Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

୨61୧


⋆ ˚。⋆୨୧˚

11.32

Her şey çok gericiydi.Acımasız düşünceler,önemsiz hareketler,süresiz sessizlik...yoğun stresin zeminini saniyeler içerisinde oluşturmuştu.

Jungkook'un ebeveynleriyle birlikte oturma salonununda bekleme içerisindelerdi.Yanındaki bedenin elini tutarak ona destek olmaya çalışması,baş parmağıyla yumuşak tenini okşaması hiçbir etki göstermiyordu.

Bay Jeon,ifadesiz yüzüyle bir noktaya kitlenmiş öylece bakıyordu.Ne düşündüğü tahmin edilir gibi değildi,aynı anda birçok konuyu zihninde misafir ederdi.Yanında bulunan eşi ara sıra oğluna ve hamile bedene bakıyor en sonunda kocasının yan profilini inceliyerek iç çekiyordu.

Jimin'in çalan telefonu,ortamı çevrelemiş gergin zara ok gibi saplandı.Zaten elinde bulunan telefonunu terlemiş avucunda döndürerek ekrana baktığında annesinin aradağını gördü.Panikle elini uzun bedenden çekip ayaklanmak için koltuğa bastırdı.

"Aferdersiniz." derken ayaklanma çabasındayken Bay Jeon'un sesini duymuştu.

"Sorun değil,rahatını bozma burada cevapla."

Jimin,ağır ağır eski poziyonuna geçerken birkaç saniye adama bakıp minnetle başını salladı.Burada konuşması onun için sorun değildi,kısa süre sonra burada konuşulacaklar tedirginlikti.

"Efendim anne?" dedi,aramayı hızlıca cevaplayarak konuştu.

"İyiyim evet.." şuan yabancı lüks bir arabada olamalarına rağmen önce onun durumunu sorması Jimin'i iyice suçlu psikolojisinin esiri yapmıştı.Pişmanlıkla nefesini tuttu.

"Ben.." derken titrek bir nefes verdi.Üzerindeki bakışları hissediyordu ama gözleri sadece parkelerdeydi.
"..her şeyi açıklayacağım."

"Hayır anne..." derken,karşı taraftaki endişeli kadını sakinleştirmeye çalıştı.Anne yüreği aklına en kötü ihtimalleri getiriyordu.
"..lütfen,sadece yanıma gelin." dedi,yalvarıyordu.

O kadar yorgun ve suçlu hissediyordu ki bayılacak gibiydi.Aylarca kaçtığı ailesini yanına çağırırken bu denli muhtaç olması ne kadar garipti.Kendini affettirmek konusunda hiçbir fikri yoktu,sadece babasına sarılmak saçlarında annesinin parmaklarını hissetmek istiyordu.Sanki o an tüm bu sorumluluklar,sorunlar yok olup gidecekti.

Aramanın sonlanmasından dakikalar sonra bile kimse konuşmadı.Jungkook kendini,öylece yere bakan bedene biraz daha yaklaşırken buldu.Yanında olmak,destek vermek istiyordu.

Nasıl bu raddeye geldiğini bilmiyordu.Jimin ve kızı için en ufak ayrıntıyı düşünürken mutlak onur ve huzur sahibi olacağını düşünmezdi.Eli bu sefer kısa bedenin arkasına gidip belini okşadı,duygusal açıdan şimdilik bir manevrası yoktu ama en azından fiziksel olarak rahatlatıcı yaklaşımlar sergilemek istiyordu.

Bir müddet sonra Jungkook'un telefonu çaldı.Uzun beden,sephada duran gereçe uzanırken ansızın çalan telefonlar konusunda travma sahibi olacağını düşündü.Hiç bu kadar gerilmemişti.

Ekranda gördüğü isim Jimin'in ailesini almaya giden şofördü.Beklemeden yanıtladı ve kulağına götürdü.

"Evet?" sesi ister istemez bariton bir şekilde çıkarken adamı dinledi.
"Tamam.." hışımla ayaklanarak babasına baktı.Kaşlarıyla dışarıyı gösterdi ve koltuktan kalkan adama konuştu.

"Jimin'in ailesi gelmiş,kardeşleri için ne yapsınlar?"

Bay Hanwoo,duyduklarıyla hızlıca ayaklanıp kalkamaya çalışan kısa bedenin yanında giderek yardımcı oldu.

"Misafirhaneye götürsünler,iyice ağırlasınlar.Hiçbir kusur istemiyorum,ılımlı olsunlar çocukları korkutmasınlar."

Jimin,yanmaya başlayan gözleriyle orta yaşlı adama müteşekkir bakışlar atarken Jungkook,başını sallayarak tekrar telefona konuştu.

"Babamı duydun.." diyerek lafa girip ona söylenenleri tekrar ederek iyice tembih etti ve aramayı bitirdi.

Arkasını dönerek beyaz tenlinye baktı ve dolu gözlerle karşılaştı.Kasvete bürünen hareleriyle gözlerini kırpıp işe yaramasa bile ona güven vermek istedi.Jimin'in yumuşak tombul yüzünü avuçlayıp yanaklarını okşadı.

"Yanındayım,biliyorsun." defalarca söylediği gibi telkin etti.Jimin,kısaca başını salladığında sırtını okşayan eli hissediyordu.Bay Hanwoo,tesellisini esirgemezken eşinin sesini duydu.

"Jimin,sen burada kal.Biz aileni kapıda karşılayıp buraya yönlendireceğiz.Önce sizin özel olarak konuşmanız gerekiyor,sonra biz gerektiği yerde dahil olacağız.Germe kendini,karnında bundan etkilenecek bir can var,unutma."

Bay Jeon,tamamiyle öncü ve anlayışlı bir şekilde konuşup sesini yumuşak tuttuğunda kısa beden minnetle ona bakıyordu.Bunu düşünmesine resmen ağlayacaktı çünkü ailesiyle baş başa konuşması onun için daha iyi bir giriş olurdu.Ailelerin karşı karşıya gelip konuyu ele alması günlerdir aklını ele geçiren zehirli bir sarmaşık gibiydi.

Sonrasında bir şey konuşulmadı.Bay Jeon,misafirlerini bekletmemek adına salonun çıkışına ilerlediğinde eşi,hamile bedenin sırtını okşayarak sıcak bir gülümseme verip onu takip etti.Jungkook,yalnız kalmalarıyla ellerini tombul yüzden çekip Jimin'in bir elini tutup okşarken diğer eli alnına düşmüş siyah tutamları kulağının arkasına nazikçe sıkıştırdı.

"Sana mesaj atmaya gidiyorum.." dediğinde beyaz tenli ilk başta bakakalsa da birkaç saniye sonra dudakları gerilmek için savaşa girmişti.

Uzun beden,tebessümle kızının bulunduğu yeri okşayıp ebeveynlerini yalnız bırakmamak için koşar adımlarla ortamdan çıktı.Jimin,serbest kalan elinim birkaç kez boş sallanmasıyla esmer bedeni arkasından izledi.

Gözden kaybolmasıyla boğulduğunu hissetti.Boşluğa düştüğünü,yokuştan aşağı sürüklendiğini sandı.Desteksiz kalışı ve savunmasız durması onu iyice bitkin düşürdü.

Daha sonra şakakları sızladı,genzi yandı.Ailesine karşı böyle hissetmesi berbat bir duyguydu.Ailesiyle karşı karşıya gelecek kadar yanlış bir şey yapmıştı.Hatası onu ailesine hasım etmişti.Kendine lanet etti,böyle olmamalıydı.En başından beri saklamak çok büyük bir yanlıştı,zihniyetini lanetledi.

"Jimin?" babasının sesini zar zor anımsadı.Telefon hoparlöründe kalın çıkan sesi uzun zaman sonra çıplak duymak görüşünü buğulaştırmıştı.

Vücudunu ağır ağır çevirip anne ve babasına döndüğünde ikilinin doğruca karnına baktığını şaşkın durduklarını gördü.

"Baba..b-ben.." derken çatallaşan sesi titreyerek kırıldı.Yanaklarına düşen yaşlarla dili tutuldu ağzı aralık kaldı.

"Oğlum,bu?" annesinin şok içerisindeki mırıldanışını duydu.Çok kötü hissediyordu,göğsü sıkıyor boğazı düğümleniyordu.

Bay Park'ın hızlıca üstüne yürüdüğünü gördüğünde başını eğerek gözlerini sıkıca kapattı.İnci taneleri parkelere döküldüğünde tişörtünün eteklerini tutarak avuçlarının arasında buruşturup yumruklarını sıktı.

Bugüne kadar ona bir fiske atmayan babasının ona şöyle bir durumda vurup vurmayacağını bilmiyordu,ondan böyle bir şey beklemiyordu.

Tıpkı bedenine sarılan güçlü kolları beklemediği gibi..

Babasının elleri sırtını kavrayıp okşarken tişörtündeki eller düştü ve iki yanında sallandı.Annesinin adım seslerini duyabiliyordu.

"Oğlum,bitanem başına bir şey geldi diye çok korktum.." babası endişeyle konuştuğunda yüzünü buruşturarak seslice ağlamaya başladı.Kollarını babasının omuzlarına sararken pişmanlıkla göz yaşlarını döktü.Sesli hıçkırıkları ardı sıra büyük salonu kaplarken saçlarında hissettiği elle daha şiddetle ağladı.

Suçluluk duygusu onu mahvetti.Ailesine karşı hissettiği mahçubiyet kalbini ezerek geçti.Böyle bir tepki bekliyordu,tartışmaların ve darbın konusu bile açılmazdı.Ailesi her şeyden ama her şeyden önce onun sağlığını düşünürdü.

"Özür dilerim..ço-çok özür dilerim.Affedin b-beni." nefes nefese konuşmaya çalıştı,ağlayışı haykırışını batırıyordu.

Bay Park,geri çekilerek oğlunu yüzünü ellerini arasına alıp yanaklarını okşadı.Gözünden sakındığı beden krizle ağlarken içi gidiyordu,yüreği kanıyordu.

"Oğlum,sakin ol tamam mı?Bak bir şey olucak,kaldıramam.Buna dayanamam Jimin,lütfen ağlama."

Hamile bedeni,sakinleştirmeye çalışırken karnındaki canı hatırlatarak ima etmişti.Şuan birincil konu oğlunun hamile olması veya bir malikanede yaşaması değildi.

En ve tek önemli konu Jimin'di.Her zaman öyleydi.

"Gel bitanem,otur şöyle.Konuşacağız ama böyle değil.."

Annesi dolu gözleriyle,pürüzleşen sesi eşliğinde onu koltuğa yönlendirirken oturması için yardım etti.Kendisi de eşi gibi asla çocuklarının ağlamalarına dayanamazlardı.En hassas oldukları konu buydu.

Ama kısa beden,susmadı.Başını sağa sola sallayarak onları reddetti.Yanaklarını silen parmakları hissediyordu.

"Özür dilerim,özür dilerim.Hata yaptım,sizden saklamamalıydı.Özür dilerim.." bilinçsizce kafasını olumsuz anlamda hareket ettiriyordu,pişman ve çaresiz kelimleri ardı ardınaydı.

"Jimin.." annesi onun bu perişan haline dayanamayıp omuzundan çekerek göğsüne hapsetti.Kollarını sarmak istediğinde temas ettiği şişkin karın onu iyice telaşlandırdı.

"..her şeyi açıklayacağını söyledin,bizde seni dinleyeceğiz.Ne zaman yargısız infaz yaptık biz?Hm?" derken,kadının parmakları  yumuşak tutamları okşuyordu.Kucağında hala ilkokullu küçük oğlu varmış gibi teselli veriyordu.

"..ağlama hadi,sakinleş ve ebeveynlerini daha fazla üzme.Bunu yapmazsın sen,benim Jimin'im ailesini üzmez."

Bayan Park'ın sözlerinden sonra beyaz tenli sakinleşmeye çalıştı.Bu sefer onaylayarak başını sallıyordu.Ailesi onun değerlileriydi,o da ailesinin tartısında bulunmaz bir mücevherdi.

Sırtını rahatlatıcı bir şekilde okşayan el babasına aitti.Her zaman arkasınsaydı,en ufak kararda yanındaydı.Babasına sahip olduğu için pişmanlık incilerine şükürler karışmıştı.

Kısa bir müddet geçti.Kısa beden sakinleşti,göz pınarları dinlenmeye koyuldu.Burun çekmeleri sürekliydi ama nefesleri düzenli bir hal almıştı.

"Mezuniyet balosunda başladı her şey.." derin bir nefes alarak pürüzlü sesiyle konuşmaya başladı.En baştan,en ufak detayına kadar anlatacaktı.Ailesini en derin ayrıntıya kadar bilgilendirecekti,yaptığı hata bunlara bedeldi.

"..töreni kolejde yaptık ama oradaki arkadaşlarım barda devam etmek istediler.." çatallaşan sesi kısılınca annesinin kolları arasından çıkıp düzgün bir şekilde oturdu.Dizleri bitişikti,ellerini karnının üstünden uykularına koyup parmaklarını sıkarken tırnaklarına bakıyordu.

"..ben-bende.." o zaman kapıldığı zihniyete lanetler yağdırdı.Kendini o zengin gençlerden aşağı görmesi,geri kalmak istememesi,onlardan olmak istemesi..şeytanın kulağına fısıldadığı vesveseleri onu kucaklamıştı.

"..bende onlarla gittim,baba.." derken hızlıca yan dönüp adamın elini avuçlarına hapsetti.
"..gerçekten şeytana uydum,onlara benzemek için böyle bir hata yaptım..yemin ederim böyle olacağını bilseydim-" derken sustu.Aklına kızı geldi,hormanları onu bencil konumuna düşürdü.

Kızının kalp atışlarını duyarken,ultrason resimlerine bakarken,tekmelerini saniye saniye takip ederken şimdi onun var olması için başına gelen talihsizliği ant içerek yanlış olduğunu söylüyordu.

Bay Park,onun duraksamasıyla sıkıntıyla soludu.Boştaki eli oğlunun ellerini bulurken yutkunarak konuştu.

"Az önceki genç,sana zorla mı dokundu?Seni bizden alıkoyan o mu?"

Jimin,omuzunu okşayan elle babasının sorularını düşünmeden kafasıyla reddetti.

"Hayır,hayır baba..çok sarhoş olmuştum..ve...." dedi,utançla başını eğdi.Kendinden,nefsinden utandı.Babasıyla böyle bir seviyeye geldiği için daha çok utandı.

"..o da sarhoştu.Her şey bilinçsizce oldu,zorla değildi ama kasıtlı olmadı.Yapmam baba,bunu size yapmazdım.Aklım yerinde,bilincim kendinde olsaydı sizi böyle bir hayal kı-kırıklığına uğratmazdım.." tekrar hıçkırıkları başladı,gözyaşları ince yollar çizerek yanaklarını aştı.Berbat hissediyordu,karnının yanlarından başlayan kramplar kendini belli ederek ona yardım etmiyordu.

"Biliyorum oğlum,biliyoruz.Bak.." derken yan döndü Bay Park.Hamile bedenin yüzünü avuçladı,bu Jimin'in bebekliğinden beri yapmayı en sevdiği hareketti.Hiçbir zaman o tombul yanaklar avuçlarından çıkmamıştı ve şimdi boş kalmamalıydı.

"Biz senin annen ve babanız.Seni biz büyüttük,her hareketinden küçük bir kelimene kadar tanırız.."

Jimin,usul usul silinen yanaklarıyla eş zamanlı konuşan babasını dinlerken başını sallarak dudaklarını içe kıvırdı.Kurumuş boğazını yutkunarak ıslatırken karnının altına ilerleyen sızılar daha belirgindi.

"..ve bir süredir bizden bir şey sakladığını anladık zaten.."

Gözyaşlarından ötürü şişerek kızarmış dudakları panikle aralanırken nefesi sekti.Bu,ailesiyle konuşurken eğitim hakkında söylediği yalanların çok açık olduğu demekti.Jungkook'un ailesine söylediği yalanı kınarken kendisi pek aşağı kalır değildi.

"..sadece bizimle paylaşmanı bekledik,hazır olmanı istedik.Seni zorlamadık,sorgulamadık çünkü bizim Jimin'imiz geçte olsa her zaman ailesine sığınır.Sana güvenimiz sonsuzdu ve hep öyle olacak.."

Gözyaşları sessizce akıyordu.Duyduğu sözler o kadar kıymetliydi ki kendini buna layık görmekte tereddüt ediyordu.Dudakları yavaşça dışarı büzüldü,iğrenç hissediyordu.

En başından ailesine söyleseydi hiç bu kadar zorluk çekmeyecekti,o zaman ne düşünüyordu bilmiyordu ama büyük bir hatadan ibaret fikirler olmadığını çok iyi biliyordu.

"Evet,biraz geç söyledin bize.Düne kadar her günümüz korku doluydu.Ne olduğu hakkında bir sürü ihtimal aklımızı kemirip durdu.Ama her vakit çalan telefonlarımıza yanıt vermen,neşeyle konuşup gülmen bize sabır oldu."

Bayan Park,yüreğindeki büyük sabrın ulaştığı mükafatla rahatlayarak konuşurken Jimin babasının ellerini yanaklarından çekerek tutup annesine baktı.

"Kızmadınız mı?" dedi,masum çekingen sesiyle.Kızmak haklarıydı,fiziksel bir darbe veya yükselen bir ses tonuyla olmayacağı kesin olsa bile sert azarlar işitmeliydi.Hatasının cezası olmalıydı.

"Kızmadık oğlum,kırgınız." dedi,hüzünle Bay Park.

Kırgınlık,en büyük cezaydı.

Kısa beden,başını eğdi.Bunu hakketmişti,ailesinin kalbini kırdığını biliyordu.Bunu onarmak için vereceği çabalarda akatacağı gözyaşlarını,kanı ve teri hakketmişti.

"Ben senin hamile olmana kızmadım,bu senin kararın.Elbette erken bir yaşta baba olacağını düşünmedim,sonuçta on üç yaşında zorlu bir burs sınavını kazanıp başka bir şehirde özel bir kolejde okuyacak kadar kariyer hedefliydin.Sadece şaşırdım.."

Eğdiği başıyla sessiz kaldı Jimin.Babası konuştukça battığını hissediyordu.Daha iyi bir lise başarısı için ailesini gerisinde bırakırken meslek gayesindeydi.Ve şimdi karnı burnunda,ailesiyle diz dizeydi.

"..bizde neden söylemedin Jimin?Hamileyim deseydin,açıklasaydın ne yapardık.Yanında olurduk,bebeği istesen her şeyinle ilgilenirdik.İstemesen bile masum bir cana kıymaman için her türlü engeli koyardık.."

Kafasını kaldırarak babasına baktı.Gözyaşları sessizce akarken durmak bilmiyordu.Bay Park'ın söyledikleri arkası boş cümleler değildi,eğer durumlar en başından beri farklı olsaydı tüm güzergah bu şekilde olurdu.

"..o.." derken,gözleri oğlunun karnına kaydı.Bayan Park,sessizce akıttığı gözyaşlarıyla şişkin karna bakarken elini uzatıp üstüne koydu ve hafifçe okşadı.Jimin,irkilerek annesine dönmüştü.Dudağının içini dişleriyle acımasız bir şekilde ezdi,elini kaldırıp kadının ıslak yanaklarını sildi.

"..o ne güzel bir emanet.Ne eşsiz bir duygu öğreneceksin.Biz senle öğrendik Jimin,biz seni altı sene beklerken bu tarif edilemez duyguları senle öğrendik.."

Beyaz tenli tekrar babasına dönmüştü.Dolu gözleri gördüğünde omurgasından aşağı buz gibi bir ürperti akmıştı.Kendine bela okudu,babasını ağlatacak raddeye getirmişti.

"..ama sen bizden kaçıp saklandın.Buna kırılmaya hakkımız var."

"Baba lütfen..ha-ta yaptım.." sesi çaresizce kırıldı.Ailesinin kırgınlığının altından çıkamazdı,bugüne kadar böyle bir imtihanla karşı karşıya kalmamıştı.Şimdi üstesinden gelemezdi.

Bay Park,başını sağa sola sallayarak onun tombul ellerini patpatlayıp ayaklandı.Oğlunun zengin bir adamdan hamile kalıp ondan sakınması,ayaklarına kadar gelmelerini sağlaması kalbini paramparça etmişti.

Jimin,destek alarak ayaklanmaya çalıştı.Annesi ona yardım etti ve ayağa kalkarak kolundan destek oldu.Krampları derinleşerek karnının içine iğneler gibi batıp çıkıyordu.

"Özür dilerim.." etkisiz ve önemsiz bir yola başvurdu.Boş özürler..

Babasının arkası ona dönüktü,yüzüne bakmıyordu.Onudinledikten sonra anlayış göstermiş ve bedelini ödemesi için geri çekilmişti.Böyle olması gerekiyordu ama Jimin çok hassastı.

"Dileme oğlum,seni dinledik.Hala ve her zaman yanındayız.Sende bize anlayış göster.."

Öylece adamın sırtına bakarken annesinin önüne geçmesiyle gözleri güzel çehreli kadını buldu.Bayan Park,başıyla kocasının sözlerini onaylamıştı.Bu yüzden Jimin,kabullenerek başını suçlulukla eğdiğinde babası sözlerine devam ederek noktayı koydu.

"..konuyu büyüklerle konuşup sonuca bağlamamız daha uygun olur."

⋆ ˚。⋆୨୧˚

JJK

Ebeveynlerini yönlendirdik

(11.35)

Annene benziyorsun

(11.38)

Konuştunuz mu

(11.40)

Lütfen ağlama

(11.42)

Biliyorum ağlayacaksın

Ama çok ağlama

(11.46)

Bu arada boy konusunda babana çekmişsin

(11.54)

Annen bir kadın için ideal ama baban azıcık kısa

(11.56)

Kızma sakın,fikrimi belirtmekte özgürüm

(11.57)

Pekala,gül diye yazıyorum

Yoksa insanların fiziksel özellikleriyle işim olmaz

(11.59)

Jimin

(12.00)

Endişeleniyorum

İyi misin

(12.03)

Ben bir şey yaptım

(12.14)

Doğru bir şey

(12.14)

Babama ve anneme gerçekleri anlattım

Tanışmamızı,her şeyi,en baştan

(12.15)

Tatlı Belam

Gelebilir misiniz?

(12.17)

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro