Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

୨66୧

⋆ ˚。⋆୨୧˚

Kahvaltı masasında metal sesleri dışında sessizlik hüküm sürüyordu.Jimin,hala kasıntı bir şekilde ağzına attığı küçük lokmalarla bu ortama alışmaya çalışıyordu.

Gözleri ara sıra karşısında oturan genç kıza kayıyordu.Ona yaptığı itiraftan sonra Eunchae'nin neşeli tavrı eksilmemişti ama düşünceli olduğu barizdi.Bu düşüncelerin ne şekilde ve kime ulaşacağı hakkında bir fikri yoktu.

Jungkook'un kaçamak bakışlarını üstünde hissedediyordu ama tabağındaki kahvaltılıklar dışında hiçbir unsurla ilgilenmiyordu.

"Biliyor musun hayatım.." diyerek söze giren Bay Jeon,eşine yönelik konuştuğunda herkesin dikkatini kendine çekmişti.

Bay Hanwoo,gülümseyerek kocasına bakıp cevap bekler nitelikle kaşlarını kaldırdı.

"..madem oğlumuzun artık bir ailesi var.
" gözleri Jimin'e değdi.Hamile beden,çekinerek başını eğdi.Jungkook,anında gerildi ve elindeki kupayı masaya bıraktı.

"..eğitimini de bitirdi.Şirkete benimle gelebilir,diye düşünüyorum.Yavaştan işlerin başına geçsin."

Bay Hanwoo,yandan yandan oğluna bakarken Jungkook'un heyecanla soluduğunu gördü.Okuduğu bölümün mesleğini böylesine sevmesi onları öutlu ediyordu.Çocuklarını sırf kendi istedikleri doğrutusunda bir mesleğe zorlamamışlardı.

Eunchae,konunun kendisiyle alakalı olmasından kahvaltısına geri döndü.Jimin ise beklentiyle uzun bedene bakıyordu.Açıkçası,şirkete gitmesine pek sıcak bakmıyordu.Zaten beş aylık bir süre zarfından onun yanında değildi,şimdi doğuma iki aydan kısa bir süre kalmıştı ve yine olmayacağı düşüncesi onu kırıyordu.Kızlarının yanında tek tük kalması üzücüydü.

"Haklısın aşkım,bir yerden başlaması daha iyi olur." eşine katılarak gülümsemesini genişletip konuştu Bay Hanwoo.

Jungkook,bu karara karşı mutluydu.Hayalini kurduğu işi yapmak için hevesle bu günleri beklemişti.Şimdi ise istediğine kavuşmuştu.Parlayan hareleriyle Jimin'e baktı ama kısa beden ona tedirginlik dolu irisleriyle kaçamak bakışlar atıyordu.

Sevinçli ifadesi sekteye uğradı.Anlamsızca beyaz tenli çocuğu inceledi,beden dlini okumaya çalıştı ve anladığı kadarıyla bu durum onu memnun etmemişti.

Esmer tenli,boğazını temizleyerek sırtını dikleştirdi.Jimin'in tepkisine anlayış gösterdi.Bunca zaman yanında değildi,geçen iki hafta ise her saniyesinde destek olmaya çalışmıştı.İster istemez kendine alıştırmıştı ve şuan ailesiyle durumu kritik bir seviyedeyken babasının kararını birkez daha düşündü.

"Bugün mü?" diyerek başlama zamanının öğrenmek istedi,zorunlu değilse doğuma kadar beklemesinin bir sakıncası olmazdı.

Bay Jeon,ağzına attığı lokmayı ağır ağır çiğneyip keyifle bir kaşını indirip kaldırarak oğluna baktı.

"Bugün,yarın ya da ertesi gün..fark etmez.Kısa bir süre içerisinde şirkette olmanı istiyorum." net sesiyle konuşarak oğlunu bilgilendirdi.

"Bugün gelmem diye düşünüyorum,yarın ise doktor randevusuna gideceğim.Ondan sonrasını sana bildiririm baba." üstünkörü bir şekilde cevap vererek karar hakkında görüşünü açık etti.Babası onu onaylayarak başını salladı,acelesi yoktu sadece şimdiden oğlunu işe teşvik etmeyi doğru bulmuştu.

Jimin,rahat bir nefes alarak gözlerini kapatıp dişlediği dudağını serbest bıraktı.Jungkook'un onunla konuşup sonra net bir cevap vereceğini anlamıştı,gülümsememek için mimiklerini zorlukla bastırdı.

"Bekliyorum ama çok geçe kalma."

Babasını başıyla onaylayıp kupasını dudaklarına götürerek birkaç yudum aldı.Aklındaki detayları babasına aktarmakta bir sakınca görmüyordu.

"Baba aslında doğuma yedi hafta kalmışken Jimin'i yalnız bırakmak istemiyorum.."

Bay Jeon'un gözleri kısa bir müddet Jimin'e dönüp eşine baktı.Bu kabul edilebilirdi.Yüzündeki aydın ifade Jungkook'u rahatlatırken omuzuna yediği şaplakla yanına dönüp kız kardeşine baktı.Eunchae,ağzı dolu olduğu için isyan etmiyordu ama mızmızca mimikleri kasılmıştı.Hamile beden karşıdan izlediği manzarayla dudaklarını birbirine bastırdı.

"..ah,evet tabii ki annem ve Eunchae onu yalnız bırakmazlar ama henüz onlara karşı tam anlamıyla çekingenliğini yitirmiş sayılmaz."

Bay Hanwoo,başını sallayarak oğluna destek çıktığında eşi elindeki çatal ve bıçağı bırakıp çayını eline aldığı sırada konuştu.

"Peki,kararı sana bırakıyorum.Şirket olduğu yerde duruyor,istediğin zaman gelirsin."

Uzun beden,minnetle başını aşağı doğru sallayıp babasını onaylayıp Jimin'e döndü.Beyaz tenlinin ifadesi şimdi daha olumluydu.Mimikleri rahatlıkla gevşemişti.Bu esnada kolunu okşayan elle başını çevirdi,Bay Hanwoo şefkatli bir gülümsemeyle konuştu.

"Doğuma yedi hafta kalmışsa bizde torunumun odası ve hazırlıkları için geç kalmak üzereyiz,bence hızlıca başlamalıyız.Ne dersiniz?"

Jimin'in gözleri hülyalı hülyalı baygınlaşırken dudaklarında mayhoş bir gerilme meydana geldi,kalbi bedenine kan yerine heyecan pompalamaya başladı.Hafiflemiş gibiydi.Başını çevirip Jungkook'a baktı,kendisi gibiydi.Yüzündeki mimikler rüyası bir edayla kopmuş onu hayal dünyasına çekmişti.

"Ay,çok güzel olur!" genç kız,ikisinin yerine mutlulukla çığırdı,düşüncesi bile ortamdaki herkesi yumuşatmıştı.
"..Mor,Pembe,Lila.."

Eunchae'nin kafasında hesap yaparmış gibi konuşması ebeveynlerini güldürürken Jimin'in gülümsemesi taştı ve dişlerini ortaya serdi.Masanın altından elini karnına koydu,bu mevzu onu sevindirmişti.

"Öyleyse biz bunu Jimin'le konuşmaya başlayalım.." diyerek,yanındaki hamile bedenin tekrar ona bakmasını sağladı.
"..kahvaltını bitirdin mi tatlım?" tabağa bakarak sordu.Jungkook'ta yerinde hafif yükselerek onun önünü inceledi.

"Evet,efendim." başını sallayarak konuştuğunda Bay Hanwoo,yarı halde duran fincanını eline aldı.
"Çayımı içeyim,kalkarız." küçük bir yudum aldıktan sonra konuştu.

"Bak aklıma ne geldi.." aydınlanmış gibi şakıyarak herkesin ona bakmasını sağladı.

"..arka bahçemizin Sonbahar güzelliğini görmelisin,kesinlikle böyle bir estetiklik seni büyüleyecek."

Bay Jeon,dudaklarını birbirine bastırarak oğluna döndü.Jungkook'ta eş zamanlı babasına döndüğünde gülmemek için kendilerini kastıkları apaçıktı.Yüzleri kızarmıştı bile.

Jimin,heyecanlı duran adama hevesle başını salladığında Jungkook'a bakma dürtüsüyle görüşünü ona çevirdi ama gördüğü görüntü onu şaşırtmıştı.İfadesi sorgulama isteğiyle anlamsızlaşırken Eunchae,ikiliye göz devirip açıklama gereği duydu.

"Ah,Jiminie annem bir Peyzaj mimarı.Bahçemiz güzelse annem sayesinde,o yüzden işini övmeyi sever."

Bay Hanwoo'nun eşinin omuzuna vurduğu süre zarfında konuşan kızı dinleyen Jimin,parmağını kaldırarak oğluna salladığını gördüğünde tebessüm etti.Bu aralarında küçükbir  oyuna dönmüş mesele olmalıydı.

"Bu ikisi benim yeteneğini hazmedemiyorlar tatlım.." sandalyesini hafifçe itip ayağa kalkarken konuştu adam.

"..gel biz hava alalım,o sırada detayları konuşuruz."

Jimin,ayağa kalmak için harekete geçtiğinde hızlıca ona destek olup sözlerini bitirmişti.Kısa beden ayağa kalktığında üstünü düzeltip minnetle ona baktı.

"Tamam,ben üstüme kaban alıp geleceğim."

"Bekliyorum,burada.." onaylayarak konuştuğunda hamile beden masadakilere baktı.

"Afiyet olsun."

Bay Jeon'dan bir baş sallaması ve Jungkook'tan tebessümlü bir karşılık aldıktan sonra arkasına dönüp yemek odasının çıkışına yöneldi.Geldiklerinde koridorları biraz kafasında tuttuğu için kendine güvenerek odasına ulaşmayı hedefledi.

"Chae,sende gelsene.Senden sonra yeni değişiklikler yaptım."

Bay Hanwoo,beklentiyle kızına konuştuğunda Eunchae,başını sağa sola sallayarak onu reddetti.

"Ben biraz abimle konuşacağım anne.." abisine bakarak konuştuğunda ebeveynleri merakla ona baktı.Bununla birlikte Jungkook,anlamsızca yanına dönüp kız kardeşinin yüzünü inceledi.

"Bir sorun mu var?" ciddi sesiyle sorduğunda kardeşi kaşlarını kaldırıp indirdi.

"Hayır,öyle aynı şeyler.." ardından babasına gülümseyip annesine döndü.Tebessümle konuştuğunda ailesi duygusuna ortak oldu.
"..konuşmadan sonra yanınıza geleceğim,bir sürü renk önerim var."

⋆ ˚。⋆୨୧˚

11.06

Jungkook,elindeki tabak ve süt bardağı ile zar zor açtığı kapıdan içeri girdiğinde Jimin elindeki telefonu kapatıp uzattığı bacaklarını toplayıp oturmak için uygun bir poziyona geçti.

"Teşekkür ederim,tepsiyle daha rahat getirirdin." iki eli dolu olduğu için zorlanan bedene konuştu.

Jungkook,yatağa yaklaşırken aldığı öneriyle yerinde durup aydınlanmış gibi iki eline bakıp omuzlarını düşürdü.

"Kek soğumasın diye kaptığım gibi sana getirdim,aklıma gelmedi." utana sıkıla açıklama yaparak elindekileri komidine bırakıp yatağa çöktü.

"Sana havuçlu kek yaptırdım,hem mevsimi geldi artık.Bundan sonra bol bol sana yediririm." hevesli hevesli konuştuğunda kendisiyle gurur duyuyordu.

Jimin,komidinde duran atıştırmalıklara baktı.Kekin hala üstünde dumanı tütüyordu,bardağa baktığında başları buruştu.

"Süt mü o?" mimikleri kırışmamak için zor duruyordu.Hamilelik döneminde soğuduğu bir diğer içecek süttü.
"İçmesem?"

Jungkook,başını sağa sola sallayarak saniyesinde reddetti ve tabağı eline alıp çalışanlara ısıtmalarını söylediği süte uzandı.

"İçmelisin,hem kekten büyük bir parça yersen içtiğin sütün tadını bile almazsın."

Kısa beden,önüne uzatılan tabaktan bir dilim kek alırken kararsız bir şekilde bardağı kavradı.

"Ilıkmış.." keki ısırmadan önce bulduğu yetersiz bahaneyle kirpiklerinin altından uzun bedene baktı.

"Soğuk içersen midene dokunur,sıcakta dilini yakar.Biraz ısıtmalarını istedim."

Jimin,kendisi için düşünülen bunca detaya ihanet etmeyerek mecburiyetten bardağı dudaklarına götürmeden önce kekten biraz daha ısırdı.Jungkook'un dediği gibi kekten fazla yerse sütün tadı gelmezdi,belki.Maalesef,uzun bedenin onun daha çok kek yemesi için böyle bir kural uydurduğundan bir haberdi.

"Aslında ara öğününü bahane ederek seninle şu şirket konusunu konuşmaya geldim." diyerek karamsar tınısıyla konuya girdi Jungkook.Dakikalardır hamile bedenin sevimli sevimli kek yemesini izlemek cazipti ama hedefinden şaşmamaya çalıştı.

Jimin,duraksayarak dolu yanaklarıyla ona baktı.Birkaç saniye sonra başını sallayıp yarıladığı bardağı iki eliyle karnının üstünde tutarken kaşlarıyla tabağı gösterdi.

"Yesene sende.." ağzındakini yuttuktan sonra sordu.Uzun beden tebessümle reddetti.

"Un mahsülleriyle pek aram yok."

"Anladım.." beyaz tenli,mırıldanarak gözlerini indirip bardağındaki süte baktı.

"..ben-yani işini yapmanı elbette isterim.Mesleğini sevdiğini dışarıdan görmemek mümkün değil..." onun düşüncelerini merak eden adamı daha fazla bekletmeden söze girdi.Açıksözlülüğünü konuşturacaktı.Kafasını kaldırıp iri bademlere baktı,merakla parıldıyorlardı.

"..ama hemen başlamanı istemiyorum.." gözlerini kaçırdı.
"Buna hakkım var mı,bilmiyorum-.."

"Elbette var,bu konuda benim kadar hakkın olduğu için sana geldim.." kaşları çatılmıştı,net sesiyle konuştu.

"Ben sadece.." bardağı elleri arasında çevirdi.Söyleyeceklerinin farklı anlaşılmaması için doğru sözcükler seçmeye çalıştı.
"..üç gündür buradayım.Farklı bir yer,ev ve oda.Kolay alışan biri değilim,yerimi çok yadırgarım.Ve buraya alışmam için en büyük etken sensin.." mırıl mırıl fikirlerini açık etti.

Jungkook,silik bir gülümsemeyle onu dinledi.Bunu yapabildiği için tarifsiz bir sevincin içerisindeydi.Kolunu uzatıp elini şiş karna koyacakken durdu ve Jimin'e baktı,ela gözlerin kırpıştırılmasıyla aldığı onaydan sonra avucunu kızının evine yaslayıp okşadı.

"Peki,sen bana ve aileme..evimize alışana kadar burada..yanınızda olacağım.Rahat ol.." güvenini aşıladığı sesiyle tane tane konuştu.Jimin,kirpiklerinin arasından mahçup mahçup baktı.

"Üzüldün mü?Yani gitmediğin için.." sessizleşti,kelimelerinin devamı gelmedi.

"Hayır,tabii ki üzülmedim.Bak,hadi ama yüzüme bak.." diyerek gülümseyip elleriyle Jimin'in tombul yanaklarını avuçlayıp başını kaldırdı.

"Evet,işimi çok seviyorum.Mesleğimi yapmak için can atıyorum ama.." ela harelere gülümseyen irislerini sabitledi.

"..ailemi daha çok seviyorum,sizinle kalmak daha güzel.Şuan gitmeyeceğim için üzülmüyorum,yanınızda olacağım için seviniyorum."

Jimin,alt dudağını bilinçsizce büzerek ufak ufak salladığı kafasıyla onu onayladı.Jungkook'un odağı birkaç saniye alt dudağa kaysa bile hemen toparlanıp ellerini yavaşça çekti ve kısa bedenin yanında duran tabağı alarak kaldırdı.

"Son dilimleri soğuttun ama yemekten kurtulamazsın."

Jimin,dudaklarını yana büzerek bir dilimi alıp kabul etti.Bu konunun henüz kapanmadığını düşünüyordu.

"Bir aya kalmadan gidersin.." küçük bir yudum sütü ağzına alırken memnuniyetsizce çiğnedi.

Esmer beden,onun gözlerini bakarak omuz silkti.Beyaz tenlinin alışma sürecinin nasıl ve ne kadar süreceğini bilmediği için kesin bir onay veremezdi.

"Ben doğumdan önce gitmeyi mantıklı bulmuyorum,önümüzde iki aydan az bir zaman var."

"O kısmı merak etme,annen ve Eunchae her şeyle ilgileniyorlar.Her dakika yanımda olacaklar.." beklemeden cevap verdi kısa beden.

Jungkook,son dilimi Jimin'in eline vererek boş tabakla birlikte yataktan kalktı.Konunun kapanmasını istiyordu.

"Bunu bize zaman göstersin güzelim.." elindekini komidine bırakarak konuştu.Bu sırada Jimin,son dilimi yemenin peşindeydi.Uzun bedenin bakmamasından dolayı sütü içmeden keki hızlıca yuttu.Ve uzanarak yarısından biraz az kalan sütü komidine bırakmaya çalıştı.

"Hey ama bitirmedin.." anında Jimin'in elini tutup durdurdu.Öğün konusunda her geçen gün daha çok hassaslaşıyordu.

"Ama soğudu.." mızmızlanarak elini kavramış parmaklara rağmen bardağı bırakmaya çalıştı.
"..ya bırak içmeyeceğim."

Uzun beden,onun huysuzlaşmasından dolayı üstlemedi.Elini çekerek bardağın komidine bırakılmasını izledi.Jimin rahatlıkla arkasına yaslanıp karnını okşarken Jungkook ona tebessümle bakıyordu.Kısa süre sonra aklına düşen mevzuyla ifadesi cam gibi kırıldı,uzun zamandır düşünüyordu.

"Pekala.." diyerek,elini arka cebine atıp telefonunu çıkardı.Jimin,ona dönmüştü.

"Madem bu ana kadar hiçbir şeyi halledemedik.." diyerek,aile ve iş konularına vurgu yaptı.

"..bir şeyi halletmekle başlayalım." dedi ve kısa bedenin yüzüne bakmadan arkasına dönüp telefonunda bir numarayı arayıp kulağına götürdü.

Jimin,onun ses tonundan ve yüzündeki rahatsız ifadeden ötürü saniye saniye endişeyle dolarken bir eli kolyesine gitti.Ama Jungkook'un sesini duyduğunda kolyesi anında bir prangaya dönüşüp şiddetle nefesini kesti.

"Alo,Mingyu."

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro