elli dört
MERHABA!!!!
BEN YAPTIM NASIL OLMUS LN!!!!
anan da mi şopcuydu be kızııım😏
neyse siz bol bol yorum yapın fikirlerinizi isteklerinizi belirtin
kitap sizce nasıl ilerliyor?
BUT ZADDY IS ON FIRE!!!
+++
Zayn
Karşımda oturan kadın masadaki peçeteyi alıp göz yaşlarını sildiğinde çok fazla gergin hissediyordum. Çok çaresizdi, onun için çok üzülüyordum, ama benden istediği şeyin ne kadar zor olduğunu da görmüyordu.
"Senden tek bir şey istiyorum, Zayn."
Burnunu çekti ve sakin bir nefes aldı. "Onun hayatına veya yaşamına karışmayacağım söz. Sadece bir kere görmek istiyorum. Buna hakkım var."
"Bana ilk geldiğin gün, sana ısrarla söyleyelim dedim. Ama kabul etmedin ve altı ay kayboldun ortadan. Şimdi gelmiş benim hakkım diyorsun. O kızın hakkı ne olacak?"
Başını eğdi ve ağlamaya devam etti. "Mecbur kaldım, anlamıyorsun."
"Mary, bak, Valeria zaten zor günler geçirdi. Ben ona bunu nasıl söylerim?"
"Yanında olmak istiyorum artık. Ona her şeyi anlatacağım. Eğer beni istemezse karşısına çıkmam. Ama bir kere, sadece bir kere görmek istiyorum."
Öyle kötü ağlıyordu ki, ben de kötü olmuştum. Çok garipti, yani, Valeria'yı tanıdığımda böyle bir hayat hikayesi beklemiyordum. Benim hazmetmem zaman almışken bunu onun anlaması nasıl olacaktı bilmiyorum.
Ağlamaktan konuşamayacak hale geldiğinde benim de gözlerim dolmuştu, ona biraz daha yaklaştım ve bir bardak su uzattım.
"Böyle bir hayatı ben istemedim, yemin ederim istemedim. Onu bırakmayı istemedim."
Kolumdan destek alarak doğruldu. Kendine gelmeye çalışıyordu.
Mary altı ay önce muayahaneme geldiğinde bana Valeria'nın onun kızı olduğunu söylemişti. Böyle bir şeyi hem anlamak hem anlatacak olmam kaldıramadığım bir yüktü. İnanmamıştım önce. Dna testi yaptırdığımda yüzde doksan dokuz annesi çıkmıştı. O zamanlarda nasıl şok olduğumu hatırlıyorum, Valeria'ya defalarca kez söylemek istedim ama annesi engel olmuştu. Ona çok kızmıştım. Valeria'yı neden bırakıp gitti, neden onu evlatlık verdi hepsini merak etmiştim. Ama Valeria'yı bıraktıktan yıllar sonra başka bir adamla evlenip çocuk yapması beni daha da kızdırmıştı. Eşi ve çocukları Mary'nin yıllar önce bir kızı olduğunu ve onu bıraktığını bilmiyormuş, bu yüzden onlara anlatmak için altı ay önce gitmişti ve birkaç hafta önce dönmüştü.
Döndüğünden beri ne telefonlarım ne de mesajlarım susmuyordu. Valeria'dan saklamak çok zordu, sürekli yakalamıştı ve ben saçma sapan yalanlar söylüyordum.
"Mary. Valeria ile görüşemezsin, en azından şu an değil."
"Buna hakkın yok, kızımı göster bana yoksa ben onu kendim bulurum. Bu kadar yol kat ettim onun için, gerekirse sokak sokak ararım."
"Kaldıramaz diyorum. Anlamıyor musun?"
"Bilmek zorunda ama!" Hıçkırdı ve kolumu sıktı. "Seninde çocuğun var, sen de babasın. Çocuğunu bırakmak zorunda kalmak nasıl bir duygu, hiç yaşadın mı? Veya durup dururken çocuğunu bırakır mısın? Ben de keyfimden bırakmadım."
Durdum ve düşündüm sadece. Elimle yüzümü ovuşturup şu durumdan kurtulmak için yapabileceklerimi düşündüm.
İkimiz de konuşmadık, sakinleşmek için çayından bir yudum aldı. Belki de baba olmasaydım onu anlamaya bile çalışmazdım. Hayatta herkesin başına her şey gelebilirdi, ben de oğlundan ayrılmayı asla istemezdim mesela, ama kendi hatam yüzünden günlerce ayrı kalmıştım. Ve şimdi karşımda yirmi iki boyunca kızını görmemiş bir kadın vardı.
Cüzdanımı cebimden yavaşça çıkarıp Valeria'nın fotoğrafını çıkardım.
Mary'nin önüne bıraktığımda gözlerini kurulayıp önce fotoğrafa sonra bana baktı. Tanrı aşkına, bir fotoğrafla nasıl mutlu oldu.
"Çok pişmanım," diye mırıldandı kendi kendine.
"Bir şekilde konuyu açacağım." Heyecanlanmıştı ama umutlanmasını istemiyordu. "Söyleyebilir miyim bilmiyorum ama ikinizi bir araya getimeye çalışacağım."
Bu sefer mutluluktan ağlamaya devam ederken, bana sarıldı. "Teşekkür ederim."
+
Valeria
Bundan sonra saçmalamak falan yoktu. Zayn'in davranışlarını kendime yorup boşu boşuna kendimi üzüyordum. Aldatma falan yoktu, tamamen kendi uydurmamdı. Zaten ihtimal bile vermiyordum ama bir adamın bu kadar gizli gizli telefon kullanması başka bir şey getirmemişti aklıma.
Her neyse, kendisiyle ilgili olabilirdi. Ben artık bunu düşünmeyecektim.
Dün Kaia ile ayrıldıktan sonra eve gelip kendime biraz vakit ayırmış ve kafamı toplamıştım. Sevdiğim bir adam, melek gibi bir oğlum ve gerçekten sevildiğim bir evim vardı. Bunlar çok kıymetli şeylerdi, değerlerini unutmamam gerekiyordu.
Ve şimdi de iş başvurusu için bir yerle konuşmuştum. Daha doğrusu Lydia'nın tanıdığı bulmuştu. Yarın görüşmeye gidecektim. Uçuyordum heyecandan çünkü ilk işimdi.
Kendimi gerçekten iyi ve enerjik hissediyordum. Hatta gidip biraz oğlumla ilgilenecektim.
Bilgisayarı kapağından kapatıp oturduğum sandalyeden kalktım ve yerde oyuncakları ile oynayan Javadd'ın yanına eğildim.
"Ne yapıyormuş benim küçük prensim?!"
Karnından yakalayıp sıkıca sardım ve yanaklarından öptüm.
"Annee!!"
Kurtulmak ister gibi çırpınmaya başladı.
"Kurtulamazsın kiii!"
"Viserion kurtar beni!"
"Çöpe atarım bak bütün ejderhalarını."
Yüzüme baktı ve alt dudağını sarkıttı.
Neredeyse ağlayacaktı.
Gülme isteğimi bastırıp ona bakmaya devam ettim.
"Bıktım artık babam da böyle diyor.."
Yere yatıp ayaklarını vurarak ağlamaya başladığında kahkaha atmıştım. Zayn oğluna böyle mi söylüyordu. Daha da yüksek kahkaha attığımda Javadd ters ters bana baktı.
"Anneciğim, tamam, şaka yaptım."
Omuz silkti.
"Javadd..." dedim son heceyi uzatarak.
"Bitti mi ödevlerin?"
"Evett, zaten çok azdı."
"Aferin benim oğluma."
Birlikte puzzle yaptık, oyun oynadık, hatta onun beceriksizce söylediği şarkıları bile dinledim..
Terlemiş bir şekilde dizimde dilenirken gülüseyerek onu izliyordum. Koltukta dinlenirken elini tuttum. "Hadi bebeğim terlemişsin, üstünü değiştir."
Kafasını sallayıp odasına çıktığına hemen zil çaldı. Zayn gelmişti.
Heyecanla ve neşeyle kapıyı açtığımda Zayn yorgun bir şekilde içeri girdi.
"Hoşgeldin!!" boynuna atlayıp sıkıca sarıldım ve yanağından öptüm.
"Dursana, kızım, düşeceğiz."
Kıkırdamasını duyduktan sonra elini belime sardı.
"Seni çok özledim." dedim elimi omuzlarına koyarak. Sinsi bir şekilde güldü. "Öyle mi?"
Burun buruna gelmiştik ve duraklarımın üzerine öpücük bıraktı. "Öylee," dedim boynuna tutunmaya devam ederek.
Gülümserken, Javadd'ın sesini duymamla geri çekildim.
"Babaa!"
Zayn eğilip ona doğru koşan oğlunu kucakladı ve etrafında çevirdi. Oğluyla hasret giderdikten sonra ceketini çıkarıp astı.
"Valeria, gelsene bir şey konuşacağım."
"Boşver şimdi, biliyor musun iş buldum!!" dedim kocaman bir sevinçle.
"Cidden mi? İş aradığını bilmiyordum."
Tekrar birbirimize sarıldık. "Aramıyordum, ama istiyordum da, bir tanıdık sayesinde oldu. Yarın görüşmeye gideceğim."
"Çok sevindim senin için." dedi yanağımı okşarken. Bir çocuk gibi sevinmiş ve ellerimi çırpmıştım. Bu onu daha da güldürmüştü.
Meraktan ve stresten günlerdir içim içimi kemirmişti ve biraz soğukluk vardı. Ama şimdi telafi etmeye çalışıyordum ve başarıyor sayılıyordum.
Elinden tutup onunla birlikte masaya ilerledik, bendeki enerjinin o da farkındaydı ki hem şaşırmış hem de mutlu olmuştu. Sonra Javadd da masaya geldi ve yemeğimizi yedik, birlikte sohbet ettik.
Çok utanıyordum bugün onu takip ettiğim için. Mary her kimse Zayn'in annesi yaşındaydı ve ailesiyle ilgili bir mesele olabilirdi, tam bir aptaldım. Neyse, bu onu bilemeyecekti ve ben de asla hatırlamayacaktım.
Yemeğimizi yedikten sonra ben mutfaktayken Zayn solana geçmişti. Javadd da uyumuştu.
Kafamdaki şeyin tam vaktiydi bence.
Mutfaktan çıktım ve pür dikkat televizyondaki maçı izleyen Zayn'e arkasından yaklaştım. Parmaklarım omuzuna nazikçe deydiğinde ensesine eğildim ve kulağının arkasına doğru ufak bir öpücük bıraktım. Zayn'in irkilerek bana döndüğünü görünce gülümsedi.
"Küveti hazırlayacağım, gelmek ister misin?" dedim fısıldayarak.
Zayn hafifçe ağzını araladığında dudağından öptüm ve çekici bir şekilde gülümsedim. Benden bunu beklemiyor olmalı ki şaşkınlığını gizlememişti.
Parmaklarımı omuzundan çekip yavaş yavaş yürüyerek salondan ayrıldım ve saçımla oynayarak merdivenlerden çıktım.
Banyoya girdiğimde Zayn'in salondan gelen adım seslerini duyunca sevinçten yerimde zıplamaya başlamıştım. Hemen musluğu açtım ve küvetin dolmasını bekledim.
Zayn'in koşar adım banyoya girdiğini görünce kahkaha atıp dudaklarına yapıştım.
Ellerini belime yerleştirdiğinizde tutkulu bir şekilde öpüşüyorduk.
Sakallarına tırnaklarımı bastırdığımda Zayn beni kendinden ayırdı ve ters çevirdi. Sırtım göğsüne dönüktü, vücudum buz kesmişti heyecandan. İlk olmuyordu ama o bana ne zaman dokunsa, ne zaman yaklaşsa aynı heyecanı hissediyordum hep.
Ölüyorum onun için.
Yanıyorum ben yanıyorum.
Üstümü çıkardıktan sonra arkamdan yaklaştı ve sıcak ellerini soğuk vücuduma değdirdi. Sütyenimin kopçasına yavaş hareketlerle ulaştı ve çıkardı. Başımı çevirip ona bakmaya çalıştığımda sütyeni parmakları arasına alıp salladı. Gözlerimiz buluştuğunda gülümsedi ve suyu kapatmaya gitti. Altımdakileri de ben çıkardım. Zayn hoş kokan duş jellerinden birini alıp küveti köpürtene kadar döktü.
Bu gece çok güzel olacaktı.
Sebepsiz bir panikle onun üstündekileri de çıkardım ve küvete girdik. O tamamen yerleşip kollarını iki yana koyduğunda ben de gayet keyifli bir şekilde kucağına yerleşmiştim.
Sonra ona döndüm, gözlerine baktım. Ne olurdu artık beni sevdiğini söyleseydi?
Bunu ona asla sormamıştım. Cevabının olumsuz olduğunu bildiğim için duymaya cesaretim yoktu. Ama tabii ki olmasını isterdim.
Fakat kim demiş bu anın tadını çıkarmayacağımı.
Çok kışkırtıcı görünen kaslarına dokunup yumuşak bir şekilde öpmeye başladım.
Şu andan çok hoşnut olduğunu belli oluyordu ama bir şey vardı, bir gerginlik vardı üstünde.
"Bir sorun mu var?" diye sordum.
"Hayır," elini başıma yerleştirdi. "Devam et." dedi yüzümü kendine doğru eğerek.
Onu öpmeye devam ederek göğsüne indim. Her yerine öperek ve dilimle izler bıraktım. Karnından kasıklarına doğru indikçe suyun içine giriyordum.
Gözlerini kapatmış ellerini saçlarıma sarmıştı. Ne yapacağımı bilmiyordum ama yine de belli etmedim. Kasıklarından aşağı indiğimde aletini tuttum. Elime alıp sıktığımda Zayn'in yüzüne baktım.
Yutkunduğunda ne kadar zevk aldığını görmek devam etme isteğimi arttırmıştı.
Suya gömülüp aletini ağzıma aldım. Ben alışmaya çalışırken Zayn'in boğukça inlemesini duymuştum.
Saçlarımı koparırcasına çekiyordu.
Zayn beni daha da kendine bastırmaya başladığında gözlerim kararmıştı. Biraz daha basırmaya devam ederse nefessizlikten boğulacaktım.
Onu çekmeye başladığımda Zayn saçlarımı en dipten çekti. Fakat sanırım boğuluyordum. Vücuduma dolan adrenaline birlikte daha da hızlı çekmeye devam ederken en sonunda bırakıp çırpınmaya başlamıştım. Suyun yüzeyine çıkıp derin bir nefes aldım ve hızlı hızlı soluklandım. Birkaç kez öksürdüğümde Zayn de sakinleşti ve dudaklarıma kapandı.
Ölüyordum az kalsın.
Hâlâ nefeslerimi kontrol edememişken elini boğazıma sarıp daha sert öpmeye başladı. Ona sıkıca tutunurken aletinin üstüne oturup kendimi ona sürtmeye başladım. İkimiz de yüksek ve derinden gelen sesler çıkarıyorduk. Tamamen onu hissediyordum, her şeyimle onundum, o da benimdi. Boğazımdaki parmakları daha da sıkılaşınca yerlerimizi değiştirdi. Acı ve zevki aynı anda hiç bu kadar yoğun yaşamamıştım.
Bana aşağıdan bakış atıp göğsüme uzandı. Birini avucuna kapatırken diğerine dilini sürttü ve o an tüylerim diken diken olmuştu. Kendini içime ittiğinde yerimden sıçramam bir olmuştu. Omuzlarını sanki kayacakmış gibi bastırarak tutunmuştum.
"Valeria..Ahh," sanki daha gidebileceği yer varmış gibi gittikçe itiyordu. Acımı azaltması için saçlarını çekmeye başlamıştım.
Su soğumaya başlıyordu ve ben üşüyordum. Ama çok güzeldi, yemin ederim çok güzeldi. Pamuk gibi olmuştum bu gece. Nasıl yaptı bilmiyorum ama beni rahatlayabilmişti. Bütün gerginliğimi yok etmişti.
Üstümden ayrılıp eski yerini aldığında yine kucağındaydım ama bu sefer pert olmuş bir haldeydim.
Parmakları saçlarım arasında geziyordu. Anın tadının tadını çıkarmak istiyordum, öyle rahattım ki.
"Sen bana bir şey diyecektin geldiğinde?" diye sordum gözlerim kapalı.
Boğazını temizledi ve vücudu biraz gerildi. "Unuttum, önemli bir şey değildi herhalde."
"Peki."
Elim kolundaki dövmelerin üstünde yavaşça dolaşıyordu. Ona çok yakışıyordu ama niye bu kadar çoktu merak ediyordum.
"Ne zaman yaptırdın bunları?"
"Gençlik hatası.."
Kahkaha attım sadece.
"Yani artık yaşlı olduğunu kabul ediyorsun?"
"Bana bak-" O sinirlendiğinde tekrar güldüm.
Kalbinin üstündeki Javadd yazılı dövme gördüğüm en güzel şeydi. Onun üstünü öptüm ve başımı boynuna yaslayıp gözlerimi kapattım.
+++
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro