1x11
Zoe Sugg / Mucize Çizgi
Emily Rudd / Melodi Okur
Mark Ruffalo / Bruce Banner
Zara Larsson / Glace EtFeu
İan Somerhalder / Ahmet Pozan
Ashley "Halsey" Frangipane / Ohmy Stark
Claire Holt / Wanda Barnes
Chrissy Costanza / Lena Vieline
Bethany Mota / İlham Melek
Mucize ve Melodi, kahvaltılarını yaptıktan sonra pastaneden çıkmak için kalkmışlardı ki, aniden bir adam onları durdurdu. Sakalları, dağınık saçları ile karışıktı, eliyle kızlara oturması için işaret verdi. Mucize ile Melodi ne olduğunu anlamadan kalktıkları yere geri oturdu. Yanlarına gelen adam ve yanlarına geçti, "Merhaba kızlar, beni tanıdınız mı?" İki kızda adamın yüzüne baktı ama hayır, ikisine de tanıdık gelmemişti. Yine de Mucize bir yerden tanır gibi olmuştu.
"Ben Profesör Doktor Bruce Banner, bu pastanenin sahibi." Melodi, adamın ismini duyunca elleriyle kendi yanaklarına vurdu, "OHA! Sen şu öfkelendiği zaman zıvanadan çıkan yeşil canavar mısın?" Bruce, aynı benzetmeyi bir de kızdan duyunca bozuldu, "Benzetme için sağ ol." Yüzü asık Melodi bir anda gülmeye ve sırıtmaya başlamıştı.
Mucize ise pek tepki verecek halde değildi, zihni, kendi düşüncelerinden oluşan denizde, karşısına gelen büyük dalgalara karşı tek parça kalmaya çalışırken başaramamış, kırılmış ve denizin derinliklerine batıyordu. Bruce, elini kızın önünde salladı, en başta tepki vermeyen iki, Banner'ın ikinci el sallaması ile kendine geldi, "Ha, efendim. Sen şu yeşil devsin yani... İyiymiş."
Melodi, Mucize'nin mutsuz ve moralsiz olduğunu anladı, "Lan kız, yoksa sen mutsuz musun? Sen... SEN MUTSUZSUN! HEMEN SENİ MUTLU ETMELİYİM!" Çığlık çığlığa bağırarak konuşan Melodi'yi omzundan yakaladı Banner, masanın öbür ucundan uzanmıştı, "Benim pastanemde, bağırma." Melodi, adamın yeşil gözlerini gördükten sonra kedi gibi sinmişti.
Pastane sahibi bilim adamı, yanındaki hayran kıza döndü, "Moralin neye bozuk, ihtiyacın varsa sana gama ışınlı Muffin verebilirim." Mucize, yere diktiği gözlerini kaldırdı, "Beni yeşil bir deve çevirecek mi peki?" Bruce, güldü, "Belki pembe bir deve çevirir."
Kendini kocaman bir pembe canavar olarak hayal eden Mucize, az da olsa gülmüş, dudaklarının kenarı biraz da olsa kalkmıştı. Banner, iki kıza da baktı, bir şey söyleyecek gibiydi ama söyleyeceği şeyden önce giriş için bir şeyler yapıyor hali vardı adamda. İşaret parmağıyla ilk Melodi'yi, ardından Mucize'yi gösterdi, "Siz kızlar, benim en pahalı kekimden bedava iki tane almak ister misiniz?"
Melodi, çok sevinmiş olduğu için ellerini hızlı hızlı çarparken, Mucize sadece kafasını salladı, "Olur," diyerek. Bruce çok da üstüne gitmek istemedi, masadan kalktı. Arkasını dönüp gidecekken onlarında peşinden gelmeleri için eliyle çağırdı. Melodi, kalkarken Mucize'nin kulağına yaklaşıp, "Yalnız sadece bedava kek almayacağız, hesaptan da yırttık." Melodi'nin bu küçük zaferine ortak olamayan Mucize'nin kafasında hala bir takım düşünceler kol geziyordu.
Eva'nın Ahmet ile beraber olmasına dayanamıyordu. Öyle bir adamın çevresinin nasıl geniş olduğunu da anlamamıştı. Herkes ile nasıl iyi anlaşıyordu, halbuki o kadar tehlikeli birine benziyor iken. Eva'nın başına bir şey gelmesini istemiyordu.
Kafasında bu düşünceleri döndürürken, kasanın arkasına geçip, en arkada olan gümüş renkli çift kapıdan geçtiler ve mutfağa gelmiş oldular. Onca insanın hamur açtığı, süslemeler, soslar hazırladığı bu ortam aşırı sıcaktı. İnsanı bunaltan, girer girmez alından küçük, boncuk terler akmasına sebep olabilecek kadar güçlü bir sıcaktı.
Bu sıcaktan rahatsız olan ilk kişi Melodi olmuştu, "Ay çok sıcak ay. Burada klima olsa daha güzel olmaz mı bay yeşil canavar." Bruce, yoluna devam ederken, arkasına bakmadan, "Sayamayacağın kadar fırın ve ocak çalışıyor. Dört tane klimamız var zaten, altı tane de aspiratör, fakat yine de gerekli olan oda sıcaklığına düşmüyor. Olduğu kadar."
Mutfağın sonuna kadar geldiklerinde durdular. Bruce, dolabı açtı ve gerekli malzemeleri aldı, "Şimdi beni izleyin, bir sonraki sefere siz yapacaksınız. İhtiyacınız olan tek şey üç yumurta, su, şeker, süt, sıvı yağ, kabartma tozu, vanilya, un, kakao, karamel ve şekerleme."
Bütün malzemelerin, geniş ve uzun, mermerden olma tezgahın üstüne yavaşça konuşulunu izleyen iki kız, sıcaktan daha şimdiden bunalmıştı. Kek olana kadar nasıl bekleyeceklerdi, ikisininde bir fikri yoktu.
Bruce, bütün malzemeleri koyduğuna emin olduktan sonra ellerine plastik eldiven geçirdi ve hemen işe koyuldu.
"İlk olarak, şu kenardan kasemizi alıyoruz. Yumurtayı içine kırıp, ardından sütü döküyor ve karıştırıyoruz. Bir süre karıştırdıktan sonra sıvı yağı ilave ediyoruz ve çırpmaya devam ediyoruz. Biraz daha karıştırdıktan sonra, unu, kabartma tozunu ve vanilya'yı ilave ediyoruz. Son olarak ise üstüne süt koyup karıştırıyoruz. Ardından ise, kakaomuzu bir bardağa döküp, üstüne de süt koyarak karıştırıyoruz."
Melodi, Mucize'nin kulağına yanaştı, "Zaten görmüyor muyuz? Neden sesli anlatıyor." Kek kalıbını almış, içine karışımını döken Bruce, "Seni duyabiliyorum Melodi, gama ışınları sadece beni güçlü kılmadı, duyularımı da güçlendirdi."
Mucize, bunu bir yerden daha önce duymuştu, "Şu kör şeytan da öyle değil miydi? Onun adı neydi, kör şeytan, adaletli kör, korku saçan, neydi onun adı?" Melodi ise eliyle ağzını kapattı, "OHA! ONUN ADINI UNUTMUŞ OLAMAZSIN!" Eliyle ağzını kapadığı için boğuk konuşuyordu.
Gözüne düşen saçı üfleyerek uzaklaştıran Mucize, Melodi'ye baktı, "Arada unutabiliyorum." Melodi ise ellerini ayırmadığı yanaklarına koydu ve aşağıya doğru çekti o ponçik yanaklarını, "Onun adı Daredevil! O benim şeytanım. Matt ne kadar yakışıklı bir adam." Orada eriyip gitmesine ramak kalmış Melodi'nin laflarını duyan Bruce, kekleri fırına sürdükten sonra ellerini silkeledi, "Matt'i gerçekten yakışıklı mı buluyorsun."
Gözü yukarılardan inmeyen Melodi, yanaklarını çekiştirmeye devam etti, "Evet! O sakalları, kırmızı güneş gözlüğü, beni bitiriyor. Ay feels geçirdim ay." Bruce, tezgaha yaslandı, "Matt ile tanışmak ister misin?" Melodinin fangirl kulakları bunu işitir işitmez, hemen adamın yakasına yapıştı, "BUNU BENİM İÇİN YAPAR MISIN GERÇEKTEN." Bruce, kafasını evet anlamında sallayınca, sarıldı, "Sen ne kadar da ponçik bir canavarsın. Ay çok mutlu oldum ay."
Mucize, kollarını kavuşturmuş, çevreye göz atarken, fırının düğmelerinin olduğu yerde yanan ışığı gördü, "Galiba kekler hazır." Bruce fırına gözünün kenarıyla baktı, hazır olduğunu görünce hemen fırın eldivenini takıp, kapağı açtı ve içeriye sürdüğü tepsiyi yavaşça çekti. Kızlardan ikisini yakmamaya çalışarak tezgahın üstüne koydu kekleri, tamı tamına altı tane kek vardı. Hepsini kalıbından çıkartıp, tezgahın altında saklanan kese kağıtlarına doldurdu.
"Alın bakalım, sıcak sıcak iyi gider. Eğer yiyemezseniz arkadaşlarınıza dağıtabilirsiniz."
Kekin bu kadar çabuk pişmesi, kızın garibine gitmişti, "Bunun daha uzun süre de pişmesi gerekmiyor muydu?" Bruce, yine işaret parmağını Mucize'ye doğrulttu, "Haklısın, ama buradaki fırınlarımız gama ışınları ile çalışıyor." Mucize, ilk defa duyduğu bu şeyin sonucu olarak tek kaşını kaldırmadan edemedi, "Gama ışını ile pasta pişirmek mi? İnsanlara zararı olmasın."
Bruce, dilini damağına bastırarak, hayır anlamına gelen 'cık' sesini çıkardı, "Herhangi bir zararı olmaz. En azından insanlara yedirmeden önce hayvanlara vermiştim. Onlarda sorun çıkmamıştı. Ayrıca oldukça yararlı bir kek bu." Mucize'nin gözleri, Melodi'nin elindeki kese kağıdına kaydı, "Kahraman kekler yani" Banner, yine işaret parmağını kıza doğru tuttu, "Göndermeyi sevdim." Boynu bükük yere bakan Mucize, gülümsedi, "Teşekkür ederim."
İlk pastaneye geldiklerine nazaran kendini daha iyi hisseden Mucize'nin iyi olması, onun dışında Melodi içinde çok önemliydi.
Glace şirketinin en alt katlarından biri, spor salonuydu. Bu salon, ikiye ayrılıyordu. Bir şirket çalışanları için, ikincisi ise Glace ve Ahmet için. Şirkete vardıkları zaman Glace, hemen spor salonuna gidip egzersiz yapmaya başlamıştı. Ahmet'in de oraya inmesi ile beraber, ikili beraber çalışmaya başladı.
Ahmet, kum torbasını tutarken, Glace sağ ve sol bacağıyla tekmeler atıyordu. Torbanın hareket etmemesi için ise Ahmet iki eliyle de sımsıkı tutmuştu. Bir yandan da sohbet ediyorlardı. Glace, saçını ay kuyruğu yapmış, alnından aşağı terler dökülürken, "İşlerin nasıl gidiyor, memnun musun?" Ahmet, kafasında bir süzdü memnun olup olmadığını, "Sanırım memnunum. En azından Ohmy çok iyi bir asistan."
Sağlı sollu tekmelerini, hiç duraksamadan tempolu şekilde atmaya devam eden Glace, en son yaptığı toplantıda olanları düşündü. Jachiel'in ona ettiği laflar yüzünden artık daha hırslı, daha azimli ve daha fazla kazanma isteğine bürünmüştü.
Onun dediği her bir lafın, her bir hecesi, daha sert tekmelere neden oldu. Olanın Ahmet'e olduğu, tutmakta zorlanmasa bile yanlışlıkla tekme yemekten korktuğu için temkinli davrandığı spor salonunda, duyulan tek ses Glace'in tekme sesleriydi. O sırada asansör kapısı açıldı. İkisininde gözü arkalarındaki asansöre kayınca, kapı açıldıktan sonra karşılarına Ohmy çıkınca, Glace işine devam etti, Ahmet ise kum torbasını bıraktı ve asistanına doğru yürüdü.
Asistanını göreli on dakika geçmesine rağmen, yıllardır görmüyormuşçasına sarıldı. Ohmy, kemiklerinin kırılma korkusundan, nefessiz, "Ahmet... Kemiklerim," dediği zaman bıraktı. Kız, adamın kollarından kurtulur kurtulmaz adamın eline dosyayı tutuşturdu. Eline verilene bakan Ahmet, üstünde 'Çok Gizli' yazan dosyanın dışını inceledi, "Hangi kağıt türü lan bu?" Ohmy, elini alnına koyup Tanrı'dan sabır isterken Ahmet'in arkasındaki Glace'e takıldı gözü.
Fakat patronun sinirli olduğunu görünce bir şey demedi. Tekmenin yerine yumruklarına geçen Glace, kimseyi dinlemiyor veya duymuyordu. Ohmy, sessizce fısıldadı, "Glace iyi mi?" Ahmet omuz silkti, "Yemek yiyince daha iyi olur. Shamelina'ya söylersem ona güzel bir yemek hazırlar." Ohmy, Ahmet'in aşçısının adını duyunca şaşırdı, "Sen ona başkaları için yemek yaptırtmazdın. Hayırdır, bakıyorum da Ahmet bu gün ters tarafından kalkmış."
Eline verilen dosyayı kıza geri verdi ve asansöre doğru yürümeye başladı, "Çünkü Glace farklı. En azından benim için." Asansörün düğmesine basan Ahmet, kapı açıldığı zaman içine girdi ve Ohmy'e son bir bakış attı, "Glace için kum torbasını tut."
Kırmızı elbiseli Ohmy, kapı yavaşça kapanırken patronuna gülümsedi, ardından üfleyerek Glace'in yanına gitti ve ona kum torbasını tutmaya başladı.
Sokaklarda ise durum başkaydı. Wanda Barnes, spor yapmak için dışarı çıkmıştı. Üst eşofmanı kırmızı, alt eşofmanı ise siyah olan Wanda, parkın yürüyüş alanında tempolu koşu yapıyordu. O sırada ellerinde kutu taşıyan Lena ve İlham ile karşılaştı.
Wanda, Lena'ya baktığı an, Lena kafasını çevirip direk Wanda'ya baktı. Sanki hissetmiş gibi Wanda daha onları yeni görmüşken, Lena onun yerini biliyormuşçasına direk kafasını çevirip bakmıştı. İlham da yanındaki arkadaşının baktığı yere baktı ve Wanda'yı gördü. İki kız da el sallarken yanlarına gelen Wanda, selam verdi, "Selam İlham ve Lena. Burada ne arıyorsunuz?"
Lena, elleriyle, banka koydukları kutuları gösterdi, "Çizgi roman taşıyoruz. Dükkanın arabasını Ahmet alınca iş başa düştü." İlham ise geriniyordu, "Sürekli kutu taşımaktan yoruldum. Oysa ki ben sadece satış elemanı olacaktım." Wanda gülümsedi, gözü kutuların içinde kaldı, "Bunların içinde şey... WinterWitch odaklı çizgi roman var mı?" İlham, kutuyu açtı, "Olmaz mı? Bunlara bakabilirsin."
Wanda, Lena'nın çıkardığı bir cilde baktı. Sert kapaklı, kapağında Scarlet Witch olan cildi daha kapağını görmesiyle bile sevmişti, "Parasını versem burada alabilir miyim?" İlham kafasını salladı, Wanda, açılan kolinin içine biraz daha bakındı, "Ne var bunların içinde."
------------------------------------------------
Bol Mucizeli fakat diğer karakterlerin pek de bol olamadığı bir bölüm için üzgünüm. Ama bu bölüm Mucize'nin kendisine odaklanmam gerektiğini düşündüm. Sonuçta her ne kadar diğer karakterleri sevseniz de, kurgunun baş rolü Mucize, ağırlıklı olarak onun yer alması gerekiyor.
Marvel karakterlerinden Banner'ı gördüğümüz bu bölümde, karakterler gerçek yüzlerini uzun yıllardır sakladığı için sivil halktan hiç kimse onları doğru düzgün tanımıyor. Zaten hepsi emekli olmuş, olmayanlarda kendini gizleyip gölgelerde takıldığı için fark edilmiyor.
Sezon finali olduktan sonra, beş bölüm, beş karakterin flashbackler'inden oluşan bölüm yazacağım. Uzun ve tamamen geçmişten oluşacak olan bölümler karakterleri daha detaylı anlatmak için yapacağım bir şey olacak
O beş karakter ise Amnesia, Wanda, Avery, Glace ve Melodi. İkinci sezonda karakter bolluğu artacak, eğer kafanız karışıyorsa karakterler arasında, sonraki sezon çok daha fazla karakter bizimle olacak.
Kendinize iyi bakın, yorumlarınızı unutmayın.
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro