୨62୧
+350 yorum🌻
⋆ ˚。⋆୨୧˚
Bay Jeon'un önden girdiği oturma odasındaki kasvetli ortam saniyesinde Jungkook'un radarına takılmıştı.Gözleri hiç şaşmadan hamile bedeni gördüğünde telaşı katlandı.
Jimin,annesi tarafından oturduğu koltukta elindeki telefonla arkası dönük olan babasına bakıyordu.Göz kapakları kızarmıştı,yanakları ıslakken çenesi ufak ufak titriyordu.
Konuşmanın iyi veya kötü başladığını bilemezdi ama tatlı bir sonuca bağlanmadığı barizdi.Jungkook,karşı koltuk takımına yerleşen ailesini takip etmeden kısa bedenin yanına ilerledi.
"İyi misin?"
Jimin,onu duymuyor gibiydi.Gözleri sadece babasındaydı.Bugüne dek ailesinin kırgınlığıyla sınanmamıştı.Onları hiç hayal kırıklığına uğratıp üzmemişti.Şimdi ne yapacağını,onların kalbini nasıl onaracağını bilmiyordu.Öte yandan yaklaşan doğumu ve sınavı vardı.Hiçbir şey bilmiyordu.
Uzun beden,sorduğu sorudan sonra beyaz tenlinin yanaklarına akın eden sessiz ama acı gözyaşlarıyla panikle annesine ve Jimin'e baktı.
"Jungkook,buraya otur." babasının düz sesini işittiğinde birkaç saniye kıpırdamadı.Jimin'in yanına oturmak istiyordu ama ailesi burdayken emin olamıyordu.Bayan Park'ın oğlunun yanaklarını tekrar ve tekrar silmesiyle esmer tenli biçare Bay Jeon'un dediğini yaptı ve ebeveynlerinin yanına yürüdü.
"Bay Park,ne düşünüyorsunuz?"
Jungkook'un babası ayakta duran ve elleriyle yüzünü sıvazlayan adama bakarak konuştuğunda ne denli bir duygu karmaşası içerisinde olduğunu anlıyordu.Zira oğlunun,dakikalar önce anlattığı gerçekler onu aynı girdapta döndürüyordu.
"Oğlumun böyle önemli bir şeyi saklarken neden ailesine güvenmediğini düşünüyorum.Düşünüyorum ama elle tutulur bir sebep bulamıyorum.Çok mu katı,çok mu baskıcı ebeveynleriz?" kırgınlıklıkla konuşuyordu Bay Park.Kollarını öylece iki yanına bırakırken haline ağlamamak için yaşından utanıyordu.
Bay Jeon,iki parmağıyla ovaladığı zonklayan şakağını rahat bırakıp eliyle tekli koltuğu gösterdi.
"Lütfen önce oturun.." dedi,teşvik edici misafirperver bir sesle.Kendisi de aynı konuyu düşünüp düşünüp bir çıkışa varamıyordu.Bay Park,iç çekerek gösterilen yere oturduğunda oğlunun onu izlediğini hissedebiliyordu.Jimin,suçlulukla babasını düşürdüğü hali izlerken kendi hodbinliğinde boğuluyordu.
"..bende öyle düşünüyorum." derken,adamın düşüncelerine katılarak sözlerine devam etti.
"Böyle bir şekilde bir araya gelmelerine bir diyeceğim yok,kaderleri böyle yazılmış ve yaşanmış.Bunu inkar edemeyiz.."
Jungkook,babasına gerçekleri anlattıktan sonra Bay Jeon daha emin konuşuyordu.En azının doğrunun ışığında ilerleyip gerçekleri konuşacaklardı.Yalanın karanlığında hakaretler uçuşmayacaktı.
Bay Park,başını sallayarak onu onayladı.Bu konuda ters düşünmüyordu,olan olmuştu.Sadece olanların ailelerden gizlenmesi asıl ve tek sorundu.
"..ama şöyle bir unsur var ki Jimin,saklamak istememiş.Size söylemeye yüzü tutmasa bile bana anlatmayı birkaç kez denemiş.Lakin oğlum karşı çıkmış.." tane tane anlattıklarından sonra Bay Park,oğluna bakmıştı.
Jimin,gözlerini kaçırarak ellerine indirmiş ardından karşısında oturan uzun bedene kirpiklerinin altından bakışlar atmıştı.Gerçekleri bu kadar ayrıntılı anlatacağını düşünmemişti.
"...kendinde bir şeyleri kendisi halletmek istemiş,bu sorumluluğu sırtlamak ve halletmek istemiş."
Bay Jeon,her açıdan düşündüğünde empati duygusuyla yaklaşım sergilediğinde sonuçlar bu şekilde çıkıyordu.Muhatabı olan adamın bu sefer oğluna baktığını gördü.Jungkook,başını eğmişti.
Jeon Jungkook babasının karşısında bile yapmadığını kızının taşıyan bedenin ailesine karşı yapmıştı.En başında Jimin'i ve kızını yanına alarak ilerlediği yol çıkmaza çıkmıştı ama aileleri onları kurtarmıştı.
"Hata yaptım,affedin lütfen..." diyerek pişmanlıkla söze girdi.Üzerindeki bakışlar artmıştı.Bayan Park,dolu gözleriyle genç adama bakarken Jimin başını kaldırarak onu izlemişti.
"..biliyorum bu kolay olmayacak ama elimden gelen her şeyi yaparım.Jimin ve kızım için ne gerekiyorsa fazlası için çabalayacağım."
Bay Park,başını aksi yöne çevirerek herkesle göz kontağını keserken derin nefesler alıyordu.Bayan Park,torununun cinsiyetini yeni öğrenmenin sevinci ve hüznüyle bulanık görüşüyle oğluna dönüp sırtını okşarken burukça gülümsedi.
"Bay Park,kırgın hatta kızgın olduğunuzu biliyorum.." dedi,Bay Hanwoo.Konuşmaya ilk kez dahil oldu.Tekli koltukta oturan adam başını iki kez sağa sola sallayarak onu reddetti,oğluna kızgın değildi.Jimin,kararlarını verebilecek bir yaştaydı,tercihleri için ona kızacak değildi.Karşısında çocuk yoktu ama kırgınlığını saklayamıyordu.
"..ama bize her zaman olduğu gibi çocuklarımızın doğrusunun yanında durmak düşer.Şuan onları desteklemek dışında elimizden bir şey gelmez,ha eğer desteklemesek bile bu hiçbir şeyi değiştirmez.." derken,yanında olan oğlunun dizini okşadı.
"...Jungkook,Jimin'in yanında olmaya,torunumuza babalık yapmaya devam edecek."
Bay Park,torunu için duyduğu sahiplik hitabıyla kaşlarının gevşemesine engel olmadı.Onaylayarak başını salladı,diyecek bir şey yoktu.Her şey olacağına varıyordu.
"Elbette,gönül isterdi ki Jungkook,oğlunuzla birlikte bu güzel haberi size vermek için Busan'a gelseydi.." düşünceli sesiyle hassas bir noktaya değindi Bay Hanwoo.Geniş düşünce ve anlayış konusunda eşinden geri değildi.
"...ama oğlum henüz bir hafta önce yurt dışından döndü,7 aydır Amerika'da eğitim görüyordu.Ve tahmin edersiniz ki öyle her yere gidemiyoruz."
Bay Park'ın kaşları çatıldı.Bakışları hışımla oğluna dönerken yüzü kasılmıştı.Gözleri bir oğlunun karnına birde yüzüne bakıyordu.
"Oğlunuz 7 aydır bu ülkede değilse,benim oğlum hamile haliyle nasıl bu günlere geldi?Yalnız mı bıraktınız onu?Böyle bir yükle tek mi kaldı?" dedi,ardı sıra.Kolay sinirlenen biri değildi ama şuan öfkesinin yavaş yavaş kaynadığını hissediyordu.
Bay Jeon,yutkunarak yakasını çekiştirirken Bay Hanwoo,sessiz kaldı.Şuan alacakları tepki kesinlikle yersiz değildi.
Jungkook,bakışlarını kaçırırken Bayan Park,anlamaz gözlerle karşısındaki aileye bakıyordu.Böyle bir şey yapmış olamazlardı.Ailesi yanında olmayan ilk hamileliğini yaşayan tecrübesiz bir insanı yalnız bırakmayı kendilerine yakıştıramazlardı.
"Baba.." Jimin,burnunu çekerek boğazını temizlemişti.Burada dahil olma gereği duydu,yoksa şimdiye dek alevlenmeyen konu büyük bir yangına dönüşüp hepsini yakacaktı.Özellikle karnında dört dönüp duran kızını ve alt bedenindeki kramplar onu kül ederdi.
"...elbette,bana destek oldu.Eğitimi mecburi olduğu için yanımda olamadı ama her günün her saati benimleydi.." dedi Jimin,gözleri parkelerin çizgilerinde dolanıyordu.Aylarca mesajlaşmalarına atıfta bulunmuştu.
Bay Park,oğlunu dinlerken sinirlerinin yatışmasına ifadesinin yumuşamasına karşı koyamıyordu.O kadar savunmasız ve naçar duruyordu ki elinde değildi.
"..ev,fatura,yiyecek,giyecek hepsi için bana fazlasıyla destek oldu.Özel poliklinik doktorunu ayarladı,hep aradı sordu." yanaklarını silerek ağır ağır konuşurken annesinin duran elleri onu tedirgin ediyordu.
Onun susmasından sonra ortam ürkünç bir sessizliğe hakim oldu.Bay Park,aldığı cevaplarla tatmin olmamıştı.Jeon ailesi konuşmak için bir atakta bulunmadı.O sırada salona giren ve saygıyla eğildikten sonra konuşan çalışan herkesin odağı olmuştu.
"Efendim,masa hazır."
Jungkook'un bakışları anında beyaz tenliyi buldu.Birkaç saniye arayla yüzünü buruşturduğunu izledi.Endişeyle dilini yanağının içine vurdu.Jimin'in açlığı anında ağrısı olurdu.
"Takdir edersiniz ki yemeği beraber yiyelim."
Bay Jeon,ayaklanarak misafirlerini öğle yemeğine davet ettiğinde herkes birkaç saniye içinde kalkmıştı.Kimsede iştah olmadığı çok açıktı.
Bay Park,ağrıyan başını sağa sola sallayarak onun nazik davetini reddetmişti.Dünden beri yaşadığı duygular onu yemeden içmeden uzaklaştırmıştı.Önceki günün akşamı telefondan oğlundan aldığı istekten sonra bir damla su bile boğazından geçmemişti.Şimdi her şeyin üzerine yemek yiyemezdi.
"Sağ olun ama biz gitsek daha iyi olacak,tüm bu öğrendiklerim boğazıma dizildi zaten."
Jimin,panikle babasına bakarken gitmeleri düşüncesi gözlerinin genişlemesine sebep olmuştu.Hışımla yanında duran annesine bakarken başını sağa sola salladı.
"Sizi çok iyi anlıyorum Bay Park ama daha konuşacak çok şey var.Sonunu bir yere bağlamalıyız."
Jungkook,kısa bedene titreyen gözbebekleriyle bakmaya devam ederken kendini tutamadı ve ailesinden uzaklaşıp Jimin'in yanında gitti.Bay Park,yan yana duran ikiliye baktı.
"Sonu belli zaten,evlenecekler."
Kısa beden,sessizce ağlarken babasına muhtaç gözlerle bakarken elini kavrayan ince parmakları sıktı.Çok yoğun hissediyordu,kulakları uğulduyordu artık.
"Orası öyle tabii ama bu şekilde gitmeyin.Misafirimiz olun."
Bay Jeon,orta yaşlı adamı bu halde göndermemek için her şeyi yapıyordu.Şuan çok kötü hissettiğini biliyordu,yalnız kalmasını istemiyordu.
"Hayır,teşekkür ederiz.Emin olun biraz uzun uzadıya düşünmek daha iyi olacak."
Bay Park,bunalarak konuşuyordu.Biraz daha oğlunun ağlayan formuna baksa ağlamasına sebep olsa eşlik edecekti.
Bu yüzden Bay Jeon,zorlamadı.Kabullenerek başını salladı ve eliyle salonun çıkışını gösterdi.
"Kapıya kadar eşlik edelim.." hoşgörülü bir şekilde misafirlerine öncelik verirken çalışana döndü.
"..çocukları getirmelerini ilet."
Bay Park,endişeyle girdiği salondan kalp kırıklığıyla çıkarken eşi onu takip etmek için oğlundan uzaklaştı.Jimin,başını sağa sola sallayarak annesinin eline atıldı ve tuttu.
"Anne lütfen.." gözyaşları hızlandı,başının döndüğünü hissediyordu.Nefes almakta zorlanıyordu.
Bayan Park,oğlunun saçlarını okşayarak kulağının arkasına itip ıslak yanağını sildikten sonra eşinin arkasından gitti.Jungkook'un ebeveynleri seri adımlarlar ortamdan çıktıklarında Jimin,hıçkırıklarına boğularak ağlamaya başladı.
Uzun beden gözlerini sıkıca kapatarak onu göğsüne çekerken sırtını ve ensesindeki saçlarını okşadı.Jimin,onun tişörtünü avuçlarının içerisine alarak sıkarken gözyaşlarını peşi sıra serbest bıraktı.
"Jimin.." sesini iletmeye çalışarak siyah tutamlara doğru konuştu.Kısa bedenin hıçkırıkları her geçen saniye desibel kazanıyordu.
"..bana bak.." geri çekilerek beyaz tenlinin yüzünü kavradı ve gözlerine baktı.
"..beni dinle tamam mı?"
Jimin,ona bakarken şiddetle titreyen çenesini durdurmaya çalışıyordu.Karnının altındaki sızılar iyiden iyiye canını yakıyordu.
"Ailen seni geride bıraksa bile sen onlara koşacaksın.Çünkü çabalaman gereken bir noktadasın,şuan burada durup ağlama gözyaşlarını durdur ve onların peşinden git.Anlıyorsun beni değil mi?"
Birkaç saniye esmer tenlinin gözlerine baksa da sonra başını sallayıp hızlı hızlı gözyaşlarını silmeye çalıştı.
"Şhh.."
Jungkook,başparmaklarıyla ıslak yumuşak yanakları silerken onu yatıştırmaya çalışıyordu.
"..gidelim mi?"
"Evet.." beklemeden çatallaşmış sesiyle cevap verdi Jimin.Yüzündeki eller indikten sonra bir elinin kavrandığını hissetti.Ardından uzun beden,onunla birlikte el ele salonun çıkışına ilerleyerek evin büyük kapısına yöneldi.
Birkaç dakika sonra büyük kapıya ulaştıklarında Jimin'in ailesi oradaydı.Kardeşleri henüz gelmemişti,Bay Jeon onları fark ederek oğluna konuştu.
"Sizi yalnız bırakalım.." diyerek özel alan tanıyıp Bay Park'a döndü ve elini uzattı.
"Tekrar bekliyoruz,kendinize iyi bakın."
Bay Park,uzatılan eli tutarak başını salladı.
"Sizde,çok teşekkür ederiz." karşılık verdikten sonra Bay Hanwoo ile el sıkışıp vedalaştı.Bayan Park,iri yarılı adamla başıyla vedalaşırken ona sarılan zarif beyfendiyle karşılıp verip burnunu çekti.
"Kendinize iyi bakın,merak etmeyin her şey iyi olacak."
Bay Hanwoo'nun moral konuşmasıyla başını sallayıp gözlerini kırptı.
"Tanrı'nın izniyle,sağlıkla kalın."
Ebeveynleri girişten uzaklaşarak malikanenin içine girdiklerinde Jungkook,saygıyla eğilip konuştu.
"Kendinize iyi bakın efendim,geldiğiniz için teşekkür ederim."
Bay Park,başıyla onu onayladıktan sonra uzun beden Jimin'e son bir bakış atarak ortamdan çıktı.Kısa süre sonra tiz bir ses duyuldu.
"Aman tanrım,oppa!"
Jimin,kız kardeşinin sesiyle dış kapıya çıkan bir diğer koridora dönerek dudaklarını büzdü ve ona koşan bedene kollarını açtı.
Garam, şaşkınlıkla yavaşlasa bile durmadı ve sıkı bir sarılma planını iptal ederek yumuşak bir şekilde abisinin kollarının arasına girdi.Karnına değen şişkinlik onu şok etmişti.
"Çok özledim senii.." derken özlemle mırıldandı.Aylardır dostunun,sırdaşının sıcak kucaklamalarından uzaktı.Abisine her zaman hayran olan biri için aylar çok acımasız geçmişti.
"Bende seni balım.." hasretle ağlayarak kız kardeşine iyice sarıldı.En azından ailesi ondan sıcak kucaklamaları sakınmamıştı.
"..ve ve ben teyze oluyorum!" geri çekilerek şişkin karna bakıp ellerini yavaşça üstüne koyarken sevinçle çağırdı.
"Sürpriz mi yaptın bize.." parlak hareleriyle abisine bakarken mutluluğu güzel yüzünü parlatmıştı.
Jimin,sessiz kalarak babasına ve annesine döndü.Bay Park,başını çevirerek yüzünü sakınırken eşi oğluna kırgınlıkla bakıyordu.
Garam,abisinin ebeveynlerine dönmesiyle anlamazca başını çevirirken annesinin önüne gitmiş erkek kardeşini gördü.Subin,genişlemiş çipil gözleriyle şiş karna bakıyordu.
"Subin,gelsene buraya bak dayı oluyorsun.."
Garam,neşeyle abisinin elinden tutup ailesinin yakınına götürürken Subin başını çevirip kaldırarak annesine baktı.
"..mutlu olmadın mı?"
Ablasının gülümseyerek sormasıyla küçük çocuk bu sefer babasına baktı.Bay Park'ın abisine bakmamasına dudaklarını yana büktü.
"Annem ve babam neden mutlu değil?"
Subin'in çocuk aklıyla merakla sorması Garam'ın kaşlarının çatılmasına sebep olmuştu.Ebeveynlerine anlamsızca bakarken abisine döndü.Gözyaşlarının olduğunu görünce konuya detaylıca yaklaşmadığını fark etti.Uzun zaman sonra abisine kavuşması düşünme fonksiyonlarını kapatmıştı ama şuan anlıyordu.Çok büyük sorunlar vardı.
"Şey,Subin-ah.." derken,her şeyi bir kenara bırakıp kardeşi için geçerli bir sebep bulmaya çalıştı.
"..onlar büyük,mutluluklarını bizim gibi zıplayarak ya da bağırarak belli etmezler.Bilmiyor musun?" gülümseyerek kaşlarını kaldırırken çocuk bir süre ona ve abisine baktı ardından ikna olmuşçasına annesine döndü.Bayan Park,gülümsemeye çalışarak başını salladığında Subin kıkırdayarak öne atılıp abisinin karnına kısa kollarını sardı.
"Hyungie.." şirince mırıldanıp yanağını yuvarlak daireye sürttü.
"Prensim.."diyerek erkek kardeşinin omuzlarına bir kolunu sarıp diğer kolunu kafasının arkasından döndürerek saçlarını okşadı.Bu sırada kız kardeşine minnetle bakıyordu.
Garam,kollarını bağlayarak küçük bir tebessümle abisine bakarken bu sefer düşüncelerine kurban olan oydu.Anne ve babasını hatta daha ötesi abisini hiç bu şekilde görmemişti.Endişeleniyordu.
"Gidelim artık.." Bay Park,dümdüz sesiyle konuştuğunda kapıyı tutan çalışan iyice kulpu çekti.
Subin,dudak büzerek abisinden ayrılırken Garam dehşetle babasına bakıyordu.Bayan Park,küçük oğlunun elinden tuttuğunda kızının sesini duydu.
"Ne gitmesi?Abim için gelmedik mi?O bizimle gelmeyecek mi?" abisinin yüzüne ve babasının arkası dönük haline bakarak hızlıca konuştu.
"Garam,gidiyoruz.Hadi."
"Ama-"
"Garam."
Karşı çıkmak için konuşamadan annesinin onu susturmasıyla abisine dönüp çenesine ulaşmış yaşlara üzgünce baktı.Dayanamadı ve tekrar hamile bedene sarıldı.Hiçbir şey anlamıyordu.
Jimin,ona kollarını sıkıca dolayarak dudaklarını birbirine bastırırken gözlerini kapattı.Baş dönmeleri arttığı için gözlerine siyah perdeler inip kalkıyordu.Gücü çekiliyor gibiydi.
Saniyeler içinde babası,annesi ve kız kardeşi sırayla büyük kapıdan çıkıp gittiğinde kapanan kapıyla başına darbe yemiş gibi sendeledi.Eli direkt karnının altına giderken keskin haller almaya başlayan krampları ince sancılara dönüştü.
"Efendim,iyi misiniz?" kapıyı kapatan çalışan,koşarak ona ilerledi.Kötü görünüyordu.
Acıyla inleyerek duvara tutunmaya çalıştı ama eli boşa gitti ve dengesini kaybederek yere yığıldı.Uğuldayan kulakları çalışanın sesini şiddetle beyninde yankılaştırırken mimikleri kırıştı,hiçbir şey algılayamıyordu.Göz kapakları ağır ağır kapandığında bilinci karanlığa gömülmeden önce tanıdık ses,kulak zarını delip beynine saplanacak kadar korkuyla yükselmişti.
"Jimin!"
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro