Arkamda kırmızı geceliğinin içinde tapınalısı duran esmer güzeli, karşımda kokusunu sevmediğim çakma afet, ortada yalı kazığı gibi duran ben...

Sabah sıçmıştım, şimdi sıvamıştım, tüyü nereye dikeceğimi bilemiyordum. Bir pişkinlik yapıp bu durumdan sıyrılmam lazımdı ama ne? Tam kafamdan geçirdiğim cümleleri sıralayıp, sıvışma moduna girecektim ki, Aydan'dan duyduklarım sayesinde ana cağzımın beni mübarek gece de doğurduğuna kanaat getirmiştim.

'' Bir sevgilimi yatağa attığın yetmedi şimdi de gözünü Nazra'ya mı diktin şıllık! Yemin ediyorum bu sefer, geçen sefer yapmadığımı yapar senin o saçlarını yolup tek tek yediririm sana! ''

Aydan'nın beni içeri çekmesi ile kapıyı Nazlı'nın suratına çarpması bir olmuştu. Aynı anda hem nasıl bu kadar şanssız, hem de nasıl bu kadar şanslı olduğumu anlayamıyordum. Kapının ardında kalan Nazlı'ya bir yanım acımış da olsa, bir yanım da hak ettiğini bulduğunu söylüyordu. Öyle yada böyle, Aydan'ın sevgilisini yatağa atmıştı sonuçta...

Aydan beni içeri çeker çekmez gömleğimin düğmeleri ile mesaiye başlamış olsa da kendimi rahatlatmam lazımdı.

'' Kim bu manyak? Şansa bak bir de senin kapı komşun çıktı. İyi ki dün gece benimle, kapıdan çıkarken basına yakalandı.  Onunla olmayı reddettim diye üstüne bir de tokat yedim iyi mi? Hayır bir de mekandan dışarı çıkarken üzerime doğru yığıldı. Basın fotoğraflarımızı çekince ben de bozmadım. ''

Benden duyduklarından sonra, Aydan'ın yüzündeki ifade birden değişti.

'' Bırak şu gereksizi ya! Nişanlanmaya hazırlandığım sevgilimi yatağa attı o yelloz. Eskiden en yakın arkadaşımdı sözüm ona. Sana da baştan söyleyeyim de öyle ilişki, sevgili durumlarına baya bir mesafeliyim. Bu sadece tek gecelik bir şey. Tekrarı olmayacak. Sabah kalktığımda seni yanımda görmesem iyi olur... ''

Duyduklarıma inanamıyordum. Ben bir göz isterken o bana iki göz birden vermişti. Ahahahahah sabaha sıvışmak zorunda da kalmayacaktım üstelik. Tamam yaptığım şeylerin sığınılır yanı yoktu, zaten benim de yatacak yerim yoktu. Ama sonuçta kimseye de zorla istemediği bir şeyi yapmıyordum. Kadınlar kendilerini sevmemi istiyordu. Bende taleplerine karşılık veriyordum.Tamamı ile arz, talep meselesiydi benimki...

'' Bana uyar, sen nasıl istersen... '' 

Aydan'ın benden duyduğu son cümlelerdi bunlar. Kelimelerimi tamamlamam ile muazzam şekilde biçimlendirilmiş dudaklarına sahip olmam bir olmuştu. Uzun bacaklı kadınları ayrı bir severdim. Aydan bu kulvarda uzun bacak kraliçesi olmaya adaydı. Tüm sertliğimle dudaklarını ısırıp, ağzının içine dilimle hükümdarlığımı kurarken onu kucaklayıp ilk bulduğum duvardaki boşluğa yaslamıştım. O uzun bacaklarını belime dolamış zevkten inliyorken, boynunda bulduğum en görünür yere mührümü basıyordum. Hatun o kadar ateşli ve ihtiraslı sevişiyordu ki üzerindeki geceliği parçalayarak çıkarmam pek de vakit almamıştı. İri ve dolgun göğüslerinin arasında kaybolurken, libidom '' İsyan! '' diyerek çığlık atıyordu. Koridordaki konsolun üzerine Aydan'ı oturttuğum da onu çıldırtacak ve kendimi bu eve yeniden davet ettirecek hareketi yapmış, üzerinde kalan son parçayı dişlerimin arasına alarak çıkarmıştım. Ona öyle bir gece geçirtecektim ki bana '' Nazra ne olur bir daha! '' diye yalvaracaktı.Pantolonumun düğmelerini açıp libidomu özgür kılarken, bir taraftan da Aydan'ın diz kapağından göbek deliğine kadar olan kısma dilimin  ucuyla bir yolluk yapmıştım. Son olarak koridorun duvarları Aydan'ın zevk çığlıklarıyla yankılanıyorken bende onun bedeninde kendi egemenliğimi kuruyordum...

Gece defalarca tatmin olmanın verdiği gevşeklikle kütük gibi uyuyordum ki beni sarsan ve fısıldar gibi konuşan Aydan sayesinde gözlerimi açmıştım. Ne olduğunu anlamak adına komidinin üzerinde duran telefonuma baktığımda saat sabahın yedisini gösteriyordu. Aman be der gibi gözlerimi kapadığımda Aydan'ın söylediği son cümle ile duruma aymıştım...

'' Çabuk kalk ve şu ebeveyn banyosuna gir lanet olasıca, Babam eve geldi! ''