
Merak
Arda abisinin nereye gittiğine anlam veremese de o an Azra'yla yaşadığı aşk oyunuyla mutluluğun doruklarındaydı. Kendilerinden geçmiş bir şekilde bir taraftan içip bir taraftan da dans ediyorlardı ki, müziğin duruşu ve sahnedekilerin hızlı bir şekilde dışarıya koşmaları onlarında yerlerinden hareketlenip dışarı çıkmalarına sebep olmuştu. Dışarı çıktıklarında Nazra 'nın kollarında sahneden üzerlerine su püskürten vokalist kız boylu boyunca yatıyordu. Arda, abisini bildi bileli ketum ve duygusuz olarak tanımıştı. Hatta üçünün arasında en odun olanıydı Nazra. Hayatında ikinci defa abisini ağlıyorken görüyordu. O anda neler olduğunu bilememek Arda'nın içini kemirip bitirirken bir taraftan da kıza bir şey olmaması için dua ediyordu. Ambulans geldiğinde Nazra kızı yalnız bırakmamış ve ambulansa binmişti. Onlar ise çağırılan taksilerle ambulansı takip ediyorlardı. Hastaneye vardıklarında duvarlarla savaşan Nazra, ağzında aynı kelimeleri döndürüp duruyordu. Elleri ve üstü kan içerisindeydi. Hâlâ ağlıyor olduğunun farkında olmadan koridorda bir sağa bir sola gidiyor, kelimeleri tekrar etmeye devam ediyordu. "Benim yüzümden, hepsi benim yüzümden!" Çıldırmasına ramak kaldığını fark edince kollarını elleriyle kavramış ve onu sarsmak zorunda kalmıştı Arda. "Abi kendine gel! Ne senin yüzünden? Beni endişelendiriyorsun!"
"Benim yüzümden oldu Arda, benim peşimden geliyordu. Ben o olduğunu anlamadım. Bana yetişmeye çalışırken arabanın altında kaldı. Hepsi benim yüzümden anlıyor musun? Ona bir şey olursa bunun altından kalkamam..."
Çaresizliğine verecek cevabı olmamasına rağmen ne zaman ve nerede tanıştıklarını merak etmeden de duramıyordu Arda. Kapının açılmasıyla gelen doktoru neredeyse konuşması için öldürecek olan ağabeyini kavramış ve ortaya atılmıştı.
"Hastanın durumu nedir Doktor Bey? O iyi mi?"
"Korkulacak bir şey yok sadece bacağındaki kesikten dolayı fazla kan kaybetmiş, kan takviyesi yaptık. Oldukça sağlammış aslında tek bir kırığı dahi yok. Umduğumuz gibi giderse yarın akşamüstü taburcu edebiliriz."
Nazra atılmıştı hemen, "Onu görebilir miyim?" "Şu anda uyuyor. Ama yanında bir kişi kalabilir." Nazra, "Şükürler olsun!" diye tekrar ederken Arda da rahat bir nefes almıştı. Aslında hepsi rahat bir nefes almıştı. Herkes sırayla birbirine sarılıyordu
***
Beyza'dan
Dün geceki bar programı baya yorucu geçmişti. Düğünden çıkıp da eğlenmeye gelen gelin, damat ve arkadaşları bizi epeyce zorlamışlardı. Kazanın üzerinden kırk gün geçmiş olmasına rağmen hâlâ bacağım ara ara ağrıyordu. Aslında galiba en son olarak ağlayan mavi gözlerini gördüğüm, adını bile bilmediğim, beni bırakıp giden adam yüzünden kalbim daha çok ağrıyordu. Gözümü açtığımda gördüğüm kadarıyla hastane odasında olduğumu anlamıştım. Başım ve bacağım ağrıdan can çekişiyordu. Bomboş odada aldığım nefes bile yankılanırken kurumuş olan dudaklarımı zorlayarak sesleniyordum,
"Kimse yok mu?"
Cevap gelmiyordu. Yatağa bağlı olan kablodaki hemşire düğmesine zorlanarak basmıştım. Üzerimden kamyon geçmiş gibiydi. Pardon zaten üzerimden bir araba geçmişti. Odaya gelen hemşireye meraklı gözlerle yatakta doğrulmayı başararak, "Beni kim getirdi?" diye sorduğumda, "Ben sabah vardiyasındayım. Sizi teslim aldığımda bekleyen kimse yoktu," cevabını vermişti. Gerçi ona teşekkür etmek için çıktığımda dikkatsizliğim sonucunda arabanın altında kalmış, çektiğim acı yüzünden adını öğrenmeye fırsat bulamamıştım. Gerçekten tam bir odunmuş ama. İnsan kendisine teşekkür etmek için araba altında kalan bir kızı tek başına bırakır mıydı yahu?
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro