Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

୨83୧

⋆ ˚。⋆୨୧˚

23.33

Yılbaşına sayılı dakikalar kala doğumu başlayan biri için doktorları ve hemşireleri hastaneye toplamak zor olmalıydı fakat Jeon ailesi en fazla iki telefon etmişti.

Özel klinikte anında hazırlıklar başlamış,sağlıkçılar ayarlanmış hamile bedeni beklemeye koyulmuşlardı.

Jimin,ameliyathaneye alınana kadar acı içerisinde bağırışları kesilmemiş boynuna ulaşan gözyaşlarıyla ağlamayı sürdürmüştü.

Jungkook,başta üzere herkes panik ve telaşla doluydu.Bay Jeong-Hoon ve Junghoon evde çocukların yanında kalan kızlarının on dakikada bir çalan telefonlarını cevaplarken Park ailesi bariz bir korkuyla beklenti içerisindeydi.

Vakitsiz ve aniden gelen bu doğuma karşı hazır değillerdi.Henüz haftalar vardı,buna güvenerek herkes yılbaşı kutlamasının heyecanına kapılmıştı.

Kapılar iki yana açıldığında hemşire merakla göz gezdirerek ailelere doğru yürümüştü.Elbette ona doğru koşarcasına gelen bedenle gerilemek zorunda kalmıştı.

"Jimin nasıl?Kızım doğdu mu?Ne oldu?"

Endişeli çehresiyle iki elini saçlarından geçirmiş halde kaygıyla sorarken hemşire başını sağa sola sallayarak onu reddetti ve beklemeden yanıt verdi.

"Ameliyat henüz başlamadı,eşiniz sizi yanınızda istiyor."

Jungkook,ellerini indirerek yanında duran bedenlere bakıp yutkundu.Ardından Jimin'i daha fazla o acılara mahkum etmemek için başını üstte sallayarak onayladı.

"Tabii,tamam..gidelim hemen."

Herkes güven verici bir şekilde bakarak hemşirenin peşinden ilerleyip kapanan kapıların ardında kaldı.Titreyen ve terleyen ellerini açıp kapatarak sakin olmaya çalışıyordu.

"Bu taraftan Bay Jeon,önce giyinmelisiniz."

Uzun beden,cevap verecek kadar duygularını kontrol edemediğinden hareketli hareleri bulundukları odayı taradı.Cerrahi kıyafetler ve eşyalar bulunuyordu.

Kollarını kaldırarak üstüne geçirilen uzun önlüksü elbiseyle hemşire arkasına geçip ipleri bağladığında sabırsızca soluklandı.Bir an önce hamile bedenin yanına gitmeliydi.

Kafasına tela boneyi,yüzüne maskeyi geçirdikten sonra hemşirenin açtığı eldivenlere parmaklarını tek tek geçirip odadan çıktı.

"Bay Jeon,lütfen olabildiğince eşinizin dikkatini dağıtmaya çalışın."

Hemşirenin büyük bir ricasını duyup algılanma kısmında güçlük çektiği bir solukla ağzının içinden birkaç homurtuyla onayladı.

Birkaç kısa ve dar koridor sonrası cam kapılar iki yana açıldığında adımları koşarcasına hızlandı.Gördüğü ameliyat masası ve etrafındaki sayısız sağlıkçıyla nefes dahi alamadan Jimin'e ulaşmayı hedefledi.

"Güzelim.." masanın başına gelerek verdiği sık nefeslerin maskeyle birlikte ağız çevresine vurması onu iyice geriyordu.

Kısa beden,ıslak yüzü ve kızarık gözleriyle ona baktığında içi gitmişti.O kadar bitik duruyordu ki Jungkook eğilip terli ve dağınık saçlarına birkaç teselli öpücüğü bırakmadan duramadı.

"..iyisin değil mi?"

Jimin,oldukça yavaş bir şekilde yüzünü sağa sola birkez salladı.Bakışlarını kaldırarak tavandaki aynaya baktı,çıplak karnının etrafındaki bezler ve tenindeki turuncuya karışık kırmızımsı çizikler ürkütücüydü.

"Karnımı kesecekler.." yüzünü buruşturarak şakaklarından süzülen yaşlarla gözlerini kapattı.

Jungkook,onun bu haline yutkunamadı.Nefesi sekti,boğazına yumrular dizildi.Dirayetli kalmaya çalışarak beyaz tenlinin çenesini tutup kafasını yana çevirerek yerinde eğildi.

"Ama bebeğim,kızımızı kucağımıza almamız için bu gerekli.." gözleri güven verici bir şekilde yandaşlıkla parlarken eldivenli baş parmağı küçük çeneyi okşuyordu.
"..hem hissetmeyeceksin bile."

Jimin,bayık gözlerini aralayarak yorgun bakışlarını iri bademlere sabitledi.Sesi pürüzlü ve güçsüzdü.

"Korkuyorum.." dedi,çaresizce.Derisine atılan ilk kesikten bihaber karşısındaki bedene duygularını açık ediyordu.

Uzun beden sahte bir şaşkınlıkla kaşlarını kaldırıp onun çenesini işaret parmağıyla alttan zarifçe kavrayarak ufak ufak salladı.

"Sen mi?" dedi,inanamayarak.Gayesi ne kadar güçlü olduğunu hatırlatmaktı.
"..hayatta inanmam."

Jimin,onun tavrına gülümsemek istedi.Lakin dudaklarını gerecek hali yoktu,mimikleri direniyordu.Malikaneden hastaneye kadar gelişen süre zarfında çektiği acı tüm enerjisini sömürmüş ruhunu bedeninden adeta ayırmıştı.Bitap bir halde yatıyordu.

"Saat kaç.." mırıldanarak sordu.

Jungkook,hışımka başını kaldırıp sağa sola bakındı.Kapının üstünde duran digital saatine gördüğünde cevapladı.

"23.39" gözleri,solmuş yüze dönerken eldivenli eli siyah saçlara tırmandı.
"..niye sordun?" konuyu uzatma çabasıyla Jimin'in dikkatini dağıtmaya çalışıyordu.

"Kızım bu sonu doğmasın.." isteksizce konuştu.Uzun bedenin tepkisine bakındı,sadece gözleri ve kaşları görünse bile merakla gevşeyen ifadeyi yakalamıştı.

"Neden?" anlam veremeyerek sordu.Böyle bir takıntısı olduğunu bilmiyordu ama gerekçesi merakını körüklüyordu.

"Hiç iyi değil,tamamiyle sorun." derin bir nefes alıp vererek söylendi.Jungkook'un sorgulayıcı gözlerine bakıyordu.

"Nasıl yani?" iyice kurcaladı esmer tenli.Konuyu uzatma amacı şaşmıştı,bu sefer gerçekten merak etmişti.

"Dün neredeydim ben?" kapanan gözlerine karşı koyamayarak göz kapaklarını indirip biraz dinlendirdi Jimin.

Jungkook,maskeden belli olmasa bile dilini ağzında yuvarlayıp yanak içine sürerek keyifsizleşti.

"Kim Taehyung'un doğum günü için hazırlık yapmaya ailenin yanına gitmiştin."

Kısa beden,gözlerini aralayarak başını aşağı yukarı kısaca salladı.Kurumuş dudaklarının üzerinden diliyle geçip ıslatırken alnına yapışmış saçların şefkatle geriye taranıp onu rahatlatması iyi hissettirmişti.

"Tae,30 Aralık'ta doğmuş.Tüm yıl buna isyan edip o gün mutluluktan çıldırıyor.Hep söylenir,yaş almak için iki yıl bekliyormuş gibi uzun geliyormuş."

Jungkook,hafifçe omuz silkerek karşılık verdi.Bu konuda pek tecrübe sahibi olan birisi hayatında yoktu,arkadaş çevresi veya ailesi..o yüzden fransız kaldığını hissetti.

"..Peki,sence?Yılbaşı da aynı sorun değil mi?"

Beyaz tenli,kaşlarını hafifçe çatarak karşı çıktı.Bu konuda fikir ayrılığı olabilirdi ama haklı olan oydu.

"Hayır tabii ki,yılbaşı en azından erken yaş aldırıyor.Ama yıl sonu yaşıtlarından hep geri tutuyor..ilk aylarda doğmak yaş sınırlarını geçmek için kocaman bir avantaj."

Jungkook,onun savunucu haline gülümseyerek göz altlarının toparlanmasını sağladı.Jimin,onun ifadesine karşı kaşlarını kaldırıp indirdi.

"Pekala,sen nasıl diyorsan.." diyerek,konudan geri çekilip pes etti.Mantıklı birkaç detay yakaladığı için kabullenmişti.
"..bir dahakine ortalarda bir aylarda çocuk yaparız,böyle bir sorunumuz olmaz."

Muzip bir sırıtmayla kısa bedenin yüzüne yaklaşarak kıstığı sesiyle konuştuğunda Jimin,kolundaki seruma lanet etti.Diğer eli uzun beden tarafından destekleyici bir şekilde kavranmıştı.Mecbur tepkisiz kaldı,bu yüzden başka bir bakış açısından konuştu.

"Olabilir çünkü bir daha hiçbir yıla karnım yarık girmek istemiyorum."

Jungkook,dudaklarını birbirine bastırarak hafif yükselip maskeye rağmen burnunu onun şakağına bastırdı.

"Kabul etmene sevindim."

Beyaz tenli,göz devirmek isteyerek başını şakağındaki dokunuşa itmek istedi.Muhtaçlıkla bu temasları diliyordu.Dakikalar geçtikçe iyice kasvete bürünüyordu,bebeğinden bir gelişme duymak istiyordu.Yanındaki bedenin odağını bozma,dikkatini dağıtma girişimlerini fark ediyordu ama korkuluydu.

Kızını bir an önce kucakmayı istiyordu.

Düşünceleriyle birlikte gözleri mutlak bir hızla dolup şakaklarına akarken naçaz irisleri büyük bedene bakıyordu.

Jungkook,yutkunarak onun saçlarını okşayan elini çekip maskesini tutarak çenesinin altına indirdi.Burnuna dolan ilaç ve kan kokusuyla hassas koku duyuları midesine sinyaller gönderdi fakat direndi ve uzanarak nemli yanağa dudaklarını bastırdı.

Yumuşak tenin adeta içine çektiği dudaklarını çekmek istemeyerek kafasını kaldırdı.

"Çok az kaldı bitanem,biraz daha sabret.." dedi ve küçük düğme burna öpücük kondurdu.
"..ayları geride bıraktın,birkaç dakika yıldırmasın seni."

Jimin,sesli bir solukla gözleriyle onay verip zamanı çiğnemeye çalıştı.Belli aralıkla hissettiği öpücükler onu güvenli ve güçlü yapıyordu.Yanakları,çenesi,şakakları,alnı,saçları...ince dudaklardan sayısız öpücük kazandı.

"Doğum ayağına baya öptün beni.." oyuncu bir tavırla uzun bedeni azarladı.Kulağının dibinden gelen kıkırdamayla gözlerini kapatıp açtı.

"Fırsattan istifade etmeliyim.."

Jimin,hafifçe burnunu kırıştırarak ona yan yan baktı.Jungkook,göz kırparak uzanıp yanağındaki benin üzerini öptü.

"..kolay kolay ayağıma gelmez."

"Bir dahaki sefere çok bekler-

Kısa bedenin,sözlerini ameliyathaneye yayılan tiz ağlama sesi kesti.Gözleri kocaman açılırken Jungkook'a baktı.

Uzun beden,sesin geldiği yöne kitlenmiş genişlemiş hareleriyle ağzı açık kalakalmıştı.Gözlerinden dökülen yaşlar bir bir yanaklarına dökülüyordu.

"Jim-Jimin..o-" sarsılarak kendini yere bıraktı.Zaten arka baldırlarının kasları seyiriyorken bu zor olmadı.Avuçlarını yerdeki fayanslara bastırırken göz kırpmadan yere bakıyordu.

Gördüğü manzaranın güzelliğini sorguluyordu.

Jimin'in içi içine sığmadı eli boşta kalırken başını sağa sola çevirip duvarlara yankı yapan güçlü sesin minik sahibini bulmaya çalıştı.Hıçkırıkları ardı sıra etrafa yayılıyordu.

"Jungkook..." dedi fısıldayarak,ona doğru gelen hemşireyi gördü.Soyutlaşmış gibilerdi,tüm algı sistemleri kızlarının ağlama sesiyle çökmüştü.

Göğsüne yatırılan küçük beden..kalbi ağzına turmandı.

Hıçkırıklarını tane tane yutarak sarsılan göğsünü durdurmaya çalıştı Jimin.Kızının rahatsız olmasını istemiyordu.Uzun beden tarafından bırakılmış titreyen elini güçlükle kaldırıp kızının yanağına parmak ucunu saliselik olarak değdirdi.

Gerçekti,kucağına bırakılan melek tamamiyle onun kızıydı.

Dudaklarını dişleyerek kabaran yüreğiyle sakin kalmaya çalıştı.Onun kalp atışlarını hisseder hissetmez sessizleşen kızını ürkütmek istemiyordu.

"Doğum saati,00.04"

Hemşirenin dosya kayıtlarına geçen sesiyle rahatlayarak gözlerini kapatıp açtı.Dileği gerçekleşmişti lakin bir diğer sorun vardı.Kızının diğer babası görünürde yoktu.

"Jungkook.." sessizce fısıldadı.Yerinde mıhlamış bedeni anlıyordu,ne duyacak algıları açıktı ne de kalkacak refleksleri aktifti.Yinede onu bu büyülü ana çekmeye çalıştı.
".. tanrım..çok-çok güzel."

Kalbinin üzerinde kafasını hareket ettiren kızına ağlayarak duygularını açık etti.Bu anı uzun bedeni kendine getirdi.

Jungkook,tüm bunların rüya olmasından korkarak başını kaldırıp yukarı baktı.Gördüğü görüntü..elini ağzına götürerek ağladı.

Bu anı hakketmek için çok büyük sevaplar işlemiş olmalıydı.

Daha yakından,bu güzellikleri en küçük detayına kadar görmek için kalkmaya çalıştı.Bir-iki kez başaramadı,boşa düştü elleri kaydı.Sonunda başardığında ise büyülenmişti.

Küçük kızı,Jimin'in göğsünde cılız hareketler yapıyordu.Dolgun dudakları açılıp kapanıyor,başı altındaki göğse sürtüyordu.Minik bedeni hareketliydi,ince badem gözleri kapakların altında kıpır kıpırdı.

Öylece bir süre ayakta dikildi.İzledikçe izlemek istedi,baktıkça doyamadı.Ağzı aralandı,kapandı.Gözyaşları döküldükçe çoğaldı.

Hissettiği duygular tarifsizdi,anlatmaya kelimler yetersiz kalırdı.

"Bak.." Jimin'in fısıltısıyla irkilmiş gibi ela harelere döndü.Kısa beden kaşlarıyla bebeği gösterdiğinde küçük kızı elini açıp kapatıyordu.İyice masaya yaklaşarak elini kaldırdı,birkez düşünse bile yaprak gibi titreyen ince parmağını kısacık parmakların arasına daldırdı.

Tenine değen yumuşaklık ve sıcaklık onu saatlerce ağlatabilirdi.Omuzları sarsılmaya başladı,kızını korkutmak ihtimal bile olamazdı.

Jimin'in gülümseyerek fısıldamasıyla başını çevirip şaşkın ve irileşmiş gözleriyle ona baktı.Kısa beden,başını yana yatırdığında minnetle uzanıp burnunu burnuna sürterek kaşlarının arasına kelebek öpücüğü bıraktı.

"Yeosin."

İkisinin hayatı boyunca aldıkları en güzel yeni yıl hediyesi Tanrı tarafından gönderilen minik bir melekti.

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro