Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

yirmi dört

Evde ölüm sessizliği vardı.

Ne ben ne Zayn ne de avukat tek bir kelime konuşamamıştık. Zayn için böyle bir durumu anlatmak zor olmalıydı. Ama duyunca çok şaşırmıştım. Bu kadar mı çaresiz hissetmişti?

"İntihar ettiğin döneme air doktor raporunu bulmuşlar. Akli dengenin yerinde olmadığını iddia ediyor, delil olarak da bunu gösterecek."

Zayn oturduğu yerden bir hırsla kalktı. "Yıllar önceydi. Beş yıl geçti. Ne etkisi olur bunun?" diye bağırdı. Ben yerime sinerken hiçbir şeye karışmama kararı almıştım.

"Etkisi olacağını düşünmüyorum ama bunu sadece seni tehdit etmek için yapıyor. Pes etmeni sağlayacak."

"Etkisi olmazsa korkacak bir şeyim de yok."

"Garantisini veremem."

"Ne demek garanti veremem? Ben seni ne için tuttum ya?"

Ayağa kalkıp Zayn'in sırtına dokundum. Çok sinirleniyordu. Aslında bütün hırsı ve siniri o kadınaydı.

"Sakin.."

Bana kısa bir bakış attıktan sonra yumuşayan gözleriyle tekrar avukata döndü. "İntihar etmeyi denedim diye, aklım yerinde değil, ve oğlumu benden alabilir mi yani?"

"Yüksek bir ihtimal."

Bu ihtimal beni de korkutmuştu. Böyle bir şey olmamalıydı.

"Düşünmem gerekiyor, ben.."

Zayn put gibi kalmış hareket edemiyordu. Üzülmüştü, kızgınlığına sığınmaya çalışıyordu sadece.

"İstersen dinlen biraz." dedim kolunu tutarak.

Hiçbir şey demeden merdivenlere yöneldi. Geçmişini çok merak ediyordum. Onu bu kadar üzen, oğlundan ayrılma sebebi olacak şeyi bilmem gerekiyordu.

Salonda avukatla tek kalmıştık. "Ben de gideyim, sonra gelirim."

"Tabii." Ona kapıya kadar eşlik ederek yolcu etmiştim.

Zayn'in yanına gitmek için hızla merdivenleri çıktım. Yatak odasının kapısını açar açmaz yatakta oturan ve sesizce ağlayan Zayn'i görmem bir oldu. Buruk bir ifadeyle yanına oturdum.

"Anlatmak istersen seni dinlerim."

Gözlerini sildi ve bana yandan bir bakış attı.

"Beş yıl önceydi. Karımın ölümünün üstünden bir ay geçmişti, tek başıma koca evde küçücük bir bebekleydim."

Göz yaşlarına hakim olmaya çalışıyordu ama beceremiyordu. Benim de gözlerim dolmuştu.

"Ölmek çok cazip gelmişti, kurtuluş olarak görmüştüm. Ama sadece anlık bir şeydi, yemin ederim."

Başımı sallayıp omuzuna dokundum.

Titrek bir nefes alıp burnunu çekti. "Çok korkutucuydu bir bebekle gelecek düşünmek. Baş edemem sandım, yapamam sandım."

"Zayn.."

Bana sarılmaya yeltendiğine refleksle kollarımı açtım. Göz yaşları omuzuma düştüğünde ellerimi sırtına koydum.

Yakın temasta bulunmamız beni heyecanlandırsa da şu an konumuz bu değildi.

"Sen çok güçlü adamsın. Kendinle ve oğlunla gurur duymalısın."

"Ben onsuz ölürüm Valeria."

Ne diyeceğimi bilmiyordum, ona umut vermekten başka bir şey gelmiyordu elimden.

"Lütfen böyle konuşma. Her şey iyi olacak söz veriyorum."

"Ne istiyorsa yapacağım. Javadd'dan ayrılma ihtimali bile beni bitiriyor."

Şaşkınlıkla ona baktım. Bu sevginin ötesinde nir şeydi. Zayn o kadına teslim oluyordu. Onun gibi sert, inatçı ve burnu dik adam, oğlu için yapıyordu ne yapıyordu.

"Bu işi ben halledeceğim. Çünkü bu saçmalıktan başka bir şey değil."

Gözlerini sildi ve bir hışımla ayağa kalktı.

Oturduğum yerden ona bakarken elini çeneme yerleştirip okşadı ve gülümsedi.

"Javadd'a hiçbir şey söyleme."

Arkasını dönüp giderken ben de ayağa kalktım. "Nereye?"

"Dışarı."

Beni öylece  bıraktı ve gitti. Kafamda binlerce soru, kalbimden geçen ince bir sızı ile baş başa kalmıştım.

Bana çok iyi davranıp kafası esince çekiliyordu ve duygularımı karıştırıyordu.

Bu adil değildi.

Zaten son günlerde düşündüğüm tek şey o olmuştu. Çıkmıyordu aklımdan. Bana öyle sarılınca, umutlanmıştım.

Ama hata bendeydi. Onun bunu bir şey hissetmeden yaptığını bilmeme rağmen anlam yüklüyordum.

Herneyse.

+

"Valeria, uykum var.." dedi Javadd kucağıma tırmanırken. Onu yanağından öpüp göğsüme yatırdım.

"Uyu tatlım." dedim saçlarını öperken.

Başını yasladı, sonra durdu ve, aklına bir şey gelmiş olmalı ki hızla gözlerini açtı. "Biliyor musun dedem bana çikolata verecekmiş." dedi fısıldayarak. Sinsice sırıttı.

Karşı koltukta oturan dedesine sahte bir sinirle baktığımda Javadd kahkaha atmıştı. "Babana söylememi istemiyorsan şimdi uyu bence." dedim burnunu sıkarak.

Sonra Yaser geldi, yanıma oturdu. "Ben uyuturum oğlumu, ver." dedi ve Javadd'ı kucağına aldı. Javadd ise kollarını ona sarıp kucağına yaslandı.

Yaser'e gülümserken, Javadd'a olan sevgisi beni çok etkilemişti. Bilmiyorum belki de hiç böyle sevilmediğim için imreniyordum. Beni böyle düşünen, ilgi gösteren kimsem olmamıştı. Bu konuda Zayn'i kıskanmıyorum desem yalan olurdu. Onun da harika bir ailesi vardı, annesi babası her zaman arkasındaydı. Bu duygu gerçekten güzel olmalıydı.

Onları başbaşa bırakıp mutfağa Trisha'nın yanına gittim. Yemek yapıyordu. Beni görünce gülümsedi ve işine devam etti.

"Yardım edilecek bir şey var mı?"

"Hayır, canım."

Buzdolabına yaslanırken onu izledim. Ama aklımda sadece Zayn vardı. İsmini aklımdan geçirince bile kalbimi sıkışmıştı. Onu görmek istiyorum her an, konuşmak, onun etrafında olmak istiyorum.

Nefesim kesiliyordu onu düşündükçe ve gördükçe.

Bunun ismi ne bilmiyorum.

Beni yanağımdan öptüğünde, sarıldığında, bana şefkatle davrandığı anlar gözümün önüne gelince ergenler gibi sevinesim geliyordu. Beni önemsediğini düşünüyordum bazen. Ama sonra onun gözünde sadece bir bakıcı olduğumu hatırladıkça kalbim kırılıyordu.

"Bugün Javadd'ın doğum günü." dedi Trisha iç çekerek.

"Ne?"

O kadar şaşırmıştım ki, bunu şimdi mi öğreniyordum?

"Bilmiyor muydun?"

"Nasıl bilebilirim ki? Zayn bana hiç bahsetmedi."

Gerçekten de öyleydi.  Bu sabah Zayn bizi buraya bırakırken hiçbir şey söylememişti. Evet, sabah biraz dalgındı, yüzünde bir hüzün vardı ama ben bunu mahkemeye yormuştum.

"Bu zamana kadar hiç kutlamadı ki, ondan söylememiştir."

"Ne?" Boğazım düğümlenmişti. Bu çok üzücüydü.

Trisha elini havluyla sildi ve bana yaklaştı. "Karısının öldüğü gün oğlu doğdu. Javadd'ın annesinin ölüm yıldönümüyken doğum günü kutlamadı hiç."

Gözlerim dolmuştu, hatta istemsizce bir damla yaş aktı gözümden.

"Bu haksızlık."

Başını salladı.

"O daha bir çocuk. Yaşananların cezasını çekmemeli. Onun hiçbir günahı yok ki."

Ağladığımı fark ettiğimde ona sarıldım. "Maalsef." dedi üzgünce.

"Javadd bedel ödemek için çok küçük. O da her çocuk  gibi iyi ki doğduğunu bilmek zorunda."

Trisha şaşkınca bana baktı. "Bunu bende çok  isterim. Ama o.. Zayn bunu kabul etmez. Karısına ihanet olarak görüyor."

"Maria öldü. Ama Javadd yaşıyor. Ona ihanet etmemek için oğlunu mutsuz edemez."

"Ne yapabilirim?"

Derin bir nefes aldım ve ondan ayrıldım. Bu böyle olmazdı. Javadd'ın hakkıydı doğum gününü kutlamak. Ufacık şeylerden bile mutlu olan bir çocuk, kim bilir ne kadar mutlu olurdu ona bir sürpriz hazırladığımızda..

"Onu mutlu etmek istiyorum Trisha. Mutlu olmak Javadd'ın da hakkı." deyip ellerini tuttum. Bana yardım etmeliydi.

Sonra Yaser geldi yanımıza. Gözlerime baktı, ağladığımı anlamış olmalı.

"Javadd'ın doğum günüymüş." dedim ona bakarak.

"Biliyorum." dedi üzüntüyle.

Şaşkınlıkla ona baktım. Bu durumu kabul etmiş olamazlardı.

"Ben bunu değiştirmek istiyorum. Onun için bir şey yapmak istiyorum."

İkisine baktım. Zayn'den çekiniyorlardı. Ama oğlunu üzecek kadar gaddar bir adamdı ve onun tavrı umrumda değildi.

"Javadd şimdi sizinle kalsın. Ben eve gideceğim, akşam onunla birlike gelirsiniz. Sevineceği bir sürpriz yapmak istiyorum." dedim heyecanla.

Hiçbir şey demediler. Birbirlerine baktılar ve gülümsediler. Bu onaylandım demek oluyordu!

"Gel," dedi Yaser ve kollarını bana açtı.  Mutlulukla ona sarıldım.

Geri çekildiğimde sevinçten dört köşe mutfaktan çıktım, Javadd koltukta uyuyordu. Ona dokunmadan çantamı aldım ve evden ayrıldım.

Javadd benim için çok değerliydi. O benim arkadaşım olmuştu, en kıymetlim olmuştu. Onu sevdiğim kadar kimseyi sevmiyordum, çünkü zaten kimsem yoktu. Benim için bu kadar önemli olan bir çocuğu mutlu etmek benim görevimdi.

Zayn'in de bunu yapmak istediğini biliyordum aslında. Ama ölünle ölmeyeceğini bilmeliydi. Ayrıca ben bugün aklımdaki şeyleri tek başıma yapmayacaktım, o da bana yardım edecekti. Zayn de her baba gibi oğlunun yaş gününü kutlamak isterdi. Bundan mahrum kalmamalıydı.

Biraz yürüdükten sonra bir taksiye bindim ve evi tarif ettim. Telefonumu çıkarıp Zayn'e mesaj attım.

Valeria: eve gel

Valeria: işimiz var.

+

"Bunu gerçekten yapacak mısın?" diye sordu bana.

"Yapacağız." dedim onu cesaretlendirmek için. O da bir babaydı, ister miydi oğlu mutsuz olsun?

"Beşinci yaşına girdi, ben çok şaşkınım. Çok hızlı büyüdü."

Gözleri dolmaya başladığında onu durdurmak için sarıldım.

Eve gelir gelmez kötü bir şey olduğunu düşündüğü için merakla eve dalmıştı. Ama ona duygularımı anlattığımda daha önce böyle bir şeyi ihmal ettiği için kendine kızmıştı.

Onu da anlamayı denemeliydim belki. Ama önceliğim Javadd'ı şu an.

"Yakın olduğu arkadaşlarını sen ararsın olur mu? Ben de pastasını yaparım."

Öyle mutlu olmuştu ki..Bana bana sıkıca sarılarak kanıtlamıştı.

"Sana çok teşekkür ederim." dedi ve anlımdan öptü.

Anlımdan öptü.

Bu öpücük ateşimi yükseltirken kaçmak için ordan uzaklaştım. Ne de olsa bir an önce hazırlık yapılması gerekiyordu.

Saatler akıp gideken neredeyse her şey tamdı.

Harry arkama geçip yeşil balonu patlattığında ufak bir çığlık attım.

"Ya ne yapıyorsun? Git onları kapıya as." dedim sinirle.

O gülerken şakayla omuzuna vurdum. Zayn nerde bilmiyorum. Javadd'ın pastasının son dokunuşlarını yapıp masaya yerleştirdim. Trisha mesaj atmıştı. Eve doğru yaklaşmışlar.

Her şey çok güzel olacaktı.

Zayn meridyenlerden indiğinde nefesimi tutmuş onu izliyordum. Çok..Çok nefes kesiciydi.

Ya da ondan etkilenmeye başladığım için öyle geliyordu artık.

Salona girdiğimde gerçekten başardığım şeyle gurur duymuştum. Kalabalık değildik. Harry, eşi, Zayn'in kardeşleri ve Javadd'ın biricik arkadaşı Danial.

Zil çalar çalmaz heyecanla Zayn'in yanına koştum. Herkes sessizleşti ve ben siyah elbisemi düzeltip Zayn ile birlikte kapıyı açmaya  gittik. Heyecanla kapıyı açtık.

Javadd önde, Yaser ve Trisha arkada eve girdiler.

"Sürpriz!" diye bağırdı herkes hep bir ağızla.

Ve sonra klasik şarkı söylendi. Onu alkışlarken Javadd ağlamaya başlamıştı. Bir sorun olduğunu düşünmüştüm ama Zayn onu sakinleştirmek için kucağına aldı. Sarıldı ve öptü.

"Senin için sürpriz yaptık bebeğim. İyi ki doğdun." dedi Zayn şevkatle.

Babasının boynuna sıkıca saklanırken gözleriyle etrafı süzdü. Ona güven vermek için ellerini tuttu.

Ne kadar da ürkmüştü. İlk doğum gününü kutluyordu, kim bilir ne kadar sevinmişti..

Ona kocaman gülümsemiştim.

Halası elinde pastayla bize yaklaştı, Javadd neler olduğunu idrak edince daha sakin bir şekilde babasının kucağından indi ve pastaya baktı.

"Dilek tut." diye fısıldadım kulağına.

Elimi tuttu ve birkaç saniye sonra mumları üfledi.

Onu alkışlarken Zayn gözyaşlarına engel olamamıştı. Tabii ben de. Ona nasıl böyle bağlandım bilmiyorum ama onu mutlu ettiğimi görmek, tarifsiz bir tatminlik duygusuydu.

Sonra pastayı kestik, Danial ve Javadd deli gibi oyun oynamıştı. Biz güzel bir akşam geçiriyorduk. Mutfağa tabağımı bırakmaya gittiğimde Javadd   orada duruyordu.

"Bebeğim?" deyip dizlerimin üstüne eğildim.

"Valeria.."

Bana sıkıca sarıldı. "Teşekkür ederim." dedi bebeksi sesiyle.

"Canım..Iyi ki doğmuşsun Javadd." deyip saçlarını öptüm.

"Ne diledim biliyor musun?" dedi heyecanla.

"Ne diledin tatlım?"

Kulağıma yaklaştı, çekingen bir sesle fısıldadı.

"Annem olmanı diledim."

*****

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro