Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

0.8

Labaratuvarda yankılanan yüksek sesli müziğin kısılmasının ardından Friday'in sesi duyuldu. "Patron! Bayan Anderson sizi arıyor efendim."

"Hemen aç Friday." diye emir verdi Tony, baktığı ekrandan doğrulurken. Lively ile en son Peter'ın yardımına koştuğu gün, Rhodey'in de olduğu akşam yemeğine katıldığında, yani yaklaşık bir hafta önce görüşmüştü.

"Liv? Ne oldu? İyi misiniz?" diye sordu meraklı ve endişeli bir ses ile. Önemli bir şey olmasa kadının kendisini aramayacağını düşünüyordu çünkü.

"Hey Tony." dedi Lively kısık bir sesle. "Ben Rhodey'e ulaşamıyorum da... şey yani onun nerede olduğu hakkında bir bilgin var mı diye sormak istemiştim."

"Sen iyi misin?" diye sordu Tony endişeyle, çünkü kadının sesi boğuk boğuk ve çok tahrişli çıkmıştı.

"Evet evet iyiyim be-" Lively'nin cümlesini çok derinden gelen bir öksürük böldü.

"Evet, bu açıkça anlaşılıyor. Ben gelene kadar hazırlan doktora gidelim." Tony oturduğu yerden ayaklandı ve ceketinin asılı olduğu köşeye adımladı.

"Hayır, hayır. Gerek yok-"

"Liv!" diye kadının sözünü kesti Tony. "Hastasın. Bakman gereken bir bebeğin var. Ve şu an Rhodey'e ulaşmanın imkanı yok, saatlerce sürebilecek bir toplantıya girdi."

Lively bir şey söylemeden dinlemeye devam ettiğinde "Ben şimdi geliyorum, hazırlan. Ya da şöyle yapalım, ben doktor getireceğim. Bekle tamam mı?"

"Tamam." dedi Lively yorgun bir iç çekişten sonra. "Teşekkür ederim."

-

"Basit bir soğuk algınlığı. Bol bol sıvı tüketmeli ve dinlenmelisiniz. Birkaç ilaç yazdım onları da alın lütfen." dedi doktor, yatağında yatmakta olan kadını muayene ettikten sonra.

Eşyalarını beraberinde getirdiği el çantasına topladıktan sonra kendisini bekleyen dahiye döndü. Tony, doktoru evden yolcu etti.

"Doktoru duydun." dedi Tony odaya tekrar girdiğinde. "Dinlenmelisin."

Yatağının başlığına yaslanmış Lively akan burnunu ve sulanmış gözlerini elindeki peçeteye kuruladıktan sonra, onun cebinden telefonunu çıkarmasını ve birini aramasını kaşlarını çatarak, merakla izledi.

"Alo Happy. Şimdi sana bir liste göndereceğim, onların hepsini attığım konuma getirmeni istiyorum."

Tony telefonunu kapatarak kendisini şaşkınlıkla izleyen kadın ile karşılaşmak için ona baktı. Ceketini çıkarttıktan sonra "Seni böyle bırakıp gideceğimi mi düşündün." dedi, sorgulayan bakışlarla.

Ne kadar güvenle söylemiş olursa olsun içinde terslenmekten korkan bir yanı vardı.

"Bilmem, yeni seni çok tanıdığımı söyleyemem."

Sakin evin sessizliğini evin diğer odasındaki minik bebeğin huysuzlanmış sesi böldü. "Tanımak için vaktin olduğunu umuyorum." dedi Tony.

Kendisini izleyen kadına küçük, umutlu bir gülümseme gönderdikten sonra odadan çıkarak elindeki ceketini asmak için portmantoya gitti.

Ardından çocuk odasına çevirdi adımlarını. Beşikte huysuzlanmış bebeğin başında dikildi.

Bebek Tony'yi gördüğünde durakladı ve merakla tepesindeki adamı izlemeye başladı.

Tony kocaman gözlerle kendisine bakan bebeğe gülümsedi "Merhaba Maria." diye kısık bir sesle selamladı onu. Beşiğin içinden minik bebeği dikkatle tutup kaldırırken heyecanla gerildi.

Her ne kadar geçen hafta bebek bakımı hakkında küçük bir araştırma yaparak onu tutmanın en sağlıklı yöntemlerini araştırmış olsa da korkmadan edemiyordu. Daha önce öğrendiği şeyleri test etmekte hiç bir bebeği kullandığı hiç olammıştı.

Bebeğin etrafına küçük battaniyesini sardıktan sonra kucağında onunla annesinin odasına geri döndü.

"Ah bebeğim." diye mırıldandı boğuk tuhaf sesi ile Lively, onu kollarına almak için uzandığı sırada Tony bir adım geri çekilerek onu engelledi.

"Ne yapıyorsun Liv?" diye sordu kendisini kaşlarını çatarak bakan kadına. "Çocuğa hastalık mı bulaştırmak istiyorsun? Hem doktor dinlenmeni söyledi."

"Tony ne yapayım, şu an çocuğa bakacak kimi bulayım Rhodey de yok."

"Ben bakarım." dedi Tony. "Sen sadece bana ne yapmam gerektiğini söyle yeter."

Duyduğu şey ile Lively daha da şaşırdı. Karşısındaki adamın ciddiyetini sorgulamak için bir süre onunla bakıştıktan sonra "Sen ciddisin." diyebildi sadece.

"Evet. Şimdi söyle ne yapmalıyım?" diye sordu Tony, kollarında tekrar huysuzlanmaya başlayan bebeği hafifçe sallayarak.

"Dün bütün gece ayaktaydı o yüzden uykusu var ama sanırım şimdi acıktığı için uyandı. Dolapta hazır süt var, sadece biraz ısıtılması gerekiyor, dolaptaki..." Lively kendisini ciddiyetle dinleyen adama yapması gereken adımları tek tek açıkladıktan sonra onun kucağındaki bebekle odadan çıkışını izledi.

Lively şaşkınlığı ile bir süre yatağında aynı şekilde oturmaya devam etti. Birkaç dakika içinde mutfaktan gelen tıkırtıları duyduğunda ilk şaşkınlığını attı.

Merak ve endişe içinde olduğu yerde oturmaya devam ederken  aklına dinlenmek gelmiyordu bile.

Vücudu sabahkinden daha yorgundu, bunu hissedebiliyordu ama vücudunun isyanlarını görmezden gelerek ayaklanmak için bacaklarını yatağından sarkıttı. Vücudunu saran ürpertiyi hissettiğinde sarılmak için bir battaniye aldı ve yavaş adımlarla seslerin geldiği mutfağına ilerledi.

Merdivenleri inerek oturma odasından geçtikten sonra "Sence olmuş mudur?" dediğini duyduğu adamın ne yaptığını görmek için hafifçe kafasını yana eğerek geldiği mutfak kapısından içeriye baktı.

Tony mutfağın ortasında bulunan ada tezgaha koyduğu pusetin içindeki bebeğe sırtını dönmüş ocaktaki sıcak suyun içindeki cam biberonu pür dikkat izlerken gördü.

Yüzünde hafif gülümseme ile mutfak kapısına yaslanırken battaniyesine sıkı sıkıya sarılmayı ihmal etmedi.

Tony biberonu suyun içinden çıkardıktan sonra etrafını kuruladı ve elinde hafifçe sallayarak çevresine parmaklarını doladı. Lively onun ne yapmaya çalıştığını anladığında kıkırdadı.

"İçinden bir iki damla bileğinin iç kısmına damlat, rahatsız etmezse olmuş demektir." dedi kendisine dönen adama. Daha sonra kuruyan boğazı sebebiyle küçük bir öksürük krizine girdi.

O boğazını biraz olsun rahatlatmak için tazgahtaki sudan içerken, Tony yeni öğrendiği yöntemi denedikten sonra uygun olduğuna karar vermiş olsa gerek tadına bakması için yattığı pusette sessizce kendisini izleyen Maria'nın ağzına tuttu.

Bebeğin; biberondaki sütü yavaş yavaş yudumlamasını, giderek ağırlaşan göz kapaklarına engel olmadan uykuya teslim olmasını izlerken sabırla ve gülümseyerek onu izledi adam.

Yıllardır bir koşuşturmaca içinde geçen hayatında böyle bir durağanlığa ihtiyacı olduğunu hiç farketmemişti şimdiye dek.

Ufak bir insancığın sessizlik içinde süt içerken onun biberonunu tutacağı ve bunu izlemekten zevk alacağını hiç düşünmemişti.

Yanına adımlamaya başlayan kadına dönerek işaret patmağını kaldırdı ve uyarırcasına "Hayır." dedi. Kadın adımında duraklarken kaşlarını çattı. "Kendi bebeğime bakmama engel mi oluyorsun?"

"Evet. İyileşene kadar oluyorum." dedi Tony. Biberonu ağzından bırakmış bebekten çekerek tezgahın üzerine koydu. "Hadi yatağına." diye emir verdi kadını omuzlarından tutup nazikçe kendi etrafında döndürürken.

"İyileşmezsen bu insancıktan uzun süre uzak durmak zorunda kalacaksın." dedi onu odasına çıkan merdivenlere doğru yönlendirirken.

"Onun bir adı var Tony." Lively'nin cümlesini hemen arkalarında duran kapının çalması böldü. Tony kapıyı açmaya yönelirken Lively kimin geldiğini görmek için olduğu basamakta duraklayarak kapıya döndü.

Happy'nin geldiğini tahmin eden Tony, açtığı kapının arkasında Peter'ı gördüğünde çok şaşırdı. "Çocuk?" dedi neden burada olduğunu sorgularcasına, sesinin biraz kızgın çıkmasına engel olamamıştı.

"Efendim, üzgünüm... Şey... Bay Hogan ben onun yanındaydım ve şey, siz aradınız. Telefonu kapattıktan sonra Bayan Potts ondan çok acil bir şey istediğini söyledi. Onun çok çaresiz kaldığını gördüğümde yardım teklif ettim, biliyorsunuz evim iki sokak aşağıda. O da kabul etmek zorunda kaldı ve sizin istediklerinizi buraya getirmemi söyledi."

Peter elindeki poşetleri göstermeden önce heyacanlı heyecanlı, konuşmasının bazı yerlerinde kekeleyerek orada bulunma sebebini açıkladıktan sonra tepkisini görmek için gözlerini ayırmadan kendisine bakan adama baktı.

Ardından onun arkasında battaniyeye sarılmış yorgun şekilde kendilerini izleyen kadın hapşurduğunda onu gördü, nazik ve çekingen bir gülümseme ile "Merhaba efendim." diye selam verdi.

Lively kapıdaki çocuğun heyecanlı halini ve nazik tavrını sevmişti. O da peçetesini bir kez daha kullandıktan sonra, elinden geldiğince nazikçe gülümsedi ve selamına karşılık verdi.

"Hadi Tony." dedi "Çocuğa kızacak bir şey yok. Yardım etmek istemiş sadece." Çıktığı merdivenleri geri inerek kapıda duran Tony'nin yanına geldi. Peter, hasta kadın elindeki poşetlere uzanacağı sırada "İzin verirseniz yardımcı olayım." diye teklifte bulundu.

"Pekala, hayır diyemeyeceğim." diye yorgun bir şekilde kabul etti Lively. "Tony ne var bu poşetlerde, nereye götürsün çocuk?"

"Ben onu hallederim Liv." dedi Tony ona dönerek. "Sen dinlenmeye çık, ben birazdan ilaçlarınla geleceğim." Lively adama minnettar bir şekilde gülümsedikten sonra, "Ben Lively Edith Anderson." diye Peter'a dönerek kendisini ona tanıttı.

"Ben de Peter efendim. Peter Parker. Bir elini diğerine aktarark boşalttı ve nazikçe sıkmak için kadına elini uzattı."

"Tanıştığıma memnun oldum Peter."

༶ •┈┈┈ ⎊ ┈┈┈• ༶
Kelime Sayısı: 1200
Yayınlanma Tarihi: 4 Nisan 2023

Bugün arım, balım, peteğim Robert'ımın doğum günüsüüü

Neyse konumuz bu değil
Konumuz kitap

Bu kitap neden sevilmiyor.
Hem de ben bu kadar çok severken.

Siz de sevin be bissürü okuyucusu olsun

Umarım bölüm hoşunuza gider

Oy vermeyi unutmayııın

Sevgilerle

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro