୨64୧
+350 yorum🌻
⋆ ˚。⋆୨୧˚
15.07
Jimin,kurumuş boğazının yakıcı hissiyle burnunu kırıştırarak sızlanırken yattığı yerde kıpırdamaya çalıştı.Lakin etkisiz bırakılmış bacakları ve karnından sarılmış kollar onu engellemişti.
Berraklaşan bilinciyle gözlerini aralarken memnuniyetsiz bir şekilde bakışlarını indirdi.Arkasındaki şahsın onu bedenine hapsetmesi yetmezmiş gibi kulağının arkasına vuran nefesleri hassas noktasını uyarıyordu.
Durumundan rahatsız bir şekilde karnındaki elleri itmeye çalıştı.Terli bedenini hissediyordu ve boğucuydu.
"Uyanır mısın artık." mızmızca söylendi.Su içmeliydi ve lavabo ihtiyacı vardı.Ayrıca görünüşe bakılırsa tekrar duş alması gerekiyordu.Son haftalarda vaziyeti böyleydi,vücut sıcaklığı hep yüksekti bu nedenle günde üç-dört kez banyo yapması aşinaydı.
Dakikalarca küçük şaplaklar ve minik cimcikler attığı geniş ellerle kaslı kollar asla hareket etmedi.Dudaklarını içe kıvırarak kollarını ileri uzatıp karşı duvara bakarken boşvermişlikle mırıldandı.
"Acaba ben doğum yaptığım sırada uyanır mı?"
"Yok canım,o kadar değil."
Arkasından gelen boğuk kirli sesle gözleri genişlerken bacaklarının serbest kaldığını hissediyordu.Saniyeler içerisinde bünyesine yüklenen utançla dudağının içini ısırıp konuştu.
"Uyandın mı sen?" sahte bir hayretle sorarken bacaklarını biraz hareket ettirdi,her yanı tutulmuştu.
"Bir civciv kollarımı ve ellerimi gagaladığı için uyanmam gerekti." derken elleri şişkin karnı son kez turlayıp geri çekildi.
Jimin,duyduğu hitapla huysuzca kaşlarını çatarken vücudunundan kesilen temasla doğrulmaya çalıştı.
"Ama hakkediyorsun,ahtapotların takla atarak alkışlayacağı bir sarılma huyun var.Rahatsız hissediyorum." bıcır bıcır konuşarak oturur poziyona gelip bacaklarını sarkıttığında arkasındaki bedenin yattığı yerden kalktığını hissediyordu.
"Seni rahatsız mı ediyorum?" derken alındığını sesine yansıtmamaya çalışıyordu.
"Biliyorsun rahat uyuman için sana eşlik ediyorum,kafama göre sana yaklaşmam."
Jimin,yataktan destek alarak ayaklandığında duyduklarıyla yüzünü buruşturmamak için konuşan bedene döndü.
"Etmiyorsun,yaklaşımlarının amaçlarını biliyorum." esmer tenlinin gözlerine bakarak açık açık konuştu ve devam etti.
"Senden ya da dokunuşlarından rahatsız olmuyorum.Rahatsız hissediyorum,dedim.Çünkü son aylara doğru çok terliyorum ve anlarsın ki sıkı bir sarılmayla uyumak beni boğar." kaşlarını kaldırarak sözlerini bitirdiğinde uzun bedenin baş sallamasıyla onayını aldı.
"Anladım.." dedi,rahat bir nefes verdi.
"..daha dikkatli olacağım."
Beyaz tenli,kısaca başını sallayıp arkasına dönerek lavaboya adımlamaya başladı.Bu sırada küçük isyanı Jungkook'un algılarından kaçmadı ve küçük bir tebessümün yapısına zemin oldu.
"Yine duş alacağım,yine ve yine.Sünger oldum resmen."
⋆ ˚。⋆୨୧˚
15.55
Banyonun kapısını açarak odaya geçtiğinde kuruladığı saçlarını geriye tarayarak yatağa baktı.Jungkook,odada değildi ve yatak düzenlenmişti.Kısa beden,iç geçirerek komidine ilerledi.Su içmek için sürahiyi eline aldı,bardağı doldurup dikkatlice yatağa oturarak yudum yudum içti.
Boş bardağı komidine bıraktığı sırada gözüne çarpan telefonuyla duraksadı.Ağır ağır elini uzatarak aldığında ekranı açtı ve paneldeki bildirimlere baktı.Taehyung'un aramaları ve mesajları dışında kimse onu sormamıştı.
Alt dudağı elinde olmadan sarkarken şifreyi açıp aramalar kısmına girdi.Annesinin numarasını ekrana getirerek baktı.Uzun uzun inceledi,parmağı aramak için defalarca uzandı sonra geri çekildi.Tavana bakarak derin bir nefes aldı ve tuşa bastı.Operatör hızlıca bağlandığında numara çalmaya başladı.Birkaç kez aynı ses duyulduktan sonra meşgule atılan aramasıyla ekran kapatıldı ve yüzü düştü.
Gözleri yanmaya başlarken çenesi ufak ufak titredi.Destek almak için elini karnına koyarak okşarken derin derin nefesler alıyordu.Şuan ailesine darılmasının vakti değildi,aksine çabalamasının zamanıydı.Jungkook'un dediklerini hatırladı ve boğazını temizleyerek tekrar annesini aradı.
Bu sefer öncekini tekrarlamadı ve çalan telefonu yanıtlandı.Heyecanlarak yutkunup karnındaki elini çekerek boynundaki kolyesini tuttu.
"Anne,nasılsınız?" derken çekindendi ama karşılık almayı diledi.Ailesini ona sırt çevirmezdi,arkalarını dönerlerdi ama gitmezlerdi.
"İyiyiz,sen nasılsın?" diyerek karşılık verdi Bayan Park.Sesinin mesafeli ve düz oluşu oğlunun sessiz kalmasına sebep oldu.
Jimin,kırılan hevesiyle omuzlarını düşürürken parkelere baktı.
"Ben iyiyim,sizi merak ettim." sesine yansıyan hüzün,apaçıktı.Avucundaki kolyeyi sıktı.
"Senin evindeyiz.Baban,neden buradayız,diye biraz çalkalanıyor ama gitmeye niyeti yok.Panik yapma sen." düşünceli sesiyle yine oğlunu teselli ediyordu.Hamilelik psikolojisiyle oynayamazdı,bunun tehlikelerini biliyordu.
Kısa beden buruk bir gülümsemeyle kolyesini bıraktı ve elini karnına götürdü.
"Gitmeyin lütfen,beni yalnız bırakmayın." çaresizce mırıldandı.Böyle bir noktada ailesinden mahrum kalmak istemiyordu.
"Bunun ihtimalini bile düşünme,her şey düzelecek.Biraz zaman gerekiyor,kırgınlıklar zamanla geçmez ama zayıflar." anne yüreği el vermeyerek yine oğlunu güven verici sözleriyle sarıp sarmaladı.
Jimin,annesi görmese bile inançla başını ard arda salladı ve baş parmağıyla kolyesinin ucundaki aksesuarı okşadı.
"Teşekkür ederim anne.." burnunu çekerken minnetle konuştu.Ailesinin duygu anlayışının altından asla çıkamazdı.
"Garam ve Subin ne yapıyorlar?" dedi,merakla kardeşlerinin durumlarını sordu.Seul'e gelmek kardeşleri için ilk şehir dışı seyahatiydi,bu nedenle nasıl hissettiklerini bilmek istiyordu.
"Mutlular,kış tatilini değerlendirdiklerini düşünüyorlar." dedi,başka bir kente gelmenin asıl amacını unutmayarak Bayan Park.Oğlunun sıkıntıyla soluduğunu duydu.
"Umarım onlar için iyi geçer,en azından ikisi mutlu olsun." suçlulukla mırıldandı.Bu aşamada olmalarının tek suçlusu oyken düşünceli hali hiçbir etki etmiyordu.
"Anne.." dedi,sessiz kalan kadına seslenerek.Karşılık olarak cevap bekleyen bir mırıltı almıştı.
"..Garam'a anlattın mı?Yani..şey ben anlatabilirim." elini kolyesinden çekerek göğsünden aşağı sürtüp karnına koydu.
"Sence bu mümkün mü?" diyerek,annesi bıkmışlıkla yakındı.
"Oradan buraya tüm yol boyunca bizi darladı,sorular sordu durdu.Bende bu eve gelince mutfağa çektim anlattım." hayıflana hayıflana konuştuğunda Jimin yutkunmuştu.Kız kardeşinin bu konuyu ilişkilerine yanısıtıp yansıtmayacağını ölçüp tarttı.
"Ama merak etme,Garam aynı Garam.Abisinin delisi,anlattıklarım kulağına girmeden şakağına çarpıp bana dönmüş gibi,ne zaman abimin yanına gideceğiz,dedi."
Kısa beden,kırık bir gülümsemeyle karnını okşayıp kısa bir soluğu dudaklarından döktü.İçine su serpilmişti,anne ve babasının kırgınlığını Garam'ın desteğiyle aşabilirdi.
"Uhm,tamam ama.." duraksayarak düşündü.Sonra tek omuzunu kaldırıp indirerek devam etti.
"..o gelmeden ben oraya geleceğim,söylersin." diyerek,gelecek yanıdı merakla bekledi.
"Olur..söylerim." annesinin,kararsız bir şekilde konuşmasıyla dudaklarını yana büktü.Tek düşündüğü,ailesini bir daha Jeon malikanesine zorunluluk üzerine gelmesini engellemekti.Bunun sınıf farkını göze sokmak için bir belirti olduğunu varsayıyordu.
"Peki...o zaman ben seni daha fazla oyalamayacağım.." üzgün sesiyle aramayı sonlandırmak için son cümlelerini dizdi.Zaten annesinin ağzından penseyle laf alıyormuş gibi konuşma yapmaları onu iyice kötü hissettiriyordu.
"..ah şey,yemek yediniz mi?" son anda,telaşla sordu.Ailesinin sabah otobüsüyle geldiğini düşününce pek kahvaltı yapmadıklarıni ve öğle yemeğini de Bay Jeon'un davetini redderek yemediklerini göz önünde bulundurdu ve kendini daha fazla suçladı.Bunun bile sorumlusu oydu.
"Evet,burada yaptım bir şeyler ama pek boğazımızdan geçtiği söylenemez.." memnun olmayan sesiyle konuştu.
"Bu ev,mutfak ihtiyaçları..hepsi çok fazla ve lüks Jimin.Bunlar mı senin gözünü boyayıp bize gelmene engel oldu?Sen böyle bir çocuk muydun?Gözün yükseklerde değildi oğlum."
Jimin,duyduklarıyla donakaldı.Karnındaki eli sinirlerini yetirmiş gibi kayıp uyluğuna düşerken gözleri kamaştı.Genzi yandı,boğazı kurudu.Jeon Jungkook,zamanında ona 'zengin avcısı' iması yaptığında çok sert çıkışıyordu ama şimdi söyleyen kişi annesiydi ve karşılık dahi veremiyordu.Tüm yaptıkları bu ucuz hitabı gösteriyordu,yutkunamadı.
"Anne.." sesi kırılarak diline battı.Acıyla dudağını ısırıp gözlerini sıkıca kapattı.
"..sen-na..nasıl böyle düşünürsün?" gırtlağına dizdiği hıçkırıkları çivili zincir gibi boynuna sarıldı.
Bayan Park,karşılık vermedi.Söylediklerinin ağır olduğunu kulağına ulaştığında fark etmişti.Düşünmeden patavasızca konuşmuştu,anında pişman oldu.
"Oğlum.." çaresizce mırıldandı.
Jimin,hala duyduklarının şokundaydı.Bu yüzden başını sağa sola sallayıp duruyordu.Boştaki elini yatağa koyup avucunu bastırdı.
"Ben sizi yine ararım,kendinize dikkat edin." sesini düz tutarak hızlıca konuşup telefonu kulağından çektiği sırada annesinin sesini duymuştu beklemeden kırmızı tuşa bastı.Bu fazlasıyla kırıcı bir konuşma olmuştu.
"Sende.."
⋆ ˚。⋆୨୧˚
16.09
Sırtını yatak başlığına yaslamış iki eliyle kavradığı karnını okşayarak yatağın ucuna bakıyordu Jimin.Annesinin söyledikleri ok gibi kulaklarından girip beynine saplanmış ve onu derin bir baş ağrısına mahkum etmişti.Zaten alnındaki bandajın altında zonklayan yarası ayrı bir acı kaynağıydı.
Kapının tıklatılarak aralanmasıyla başını çevirip odaya giren kişiye baktı.Bay Hanwoo,zayıfta olsa sıcak gülümsemesiyle ona doğru adımlayıp yatağın yanına oturdu.
"İyi misin tatlım?"
Jimin,aldığı ilgili soruyla başını sallayarak bakışlarını indirdi.
Orta yaşlı adam elini uzatarak kısa bedenin alnındaki saçları geriye itti ve bandaja baktı.Hafif kanlanmış olduğunu görünce iç çekti.
"Jungkook,duş alacağını söyledi.Islandığından dolayı biraz kanamış,değiştirmeme müsaade et."
Hamile beden,bu detayı kaçırdığı için dudağını ısırdı.Bu yüzden alnının sızısı katlanmıştı.
"Tabii,üzgünüm akıl edemedim."
Bay Hanwoo,ayaklanmadan önce onun yanağını hafifçe sıkıp gülümsedi.
"Olabilir,insanlık hali." derken,diğer tarafta bulunan komidine adımladı,eğilerek ikinci çekmecesini açıp orta boy şeffaf kutuyu çıkararak eline aldı ve eski yerine gitmek için adımladı.
İlk yardım kutusunu yatağa bırakıp kapağını açtı.Jimin ona yardımcı olmak için bacaklarından birini sarkıtıp diğerini kırarak kendine çekti.Birkaç dakika içerisinde Bay Hanwoo,alnındaki bandı cımbızla tutup kaldırarak peçetenin içine koyup yarasına biraz krem sürdü bu esnada yüzü hafifçe buruşmuştu.Son olarak küçük bir pamuğu bandın ortasına yapıştırıp yaranın üstünü kapatarak kutunun ağzını kapattı.
"Bitti." gülümseyerek kutuyu eline alıp ayaklandı.
"Teşekkür ederim efendim." dedi,minnetle.Yoksa ıslak bandajı akıl edemeyerek saatlerce ağrısını çekecekti.
"Rica ederi-"
"Anne!"
Bay Hanwoo'nun sesini bölen bağırtı odanın dışından geldi hatta odanın epey uzağındaydı.Ama yinede endişe verecek kadar güçlüydü.Adam telaşla kutuyu komidinin üstüne bırakıp koşar adımlarla kapıya ilerleyince Jimin panikledi.
Birkaç manevrayla yataktan kalkarak odadan çıkmak için kapıya ilerledi.Jungkook'un o denli bir desibelle bağırması onu meraka boğmuştu.Bay Hanwoo'yu kaybetmemeye çalışarak onu takip etti yoksa kendisi kaybolacaktı.
Saniyeler içerisinde tanıdık gelen koridorları gördü,salona ilerliyorlardı.Rahat bir nefes verdiği sırada gözden kaybolan adamın sevinçli çığlığını duyunca irkilmişti.
"Eunchae!"
Jungkook'un kız kardeşi gelmişti.Panik dalgası başından aşağı düşercesine bedenini terk etti ve sesli bir nefes verdi.En azından daha fazla vukuat çıkmamıştı ve Jeon ailesi için güzel bir moral kaynağı gelmişti.Onların adına sevinerek gülümsedi.
Aile ortamlarına dahil olmayı uygun bulmayarak arkasına döndü ve odasına gitmek için yürümeye başladı.Ancak birkaç metre gitmeden salondan büyük adımlarla çıkarak koridora giren bedeni hissederek arkasına döndü.Jungkook,parlak harelerle ona bakıyordu.
"Jimin?Sen?" onu burada görmeyi beklemediğinden şaşkınlıkla sordu ama hemen sıyrıldı ve heyecanla ileri atılarak ince bileği kavradı.
"Her neyse hadi gel,kız kardeşimle tanış.Eminim çok iyi anlaşacaksınız." kendi kendine neşeyle konuşurken Jimin'i yanında alarak tekrar oturma bölümüne girdi.Kısa beden,utanarak kasıldı.
Kendisi geri çekilse bile Jungkook onu Jeon ailesinin ortasına sürüklüyordu.
"Sürpriz!"
Esmer tenli salona girer girmez sevinçle şakıyarak yanındaki bedeni iyice utandırdı.Elbette Jimin,geri kalmadı ve onun koluna vurdu.
"Oh!Aman tanrım!"
Eunchae,şaşkınlığını peşi sıra kovalayan mutluluğuyla seke seke çiftin yanına giderken iri gözlerinden neredeyse kalpler fışkıracaktı.Abisiyle böylesine güzel yakışan kişinin karnını görünce bayılacağını düşündü.Çok güzel bir görsel şölendi.
"Hala oluyorum!" ellerini çırparak hafif yerinde sıçrayıp arkasına dönerek ebeveynlerine baktı.
"Ben Eunchae ve sen çok güzelsin." elini uzatarak hayranlıkla konuştuğunda hamile beden yanaklarının ısındığını hissetti.
"Teşekkür ederim.." çekingen tınısıyla elini uzatıp genç kızın ince uzun parmaklarını sardı,uzun tırnaklarındaki tasarımlar göze çarpacak kadar güzeldi.
"..Jimin.Memnun oldum."
"Bende,bende çok çok hemde."
Eunchae,son derece neşeli tavrıyla kıkırdadı.Elleri Jimin'in karnına uzandı ama heyecanla geri çekti.
"Dokunabilir miyim?" neredeyse bağıracaktı.Çok mutluydu ve zıplayarak dans etmek istiyordu.
Jimin,zarif kızın böylesine tatlı ve güzel olduğunu tahmin edememişti.Evet fotoğrafını görmüştü ama kişiliğini bilmiyordu.Başını salladı,saniyeler içerisinde karnının ön tarafına konulan ellerle kafasını yan çevirip kaldırdı ve uzun beden baktı.
"Ay çok şirin~Bayılacağım şimdi şuraya..hala oluyorum resmen!" ciyak ciyak konuşarak yeğenini bulunduğu kısmı okşadı.
Ebeveynleri,onları tebessümle izlerken Jungkook kirpiklerinin altından kendisine bakan bedene gülümsedi ve kolunu beline sararak elini diğer taraftan karnının yanına koydu.
"AAA üzgünüm,üzgünüm.." bir anlık telaşla ellerini geri çekip Jimin'in elini tuttu Eunchae.
"...gel otur ayakta kalma."
Beyaz tenli şaşırarak ona bakarken birkaç saniye içerisinde kendini koltukta otururken buldu.Elbette,Jungkook bir yanına Eunchae diğer tarafına yerleşmişti.
"Ya seni bunaltmak istemiyorum ama çok tatlı duruyor.Kendime engel olamıyorum.." dedi,genç kız.Şişkin karnı okşayıp dururken hamile bedeni rahatsız etmek istemiyordu.
Jimin,hemen başını sağa sola sallayarak onu reddetti.Heyecanını kırmak istemiyordu,ilk defa hala oluyordu ve mutluydu.Buna engel olmak istemezdi.
"Sorun yok,rahat olabilirsin." mırıldanarak konuştu.Yanındaki beden kıkırdadı ve parmak uçlarıyla karnını mıncırır gibi yaptı.
"Ay yanaklarını düşündükçe çıldırıyorum."
Bay Jeon,kızının tutumlarını gülümseyerek izlerken eşi ara sıra kıkırdıyordu.Jungkook,gururla geriye yaslanmış ikiliyi izlerken ileri uzanıp kardeşinin yanağından makas alıp konuştu ve Eunchae'nin sevinçli bir çığlık atmasına sebep oldu.
"Merak etme,senin gibi yanaklı bir kız olacak."
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro