1.4
"Tooonyyyy... Aslında o kadar da zor değil. Hadi Ton-Ton gibi bir şey desende yeterli." Lively yerleşkenin oturma odasına doğru ilerledikçe Tony'nin ısrarlı konuşmasını ve bebeğinin keyifli seslerini daha net duyabiliyordu.
Şansına odaya girdiğinde Tony onu göremeyecek şekilde sırtı dönük duruyordu. Yerdeki oyun minderinde oturmuş bebeğin önüne dirseklerinin üzerinde duracak şekilde uzanmış elindeki oyuncakla onu oynatırken bir yandan da konuşmaya devam ediyordu.
"Hadi Maria." Lively adamın yalvaran haline daha fazla dayanamadı ve "Ne oluyor burda." dedi kıkırdamasına engel olamadan. Tony şaşkınlıkla ona dönerken gözleri kocaman açıldı.
"Shit."
Ve ağzından kaçan kelime ile korkuyla gözleri daha da büyürken ağzını eliyle kapattı. Konuşmayı yeni yeni öğrenen bebeğin önünde ağzından kaçırdığı kelime ile ikisi de şoka girdi.
"Tony." dedi Lively yine kıkırdamasına engel olamadan. "Senin yüzünden ilk kelimesi saçma sapan bir şey olacak."
"Arkamdan sinsice yaklaşıp beni korkutan sendin."
"Üzgünüm korkutmak istememiştim." Lively yerdekilerin yanına oturdu. "Ne yapıyordun gizli gizli."
"Gizli değildi." diye somurttu adam yattığı yerden doğruldu ve aynı kadın gibi bağdaş kurarak oturdu. Kendisine tek kaşını kaldırarak 'Hadi ama' bakışları atan kadın ile tekrar göz göze geldiğinde yenilgiyle omuzlarını düşürdü.
"Rhodey ile girdiğimiz bir iddia sadece." diye mırıldandı yenilgiyle.
"Ne?" dedi Lively şaşkınlıkla.
"Boşver." diye geçiştirdi kadının sorusunu dahi.
Birkaç saniye sessizce oturduktan sonra "Hâlâ dönmedi mi o?" diye sordu kadın diğer arkadaşını imâ ederek.
"Hayır hâlâ dönmedi." Kadın kafası ile anladığını belitirtti.
"Bu arada odana izinsiz girdiğim için üzgünüm. Erken uyanmıştım ve Friday'den Maria'nın da erken uyandığını öğrendim ve biraz da onun fikrine danışarak odandan girip aldım."
"Küçük hanımefendi halinden memnun görünüyor." dedi Lively kollarını kendisine uzatan kızını kucağına alırken. Tony anne kızı izlerken gülümsemeden edemedi.
Kızı omzuna yattığında "Bir şeyler yediniz mi?" diye sordu anne merakla. "Ah evet dolaba koyduğun sütlerden birini ısıtıp verdim."
"Peki sen?" Lively soruyu anlayamamış gibi görünen adama "Sen bir şeyler yedin mi, kahvaltı için?" diye sordu.
"Kahve içtim." dedi. Soruya şaşırdığı belliydi. "Normalde bu saatlerde bir şey yiyecek enerjim olmuyor."
"Bahse varım yiyecek bir şey hazırlamak zor geldiği için yemiyorsundur."
Tony onu onaylamak istemediği için cevap vermedi. Kucağındaki bebekle ayağa kalkan anne mutfağa doğru yol alırken arkasında bıraktığı adama seslendi "Hadi koca bebek kahvaltı yapalım."
-
"Dün yeterince tepki gösteremedim, kargaşaya geldi." Tony tavayı savurarak içindeki omleti bir çırpıda çeviren kadından gözlerini ayırmadan izliyor ve başlattığı sohbeti merakla dinliyordu.
"Örümcek adamın Peter olduğuna hala inanamıyorum. O küçücük bir çocuk daha."
"Bazı insanların hikayesi erken başlıyor." dedi Tony omuz silkerek, kadının aksine o bu duruma baya alışmıştı.
"Anlayamadığım şey maskesi nasıl çıktı. Bildiğim kadarıyla bu konuda oldukça hassas davranıyordu."
Lively aklına dolan bir önceki günün hatıralarıyla ürperdi. "Zaten öyleydi." diye savundu genç çocuğu.
"Adam bana ve Maria'ya silahı doğrultmuştu. Korkuyla beklerken gözlerimi kapatıp dua ettiğimi hatırlıyorum ama sonra beklediğim silah sesi gelmedi. Onun yerine bir şeylerin devrildiğini duydum. Gözlerini açtığımda Peter ve adam yerde boğuşuyordu. O hale nasıl geldiler bilmiyorum. Sonra bir anda adam onun boğazına çöktü bir anda Peter ters takla attı ve kafasına bol gelen maskesi adamın elinde kaldı. Sonra da adamı bayıltmak zorunda kaldı. Son dakika silah patladığında ne kadar korktum anlatamam."
Lively bir şey hatırlamak ister gibi durakladı. "Onun kostümü daha farklıydı sanki. Yani bildiğim kadarıyla daha sıkıydı."
Tony yüzünü buruşturdu "Ona ceza olsun diye verdiğim kostümü geri almış olabilirim." diye kabul etti pişmanlıkla.
Lively ona hayretle bakmak için önündeki işi yarım burakarak arkasına döndü. "Nerden bilebilirdim ki yine o komik kostümle kahramanlık yapacağını."
Lively dahinin savunmasına gözlerini devirdi. "Çocuğun elindeki kostümü alınca onu durduracağını zannettin yani."
"Tamam tamam, biraz hata etmiş olabilirim ama o kostümsüz bir hiç olduğunu iddia etmişti ben de aksini kanıtlamaya çalışıyordum ve bence başardım."
"Bu konuda haklı olduğunu kabul etmem gerekiyor. O çocuk gerçekten çok güçlü ve çok iyi dövüşüyor ve en önemlisi hayatımızı kurtardı."
"Şey.." dedi Tony kısa bir sessizliğin ardından. "Şu adamı arayacak mısın?"
Lively'nin gerginleştiğini anladı. Kadın harektelerini birkaç saniye durdurdu. "Emin değilim." diye cevap verdi, güçsüz bir sesle.
"Biliyorum o Maria'nın babası ama bizsiz bir hayatı tercih eden de kendisiydi... En başından söylemişti, işine odaklanmak için aile kuramayacağımızı, hazır değilim demişti ama umut etmiştim belki bebeği duyunca fikri değişir dedim. Üff... Kafam çok karışık."
Bu sırada elindeki işi tamamen bırakmış ve tezgaha kalçasınj yaslayacak şekilde Tony'ye dönmüştü. Sanki akıl vermesini bekliyor gibi uzun uzun adamla bakıştı. Sonunda Tony "Bu konuda benden tarafsız yorum bekleme." diye cevap verdi.
Kadın tekrar ocaktaki işine dönmeden önce kafasını yere eğdi ve onu onayladı.
"Bana sorarsan Maria'nın mutluluğu önceliği iş olan bir adamın gel gitlerine emanet edilmeyecek kadar önemli."
"Ama o babası Tony." diye karşı çıktı kadın, tekrar adama dönmüştü hararetle. Aklındaki iki düşünceyi karşılaştırıp en iyisine karar vermeye çalışıyordu.
"Şimdi sorun olmayabilir ama elbet bir gün babası olması gerektiğini farkedecek. O zaman David karşısına geçip beni suçlarsa ne yaparım. Ya gerçekten David ciddiyse, bebeğimi babasız büyümeye mahkum ediyorsam."
"Söylediğin gibi o en başta bıraktı sizi, şu an bir şeyleri geri almak için çok geç olabilirdi, Maria hiç doğmamış olabilirdi." Tony kadının aksine daha sakin bir şekilde savunuyordu düşüncesini.
Lively tekrar ocaktaki tavaya dönerken sessizleşti. Ocağı kapattı. Biraz kızarmış olan omleti tabaklara paylaştırdı ve iki tabaktan birini kızının mama sandalyesinin yanına oturan adamın önüne koyacak şekilde masaya oturdu.
Keyifsiz bir şekilde tabağındaki yiyecekleri dürttüyordu Lively. Başını kaldırdı, elindeki salatalık dilimini ısırıp sonra kendisine doğru uzatarak sallayan kızına gülümsedi.
Bebek kendisine gülümseyen annesine neşeli bir kıkırtı bıraktı. Lively üzerinde gezinen bakışları hisettiğinde Tony'ye döndü.
İkilinin uzun denebilecek bakışmasını Friday'in yüksek ve net sesi böldü. "Bay Parker geldi efendim."
Gaipten gelen ses ile Maria tuhaf bakışlarla etrafını izledi. Sesin sahibini arayan bebeğe gülümsedi Tony. "Onu buraya yönlendir Friday." diye emir verdi yapay zekasına.
"Bildirildi efendim." Bu sefer etrafındaki sesin sahibini arayan bebeğe kıkırdadıktan sonra kafasına bir öpücük kondurdu dahi.
Lively adamın bebeğe verdiği nazik öpücüğe gülümsedi. Yıllardır tanıdığı Tony kesinlikle böyle biri değildi.
Birkaç dakika içinde içeriye içeriye çekingen tavırlı genç çocuk girdi.
"Günaydın Peter." diye yüzünde gülümsemeyle karşıladı Lively onu. "Günaydın evlat."
"Günaydın efendim, günaydın Bayan Anderson." diye karşılık verdi nazikçe. Gülümsemeye çalışsa da Tony'den yiyeceğini düşündüğü azar yüzünden oldukça gergin olduğu için başaramadı.
"Kahvaltı ettin mi Peter, sana da omlet hazırlamamı ister misin?"
Peter kafasını sağa sola sallayarak kadını reddetti. "Ah hayır efendim gerek yok. Bay Stark ile görüşmek için gelmiştim sadece."
"Otur hadi Peter." diye diretti Tony ona. "Hem Bayan Anderson'ın eli oldukça lezzetlidir. Böyle bir omleti reddettiğin için pişman olmak istemezsin."
Cümlesinin sonunda övgülerini dinleyen kadına göz kırparken gülümsedi.
Peter gergin bir şekilde Tony'nin karşısına otururken Lively tekrar ayaklandı. Kadın tekrar omlet yapmaya başladığında Peter daha fazla dayanamayacağını düşünerek kısık sesle konuşmasına başladı.
"Efendim. Biliyorum beni durdurmak için kostümü benden almıştınız ama-"
"Hayır." diye onun sözünü kesti Tony, sesi konuşmalarını Lively'nin de duymasında bir sakınca olmadığını belirtecek şekilde normal yükseklikteydi.
"Seni durdurmak için almadım. Yeteneklerinin sadece bir kostümle sınırlı olmadığını görmeni istemiştim. Gerçi bunu canını tahlikeye atarak bulacağını düşünmemiştim ama... Her neyse. Seni durduramayacağımın farkındayım, bu yüzden kahramansın. Senin iyilik yapmanı ben dahil kimse durduramaz."
Peter duydukları ile afallamıştı. Bunlar buraya gelirken duymasını beklediği şeylerin neredeyse tam tersiydi.
"Şimdi..." diye sesini yükseltti. Sunum yapan bir gösterici edasıyla "Hadi şu omletlerle kahvaltımızı edelim. Sonra labaratuvardan yeni kostümünü alabilirsin." dedi Lively Peter'ın önüne tabağını koyarken.
"Yeni m?"
Tony biraz ciddileşerek "Evet yeni." dedi. "Üzerine yeniden izleme çipi yerleştirdim ve bu sefer onu çıkarmak yok çocuk. Artık daha dikkatli davranacaksın. Biraz sakinleşmen gerekiyor. Okuluna ve hayatını yaşamaya odaklan. Bırak kahramanlık işlerini biz halledelim."
"A-ama efendim. Siz de dediniz, onları kurtardım."
Tony, Lively'nin hayretle kendisini izlediğinden habersiz "Ama kendi hayatını da tehlikeye atarak yaptın. Sen henüz benim sorumluluğumdaki bir çocuksun. Sana bir şey olsa ben ne yapacağım, halana ne söyleyeceğim." diye sesini biraz yükseltti.
İşte Peter'ın beklediği konuşma tarzı tam olarak buydu. "Peki efendim." diye itaat etmekten başka çaresi yoktu.
"Hadi şimdi kahvaltını yap." dedi az öncekine nazaran daha yumuşak bir sesle.
Tabakları boşaldıktan sonra herkes kendi tabağını lavaboya götürdü. Lively bebeğinin önünde mama sandalyesine dağılmış yiyecek artıklarını toparlarken telefonunun çaldığını duydu.
Bu sırada lavaboya bulaşıklarını yeni koymuş olan Tony de merakla kendisine dönmüştü.
"Günaydın." dedi Lively telefonu açtıktan bir süre sonra. Peter tuhaf bakışlarla telefonda konuşan kadını gergin bir şekilde dinleyen Tony'ye bakıyordu.
Lively sıkıntıyla derin bir nefes verdi. "Tamam ama sadece iki gün." dedi telefondaki kişiye. Birkaç saniye sonra vedalaşıp kapattı telefonunu.
"Kim o?" diye sordu Tony merakla.
"Mağaza müdürü." Tony aldığı cevapla rahatladığını hissetti.
"Ailevi bir meseleden dolayı iki gün gelemeyecekmiş. O tatildeyken onun yerine bakan işçi de yıllık izinde ve aksi gibi bir kaç alım ve satım işi var. Yani iki gün işe gitmem gerekiyor"
༶•┈┈┈ ⎊ ┈┈┈•༶
Kelime Sayısı: 1390
Yayınlanma Tarihi: 4 Ağustos 2023
Selaaam
O kadar uykum var ki bölümün tamamında ne yazdığını unuttum cjdlcjdşkcçv
Umarım hoşunuza gider
Oy atmayı unutmayın lütfen
Sevgi ve sağlıcakla kalın
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro