୨69୧
⋆ ˚。⋆୨୧˚
"Çok güzelsin böyle.." dedi,Garam.Yükselen asansörün boydan boya aynasına yansıyan abisine büyülenmiş bir tınıyla konuştu.
Jimin,anlamamış bir ifadeyle kardeşine döndüğünde genç kızın kaşlarıyla yan tarafını işaret etmesiyle bakışlarını çevirdi.Aynada kendini gördüğünde duraksadı.
İlk aylar kilo almaması doktor takibinde tamamiyle tersine döndüğü için vücudu son aylarda dolgunlaşmıştı.Saçları dalga dalga uzuyordu,cildi parlak ve temizdi.Özellikle yüzü,bakanların dönüp bir daha baktığı bir güzelliğe bürünmüştü.
İnkar edemezdi ki hamilelik onu birkaç kat daha güzelleştirmişti.
Gülümseyerek aynadan kız kardeşine gözlerini kırpıştırarak birnevi teşekkür ettiğinde asansör durmuştu ve kapı açılmasına dair sesten sonra nefes verip hareketlendi.İki kat yükselmesine rağmen bunalmıştı.
Garam,hemen heyecanla koluna girerek ona eşlik ettiğinde kıkırdayıp evinin kapısına adımladı.
"Babamlar nasıl?" merakının önüne geçemeyerek sorduğunda kardeşi omuz silkerek yanıtlamıştı.
"Babam aynı,durumu kabullenmeye çalışıyor.Ama annem.." derken,abisinin kolundan çıkmadan önünde durdukları kapıyı açmak için elindeki anahtarı yuvaya soktu.Jimin,ise yutkunmuştu.
"..o sanki biraz kötü.Dalıp dalıp gidiyor,kaç kez seslensek bile duymuyor.Konuşmaya çalıştım ama beni geçiştirdi."
Hamile beden,tuttuğu nefesini sıkıntılı bir şekilde geri bırakırken aralanan kapıdan içeri girip ince hole bakarken gevşeyen mimikleriyle omuzlarını indirdi.
"Özlemişim.." mırıldanarak topuklarına basıp ayakkabılarını çıkardı.Eğilecek hali kendinde bulamıyordu.Garam,kapıyı kapatarak vestiyerin alt kısmında pofuduk terlikleri çıkarıp abisinin ayaklarının dibine koydu.
Jimin,minnetle ona bakarken terliklerini giyip kabanını çıkarmaya koyuldu.Tekrar kardeşinin yardımını hissettiğinde omuzlarından kayan üstüyle mahçup hissetti.Bu durumlarda duygusal olması çok ani gerçekleşiyordu.Beresini kafasından çıkarmadan önce aklına gelen detayla vestiyerin aynasına dönüp hafif öne eğildi.
Sabah özenle alnına doğru şekillendirdiği perçemleri diğer eliyle sabit tutarak beresini kafasından çıkarıp saçlarını düzeltti.Alnındaki yara hala iyileşmemişti bu nedenle saçlarıyla gizleme çabasına giriyordu.Ailesinin sorgulayıp telaşlanacağına emindi.
"Koştur koştur nereye gittin Gar-" elindeki bezle mutfaktan çıkan Bayan Park,meraklı sesiyle kızına konuştuğunda gördüğü kişiyle duraksadı.Ardından ıslak ellerini seri bir şekilde kurulayıp oğluna adımlayarak sarıldı.
"Hoş geldin." dedi,hüzün dolu tınısıyla.Oğluna karşı hayal kırıklığını hafifleyecek bir kırgınlığa sebep olduğu için ördüğü duvar opaklığını yitirmişti.
"İçeri gidiyorum?" diyerek baş parmağıyla salona giren koridoru gösterdi Garam.Kısacık zamanda bile ortaya çöken kasvet onu germişti.Annesinin birden ters tepkiye girmesini anlamamıştı ama son zamanlarda çokça yaptığını yapıp -hiçbir şey anlamadan- uzaklaşacaktı.
Bayan Park,karşılık alamamasından ötürü asık suratıyla geri çekilip kısa süren sarılmayı bitirerek kızına döndü.
"Mutfağa geç,yemek hazır.Masayı kuralım." cansız sesiyle mırıldanıp oğluna bakmadan mutfağa geçtiğinde Garam sessizce onu takip etmişti.
Kısa beden,yutkunarak kuruyan boğazını ıslattı.Duygularının karambolü onu karnındaki bebekten daha çok yıpratıyordu.Sancılar,kramplar..acı.Bunlar ani ağlayışların,sebepsiz somurtmaların,yersiz öfkenin kıyası olamazdı.
Derin bir nefes alıp dudaklarını hafifçe aralayıp öne kıvırarak geri verdi.Bunu birkaç kez tekrarlayıp avucunu karnına yerleştirerek okşadı.Psikolojik darbelerle fiziksel savunma sayesinde başa çıkıyordu.
Bir süre sonra daha iyi hissettiğine karar verip adımlar atmaya başladı.Küçük ama sık ilerleyen bacakları oturma bölümüne giden holü koşmak istiyordu.Babasını görmeden mutlu olmuştu,ona karşı sevgisi sorgulanamazdı.
Salondan içeri girdiğinde gözleri saniyesinde hedefindeki kişiye ulaşmıştı.Erkek kardeşi ise ortadaki büyük sephanın üzerinde dağıttığı zeka oyunuyla -evde canı sıkıldığı için internetten sipariş ettiği onlarca oyundan sadece biriydi- ilgileniyordu.
Bay Park,tekli koltukta oturuyordu.Dirseğini koltuğun kolçağına koymuş eğdiği başıyla elinin yanını alnına yaslamıştı.Düşünceli hali barizdi,kapalı gözleri düşüncelerinin içerisinde esir kaldığını gösteriyordu.
"Hyungie~!"
Subin'in mutlu ve sesli bir tonda haykırmasıyla Jimin,babasına kitlenmiş dolu harelerini irkilerek çekmişti.Ayaklanarak ona doğru koşan kardeşine gülümsemeye çalışarak dudaklarını zorlukla germeye çalıştı.
Bay Park,hışımla başını kaldırıp küçük oğlunun ağzından çıkan sözüm gerçekliğini sorgulamaya başlayacaktı ki gördüğü silüet onu ayağa kaldırdı.
Jimin,kollarını karnından ötürü bedenine saramayan kardeşinin saçlarını okşayıp sırtını sıvazladı.Subin,geri çekilerek parlayan hareleriyle başını kaldırıp abisine baktı.
"Eskiden ellerimi arkada bağlayabiliyordum,şimdi olmuyor hyung." bıcır bıcır konuşarak durumu izah ettiğinden Jimin istemsizce kıkırdayarak onun yanağını mıncırdı.
"Olmaz tabii,eskisi gibi mi duruyorum?" dedi,minik bir sitemim yer edindiği sesini şakacı bir tınıyla donatmıştı.
Subin,dudaklarını yana bükerek omuzlarını silkip abisinin elinden tutarak çekiştirdi.
"Bu oyunu buldum ama anlamadım hyung,benimle oynar mısın?"
Hamile beden,sesini çıkarmadan onun isteğini kabul ederken babasına baktı.Bay Park,ona karmakarışık duyguların irislerini kapladığı kaprisle bakıyordu.Jimin,dayanamadı.
Ayakları durdu,kardeşinin elini patpatlayarak hareket etmesine engel olup elini çekti ve birkaç adım atarak babasına sarıldı.Karnının müsaade ettiği kadar kollarını babasının omuzlarına sarıp kafasını göğsüne koydu.
Onlar adım atmasa kendisi koşmalıydı.Annesi çelme taksa bile ayaklanmalıydı.Vazgeçmek seçenek bile olamazdı.
Saniyeler sonra sırtını sarmalayan kollarla tebessüm ederek yanağını hareket ettirdi.Bu karşılık onu hafifletmişti.Hücreleri heyecan ve sevinçle titreşti.
"Hyungie~Lütfen~~"
Subin'in kazağının eteğini çekiştirip tatlı tatlı rica edişiyle geri çekilip babasına bakmaya fırsat bulamadan sephaya doğru yönlendirildi.Bu yüzden Bay Park'ın kasvetten arınan yüz ifadesiyle koltuğa geri oturuşunu göremedi,kısa bir sarılma ikisine iyi gelmişti.
Subin,abisinin kabul etmesiyle mutlulukta onun için bir kırlent alıp yere bırakıp ağır ağır oturuşunu izledi ardından kendisi oturarak bağdaş kurdu.
"Bu rengarenk taşların üzerinde harfler var.." derken kısa kollarını sephaya uzatıp taşları sürükleyerek önüne getirdi.Jimin,başını sallayarak oyuna göz gezdirdi.Eksik olan parçayı aradı.
"..bak bizim ismimizi yazdım."
Oyunun kutusuna uzandığı sırada kardeşinin gösterdiği yere baktı.Kendisinin,Garam'ın,Subin'in ismi yazılıydı.Gülümseyerek gözlerini kırpıştırdı ve paketi eline aldı.
"Bak bu yüzden anlamamışsın.." derken,kutunun içindeki katlanmış büyük kare muşamba yapılı örtüyü çıkardı.
Subin,genişleyen gözleriyle meraklı meraklı incelerken abisi kıkırdayarak örtüyü iki eliyle iyice serdi.
"Şimdi nasıl oynandığını ve kuralları anlatacağım sonra birlikte oynayalım." taşları dizmeye başlayarak mırıldandığında Subin yerinde duramayarak neşeyle kıpırdandı.
"Evet,evet."
Bay Park,çocuklarını gözlerindeki yumuşak şefkatle izlerken dudaklarında silik bir tebessüm peyda etmişti.
"Masa hazır,hadi yemeğe!"
Garam,mutfaktan bağırarak salona girdiğinde Subin anında karşı çıkmıştı.
"Hayır.." sızlanarak başını sağa sola salladı.
"..abimle oyun oynayacağız."
"Önce yemek.." dedi,Garam.İnatçı,erkek kardeşine karşı bir elini beline koyup kaşlarını kaldırdı.
"..sonra bende sizinle oynarım."
Subin,üst üste omuzlarını kaldırıp indirirken Jimin ikilinin konuşmasına dahil olmadı.Taşları dizmeye devam etti.
"Ablanın dediğini yap Subin-ah.." derken ayaklandı Bay Park.Garam,aldığı destekle zaferle sırıtıp kahkülüne üfleyerek arkasını dönüp çıkmıştı.
"..yemeğe geçelim." sözlerine devam ederek oğluna baktı.Jimin,üstündeki bakışlarla gözlerini kaldırdı babasına baktı.Reddetme gibi bir seçeneği söz konusu değildi,küçük bir çocuk masumiyetiyle başını salladı.
Bay Park,memnuniyetle mutfağa giden höle yönelip oturma bölümünü terk ederken Subin mızmızlanıp ayaklandı.
Beyaz tenli,dudaklarındaki parlak gülümsemeyle babasının ardından bakıyordu.Uzun..upuzun bir zaman sonra ailece aynı masaya oturacaklardı ve annesinin maharetli ellerinden çıkan leziz yemeklere olan özlemini kelimelerle dile getiremezdi.
Erkek kardeşinin ayaklarını parkelere vura vura uzaklaştığını gördüğünde sahte bir sinirle kıkırdayarak arkasından söylendi.Subin,hızlıca ona dönüp şaşkın ifadesiyle pıtı pıtı yanına koştuğunda kahkaha attı.
"Hey!Kaldır beni~!"
⋆ ˚。⋆୨୧˚
13.52
"Hayır ya,yine sen kazandın." karşı çıkarak avucunu alnına vurdu Garam.Kaç defa oynamışlardı ama her seferinde zafer abisinin avuçlarındaydı.
Jimin,kibirle sırıtıp tek omuzunu kısaca ileri itip ensesindeki saçlarını savurdu.
"Tebrik etmen gerekiyor." bilmiş bir ifadeyle kız kardeşine göz kırptı.Garam,burnunu kırıştırarak taşları dağıtıp karıştırdı.
"Bir daha."
"Evet,evet!" Subin,hızlıca ablasını desteklediğinde abisi onun tükenmeyen azmine kıkırdadı.
Onları dakikalardır izleyen ebeveynleri ise önceki günlere kıyasla en iyi ruh halini yaşıyorlardı.Çocukları mutlu ve etraflarındaydı.Önlerinde dumanı tüten çayları,yüreklerindeki şefkatten sıcak değildi.
"Gerek yok bence.." diyerek,tutulan sırtı ve belini rahatlatmak için ellerini pamuklu halıya bastırarak iki-üç manevra geriye kayıp koltuğa yaslandı.
"..aylardır oynadığım bir oyun,hiç şansınız yok."
"Ama bu hile." dedi,genç kız.Taşları bırakarak yeni tur hazırlıklarına son verdi.
Jimin,omuz silkerek alnını kaşındıran tutamları parmaklarıyla zarif bir şekilde kulağının arkasına yönlendirdi ama bu yaptığına erkek kardeşinin telaşlı sesiyle pişman olmıştu.
"Hyung.." Subin çabucak abisine ilerledi bu yüzden emeklemek en hızlı yol olmuştu.
"..alnın kanıyor."
"Ne?"
Bay Park,korkuyla yerinden kalkıp oğlunun yanına çöktü.Yüzünü avuçlayarak kanlanmış bandaja baktı.
"Ne kanı,ne oldu?"
Bayan Park endişe içerisinde Subin'in tarafına gidip oğlunun saçlarını geriye tarayarak yarayı iyice açık etti.
"Nasıl oldu bu?" Garam,üzüntüyle dudaklarını ısırarak sordu.
Jimin,hangi birine cevap vereceğini bilmediği için elini babasının bileğine koyarak gülümsemeye çalıştı.
"Önemsiz bir şey..gerçekten." ikna edici tınısıyla annesine baktı.
"..küçük bir sıyrık."
"Nasıl oldu,ne zaman?Biz oradayken yoktu." Bay Park,panikle bir yaraya birde oğlunun gözlerine bakıyordu.Titreşem gözbebekleri Jimin'in yutkunmasına neden olmuştu.
"Garam,banyodan ilk yardım çantasını getir kızım." oğlunun kolundan ve sırtından destek olarak ayağa kalkması için destek oldu Bayan Park.
"Gel önce değiştirelim."
Bay Park,eşine yardım ederek onu yerden alıp koltuğa oturttu.Hemen bitişiğine oturup sırtını ovuşturdu.Jimin,ona bakarak endişesini yok etmeye çalıştı.
"Baba,küçücük yara.Lütfen.." diyerek bu sefer annesine baktı.
"..telaşlanmanıza gerek yok."
Annesi,başını sağa sola sallayarak onu reddetti.Halbuki parmağına batan dikene tepkisiz kalmadıklarını biliyordu.
Garam'ın seri adımlarla annesinin yanına ulaşıp kutuyu vermesini omuzlarını düşürerek izledi.Saniyeler sürmeden alnından kalkan bandajı hissetti.Elinde olmadan yüzünü buruşturdu.
"Bir yere mi çarptın?Onlar mı yaptı?"
Babasının gittikçe artan endişesine karışan siniri hissediyordu.Bu sebeple dudaklarını birbirine bastırıp derin bir nefes verdi,eş zamanlı alnındaki serinlikle krem sürüldüğünü anlamıştı.
"Siz.."dedi,duraksayarak.Annesinin duran elini fark ettiğinde başını çevirdi.
"Siz gittikten sonra bayıldım.Yere düşmüşüm,çalışan tutmaya çalışmış ama kafayı yere çarpmışım.Bu kadar,baba lütfen gerçekten iyiyim."
Bay Park,donmuş ifadesiyle onu ikna etmeye çalışan oğluna bakıyordu.Jimin,onun elini tutarak gözlerini kırpıştırdı.Annesinin burnunu çektiğini işittiğinde hızlıca ona döndü.
"Anne.."
Bayan Park,yeni bir bandaj alarak oğlunun alnına yaklaşıp itinayla yapıştırdı.Hamile beden,pes ederek kız kardeşine baktığında Garam'ın elini ağzına kapattığını gördü.Muhtemelen ailelerinin nasıl bu vaziyete geldiğine inanamıyordu.
Babası suçlulukla sıkıntılı bir nefes vererek oğlunun şakağını öptü.Ardından ayaklanarak tek bir kelime etmeden salondan çıktı.Jimin,öylece kalakalırken annesi küçük şeffaf kutuyu kapatıp kalktı.
Beyaz tenli,ebeveynlerinin suçlular gibi uzaklaşmasını dolu gözleriyle izlerken erkek kardeşinin yanına oturup kollarını göğsüne sarmasını hissetmedi bile.
"Hyung.." dedi,üzgün sesiyle.Jimin,elini onun koluna koyarak okşadı.Ardından kız kardeşine bakarak titreyen sesiyle ufak bir açıklama yaptı,kötü hissediyordu.
"Biraz uyusam iyi olur."
⋆ ˚。⋆୨୧˚
16.32
Uzak,boğuk ama tanıdık melodinin gittikçe yaklaştığının sesi kulaklarına dolduğunda uykusu yavaş yavaş açılıyordu.Aynı anda kapı yavaşça aralanmıştı.
"Hyung."
Subin,elindeki telefonla içeri girip kısıkça ona seslendiğinde hamile beden yanağını yastığa sürterek başını çevirdi.
"Hm?"
"Telefonun çalıyor."
Jimin,yüzünü buruşturarak anlamsız birkaç mırıltı çıkarıp kramplarından sızlanarak arkasına döndü ve uykusuna devam etti.
"Hyungie.." dedi,sıkılarak Subin.Defalarca çalan telefonun artık açılması gerekiyordu.Abisi kabanının cebinde bıraktığı telefonunun bildirimlerinden ve aramalarından uzak mışıl mışıl uyuyordu ama seslere tahammül eden aile üyeleri bu ana kadar iyi sabretmişti.
"JJK diye,biri arıyor."
Beyaz tenliden bir süre tepki gelmedi ama bulanık zihnine ok gibi giren isimle gözleri aniden açıldı.Yavaşça sırt üstü uzanıp elini uzatarak esnedi.Subin,Tanrı'ya şükrederek telefonu ona verip koşa koşa odadan çıkıp kapıyı kapattı.
Jimin,bir gözünü aralayıp aramayı cevapladıktan sonra geri kapattı ve konuştu.
"Efendim?" cızırtılı derin sesini düzeltmek için yutkunarak genzini temizledi.
"Uyuyor muydun?Mesaj attım ama aktif değildin."
Karnının altına kayan battaniyeyi göğsüne kadar çekerek kapalı gözleriyle nefes verdi.
"Yemekten sonra yorgunluk bastı,biraz dinlendim.Bir şey mi oldu?"
"Hayır,sorun yok.Senden mesaj gelmeyince aramak istedim."
Arkadan gelen araba ve korna seslerini duyabiliyordu.Ailesiyle kalmak istese bile yalnız başına birkaç saat uyumak bile onu dikenlerin üzerinde gibi hissettirmişti.Jungkook ile uyumak için bile olsa kalkmalıydı.Gözlerini açarak tavana baktı.
"Aklımdan çıkmış,gelebilirsin şuan.Bende toparlanıp inerim."
Uykusuna geri dalma hayaliyle üstüne örttüğü battaniyeyi kenara attı.
"Tamam ama Garam ile birlikte."
Jungkook'un telkin eder gibi çıkan sesiyle yayvan bir gülümseme eşliğinde elini karnına koyup okşadı ve onu onayladı.
"Garam ile birlikte."
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro