Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

୨70୧

⋆ ˚。⋆୨୧˚

22.44

Jimin,karnına sürdü yağı özenle parmakları ve avuç içiyle cildine yedirerek sürerken uykulu göz kapakları gittikçe ağırlaşıyordu.

Yeterli olduğuna kanaat getirdiği belli bir süreden sonra tişörtünü indirerek şişenin ağzını kapatıp uzanıp komidinin üzerine bıraktı.Ve kenarda duran ıslak mendilden bir tane alıp vıcık rahatsız edici hisle parmaklarında duran yağı silmeye başladı.Bu esnada kapı açıldığında bayık bakışlarını çevirdi.

Jungkook,koluna düzenli bir şekilde koyduğu fazlaca parça günlük kıyafetle içeri girip kapıyı kapattığında yatakta ona ankamsızca bakan bedene açıklama gereği duydu.

"Bir süre burası bizim yatak odamız olacak." dedi,kıyafetlerini tek tek koltuğa bıraktı.

Kısa beden,parmaklarını tek tek yağdan sıyırırken kaşları hafifçe çatılmıştı.

"Yatak odamız?" sesi son derece memniyetten uzaktı.

Uzun beden,onun beklenmedik tınısına karşı sabırla soluyarak yatağa ilerledi.

"Evet,bir süre sonra benim odama geçeceğiz ve kalıcı olarak orada yaşayacağız.Burası misafir odası ve sende misafir değilsin." net sesiyle telkin edercesine kelimelerini sıraladı.

Jimin,uyku kaynayan gözlerini kapatıp sesli bir nefes vererek açtı.Sakin kalmaya çalıştı yoksa stresi tüm uykusunu bünyesinden koparacaktı.

"Kalıcı derken?" ağzının içinden söylendi.Yanına oturan bedenin yatakta bıraktı göçükle biraz kıpırdandı.

"Kalıcı işte,sorun ne?Durumu izah edemedim mi?"

Esmer tenli beklentiyle onun yüzünü inceledi.İri bademleri hüsrana bulanıyordu.

"Ettin ama öylece aynı odaya,bir yatağa mı gireceğiz.." düz sesi mantıksızlıkla çakışan düşümcelerini saklayamıyordu.
"..evli bir çift gibi."

Jungkook'un kalın kaşları itinayla çatıldı.Onun bakış açısını ve düşünce yapısını anlamaya çalıştı ama biçare..eline bir sebep düşmedi.

"Bunu şimdi de yapıyoruz,ne eksik ya da ne fazla?" istemeden sesini kabalaştırmıştı.Tınısındaki sertlik dengesiz fikir alışverişinin çıkarıydı.

Jimin,sıkıntıyla dudağının kenarını ısırıp gözlerini nihayetinde ona çevirdi.

"Bu mecburiyet." tek çelsede konuşarak iri bademlerin koyulaşarak titreşmesine şahit oldu.

"Peki.." dedi,tıslar bir şekilde iki eliyle saçlarını geriye tarayarak sakin kalmaya çalıştı Jungkook.

"..ne istiyorsun?"

Kısa beden,bu soru karşısında duraksayarak yutkundu.Ağzından çıkan her söz için üç-beş kez düşündü ama bu karşısındaki bedenin sabrını sınamaktan berisi değildi.

"Bebek doğsun,biz ayrı odalarda olalım o ayrı odada.Ne de olsa aynı ortama girmemeliyiz.." öfkeyle ardı ardına konuştu uzun beden.Jimin onu tavrını panikle izliyordu.

"..hatta bak şöyle olsun?Farklı evlerde yaşayalım-"

"Neler diyorsun Tanrı aşkına-"

"Benimle evlenmek istiyor musun?"

Jungkook,pimi çekilmiş bomba gibi sabrının sınırında öfkesinin çizgisinde alev alev yanan irislerini ona dikerek sordu.

Hamile beden,tedirginlikle parmakları arasındaki mendili sıktı.Nefesini tutmuştu,bu bir tekliften uzaktı.Üslup ve zamanlama gereği bir dayatmaydı.Vereceği cevap tüm planları çöpe ederdi.

Bu yüzden başını sallayarak bakışlarını parkelere indirdi.Babasının birkaç gün önce söylediğini hatırladı,evlenmelerini uygun görmüştü.Birkez daha onu hayal kırıklığına uğratmak istemediğinden fazla düşünmedi.Üstelik olumsuz bir cevap verip her şeyi zorlu bir seviyeye taşıma gayesi yoktu,çaresizce mırıldandı.

"Evet.."

Lakin bu ton ve tını muhatabını memnun etmemiş olacak ki Jungkook'un ince parmakları çenesinin altına yerleşip zarifçe kaldırdı.Başının hafif çevirilmesiyle göze göze geldiler.Genzi yandı ama kendine  yutkunma fırsatı bile tanımadan uzatmayarak sesini net ve kararlı tuttu.

"..istiyorum." çenesini tüy yumuşaklığında kavrayan parmakları bileğinden tutup indirdi.

Jungkook'un dudağı alayla kenara kıvrıldı.Bir yatağa bırakılan bileğine birde ela harelere baktı.

"Belli.." derken,bileğini kaldırıp yarım daire salladı.
"..çok istiyorsun."

Jimin,cevap verme gereği duymadan yataktan kalktı.Kararını açıklamıştı,üstlemek onu sadece caydırırdı.Islak mendilin yeterince silmediği yağdan tamamen kurtulmak için lavaboya gitmeyi amaçladı fakat henüz yatağın sonunu geçememişken bileğinden tutulmasıyla başını çevirdi.

"İstediğin kadar düşün,tüm koşulları gözden geçir ve bana baskı altında kalmadan mantıklı bir cevap ver.Belirsizliklerle uğraşamam."

Kısa bedenin,bileğini çekmesini beklemeden bırakıp yatakta kayarak cebinden çıkardığı telefonunun kilidini açıp uğraşmaya başladı.Eylemleriyle zihni tam anlamıyla tezattı.

Birkaç saniye ona baktı Jimin.Daha sonra sessizliğini bozmayarak yataktan uzaklaştı.Düşüneceği her türlü açı,tüm bakışlar onu aynı sonuca ulaştırıp gerçekle yüzleştiriyordu.

Jeon Jungkook ile evlenecekti.

⋆ ˚。⋆୨୧˚

01.23

"Uf.." kapalı gözlerinin ardında biriken yaşlarla mimiklerini acıyla kırıştırıp henüz sıyrılamadığı uykusunda elini karnının altına götürdü.Bilinçsizde avucunu şişkinliğe batırıp ağrısını yatıştırmaya çalıştı.

"..yapma kızım." bıkkınla fısıldayıp gözlerini aralarken tekmeleriyle hareketlenmiş kızının yuvasını okşadı.Karnının ortasını çevrelemiş iki geniş elin izin verdiği alanları temastan kaçınarak sevdi.

Saatler gibi gelen birkaç dakikanın ardından biraz daha rahat hissederek soluklandı.Son zamanlarda keskin sancılar sık ziyaretçileri olmuştu.

Boğazının kuruluğundan sızlanıp yavaşça doğrulmaya çalıştı ama belindeki güçlü kavrayış ve ensesine düzenli olarak vuran nefeslerle başaramadı.Bu yüzden bulanık şuuruyla üstlemeyip aniden uykuya daldı.

Fakat uzun dakikaları aratmayan bir-iki saniyelik düşünden hışımla uyandı.Fal taşı misali genişlemiş gözlerinin bebekleri şevkle parıldıyordu.Harelerinde uykuya dair bir zerre kalmamıştı sadece yoğun istek parıltıları hakimdi.

Dilini dudaklarında gezdirip yutkundu.Ardından dirseğiyle arkasındaki bedeni sabırsız ataklarla dürttü.

"Uyan lütfen.." aç bir tahammülsüzlükle konuşup attığı dirseklere yeni hücum ekleyip diğer eliyle karnındaki eli çimdiklemeye başladı.

"..hadi ama.." sızlanarak uzun bedenin uykusunu bölme saldırılarına devam etti.

"Hmm?"

Arkasından gelen boğuk uykulu sesle odanın karanlığında bile parlayan irislerini kırpıştırıp heyecanla sordu.

"Evde Ejder meyvesi var mıdır?" büyük bir beklentiyle olumlu cevabı duymayı diliyordu.Rüyasında sulu sulu ısırdığı dilimleri hatırladıkça dilinin altında daha hızlı salgılanan tükürükte boğulacaktı.

"Yerde Ejderhaların ne işi olur güzelim." pürüzlü sesiyle cevap verip uykusuna devam ettiğinde hamile bedene daha çok -olabilidiğince- sarılarak bacaklarına hapsetti.

Jimin,aldığı cevapla suratının saniye saniye asılmasıyla kala kaldı.Alt dudağı ağır ağır büzülürken parlak gözleri artık sevinçten değil yaşlardan pırıl pırıldı.Üstelik sıkıca hapsedilen vücuduyla ağlayacak raddedeydi.

"Bırak." çemkirerek burnunu çekti,çenesi titriyordu.Duygu hassasiyeti onu anında çevrelemişti.

"Ya bırak beni,uyan." debelenmeye çalışarak sızlandığında gözlerini sıkıca kapatıp ağlamamak için dilini ısırdı.

Tam o an uykusundan şiddetle uzaklaşan Jungkook,hemen kollarını çekip bacaklarını topladı ve doğrularak kısa bedenin üzerinden uzanıp gece lambasını açtı.

"Ne oldu,ağlıyor musun?" telaşla sorularını dizerken sesini temizlemek adına boğazını temizleyip iki eliyle yüzünü aşağı doğru sıvazlayarak saçlarını geriye taradı,kendine gelmeye çalışıyordu.
"..sancın mı var,neren ağrıyor?"

Hamile bedenin,üzerine eğilerek yüzüne bakmaya çalıştığında Jimin yan yatmasından fırsat bilerek iyice küçülüp bacaklarını kendine çekti ve yüzünü sakladı.

Jungkook,birkaç saniye onun ufacık halini izleyerek vaziyetini kavramaya çalıştı lakin istediğini alamadı.Bu nedenle sessiz kalmayı sürdürdü,zaten uykusundan yeni kopan zihni konuşması için ona kelimeleri hızlıca iletmiyordu.

"Aşerdim.." masum bir tınıyla mırıldanıp burnunu yastığa sürttü.

Esmer tenli,anlam verememesinden mütevellit gözlerini azar azar kısarak sağa sola çevirdi.Jimin,bir yanıt almadığı için bacaklarını uzatarak sırt üstü yatıp alttan alttan ona baktı.Lakin ifadesinden durumu anlaması uzun sürmemişti.

Birkez daha burnunu çekip işaret parmağıyla karnını patpatlayarak mırıldandı.

"Bebeğin canı bir şeyler çekiyor."

Jungkook,yalnızca birkaç saniye bir şiş karna birde kısa bedenin yüzüne bakarak gevşek mekikler dokuduktan sonra gözleri genişledi irislerinin feri yandı.

"Ciddi misin?" hızlıca dizlerinin üzerine oturup heyecanla şişkin karna baktı.
"İnanmıyorum,ne istiyor?Hemen getiririm.Ne kadar istiyor,kaç tane,kaç kilo-"

"Neler diyorsun.." dedi,Jimin şaşkınca ona bakarken ağzı açık kalmıştı.
"..bu market alışverişi değil ki."

Jungkook'un dizine elini koyarak doğrulmaya çalıştığında merakla ve neşeyle ona bakan adam hızlıca destek olup onu kaldırdı ve sırtını yatak başlığına yaslamasından önce yastığı arkasına tıkıştırdı.

"Rüyamda gördüm,Ejder meyvesi.Canım çok çekti." kirpiklerinin altından çekingen bakışlarla konuştuğunda karşısındaki bedenin hülyalı tebessümüyle dudaklarını birbirine bastırdı.

"Hemen alıp geliyorum." yataktan fırlayarak atlayıp sendeledikten sonra duvara çarpıp avuç içini şiddetle lamba düğmesine vurmasıyla heyecanla kıkırdadı.

Jimin ise şok içerisinde onu izlemişti,sakatlık çıkacağı hareketlerin sonunda gülmesine yan yan baktı.Ayılıp ayılmadığından şüphe etti.

Birkaç saat önce koltuğa koyduğu elbiselerini karıştırıp şapkalı kapşonlu ceketini alıp giyerken tam olarak düşünme yetisi aktifleşmemişti.

"Ne yapıyorsun?" merakla sordu Jimin.Mutfağa gitmek için sıcak evin içinde ceket giymesini garip bulmuştu.

"Manava gideceğim." son derece normal bir cevap verdiğini düşünerek kaşlarını sevinçle kaldırıp indirdi.

Beyaz tenli,şaşkınlığından mimiklerini buruşturdu.Kaşları bir araya gelirken yükselen çenesi aralık dudaklarını kapatmıştı.

"Bence ilk olarak mutfağa bakmalısın,nasıl fikir?"

Jungkook,aldığı öneriyle duraksayıp gözlerini yuvalarında kaldırarak tavana baktı.Ardından gevşeyen jestlerinden aydınlanan yüzüyle parmak şaklatıp hamile bedene göz kırparak konuşup odanın kapısını açtığı gibi koşarcasına gözden kayboldu.

"Harika fikir!"

⋆ ˚。⋆୨୧˚

01.31

Jimin,sıkıntıyla oflayarak yanaklarını şişirip karnını okşamaya devam etti.Beklediği bedenin manava gitmiş olduğu düşüncesiyle ağlama isteği depreşiyordu.

Odayı izleyerek bu düşüncesinden uzaklaşmaya çalışırken kapıya yakın duran katlı kıyafetlerle gözlerini karnına indirdi.Jungkook'un birden odasından çıkıp onun yanına gelişini merak ediyordu.Bu konu hakkındaki konuşma başka bir yöne doğru alevlendiği için sorgulayamamıştı ama tam şuan beynini kemirmeye başlamıştı.

Beklentisine eklenen merakla oflayarak gevşek yumruklarını iki yanına üst üste vurup çocuk gibi sızlandı.Gece aşermeleri hiç olmamıştı,bu ilkti.Gün içi olanları hemen hallediyordu ama bu gerçekten sabır testiydi.

Kapının açılmasıyla gözleri parladı.Belerttiği hareleriyle öne eğilip heyecanla bekledi ve elinde tepsiyle içeri giren bedeni gördüğünde saliseler içerisinde gözleri doldu.Bu sefer mutluluktan sulanan irisleri birer yıldız gibiydi.

Jungkook,gülümseyerek kapıyı kapatıp seri seri yatağa adımladı.Oturmadan önce iki elini uzatan bedene tabağı verip kıkırdadı.

"Eunchae'nin en sevdiği meyve,bu yüzden evde hep bulunur."

Jimin,minnetle ona bakarken özenle dilimlenmiş meyveye bakıp yutkundu.Şuan dünyanın en büyük ziyafet masasını kursalar gözlerini porselen tabaktan çekip bakmazdı.

"Teşekkür ederim.." tabağı koyacak yer ararken sabırsızlıkla konuştu.Dizlerine koymak istedi ama göremezdi,yanına koyamazdı,komidin uzaktı.Dudaklarını yana bükerek bakınırken her hareketini izleyen bedenden bihaberdi.

Jungkook,içi gide gide ona seyre dalmışken üstündeki ceketin fermuarını açtı.Ne yapacağını heyecanla bekliyordu.Tam tabağı tutabileceğini söyleyecekken Jimin'in yaptığı hareket neredeyse bayılmasına sebep olacaktı.

Tabağı karnına koyarak aldığı dilimin şerit kabuğunu koparıp iki yana çekiştirerek ısırdığı meyveyi hapur hupur ısırdı.

İri bademlerini doldurup dudaklarına taşan kalplerle onu izlerken çok zor duruyordu esmer tenli.Dolgun dudakların beyaz meyveyi ısırdığı gibi pembe tozların düştüğü dolu yumuşak yanakları dişlerinin arasına almak istiyordu.

İstekle dolup taştığı dakikaların geride kalmasıyla Jimin'in tabağı alıp komidine bırakışına baktı.

"Bana ver,mutfağa götüreceğim." derken hareketlenip ona uzatılan tabağı alarak yataktan çıkmıştı.

Kısa beden onun odadan çıkmasıyla eş zamanlı pikenin altından çıkarak lavaboya ilerledi.Meyvenin her ısırışında akan suyu eline rahatsız edici bir yapışkanlık bırakmıştı.

Lavaboda ihtiyaçlarını giderip odaya geri döndüğünde kollarını kaldırarak esneyip elini ağzına siper etti.Ardından tekrar yatağa yerleşip komidinin üzerindeki suya uzanarak bardağı kavradı ve dudaklarına götürdü.

Odaya giren bedenle suyu eski yerine bırakıp yavaşça yerinde kaydığında lamba kapatılmıştı.Hafif hafif yan dönerken arkasına çöken ağırlıkla kolunu ileri atarak gece lambasını kapattı.

Saniyeler içerisinde karnının altından ve üstünden dolanan kollarla gözlerini kapatıp  kısa süre içinde uykuya dalmayı diledi fakat zihnini meşgul eden bir unsur vardı.

"Uyudun mu?" kısıkça mırıldandı.Karnını okşayan ellere rağmen bunu sorma gereği duymuştu.

"Hayır.." Jungkook,hala diri duran heyecanıyla fısıldayıp burnunu mis kokulu ipeksi saçlara bastırdı.
"..aşerdin mi yine?" hevesle sordu.Doğrulmak için kollarını çekeceği sırada durduruldu.

"Hayır.." Jimin,anında elini onun uzaklaşmış eline koyarak karnına geri getirdi.
"..bir şey soracaktım."

Uzun beden,elinin üzerinde duran sıcak yumuşak tene karşı gözlerini kısa süreliğine kapatıp açarak tebessüm etti.Küçücük bir dokunuş bile onu mutlu ediyordu.

"Sor."

"Odandan neden eşyalarını getirdin?" dedi,merakla sesini düşük desibelli tuttu.

Jungkook'tan cevap gecikmemişti.Yanı sıra elinim üstündeki elin kaymaması için kızının yuvasını okşayamıyordu.

"Odamın yan tarafında bulunan boş odaya kapı açılması için çalışmalar var.Bebek odası için annem ayarlamalara başlamış.."

Jimin,nefesini tuttu.Bayık gözleri sevinçle parlamıştı.Kalbinin ritimleri hızlanarak göğsünde yankılanmıştı.

"..biraz dağılmış,bende buraya geldim."

Açıklamasının ardından ortama sessizlik çökmüştü.Hamile beden,mutluluğunun tarif edilemez seviyesine ulaşmıştı.Hamileliğinin en başından beri en büyük korkusu,kabul görmemekti.Bu kızı için korkuyla dolduğu etkendi.Şuan için olanlar bu korkuyu yersizleştirmişti.

"Anladım..teşekkür ederim." derken,neşeli tınısı barizdi.Elini indirerek -üstte tuttuğunu fark etmemişti- karnına koydu.

"Niçin.." dedi,uzun beden.Elini hareket ettirerek küçük daireler çizdi.
"Niçin teşekkür ediyorsun?"

Jimin,yavaştan bastıran uykusuyla cevapsız kaldı.Altta kalan omuzundan ötürü yalnızca üstteki omuzunu sallayarak omuz silkti.Arkasındaki beden eşelemeden konuyu kapattı.

Kısa beden,üst bacağını kendine çekerek doksan derece kırıp rahat bir pozisyona girdi ve ellerini başının yanına koydu.Gözlerini huzurla kapatmadan önce net sesiyle konuşup Jungkook'un uzun soluklu nefesinin ensesine vuruşunu hissetti.

"Seninle evlenmek istiyorum."

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro