୨68୧
⋆ ˚。⋆୨୧˚
12.04
Jimin,tedirginlikle birbirine geçirdiği parmaklarını sıkıp bırakırken alt dudağını dişleyerek eziyet ediyordu.Jungkook'un böyle bir karar almasını açıklamasına rağmen hala endişeliydi.
Göreceği kişiyle bir yakınlaşması olmuştu ki bunu ayrıntılarıyla değil yüzeysel kelimelerle Jungkook'a aktarmıştı.Öyle ki Mingyu'nun bu ayrıntıları açık edeceği düşüncesi tedirginliğini ikiye katlıyordu.
Kulaklarına ulaşan zil sesiyle ellerini hışımla ayırıp avuçlarını koltuğa bastırırken ayakta duran arkası dönük uzun bedenin sesli nefesini işitti.Onun duygularını düşünemiyordu,en yakın arkadaşı ve kızının babası ön sevişmeyle yakınlaşmıştı.Korkunçtu.
Jimin,yavaşça ayaklanırken karnının üstüne sıkışmış triko kazağını aşağı çekiştirip derin bir nefes aldı.Ardından salona giren çalışanın sesini duydu.
"Efendim,Bay Kim geldi." yaptığı bilgilendirmeden sonra saygıyla eğilip çıkarken içeri giren yapılı bedenle nefesini tuttu Jimin.
Mingyu,arkadaşını görmenin verdiği sevinçle gülümseyerek ona ilerleyecekken arkasındaki bedeni görünce ifadesi buz tuttu.Gözleri şaşkınlık ve anlamsızlıkla genişlerken irisleri iyiden iyiye belli olan şiş karna değdi.
"Sen.." diyerek zar zor konuştu.Kısa beden gözlerini indirerek başını eğdiğinde Mingyu parmağını kaldırıp onu gösterdi.Başını arkadaşına çevirirken Jungkook,kafasını sallayarak konuştu.
"Biliyorum.." dedi,arkadaşının şaşkın gözlerinden bile ne diyeceğini anlamış gibi karşılık verdi.
"Otur,konuşacağız."
Uzun beden,koltuğu göstererek arkasına dönüp Jimin'e oturması için destek oldu.Kısa beden,utancından kaldıramadığı başıyla dudaklarını birbirine bastırırken oturduğu yerde Jungkook'a doğru kaydı.Sığınacak başka kimsesi yoktu,şimdilik.
"Seni çok aradım.." dedi,Mingyu.Beyni hala allak bullaktı.Otururken bile koltuğa nasıl ulaştığını anlamamıştı.Aylar önce yakınlaştığı kişi şiş karnıyla en yakın arkadaşının bitişiğindeydi.
"Neden aradın?"
Jungkook,düz sesiyle tek kaşını kaldırmıştı.Cevabını biliyordu çünkü çocukluk arkadaşının her huyundan haberdi.Jimin'i araması için tek bir sebep vardı.Ona iyi bir gece vermiş olduğuydu,Mingyu onu tatmin ve memnun eden kişilere ikinci bir şans daha verirdi.
Düşünceleriyle birlikte dilini yanağının içine bastırıp dışarıdan tekinsiz bir görünüme büründü.Arkadaşı,müstakbel eşini arzulamıştı.
"Yani.." dedi,gevşek bir yan gülüşle.
"..bilirsin beni."
Jungkook,kaşlarını kaldırıp indirerek imayla başını aşağıya doğru birkaç kez salladı.Bir an kanı kaynamıştı,burnundan soludu.
"Jimin,benim kızımı taşıyor Mingyu." dedi,bariton bir sesle.Arkadaşının bundan sonra söyleyeceklerini iki kez düşünmesini hatırlamalıydı.Bu kelimler belli bir sınır olmuştu.
"Ne.." dedi,şok içerisinde kaşlarını çattı.Duyduğu cümle saçmalık ötesi gelmişti.
"Jungkook,emin misin?"
Jimin,gözlerini sıkıca kapatarak yutkundu.Bu hakaret gibiydi.Göz kapaklarının altında birikmeye başlayan sıcak yaşları hissediyordu.
"Düzgün konuş.." dişlerinin arasından öfkeyle tısladı.
"..tabii ki eminim." net bir sesle devam etti.
Mingyu,arkadaşından böyle bir tepki beklemediği için birkaç saniye yan yana oturan ikiliye bakıp ardından alayla gülüp arkasına yaslandı.
"Komik misin sen?Barda beni ayartmaya çalıştı,bu." son sözünü belli bir aşağılamayla bastırırken Jungkook sabırla gözlerini kapatıp açtı.
"Doğru düzgün konuşmak için çağırdım seni,bunun için ağzından çıkanlara dikkat et ve beni dinle gerizekalı.." derken,hışımla ayaklanmış arkadaşının üzerine gidiyordu.Ama bileğinden tutulmasıyla durup başını eğdi.Jimin,dolu gözleriyle telaş kaplı ifadesi eşliğinde ona bakıyordu.
Mingyu,olanları anlam veremeyerek izliyordu.Normalde küfürlü,argolu konuştuğu arkadaşının şuan ona uyarı niyetinde laf etmesi sinirini bozmuştu.
Uzun beden,bileğini çekerek beyaz tenliyle temasını kesip ellerini saçlarıma geçirerek ağzının içinden küfürler savurdu.Berbat bir seviyedeydi.Kazansa kaybedeceği bu seviye aynı zamamda kaybetse kazanacağı bir zaferdi.
Jimin,boşta kalan elinin kucağına düşmesiyle bakışlarını indirdi.Uyluğa düşen gözyaşlarıyla dudaklarını birbirine bastırdı.
"Dinliyorum?" derken,arkasına yaslanıp arkadaşının söylediklerine cevap verdi Mingyu.
Jungkook,ona bakarak derin bir nefes verip çenesini hareket ettirdi.Sinirleri alt üst olmuştu.Bunu nasıl aşacağını bilmiyordu.
"Jimin'le sizin yakınlaşmanızdan iki ay önce birlikte olduk,hamile kalmış.." kısa bir an duraksayarak hamile bedenin karnına baktı.Ardından tekrar arkadaşına döndü,genç adamın ağzı aralanmıştı.
"Yani..benimleyken senden..hamileydi?" beyni durmuş gibi tek tek konuştu.Sesine yansıtmadığı iğneleyici tını gözlerine ulaşarak tiksintiyle kısa bedene dönmüştü.
"Evet,zaten bunun farkındaydı.Her neyse bir ay öncesinde bana yazdı,hamile olduğunu söyledi ama inanmadım ve her yerden engelledim." ağzından çıkan kelimelerle bakışlarını etrafta gezdirdi.O zaman bunu yaparken gayet mantıklıydı,şuan anlatırken aptallık gibi duruyordu.
Mingyu,mimiklerini kırıştırarak ayakta duran bedene baktı.Dinledikleri hoşuna gitmiyordu.Arkadaşının böyle bir aksiyona dahil olacağını asla düşünmezdi.
"Öyleyse.." tekrar Jimin'e bakıp karnını inceledi.
"..şuan-nasıl?"
"İşte burada sende varsın." beklemeden yanıtladı Jungkook.Bir an önce konuşup halletmek istiyordu.Arkadaşının sorgulayıcı bakışlarının altındaydı.
"Ben ona inanmayıp siktiri çektikten sonra bana tekrar ulaşmak için seni kullandı.En yakın arkadaşlarımdan olduğun için senin sıklıkla gittiğin yerlerden birine gelmiş.."
Jimin,başını kaldırarak konuşan bedene bakarken yanaklarını sildi.Dudağının içini çekiştirerek yavaşça burnunu çekti,korktuğu konuşmaya yaklaşıyorlardı.
"..gerisini biliyorsundur?" uzatmamak için elinden gelenin fazlasını yapıyor,beklentiyle Mingyu'nun gözlerine bakıyordu.Herhangi bir cevap gelmeyince sıkıntıyla soludu.
"..seninle içmiş,bir odaya çekmiş sızmanı beklemiş ve telefonunu karıştırarak numaramı aldıktan sonra gitmiş-" Jungkook,hızlı hızlı üstünkörü konuşurken nefes dahi almadan sinirinin serileştirdiği sözleri arka arkaya dizişi arkadaşı tarafından engellenmişti.
"Anladım,sonrasını anlatmana gerek yok." diyerek kaşlarını çatıp burun kemerini sıktı genç adam.Nasıl bir oyuna geldiğini duymak moralini bozmuştu.
Jimin,bakışlarını sinirli bedenden çekip sephada gezdirirken ortama çöken sessizlik daha çok gerilmesine sebep oldu.Kalp atışları boğazına sıçrayıp kulaklarına ulaşmıştı.Kafasının içinde pompalanan kan damarlarına soğukluk veriyordu.
"Peki.." dedi,Mingyu.Yıllar gibi gelen birkaç dakikanın ardından sessizliği bozdu.
"..beni neden buraya çağırdın?"
Jungkook,aldığı soruyla derin bir nefes verip sabırla tavana baktı.Mingyu'nun ayaklanarak karşısına geçmesiyle bakışlarını indirip göz göze geldiler.
"Bir süre sonra Jimin ile medyaya düşeceğiz,senin bunu görmen kaçınılmaz olur.."
Arkadaşının,onaylayarak başını sallaması ve çatık kaşlarıyla devamını dinlemek için susmayı sürdürmesiyle konuştu.
"..Jimin'i yanlış bir şekilde düşünmeni istemiyorum.Her şeyin sorumlusu benim,onun etkilenmesine izin veremem.Onu kötü bir seviyede düşünürsen beni düşünmüş olursun,bunun için buradasın." sakin tınısıyla açık açık arkadaşına samimiyetle fikirlerini söyledi.
Mingyu,kısa bir duraksamanın ardından başını çevirip Jimin'e bakmıştı.Onunla yakınlaşmasının tek sebebi arkadaşı olması üzücüydü ama bebek gibi önemli bir faktör için yapılması Jimin açısından mantıklı ve son çare olarak görünmesi olasıydı.
Hamile beden,üzerindeki bakışları hissettiğinde Jungkook sanıp gözlerini kaldırdı.İrislerinin çakıştığı kişiyle kasılarak ellerini iki taraftan koltuğa bastırıp utançla kafasını eğdi.
Mingyu,ağır ağır başını sallayarak gözlerini arkadaşına çevirdi.Jimin'in kötü bir karakter olmadığını şimdi daha iyi anlıyordu.Zaten aylar önce onun masum tavrından ve saf bakışlarından etkilenmişti.Temiz yüzü kalbinin aynası gibiydi,bu nedenle peşine düşmüştü fakat güzel bedenin arkadaşının avuçlarına saklandığından bihaberdi.
"Haklısın,iyi düşünmüşsün.." diyerek silik bir gülümsemeyle konuşup elini uzattı.Jungkook bir süre onun eline baksa da daha sonra elini sarıp Mingyu'nun onu kendine çekip omzunu omzuna vurmasıyla gözlerini kapattı.
"..tebrik ederim."
Esmer beden,geri çekilerek belli belirsiz bir tebessümle başını salladığında elini sıkarak bıraktı.İçindeki kıskanç ve öfkeli duyguların en aza indiğini hissetti.Mingyu,onun çocukluğu ve dostuydu.Kolayca silip atamazdı.
"Kusura bakma,olayın iç yüzünü bilmiyordum.Üzgünüm." dedi genç adam,hüzünle bu sefer Jimin'e dönmüştü.
Kısa beden,kendisine yönelik olan sözlerle başını sağa sola sallayarak reddedip koltuktan aldığı destekle ayaklandı.
"Sorun değil." diyerek çatallaşmış kısık sesini düzeltmek için ard arda yutkundu.
Jungkook,elini çekerek arkadaşına baktı.Jimin için olan kısmı halletmişti ama kendisi için bir şey yapamamıştı.
"Biz.." dedi,hüsranla dostuyla göz gözeyken sustu.Mingyu,anlamışçasına gözleriyle onay verdi.
"Bir süre görüşmesek daha iyi olur." dedi,devamını getirerek.Öğrendiklerini sindirmesi için belli bir vakit gerekiyordu.
Jimin,kızarmış gözlerini dolduran endişeyle ikisine bakarken suçlulukla yutkunamamıştı bile.İki arkadaşının arasının açılmasına sebep olmuştu.Nefesi sekti,bu çok kötüydü.
Jungkook,başını sallayarak kollarını açıp arkadaşına sarılarak sırtını patpatladı.Aynı dostane hareketi bedeninde hissettiğinde geri çekildi.
Mingyu,daha fazla bir şey söylemeden sessizce geldiği girişe adımlayıp saniyeler içerisinde gözden kaybolurken ikili bir müddet konuşmadı.
Jimin,sebep olduğu durumdan sonra söyleyecek söz bulamıyordu.Bu yüzden uzun bedenin ağzından çıkacak herhangi bir söz bekliyordu.Ama beklediğini alamadı,Eunchae'nin neşeyle ve hayretle salona girmesi buna izin vermemişti.
"Mingyu oppayı gördüm,dağ gibi olmuş o kaslar nedir?Aman Tanrım,taş taş taş taş!"
⋆ ˚。⋆୨୧˚
11.27
"Tanrım.." diyerek,hülyalı hülyalı gülümserken omuzlarını düşürüp tuttuğu elin sahibine döndü.
"..şuraya oturalım mı biraz.." derken,eliyle az önce kapısından çıktıları doktor odasının yanındaki koltukları gösterdi.
"..bayılacak gibiyim."
Jimin,gülümseyerek başını sallayıp onun yönlendirmesiyle oturdu.Yanındaki adamın kulaklarına varan ağzıyla arada kıkırdayıp durması onun moralini biraz yükselmişti.
Dün Mingyu ile yüzleşmelerinden sonra araları açılmış gibiydi.Bir kelime konuşmamışlardı,hiç mesajlaşmamışlardı,öğle ve akşam yemeğinde Jungkook ona saniyelik bile bakmamıştı.
Gece onunla uyumaya geldiğinde ise kendisi çoktan yatmış olduğundan arkasına yerleşen bedene bakmamıştı.Sabah uyandığında yalnızdı fakat kahvaltıda Jungkook,heyecanlı ve mutluydu.
Doktor randevusu için duygularını göstermekten çekinmemişti.Şuan olduğu gibi..bu onu sevindirmişti.
"Şu kadarcık.." dedi,Jungkook.Elini kaldırarak baş parmağı ve işaret parmağı arasında küçük bir boşluğu Jimin'e göstermek için yan döndü.
"..böğürtlen kadar kalbinin sesiyle benim kalbime kastetti." yayvan bir gülüşle elini indirdi.
Kısa beden,ona katılarak elini ağzına kapatıp kısaca kıkırdadı.Onunla böyle bir mertebeye ulaşacaklarını hiç düşünmemişti.
"Tamam,doktor aylar önce kalp atışlarının sesini kaydedip bana attığında yine heyecanlanmıştım,kabul ediyorum ama böylesi çok ayrı bir boyut.Nefes bile alamadım,Tanrım çok güzel."
Parlak hareleriyle anlattıklarından sonra hamile beden ona tebessümle bakıyordu.Baba olmanın düşüncesi bile yanındaki bedene bu denli yakışıyorsa doğumdan sonrasını düşünemiyordu.
"Peki,kucağına alıp kulağını onun göğsüne yaslayıp kalbini dinlediğinde ne yapacaksın?" diyerek,düşüncelerinden doğan ihtimali dile getirdiğinde Jungkook'un ona bakan gözleri saniye saniye genişledi.
Merakla gerilen dudaklarını birbirine bastırıp kaşlarını kaldırırken uzun bedenin birden yerinden zıplayıp kafasını arkasındaki duvara yaslamasıyla şaşkınlıkla güldü.
"Bayılırım!" bağırmamak için aralık dişlerinin arasından şakıdı.Elini kalbime bastırdı.
"Olduğum yere yığılırım Jimin."
"Tanrı aşkına kızınla bir olup kalbime indirmeye mi karar verdiniz." sahte bir isyanla söylenip derin nefesler alıp verdi.
"Hayır.." sevimli bir şekilde cevap verip kıkırdadı.
Jungkook,onun gülüşüne bakarak meyhoş bir ifadeye bürünüp ayaklandı.Maskesini takıp şapkasını kafasına geçirirken kısa bedenin onu taklit edişini izledi.Jimin otururken yanına bıraktığı maskesini takıp beresini kafasından geçirerek ona uzatılan eli tutup destek aldı.
Ayağa kaldırıp kolunu beline sararak koridorda yürümeye başladığı bedeni özel polikliniğin arka kapısına yönlendirdi.Giriş ve çıkışları magazin bakımından güvenli olsa bile riske girmek istemiyordu.
Açıkçası,Jimin konu olunca hiçbir riske atlamak haddine değildi.
⋆ ˚。⋆୨୧˚
"Bu yönden mi gelmiştik?" diyerek,sorgulayıcı gözlerle geçtikleri yollara bakıyordu Jimin.
"Hayır,bu senin evine giden başka bir yol."
Tüm dikkatini yola vermişken yanındaki bedeni yanıtlamaktan çekinmedi.Kısa bedenin sessiz kalmasını şaşkınlığına vererek kavşağı döndü.
Hamile beden,anlamamışcasına başını çevirip onun yan profiline baktı,bir süre sonra araba yavaşlayarak durduğunda etrafa baktı.Işıklara gelmişlerdi.
Jungkook,bu fırsatı değerlendirerek ona baktığında gözlerini tekrar döndürdü.
"Ailenin yanına gitmek istemiyor muydun?" telkin ederek sorduğunda gözü trafik ışıklarına çarptı.Sarı ışık yandığı için tekrar eski poziyonuna geçip önüne baktı.
Tekrar hareket eden arabayla Jimin,mutlulukla parlayan gözleriyle dişlerini göstererek gülümsedi.
"İstiyorum.." sevinçle yerinde kıpırdanırken elini karnına koyup yolu izlerken devam etti.
"Teşekkür ederim."
Uzun beden,başıyla karşılık verirken avuç içiyle direksiyonu döndürüp sinyal vererek dörtyolu aştı.
"Ne demek.." mırıldanarak sustu.Birkaç dakika sonra Jimin'in sitesine yaklaştığını gördü.
"..Garam'a mesaj at,aşağı insin."
Kısa beden,hızlıca elini kabanının cebine atıp telefonunu çıkardı.Seri seri ekranı açıp sohbetlere girerken parmakları tıkır tıkır klavyenin üzerinde gezindi.
Jungkook,ileri bakmasına rağmen yan görüşüme çarpan hareketlere karşı yan bir gülümseme verip vitesi değiştirdi.
Birkaç dakika sonra araba durduğunda Jimin binaya bakıp omuzlarını düşürerek tebessüm etti.Evini özlemişti,dört gün boyunca uzaklaşması çok özleme yol açmıştı.
"Birazdan gelir.." diyerek,kapıya bakarken başını çevirip uzun bedene baktı.Jungkook,başını sallayarak sessiz kaldı.Beyaz tenli bunu fırsata çevirerek yutkundu.
"Ben..arkadaşın için özür dilerim.Böyle birşeye sebebiyet vereceğimi düşünemedim." suçluluk ve mahçup bir şekilde torpidoya bakıyordu.
Yanındaki bedenin emniyet kemerini çözme sesini işitince gerginlikle soludu.Çenesini nazikçe kavrayan parmaklar başını kaldırıp çevirdiğinde irkilerek esmer tenliye baktı.Jungkook olabildiğince yan dönüp ona sıcak bir tebessümle bakıyordu.
"Suçlu hissetme,olması gereken buydu."
"Ama o senin en yakın arkadaşın." başıyla reddederken beklemeden konuştu Jimin.Öylece kesip atamazdı,derin bir arkadaşlık söz konusuydu.
Uzun beden,kaşlarını kaldırıp indirerek elini onun yüzünden indirip karnına koyarak okşadı.Bunu ilk kez izinsiz yaptı ama Jimin umursamadı.
"Sizde benim ailemsiniz." gözlerini uzunca kırpıştırarak içtenlikle konuştu.
"Ama-"
"Bak Garam geldi." diyerek konuyu kapatıp kısa bedenin kemerini açtı.Jimin,iç çekerek şapkasını kafasına geçirirken mırıldandı.
"Bunu konuşacağız."
Kafasını çevirip baktığında Garam'ın sevinçle hoplaya zıplaya arabaya doğru geldiğini gördü.Kapıyı açtı.
"Konuşacak bir yanı yok Jimin,ailem için herkesi silerim."
Beyaz tenli hışımla başını çevirip ona hayretle baktığında Jungkook'un son derece ciddi olduğunu gördü.Konuşmak için dudaklarını araladığında elinden kopan kapıyla şaşırdı.
"Merhaba!"
Garam,neşeyle ciyaklayarak ikiliye kıkırdadığında Jimin,ona elini uzatarak bir ayağını kaldırıma koydu.
"Enişte sende gelsene?" merakla sorduğu sırada abisi tamamen inip kabanını düzelttiği için arabanın içine doğru eğilmişti.
"Sağol güzelim,biraz işim var.." dedi,gülümseyerek.Ardından başını indirip Jimin'e bakmak adına alttan bakarken konuşup muhatabından kısa bir baş onayı aldı.
"..abin bana mesaj attığında gelirim."
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro