihirbazına baktı. Saçlarındaki acıyı hissederek buraya gelmişti ve şu an adam birde kızın kolunu sıkıyordu. Ellerini yumruk yaptığı anda ise bu işi nasıl çözmesi gerektiğini düşündü. Sonrasında da büyülerden tamamen vazgeçerek, sadece bedenindeki dayanıklığı arttıracak toprak elementini ortaya çıkardı. Bu sayede alacağı darbeler canını yakmayacağı gibi, Isabelle de bu durumdan etkilenmeyecekti.

 Hemen önündeki adamın yüzüne sert bir yumruk indirdiğinde, yere yığılan adamla arkasını döndü. Üzerine yürüyen adamın boğazını kavradığında baskısı yüzünden, adamın yüzü hızla renk değiştirmeye başlamıştı. Yeterli olduğunu düşündüğü bir noktada adamı uzağa fırlatarak Izzy'i tutan adama yürüdü. Adam korkuyla kızdan uzaklaşırken, ortamda kendinde olan tek kişi Jordan'dı. Oda ellerini Simon'dan çektiğinde, "Sende kimsin?" diyerek diklendi. 

Izzy, Raphael'in konuşmasına izin vermeden, "Simon'ın senin gibi şerefsiz olmayan erkek arkadaşı... Şimdi dostumdan uzak dur." diyerek arkadaşını kendine çekti. Simon, kolunu Izzy'nin omuzuna koyarken ayakta durmaya çalışıyordu. 

Jordan'ın bakışları duyduklarıyla değişirken, Raphael kızı onaylar şekilde başını salladı. Simon ise tamamen sessizdi. 

"Başkalarının eskileriyle eğlenmeyi seviyorsan sen bilirsin. Ama o buna değmez emin olabilirsin."

Raphael durumu bozmadığına memnun olarak, adama yürüdü. Bu tip insanlarla daha önce de karşılaşmıştı. Şu an ona uzun dakikalar işkence etmek istese de, şimdilik hayatını cehenneme çevirmeye karar vererek sessiz bir büyü mırıldandı. Simon'ın bir şeyleri anlamaması içinde Jordan'ın bedenini ani bir şekilde kavrayarak kafa attı. Adam darbe ile kendinden geçerken uyandığında, bir çok kırılmış kemiğinin acısını çekecek ve ne kadar isterse istesin hiç bir bedeni beceremeyecekti. 

...

Yaşananların ardından hep birlikte, Simon'ın arabasına binerek onun kaldığı eve gittiler. Şehre üniversitesi sebebiyle gelen Simon tek başına kalıyordu. Zaten Alec ile çalışmasının bir sebebi de tam olarak buydu. Bazı geçerlerse Izzy ona ev arkadaşlığı yapıyordu.

Şu an ise Simon, sürekli olarak ikisine teşekkür ederken, onun tatlı halini Raphael oldukça komik buldu. Sonrada konuşmaları tamamen Izzy'nin kontrolüne geçti. Sihirbaz, perisini Simon'a farklı bir hikayeyle anlatırken, bir anda kızın çiftlik evinden arkadaşı olmuştu. 

Raphael ile ilgili muhabbet bittiğnide ise bu kez konu Simon'ın başına gelenlerdi. Jordan bir kaç gündür, sürekli olarak Simon'ı rahatsız ediyordu. Isabelle, abisinin dertleri yüzünden, bu kısımları fazlasıyla geç öğrendiği için üzülse de, habersiz bırakıldığı için arkadaşına da kızdı. Bir süre sonrada onu rahatlatmaya karar verdi. 

"Merak etme. Jordan bir daha sana zarar veremez. Öyle değil mi Raphael?"

Simon bakışlarını kaçırırken içten içe cevabı beklediği belliydi. Raphael ise duygularını hissettiği Izzy'nin neler peşinde olduğunu biliyordu. 

"Izzy haklı. Hem sevgilin olduğumu sanıyor. Ayrıca öyle bir şey olursa, seve seve yardımcı olurum."

Simon gülümserken, Raphael onun yüzünü inceledi. Kısa sürede kendini sihirbazına hak verirken buldu. Simon, şu an yüzündeki yaralara rağmen çekiciliğinden bir şey kaybetmemişti.  Ama saflığı onunla geçirdiği bir kaç dakika içinde kendini belli ediyordu. Bir kaç saat daha birbirlerini tanımakla geçtiğinde Raphael artık gitmelerini gerektiğini söylediğinde, Izzy'de ona ayak uydurdu. 

Ama evden ayrılmadan son oyununu da yaparak birbirlerine telefon numaralarını vermelerini sağlamıştı. Sihirbazı istediklerini yaptırma konusunda uzman biri gibiydi. Raphael'e ise bu durum korkunç olmak yerine eğlenceli geliyordu. Alec gibi bir sihirbazın ardından, Isabelle kesinlikle bir şans olmalıydı.

... 

Raphael, Izzy ile taksi çevirecek gibi caddeye doğru yürüdüğünde, yeterince uzaklaştıklarını düşünerek durdu. Sonrada portal büyüsü yapman için harekete geçtiğinde, Izzy'nin kelimeleri onu durdurdu.

"Simon'dan hoşlandın..."

Raphael buna cevap vermek istemese de, kolunu kavrayan Isabelle tekrar konuştu. "Bana yalan söyleyemezsin. Bunca yıllık arkadaşımdan bir anda hoşlanmaya başlamayacağıma göre bu duygu sana ait olmalı pericik."

"Tamam hoş biri. Mutlu musun?"

"Evet. Haklı olmak güzel şey..."

"Bu yine de bir şeyler yaşayacağız anlamına gelmiyor."

"Bana yalan söyleyemezsin, Raphael. Ben anlayacağımı anladım."

"Seninle uğraşılmaz."

Kısa bir sessizliğin ardından birbirlerine bakarak gülmeye başladıklarında, Izzy kahkahalar atıyordu. Kendilerine bir kaç dakika verdikten sonra, Raphael'in oluşturduğu portal ile Magnus'un evine vardılar. Kısa süre içinde gördükleri manzara ise ikisininde gülen yüzlerini yok etmeyi başardı.

 Alec, duvarın dibine yaslanmış, başı yana kaymış bir halde baygındı. Tam önünde de Magnus, esmer tenine tezat oluşturan beyaz teniyle yerde uzanıyordu. Izzy, abisini kontrol ederken, Raphael'de, Magnus'u kontrol etti. Teninin soğukluğu endişesini arttırırken uyanmaları için büyü yaptı. Ama ikisinden de hiç bir tepki alamamıştı. Bir kaç dakika aklına gelen diğer iyileştirme büyülerini denedi. 

"Büyü işe yaramıyor."

"Ne yapacağız?" diyen Izzy'nin ardından Raphael başka bir büyü yaparak iki bedeni Magnus'un yatağına yatırdı. 

"Bilmiyorum, Izzy. Catarina'ı çağıracağım."

Raphael odadan ayrıldığında, Izzy yatakta uzanan iki bedene baktı. Magnus'un daha kötü durumda olduğu ilk bakışta anlaşılıyordu. Ellerinin arasına Alec'in elini alırken, bakışları Magnus'un üzerindeydi. 

〽 Bölüm Sonu

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro