Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

1x4

Bölümün Cast'i 

Zoe Sugg / Mucize Çizgi

Emily Rudd / Melodi Okur

Amanda Seyfried / Avery Downey

Mucize, Melodi gelene kadar bilgisayar başına oturmuş ve Wattpad'den kitap okuyordu. Okurken gözünden yaşlar gelmeye başlamıştı çünkü x__Marvel__x'in "Adultery" kitabını okuyordu ve çok dramatikti. Okurken göz yaşlarını tutamıyordu.

Okurken bir yandan da kendi kendine konuşuyordu "Ayyyyyy, çoook tatlı. Ama ben bunu daha fazla okumaya dayanamam ağlayacağım yoksa." Ardından bilgisayar masanın köşesindeki mendili aldı ve göz yaşlarını sildi. Ardından hikayenin son bölümüne oy atıp oradan çıktı.

Wattpad'in ana sayfasında iken, aniden bir bildirim geldi. Gelen kutusunun yanında "1" yazıyordu, mesaj gelmişti. Mucize, hemen mesaj kutusuna tıkladı. Gelen kutusunda kimin mesaj attığına göz gezdirirken, en üst kısımda x__Marvel__x'den bir mesaj geldiği yazıyordu.

x__Marvel__x : Selam, Adultery'nin son bölümüne oy attığın için teşekkür ederim.

Marvelismucize: Hiiiç önemli değil, ama sen de çok harika yazıyorsun. O SON BÖLÜM NEYDİ ÖYLE *-*

x__Marvel__x: Sürekli, yeni bölüm için bazı insanlardan ölüm tehdidi aldığım için, o bölümde biraz korkudan harika olmuş olabilir dfkgdlfg

Marvelismucize: Ohaaaa *-* O ölüm tehdidi yollayan arkadaşlarına teşekkür ederim :D Bize çok iyi bir iyilik yaptılar :D

x__Marvel__x: Evet öyle de, tehditleri okurken insanın korkmaması elde değil sflbmsp

Marvelismucize: Olsun, o da harika bir kurgu yazmanın karanlık yüzü :D Benim şimdi çıkmam gerek sonra görüşürüz Stony ustası, bütün Wattpad seni seviyoruz :)

x__Marvel__x: Tamam, görüşürüz Mucize :)

Mucize, tam internet sekmesini kapatacaktı ki, aniden kapı çaldı. Mucize, onun Melodi olduğunu tahmin edip koştu hemen kapıya. Annesi daha salonda oturduğu koltuktan kalkmadan, Mucize koşarak salona gelip, dış kapıyı açmıştı.

Kapıyı açınca Melodi'nin arşivini gördü "Oha kızım ne yaptın sen?" Melodi, büyük bir mutluluk ile "Beraber feels geçirmek ve doğum günü videosu çekmek için gereken her şey. En azından kamera sende varsa tabi."

Mucize, kafasını salladı "Var, evet var da. Kızım bunlar... ÇOK HARİKA!" Mucize çığlık attı ve Melodi'ye sarıldı. Melodi, eve koşarken içinde taşıdığı büyük heyecanı patlattı, "Bu doğum günü videosunu çekelim, seninle Marvel Ahali'ne gideceğiz."

Mucize'ye bu isim tanıdık gelmişti, "Wattpad'de kitap değil mi o? Nasıl gidelim." Mucize, Ahmet'in verdiği kartı gösterdi "Bak, galiba senin annenin arkadaşlarından biriymiş." Mucize, kartı eline aldı ve inceledi, kartın üstünde yazan dükkan adını yüksek sesle söyledi, "Marvel Ahali. Tamam gideriz sorun değil de, önce lütfen şu videoyu çekelim."

Ardından iki kız içeri girdi. Melodi, Eva'yı görür görmez selam verdi "Selam Eva teyze." Eva'da koltuğunda oturup kahvesini yudumlarken elini kaldırıp selam verdi "Selam yavrucuğum." İkisi de hemen Mucizenin odasına koştu ve az sonra yapacakları büyük olay için hazırlanmaya başladılar.

İki kızda kamera karşısında kahkaha atıyordu. Melodi, gülmekten dolayı her kayıtı izlenmez bir hale sokuyordu. Mucize, onun gülmeyi kesmesini ve ciddi bir hale geçmesini istiyordu ama kızın ruh hali buna izin vermiyordu.

"Hadi ama Melodi, yapamayacak mıyız bunu? Sebastian'ın bizimle konuşmasını isteyen sen değil miydin?" Mucize bunu diyerek sinirini dile getirse de, Melodi gülmekten nefessiz kalmıştı. Kendini öne eğdi ve nefes almaya çalıştı.

"Evet istiyorum, fakat yapamıyorum. Ayrıca ne zaman kayıtı başlatsak konuşacaklarını unutan sensin. Benim mi suçum?"

"Ya, ama deme öyle kamera karşısında heyecanlanıyorum."

İçeriden Eva'nın sesi geldi. Kızların sürekli bağırıp çağırması ve gülüşmesi yüzünden izlediği diziye odaklanamıyordu. Oturduğu yerden onların olduğu odaya sesini yükseltti, "Kızlar! Biraz sessiz olur musunuz Agents of Shield izliyorum burada."

Mucize, Melodi'ye baktı, "Sanırım bunu yapamayacağız, peki Sebastian'ın İnstagram hesabına sürekli mesaj atsak. Bize bakar mı?" Melodi, arkadaşının verdiği fikri düşündü, evirdi çevirdi. Sonuç olarak mantıklı buldu ama bir sorun vardı.

"Mucizeytoşko, bunu yapmak belki mantıklı olabilir. Ama tek akıllı biz değiliz, bizim gibi onca fangirl var. Muhtemelen spam listesine atıp bakmayacaktır."

"Haklısın, başka yapabileceğimiz bir şey var mı? Sebastian ile konuşmayı çok istiyorum. Belki onun için yazdığım defterin resimlerini gönderirim. Etkilenmez mi sence?"

"Muhtemelen onun resimlerini kesip, bir deftere yapıştırıp kenarlara onu ne kadar harika bulduğunu yazman, pek tahmin edilmeyecek bir şey değil."

"Peki, o zaman birinden çözüm almamız gerek."

Mucize, odanın içinde arandı durdu, aradığı şeyi bulamıyordu. Bütün odayı turlayıp her yere baktıktan sonra, yastığın altında buldu Stark'ı. Oyuncak ayısı olan Stark'ı iki eliyle tutup hava kaldırdı, ardından salladı.

"Bize bir çözüm ver Stark, ne yapmalıyız?" Bunu sorarken ayıcığı yanlışlıkla fazla sıktı ve ayıcığın içindeki mekanizmadan "Seni seviyorum," sesi geldi. Melodi, bunu duyunca güldü, "Ayıcığın da pek romantikmiş doğrusu."

Kız, ayıcığın simsiyah gözlerine baktı, "Evet, kendisi ayrı bir romantiktir. Tıpkı bir Fitz, değil mi ama? Her ne kadar benim için başka bir gezegene gitmeyecek bunu biliyorum. Ama çok tatlı!" Melodi, ayıcığa baktı, her oyuncak ayıcık gibi kahverengi tüyleri, siyah gözleri vardı. Karnını sıkınca 'seni seviyorum' diyordu.

"Belki de fikir bulmak için dışarıya çıkmalıyız."

Bunu söyleyen Melodi'nin arkadaşı, ona hak verdi ve ikisi odadan çıktı. Salona geçtiler, gördüler ki, Eva koltuğa oturup ayaklarını masaya uzatmış, elinde patlamış mısır ile dizi izliyordu. Onları odadan çıktığını görünce şaşırdı, "Siz, odanızda değil miydiniz?" Mucize de onu patlamış mısır yerken yakaladığı için şaşırmıştı, "Evde patlamış mısır mı vardı?"

Eva, parmağını kaldırdı, "Önce benim sorularımı cevapla, nereye gidiyorsunuz bakayım." Melodi, kollarını iki yana açtı, "Bilmiyoruz, temiz havanın bize iyi fikirler getireceğini düşündük. Dışarıda bir kaç tur atacaktık."

Koltukta uzanmış olan kadın, gözlerini kısıp baktı. Ardından yüzüne şirin bir gülümseme takındı, "İyi eğlenceler, dönerken ekmek al ve sakın zile basma." Mucize izin verdiği için mutlu oldu, "Teşekkürler. Hadi Melodi hemen çıkalım."

Kız ve arkadaşı evden çıktı. Kapıdan çıkar çıkmaz rüzgarın estiğini hissettiklerinde, Melodi, "Esiyor!" diye bağırdı. Mucize onun neden öyle dediğini anlamadı ama sebebini pek de merak etmedi, rüzgarın estiğinin farkındaydı. Yolun iki tarafına da bakıp gidecek bir yer aradılar.

Yan yana müstakil evlerin dizili olduğu uzun bir caddeydi bu, her evin ön ve arka bahçesi vardı. Yürüyüş içinde iki tarafta kaldırımlar oldukça genişti. Her ev aynı renkte ve aynı şekildeydi. İki tarafa da bakınca, gidilecek bir yer görünmüyordu. O yüzden düşünmeleri lazımdı. Fakat ikisininde aklına bir şey yoktu.

O sırada Mucize'nin hayali arkadaşı çıktı ortaya, "Bence Marvel Ahali'ne gitmeyi düşünebilirsiniz. Belki oradaki fanlardan bir kaç tavsiye alırsınız." Mucize, onun verdiği fikri beğendi. Tam arkasında duran hayali, uzun boylu arkadaşına döndü, "Ne kadar da iyi bir fikir..." Ona isim vermediği için ne diyeceğini bilemedi.

Fakat o, kendine bir isim koymuştu bile, "Bana Pozan demelisin bence. Gelen o adamın soy adını havalı bulmuştun." Kız, bunu düşündü, "Tamam, eğer öyle anılmak istiyorsan. Bay Pozan. Yeni ismin hayırlı olsun."

Mucize, Pozan'la konuşurken, Melodi kıza bakıp onun deli olup olmadığını anlamaya çalışıyordu, "Kızım sen kendi kendine mi konuşuyorsun? Pozan da kim." Kız, gözlerini kaçırdı ve yere baktı, "Bir dostum, uzakta olan fakat yakınımda olan bir dostum." Bunu duyan hayali kişilik gülümsedi, ardından yavaşça kayboldu."

Melodi, yine Mucize'den dostlukla alakalı laflar dinlemek istemiyordu. Orada dikili durmaktan sıkılmıştı ve ikisinin bir yere gitmesi gerekiyordu. Mucize, Pozan'ın verdiği fikre uymak istedi. "Şu Ahmet'in verdiği karttaki adrese mi gitsek?" Dostu bunu düşündü, kartı çıkardı ve üstündeki adresi okudu, "Çok da uzak değil aslında, yürünerek bile gidilebilir."

"Tamam, gidelim o zaman."

İkisi beraber Marvel Ahali denen çizgi roman dükkanına doğru ilerlemeye başladı. Beraber kaldırımda yürürlerken, bir yandan da konuşmaya başladılar. Yürürlerken aynı anda konuştuklarından dolayı, kahkahaları hiç kesilmiyordu. Hatta Mucize'nin bazen duyduğu esprilere karşı aşırı gülmesinden dolayı dengesini kaybettiği de oluyordu.

Yolda yürürlerken, iki kız arkadaş birbirleri ile konuşmaya başladı.

"Acaba orası ne kadar büyüktür."

"Hiç bir fikrim yok Mucize, ama çok eğleneceğimizi biliyorum."

"Nasıl emin olabiliyorsun ki Melodi?"

"Çünkü çizgi roman dükkanına gidiyoruz ve çizgi romanlar eğlencelidir. Dükkanları neden eğlenceli olmasın."

Aslında Melodi haklıydı. İkisi de çizgi romanlara bayılan iki kızdı. O anda çizgi roman dükkanına doğru yürüyerek gidiyorlardı. Gerçekten de eğlenceli olabileceğine dair içinde bir umut ışığı oluştu.

Bir saat sonra.

Bir saat boyunca yürümüşlerdi ve acayip yorulmuşlardı. Elinde sonunda çizgi roman dükkanına gelebilmiş olsalar da, vücutları çok zayıf düşmüştü. Onların acilen oturup dinlenmeye ve su içmeye ihtiyaçları vardı. Caddenin yanındaki geniş kaldırımda yürürken. Led tabela dikkatlerini çekti, aradıkları dükkanın ismi yazıyordu.

Onların garibine giden şey New York'da Türkçe isimli bir çizgi roman dükkanı olmasıydı. Direk "Marvel Ahali" idi. Oysa ki yabancı şehirdelerdi. Türkçe isimle bir mağaza açmış olmak cesaret isterdi. Tabelanın gösterdiği yere geldiler. Bir tane demir kapıydı. Normal bir apartman girişiymiş gibiydi. Normal mağazalardakine benzer bir cam vitrin yoktu.

Siyah demir kapının önüne geldiler ve kapının yanındaki zile bastılar. Kapının kilidi açıldı ve ağır kapıyı ittirerek içeriye girdiler. Kapıdan girer girmez karşılarına çıkan merdivenden yukarıya çıktılar. Bir kat yukarıya çıktıklarından sonra onları kocaman bir girişi olan mağaza karşıladı.

Girişte cam vitrin yoktu, tamamen giriş kısmıydı. Büyülenmiş gözlerle içeriye girdiler. Girişin üstünde kocaman "MARVEL AHALİ" yazıyordu, beyaz tabelaya kırmızı harfler ile yazmışlardı. İçerisinin bütün zemini, rafları ve duvarları beyazdı. Beyaz mağazanın içinde çeşitli yerlerde kırmızı çizgilerin olması çok hoş gözüküyordu.

Girişin hemen sağ köşesinde masa vardı. Kasanın orası olduğu masanın üstünde duranlardan anlaşılıyordu. Kasiyer olarak orada sarışın güzel bir kız duruyordu. Kız, telefonunda mesajlaşırken onları fark etti ve ayağa kalkıp masanın yanından geçip onların dibine geldi, elini uzattı, "Selamlar, Ahmet bana geleceğinizden bahsetmişti. Ben Avery Downey, size nasıl yardımcı olabilirim."

----------------------

İşte bu noktadan sonra göndermelere başlıyorum. Bana gerekli olan ortamın yaptım ve hikayenin ana temeli bu çizgi roman mağazasında geçecek. Bu arada buradaki fangirller'in neredeysen hepsine gönderme yapacağım. Kimin ne zaman olacağını, nasıl yapacağımı bilmiyorum ama en baştaki Eva teyze bile bir çoğumuzun anası olan Eva'ya gönderme sayılır. 

Bir de Stoncy'cimizin direk olarak hikayede olmuş olması da ayrı bir değişiklik. İleride gelecekler için beklemede kalın. Yorum yapmayı ve beğenmeyi unutmayın, kendinize iyi bakın, hoşça kalın.

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro