Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

୨63୧

⋆ ˚。⋆୨୧˚

13.47

Jungkook,yatağın yanına sürüklemiş olduğu koltukta otururken hüzünle uyuyan bedenin yüzünü inceliyordu.Elleri arasındaki yumuşak eli okşarken bir saniyeyi bile kaçırmıyordu.

Bir saat öncesine kadar yaşadığı yoğun korku ve endişe onu hissiz bir sakinliğe çekmişti.Gözleri bayık bir ifadeyle kaşları düşmüş halde Jimin'in yüzüne bakıyordu.

Yere yığılmış bedeninin yanına fütursuzca çöktüğünde kafasına sayısız darbe yemiş gibiydi.Kısa bedenin yüzüne baktığı an kafatası sarsılmıştı,alnından ince ince sızan kanın gözyaşlarına karışıp çenesine kadar indiğine saniye saniye şahit olduğunda ayak parmaklarından saçının teline kadar geçen ürperti vücudunu buza çevirmişti.

"Lanet olsun.." diğer elini ağır ağır kızının yuvasına götürürken alt dudağını içe kıvırıp sertçe ısırdı.
"..çok korktum,lanet olsun düşünemedim."

Eli yavaş yavaş küçük daireler çizdi.Endişesinden tam anlamıyla arınmış değildi.Jimin'in uyandığını ve onunla konuşmasını görmeden geçmeyecekti.

Ama kızı için sakindi,herhangi bir korkusu yoktu.Elbette,yarım saat öncesine kadar ölesiyle telaş içerisindeydi.Ta ki eve gelen doğum doktoru ve iki hemşireyle ruhunu teslim edeceği zorlu dakikalar başlamıştı.Özel makineleri ve ekipmanları getiren sağlık çalışanları Jeon ailesini odanın dışına alarak hamile bedenle ilgilendikten sonra olumsuz bir vurgu olmadığını bebeğin ve baygın bedenin iyi olduğunu söylemişlerdi.

Yalnızca fazla stres ve üzüntünün bu noktada olmalarının nedenleri olduğunu belirttikten sonra evden ayrılmışlardı.Bu talihsiz gelişme Jungkook'un Jimin'in duygularını daha çok ciddiye almasını sağlamıştı.

"Baba..." güçsüz,bilinçsiz bir fısıltı dolgun dudakların arasından firar etti.

Jungkook,hışımla ayaklandı ve beyaz tenlinin alnındaki bandaja değdirmeden eliyle saçlarını geriye çekti.

"Jimin,aç gözlerini güzelim.." sesi,temkinli bir yaklaşım için kısıktı.Ama içindeki duygular derin bir seviyede olduğu için uzun beden resmen yalvarıyordu.
"...beni duyuyor musun?Jimin.."

Hamile beden,başını ele geçirmiş ağrıyla mimiklerini kırıştırıp kısık mırıltılarla hayıflanırken ona seslenen kişinin kurduğu her cümle kafasının içinde defalarca yankı yaparak kaşlarını çatmasına neden oluyordu.

"Baba.." göz kapaklarını zorlayarak açmayı denerken zihninin her karışında olan kişiye sesleniyordu.Boştaki iki yandan çarşafı avuçlayarak kavradı ve sıktı,diğer eli ise ince parmakları kavradı.

Jungkook,iyice suçlu psikolojisine gömüldü.Ailesiyle yüzleşmesinin hem onu hemde kızını bu denli riske sokacağını akıl edememişti.Evet,Park ailesinin oğullarını hamile haliyle kucaklamasını beklemiyordu,gösterdikleri anlayışta beklediğinden fazlaydı ama Jimin'in hamile psikolojisi onlara muhtaçtı.Daha fazlasını istemişti ve alamamıştı,bu yüzden sağlığına kadar etkilemişti.

"Şşh,sakin ol.Jimin lütfen.." çaresizce konuştu esmer tenli.Ne yapacağını bilmiyordu.Endişesi tekrar nüksetmişti,bu yüzden ayaklandı ve koşar adımlarla kapıya ilerledi.Kapıyı açtığı gibi fırlayarak odadan çıktıktan sonra yatakta sızlanan bedeni yalnız bıraktı.

Bir süre sonra Jimin gözlerini açtı ve birkaç saniye tavana baktı.Başı feci bir şekilde zonkluyordu.Elini refleks olarak alnına götürdüğünde parmaklarına değen yumuşak bandajı hissetti ve duraksadı.Ardından olanları ve sonda bayıldığını hatırladı.

Panikle eli karnına gitti,diğer elini yataşa bastırıp doğrulmaya çalışırken inledi ve elini boylu boyunca karnında gezdirdi.Korkuyla hızlanan nefesleriyle üstündeki pikeyi kenara atıp yan dönerek bacaklarını sarkıttı.

Kapının açıldığını duyduğunda hızlıca başını kaldırıp gelen kişiye baktı.Buğulanmış gözleri iri bademlerle buluştuğunda omuzları çöktü.Jungkook elindeki tepsiyle heyecanla ona ilerledi.

"Nasıl hissediyorsun,ağrın var mı?" telaşla sorarken tepsiyi komidinin üstüne bırakıp Jimin'in önünde diz çökerek iki elini tuttu.

"Ben-bebeğim..o iyi mi?" ağlamaklı sesiyle korkarak sordu.Kendisini önemsemiyordu,kızı en önemlisiydi.Kalbi patlayacak gibi atıyordu.

"Evet,evet iyisin,iyisiniz.Sakin ol,ağlama artık lütfen."

Aynı paniğe bir daha kapılmamak için onu hızlıca onaylayıp bakışlarını kaldırarak tavana baktı.Gözyaşlarını geri göndermeye çalışırken çektiği zorluğu ellerini kavrayan elleri sıkarak belli ediyordu.

Jungkook,onun dikkatini dağıtmak için ayağa kalktı.

"Bir şeyler yemelisin,doktor sıkı tembih etti." derken pembe bir yalan söylemişti,yemek yemesi hakkında bir konu açılmamıştı ama Jimin öğününü yemediği için böyle bir ikna yoluna başvurmuştu.Kısa bedenin,hızlıca başını sallayıp sırtını yatak başlığına yaslamak için bir bacağını kendine çekip kırmasıyla başarılı olduğunu anlamıştı.

"Doktor geldi mi?" derken çipil çipil bakınıyordu.Jungkook,tepsiyi alarak oturup aralarına bıraktığında başını salladı.

"Ne dedi?" uzun bedenin chopstikleri kavrayan parmaklarına bakarken merakla sormaya devam etti

Jungkook,çubuklarına arasında hazırladığı lokmayı dolgun dudakların arasına sokarken kısa beden istemese bile iştahsızlığına rağmen zar zor çiğnemeye başladı.Kızı için yiyecekti.

"Stresten kaynaklı bir bayılma olduğunu söyledi." ikinci bir lokma hazırlarken keyifsizce konuştu.Jimin,iç çekerek sessiz kaldı ve tabaklardaki yemek bitene kadar ağzına uzatılan çubukları kabul etti.

"Bekle.." dedi,kısa bedenin iki eliyle kavradığı bardaktan su içişini engelledi ve ayaklandı.Komidinin üzerinde duran ilaç paketini açıp bir tanesini çıkardı.
"...aç elini."

Jimin,avucunu uzatarak bilinmezlikle ona bakarken Jungkook,ambalajın üstünden bastırıp alttan yırtılan yerden habın düşmesini sağladı.

"Vitamin mi?"

"Evet,doktor önerdi.Hemen aldırttım,aksatma sakın."

Eğilip tepsiyi alarak konuştuğunda beyaz tenli mecbur kalarak elindeki küçük tableti ağzına atıp suyla birlikte boğazından aşağı indirdi.

"Bırakıp geliyorum."

Odadan çıkmadan kısa bedene konuştuğunda aldığı baş sallamasıyla derin bir nefes verip kapıdan çıktı.Jimin onun ardından kapanan kapıya bakarken alt dudağını büzüp ellerini karnına sardı.

Ağlamak istiyordu ama kızını bir kez daha rahatsız edip tehlikeye atamazdı.Bilinçli düşünüp bilinçsizce gözyaşlarını akıtmak istiyordu.Ailesini çok kırdığının farkındaydı,güvenlerini kırmıştı.Aylarca yalan söylemiş,kocaman bir sır saklamıştı.

Gözleri tekrar dolu dolu olurken çenesi titremeye başlamıştı.Kendine hakim olamıyordu,duygularını kontrol edemiyordu.

"Annemler seni merak ediyor ama yorgun olduğunu söyledim,sonra gelmelerini rica ettim."

Jungkook'un içeri girişini,yatağa ilerleyişini ve konuşmasını zihnine yaptığı dalıştan dolayı kavraması uzun sürmüştü.Bu nedenle irkilerek başını kaldırdı.

Uzun beden,hızlıca yatağa oturup onun yüzünü panik içerisinde avuçladı.

"Ne oldu?Neren acıyor?"

Kısa beden,ellerini karnında çekip yüzünü tutan ellerin bileklerine koydu ve acı çekercesine mırıldandı.

"Kalbim acıyor.."

Esmer beden,bir müddet onun yüzüne baktı.Sonra durumun ailesiyle ilgili olduğunu anlayınca sıkıntıyla iç çekti.

"..şuan neredeler,Seul'de kalacak bir yakınımız yok.Busan'a mı dönecekler,beni bırakıp gidecekler mi?Gitmesinler lütfen,ben kendimi affettireceğim gerçekten-"

"Senin evindeler..."

Nefes nefes eli kolu bağlı şekilde konuşan bedenin yanaklarına düşen yaşlara bakarak tek nefeste konuştu Jungkook.Jimin,ona anlamsızca bakıyordu.

"Şoföre senin kaldığın eve götürmelerini söyledim,Taehyung'u aradım ailene anahtarı vermesi için biraz zaman ayırmasını söyledim.Hallettim ben,seni bırakmadılar.Bırakmazlar Jimin,sen onların göz bebeğisin.Kırgın olabilirler ama hâlâ annen ve babanlar."

Jimin,rahatlayarak ellerini kalın kollardan sürerek indirirken sesli bir nefes verdi.Islak yanaklarını silen parmaklarla iri bademlere baktı.Kimden teselli ve destek aldığını izledi,alayla haline güldü.

"Hepsi benim yüzümden,hepsi benim aptallığım.." yanaklarını kavramış elleri iterek yükselen konuştu.Jungkook,onun bu ani yükselmesini beklemediği için şaşkındı.

"Sana neden söyledim ki!Neden sana ulaşmak istedim ki!?Aileme söyleyecektim biraz şaşıracaklardı,kızacaklardı ama sonra bana ve kızıma sahip çıkacaklardı!Ama ben!?" derken,bağırıyordu.Sinirle ellerini saçlarına daldırıp sağa sola bakındı.

"Ben aptal gibi senin peşine düştüm!Sana söylemek neler neler yaptım!Ne kadarda aptalım.." bağırışları kademe kademe düştü,sesi mırıltılara dönüştü.

"...sen bil diye ailemi bir yana bıraktım.Onların bilmesi gerekirken.." ağlamaya başladı.Ellerini yüzüne kapatıp sarsılan omuzlarıyla yanaklarını ıslattı.

Jungkook,duyduklarını sineye çekip korkuyla ileri atılıp savunmasız bedeni kollarına hapsetti.Kritik bir noktadaydılar,Jimin bir baygınlığı yeni atlatmışken devamı gelmemeliydi.

"Kızımız için yaptın Jimin,kızımızı düşündüğün için çabaladın.Çünkü sen harika bir baba olacaksın,kızının diğer ebeveyninin eksikliğini yaşamaması için birçok zorluğa katlandın ama başardın.Her şey gibi bunu da başardın güzelim.."

Jimin,ellerini indirerek yüzünü yan bir şekilde onun göğsüne koyup söylediklerini usul usul dinledi.Ağlamaya devam ediyordu ama duyduklarının etkisini inkar edemezdi bu yüzden art arda başını salladı,onu onayladı.Her şeyi kızı için yapmıştı,hiçbir şeyi keyfi ya da macera amacıyla yapmamıştı.

"..ağlama artık,üstesinden geleceksin.Ailene biraz zaman ver,öğrendikleri şeyler basit değil.Bak ben öyle yapıyorum,babamın sinirinin yanından bile geçemiyorum.Ne dese yapıyorum,çünkü haklı.Yaptığımdan ders almam için böyle davranıyor,beni arkasında bırakmak istediği için değil."

Tane tane konuşarak göğsüne sığınan bedeni sakinleştirme çabasına girmişti.İşe yarıyordu,kısa bir süre içerisinde Jimin'i sakinleştirmeyi öğrenmişti.Bunun için gururluydu,çünkü iki kişinin sağlığı için yapıyordu.Sıcak elleri beyaz tenlinin sırtını okşuyordu.

Geçen dakikalar sonrasında kısa bedenin önce sesi sonra gözyaşları kesildi.Jungkook,ıslak tişörtünden tenine vuram düzenliği serinliği hissediyordu.O an anladı ki hamile beden uyuyakalmıştı.Mayhoş,silik bir gülümsemeyle ellerini yavaşça çekip Jimin'i ağır ağır arkaya yatırdı.Bacaklarının altında kalmaması için bir eliyle baldırlarından tutarak uzandırdı.

Poziyondan dolayı kendisi üstte kalmıştı.Mışıl mışıl uyuyan bedene bakarken buruk tebessümüyle eğilip kızarmış burnunun ucuna kelebek öpücüğü bıraktı.Ve umutsuz sesiyle fısıldadı.

"Benimde kalbim acıyor Park Jimin.."

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro